.Bakın ay yeniden doğuyor...

almira

Yeni Üye
Üye
.Bakın ay yeniden doğuyor...
“Insanin yuregi cabuk curur.” En cok kendine aci cektirir insan. En iyi tanidigi kendisidir cunku. Yasaminin yalanci olmayan tek tanigi kendisidir.

Kendini sever, hem de cok… Bu yuzden soru sorar kendine; yanit arar. Yapacak o kadar cok sey vardir ki donmek mumkun olsa gecmise. Yalandan, kotulukten uzak o dus ulkesine… Yapacak o kadar cok sey var ki “simdi”yi eskitmesek, “bugun”u gecmis olmadan yasayabilsek…

Anlatir durur kendini insanlara. Insanlar ki, o hep en anlayisli diye dusunduklerimiz. Arkadaslar, dostlar; hatta bir umar sayip hic tanimadiklar…Kendi kendine soyleyemedigin sozleri bazen bir baska agizdan duymak iyidir. Sadece sen bilirsin; anlatilan senin hikayendir…

“Anlattikca insan kendini, yabancilasir kendine…”

Anlatmak yabancilasmaktir biraz. Icimizde gizli, baskalarina sorduklarimizin yanitlari. Bunu bildigimizden, sorgularken yasam karsisinda benligimizi; kendimizin en acimasiz sorgucusu ve hatta zaman zaman iskencecisi oluruz. Her ne kadar insana insan tarafindan yapilan zulme karsi olsak da… Iskenceye en iyi direnen de biziz oysa. Bir yanimiz bitip tukenmeyen sorular sorup suclamalarini siralar. Yapilan her hata, her basarisizlik, affedilmez bir suca donusmustur artik. Susar diger yanimiz. Huzne doner, aci ceker. Yanit vermez, veremez. Susar sadece…

En adil olmayan yargilamadir bu. Hicbir sey, hic kimse bizim tarafimizda degil. Herseyden, hepsinden tecrit edip kendimizi, ic sesimizle basbasayiz…

Kendimizin sorgucusu, tanigi, yargici ve infazcisiyiz biz.
Yasalar insan yapimidir. Her insanin, yasamin genel yasalari yaninda kendi ozel yasalari vardir.
Karar bu dogrultuda verilir. Bazen hukum sonrasi kirilir kalem. Infazci esliginde cekilir ceza.

Aciga cikarmamak gerekir aciyi.
Kendinleyken diledigin gibi davran. Istedigin kadar aci aynadaki suretine. Ama baskalarinin yaninda en guclu sen olmalisin.
Yuregini yaralamamayi basarabilirsin; disaridan bakarsan; soyutlarsan kendini her seyden, her seyin gerisinde kalmayi kabullenebilirsen; kendinin, zamanin, iliskilerin… Uzak durur, seyretmekle yetinirsen tum olan biteni; yasamaz, icinde yer almaz, tek seyredersen; yuregindeki aci cogalmaz belki.

Sakin acini paylasmaya calisma… Acini gozlerine yansitmaktan sakin! O gozler ki, yasamin renkleriyle karsilasmasin..
Gormemek icin olumu, hemen oldur icindeki cocugu.
Ve kork hata yapmaktan. Oylesine kork ki nefesin kesilsin, hic baslayamayasin.
Karaya kapat gozlerini; pembeye, maviye, yesile ve sariya da…

“Kendisi olamayinca inan; her sey, herkes olabiliyor insan.”
Guclusun sen. Hic kahkahaya donusmeyen ama arandiginda yuzunde hep bulunan gulumsemen bu yuzden. Dogrularin pesinde kosuyordun; alisik degildin hata yapmaya. Yalanlarla karsilastin da savruluverdin kuru bir yaprak misali.
Tum baglarindan kurtuldugunu zannederken kendi zincirlerini olusturdun; ozgurlukten kacarak huzun dehlizlerine.

Hep kacmak… Hazirliksiz yakalanmaktan korkarak. Husran, ozlem, aci, keder; huzun renginde ne varsa ordun zindanini. Ve umudu hapsettin icine.

“Fiziksel olumden daha agirdir; insanin kendi ic dunyasini oldurmesi.”
En agir ceza su yasanilasi dunyada, susturmaktir kendini. Bagirmamak gidenlerin ardindan, haksizliklara karsi haykirmamak… Yasarken icini oldurmek, kacmaktir kendinden. Yasam alanlarini bir bir bombalayip kendine ait hicbir sey birakmamak, artik kendini unutmak, unutmaya calismak…

Surgun etmek kendimizi icimizden. Huzne salmak o hep umut dolu yuregimizi, gulmeye hazir gozlerimizi…

Bazen sevincten aglar insan; mutluluktan. Belki huzunlu aglayislarindan daha icten. Ki, en guzel gozyaslaridir bu dokulen yanaklarindan.
Surgundeki insansa bolunmustur, kimsesizdir. Huzunden bogulsa da agladigi cok nadir. Aci cekmek icin cikmistir yola. Cekecektir!

Belki mutsuz yasamina karsi intikam alir kendinden.
En guzeli, en dogruyu ararken kotuluklere arka cikmaktir bu. Bize hic yakismayan. Hic bizden olmayan…

Insan dogasi geregi hatalariyla var. Kurgularimiz, duslerimiz, kendimiz icin istediklerimiz hep olacak. Hayalgucumuze sinirlar koymak, gerceklestiremediklerimizden dolayi yilginliga kapilmak yanlis.

Samuel Beckett, O, Godot’yu bekleyen adam soyle der:
“Hep denedin
Hep yenildin
Bir daha dene
Bir daha yenil
Ama daha guzel yenil”

Yasam bir oyun. Ama onceden yazilmis bir senaryosu olmayan. Dogaclama yasarken kimi zaman surcer dilimiz; hic dusunmedigimiz sozler dokulur agzimizdan. Yapmak istedigimiz hareket, kimi kez asar beden gucumuzu, basaramayiz.

Aslolan beyindir, yurektir. Beyindeki dusunme gucu; yurekteki sevgi, umut, cesaret.
Hicbirseyin, hic kimsenin bunlari yok etmesine izin vermezken, kendini surgun etmek hayattan, guzele ulastirmaz insani. O aradigi mukemmel olan kilometrelerce uzaklasir gider.Size ise ardindan bakmak kalir....

“Insanin yuregi cabuk curur.”
En fazla kendine aci cektirir insan. En iyi kendini tanir cunku.

Yasanilan yurege cizikler atmayi surduruyor. Derin, uzun cizgiler; hafif kucuk siyriklar… Hissediyorum, yuregimin bir yani curuyor. Oteki yansa celik gibi; piril piril , saglam; ustundeki pasi kazirsam.

Ne yeraltinda; ne yeryuzunun doruklarinda kendine yer bulamayan rengarenk bir kelebek suzuluyor odama. Gelip kirmizi bir karanfilin ustune konuyor. Direnc asiliyor, umudu, gelecegi mujdeliyor, duslerin gercek olacagi gunleri… Gelip tam yuregimin ustune konuyor. Aciliyor bir bir goncalar. Bir bag karanfil oluyorlar kirmizi, tum surgunluge inat.

Ta uzaklarda bir seyler kipirdiyor. Bir aydinlik doguyor belli belirsiz. Bir yerlerde sabah oluyor mutlaka. Mutlaka safak sokuyor bir yerlerde. Bak, icimizdeki surgun suruluyor.

Farkinda misiniz? Ay Orada
Yeniden ortaya cikiyor…
 
Geri
Üst