Cahit arf kimdir kısaca hayatı eserleri hakkında bilgiler...

SadmiN

♥ Evli Mutlu Çocuklu ♥
Yönetici
Cahit arf kimdir kısaca hayatı eserleri hakkında bilgiler...
Cahit arf kimdir biyografisi ve kısaca hayatı hakkında merak edilenleri sizlerle paylaşmak istiyoruz melekler.

Cahit Arf 11 Ekim 1910 tarihinde Selanik'te doğmuş ve 26 Aralık 1997 yılında da İstanbul'da hayata gözlerini yummuştur. Bu yazımızda Cahit Arf'ı yakından tanımaya çalışacağız. Cahit ARF (1910-1997) Cahit Arf 1910'da Selanik'te doğduğu zaman bu bölge Osmanlı İmparatorluğu'nun elindeydi. Ancak, Arf iki yaşındayken Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan ve Karadağ'ın başlattığı Balkan Savaşı çıktı. Karadağ 8 Ekim 1912'de Osmanlı İmparatorluğu'na savaş açarken, bunu 10 gün sonra diğer Balkan ülkeleri izledi. Balkan ülkeleri bu savaştan galip çıkınca Yunan ordusu Selanik'i denetim altında aldı. Bu arada Arf'ın ailesi İstanbul'a kaçtı.
Arf, hatıralarında İstanbul'da dört yaşındayken okula gittiğini anlatır:
cahit arf-29.jpg

Okuldaki diğer öğrencilerle hiç oynamadım, utangaç bir çocuktum. Eğitimime Beşiktaş Sultanisi'nde devam ettim. Bir yangından sonra, Beşiktaş'ı terkedip bir yerden diğerine taşınmaya başladık. En sonunda Süleymaniye'de bir ev kiraladık. Buradan İstanbul Sultanisi'ne geçtim. Orada da aynı şeyler oldu. Ailem okulun dışına çıkmama izin vermiyordu, ancak okul iyi gidiyordu.

1919'da, Arf'ın ailesi yine taşındı, bu sefer gidilen yer Ankara oldu, ancak buradan İstanbul'a kısa bir süre geldikten sonra son taşınacakları yer olan İzmir'e geçtiler. Cahit Arf'ın matematiğe olan ilgisi İzmir'deki okul yıllarında, onu öklid geometrisinden sorular çözmeye teşvik eden bir öğretmeni tarafından körüklendi. 1926'da, Arf'ın babasının, paranın değerini kaybetmesi nedeniyle biriktirdiği Fransız frankları nedeniyle Arf'ın Fransa'da okumaya gitmesi daha ucuz bir seçenek haline gelmişti. Hatıralarında şöyle yazar:

Ailem beni Fransa'ya, amcamın arkadaşlarıyla yaşamaya gönderdi. Orada St Louis Lisesi'ne kaydoldum, ama fazla Fransızca bilmiyordum. Bütün bildiğim bana okulda öğretilen kadardı. Matematik sınavında en iyi sonucu ben aldım ve bu yüzden üç yıllık liseyi iki yılda bitirdim, buna karşılık babamın gönderecek başka frankı kalmadığından Türkiye'ye döndüm.

Arf, bir burs vasıtasıyla eğitimine Paris'te devam etti ve École Normale Supérieure'den iki yıl sonunda mezun oldu.

Doktorasını tamamlamaktan ziyade İstanbul'a dönerek okul öğretmenliğini tercih eden Arf, Galatasaray Lisesi'nde 1932 yılında öğretmenlik yaptı.

Fransa'dan bir öğretmenin yerini alacaktım... ve onun işini yapacaktım. Maaşım 60 Türk lirasıydı, ama yerine geçtiğim kişiye 600 Türk lirası ödüyorlardı... Bir yıl idealist olarak çalıştım. Bazı öğretmenler benim durumuma üzülüyordu. Benim için "yazık, 60 liraya çalışıyor" diyorlardı. Muhtemelen bu nedenle idealizmimi kaybettim... Bu sırada üniversitelerde reform yapılmış ve bana bir (yardımcı) doçentlik konumu önermişlerdi. Bunu kabul ettim ve sonra başarılı olduğumu düşündüm.

Arf İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümü'ne katıldı. Ancak kişisel matematik çalışmalarına devam etmeye karar verdi:

Lisede, kendi kendime hangi geometri problemlerinin cetvelle çözüleceğini, hangilerinin çözülmeyeceğini kendi kendime sorardım. Sonra, Galois teoremini öğrendim ve o zaman almadım... Bu sırada, cebir denklemlerinin veya çözülebilecek Galois cebir denklemlerinin bir listesini hazırlamayı düşünüyordum. düşündüm. Benim sorunum buydu... Jordan çözülebilecek bütün grupları bulmuştu ve konu hakkında kalın bir kitap ta yazmıştı. Kitapları okuyamadım. Yine de, bu problemi bir proje olarak düşündüm. Bu yalnızca bir projeydi, onun hakkında hiç birşey yapmadım. Bütün bu fikirlerle kafam meşgulken zaman geçti. İstanbul'da bu projeyle başa çıkamayacağımı düşündüğümden üniversiteden izin alarak Göttingen'e gittim.

1937'de Götingen'de Helmut Hasse'nin danışmanlığında doktora çalışmasını yaptı, 1938'de diğer sonuçlar içinde, şu anda Hasse-Arf teoremi olarak bilinen teoremi de bularak çalışmasını tamamladı. İkinci Dünya Savaşı'na doğru giden çok zorlubir dönemden geçerken Göttingen'de çalışmıştı, ancak Hasse ondan bir yıl daha kalmasını ve çalışmasına devam etmesini rica etti. Böylece bugün Arf sabitleri olarak bilinen çalışmalar ortaya çıktı.

Arf, Almanya'dan 1962 yılına kadar çalışacağı İstanbul Üniversitesi'ne geri döndü, 1943'te profesörlüğe, 1955'te ordinaryüs profesörlüğe yükseltildi. Bu süre içinde Maryland Üniversitesi'nde misafir profesör olarak bir yıl geçirdi ve Mainz Akademi'sinin bir üyesi olarak seçilerek onurlandırıldı.

1963'te, Arf İstanbul Robert Koleji'nde öğretmenlik yaptı. 1964-1966 arası, ABD'deki Princeton İleri Çalışmalar Enstitüsü'nde çalıştı. Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesi'nde bir yıl daha geçiren Arf, 1967'de Türkiye'ye dönerek ODTÜ'ye katıldı. 1980'de emekli olan Arf, hayatının geri kalan kısmını İstanbul'da geçirdi.

Arf Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu TÜBİTAK'ın 1971'deki kurulumunda önemli bir rol üstlendi. Kurulduğu tarihten itibaren birçok yıl başkan olarak hizmet verdi. 1985-1989 yılları arasında Türk Matematik Topluluğu'nun başkanlığını yaptı.

Arf matematiğe olağanüstü katkıları nedeniyle pek çok ödül aldı, bunların içinde İnönü ödülü, gayretkeş çalışmaları nedeniyle verildi. Onursal payeleri arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nden aldığı fahri doktora ünvanları mevcuttur.

Arf günümüz matematikçilerinin çoğunun eğitiminde katkısı olan bir kişi olup yalnızca dersleriyle değil, konferans ve seminerlerdeki aydınlatıcı tartışmaları nedeniyle de saygıyla anılır. Arf ile yüzyüze görüşme fırsatını bulabilmiş kimseler matematiğe ve genelde bilime yaptığı ciddi özverisinden çok etkilenmiştir. Genç matematikçilere yardım etmekte çok istekli olan Arf, onlara çok sağlam önerilerde bulunmuş ve onları cömertçe yüreklendirmiştir. Arf'ın matematiğe yaklaşımı M.G. Ikeda tarafından şöyle tarif edilmiştir:

Her soruna, kendi fikriyle yaklaşır. Yaklaşımının karakteristik yanı derinliğidir; her zaman sabitleri arar ve var olan teorilerin birleştirilmesinden çok açık yapıları tercih eder. Yaklaşımını belirlediği zaman, problemle enerjik bir şekilde uğraşır ve amacını gerçekleştirene kadar asla vazgeçmez. Cahit Arf'ın tamamen orijinal ve özenli hesaplamalar içeren çalışmalarını inceleyen biri, Arf'ın nereden ilham aldığını ve en karmaşık hesaplamalara nasıl çözüm bulduğunu mutlaka merak edecektir.

Arf'ın en önemli çalışmaları cebir ve sayılar teorisi alanında olmuş ve sayılar teorisi (topoloji) alanında pek çok uygulamaları olan Arf sabitlerini bulmuştur. Arf'ın ilk çalışmaları alanlardaki karesel oluşumlar üzerine olup özellikle karakteristik 2 alanlarla ilgilenmiştir. Adı yalnızca Arf sabitleriyle bağlantılı olmayıp, sınıf alan teorisi ve Artin'in L fonksiyonları teorisinde önemli bir rol oynayan Hasse-Arf Teoremi ile hatırlanmaktadır. Halka teorisinde, Arf halkaları ismi, ondan sonra verilmiştir. Buna ilaveten, Arf uygulamalı matematik alanında çalışarak, serbest sınırlarla çevrilmiş elastik düzlem parçaları üzerine pek çok makale ve bir tane de istatistik mekaniğin küme açılımının cebirsel yapısı üzerine makale yazmıştır. Arf, yanlış amaçlar için yapılan uygulamalı matematiğe bu konu dışı çalışmayı tarif etmiştir:

Alkış arıyordum. Bu yüzden mühendislerle konuştum ve onların işlerini anlamaya çalıştım... Mustafa İnan'a doktorasını yaparken bir problem verilmişti. Belçika'da bir köprü çökmüştü, ancak sebebini bilen yoktu. Mustafa, bir malzemeden bu köprünün bir modelini yaptı, üzerine yükler koyarak köprünün nereden çatlamaya başladığına ilişkin konumları tespit etti. Bu malzemede gerilimlerin nerede arttığını görmek mümkündü. Problemi inceledim... Bu tür profil inşa edecek formülleri verdim... Beş veya altı adet rapor yazdım, bunların hepsi birbirini tamamladı. İşte o zaman alkışlandım... ancak alkışlanmak için birşeyler yapmak hoş değil.

Arf, 1954'te Richard von Mises'e sunulan Matematik ve mekanik çalışmaları ilgili cildin içinde, Green formülünün genelleştirilmesi ve bir hiperbolik denklem için Cauchy problemine uygulanması üzerine iisimli bir yayın hazırladı. Arf İstanbul'da 1933'te von Mises ile görüştü.

Silivri'de, 3-7 Eylül 1990 tarihinde Arf'ın anısına Uluslar arası Cebir ve Sayılar Teorisi sempozyumu düzenlenmiştir. İstanbul'da 1984'de yapılan Halkalar ve Geometri konferansında, Arf Matematikte geometrik kavramların avantajı isimli bir sunum yapmıştır.

Arf, bir kalp krizi sonucu aramızdan ayrılmış ve İstanbul Üniversitesi'ndeki törenden sonra İstanbul'da toprağa verilmiştir.
 
Geri
Üst