M
Misafir
Forum Okuru
Dudakla Bardak Arası
Eski Sisam krallarından Ancee adında bir zalim,
yeni yaptırdığı bir bağın üzüm kütüklerini diktiriyormuş.
İşlerin bir an önce bitmesini sağlamak
için de kölelerini hiç dinlenmeden çalıştırıyormuş
O zavallı kölelerden biri, birgün pek bitkin düştüğü için
dayanamaz ve zalim krala:
- Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim?
Siz bu bağın üzümlerinden yapılacak şarabı
hiçbir zaman içemeyeceksiniz ki !.. deyivermiş
Kral biraz kızmışsa da sesini çıkarmamış
Nihayet gün gelip üzümler yetiştikten sonra,
kral köleler de dâhil herkesin hemen toplanmasını emretmiş
Bir müddet sonra da o bağın üzümlerinden yapılmış şaraptan
bir bardak getirilmesini emretmiş Daha önce kehanet gösterisinde
bulunan köleyi de huzuruna çağırtmış
şarap bardağını eline alarak:
- Söyle bakayım, benim bu şaraptan hiçbir zaman içemeyeceğimi
tekrar iddia edebilir misin? diye sormuş
Köle şöyle cevap vermiş
- Belli olmaz efendim. İçebileceğinizi söyleyemem.
Çünkü dudak ile bardak arasındaki mesafe çok uzundur.
O arada başınıza neler gelebileceğini de bilemem!
Köle sözlerini bitirir bitirmez,
içeri kralın adamlarından biri girmiş
Bir yaban domuzunun bahçeye girdiğini ve
asmaları kırıp döktüğünü söylemiş
Kral elindeki bardaktan bir damla dahi içmeden
hemen dışarı fırlamış
Bahçede domuzun bulunduğu yere koşmuş
Kral ve domuz arasında öldüresiye bir mücadele başlamış
Sonunda yaban domuzu mızrak gibi azı dişleriyle,
Sisam kralının karnını yarıp ölümüne sebep olmuş
Kral bostanda, bardak masada kalmış..
Şu söz bu olayı güzel bir şekilde ifade ediyor:
"Nasip ise gelir Hint'ten Yemen'den,
Nasip değil ise ne gelir elden?"
Kalbinize yakın bulduklarınızı çantada keklik sanmayın.
Sıkıca asılın onlara tıpkı hayata asıldığınız gibi...
Çünkü onlarsız hayat da anlamsızdır..
Hayatı çok hızlı koşmayın,
nereden geldiğinizi ve nereye gittiğinizi unutmayın.
Hayatın bir yarış değil, her saniyesinin tadı çıkarılması
gereken güzel bir yolculuk olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
Dün tarih oldu...
Yarın bir sır...
Bugünün kıymetini bilin.
yeni yaptırdığı bir bağın üzüm kütüklerini diktiriyormuş.
İşlerin bir an önce bitmesini sağlamak
için de kölelerini hiç dinlenmeden çalıştırıyormuş
O zavallı kölelerden biri, birgün pek bitkin düştüğü için
dayanamaz ve zalim krala:
- Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim?
Siz bu bağın üzümlerinden yapılacak şarabı
hiçbir zaman içemeyeceksiniz ki !.. deyivermiş
Kral biraz kızmışsa da sesini çıkarmamış
Nihayet gün gelip üzümler yetiştikten sonra,
kral köleler de dâhil herkesin hemen toplanmasını emretmiş
Bir müddet sonra da o bağın üzümlerinden yapılmış şaraptan
bir bardak getirilmesini emretmiş Daha önce kehanet gösterisinde
bulunan köleyi de huzuruna çağırtmış
şarap bardağını eline alarak:
- Söyle bakayım, benim bu şaraptan hiçbir zaman içemeyeceğimi
tekrar iddia edebilir misin? diye sormuş
Köle şöyle cevap vermiş
- Belli olmaz efendim. İçebileceğinizi söyleyemem.
Çünkü dudak ile bardak arasındaki mesafe çok uzundur.
O arada başınıza neler gelebileceğini de bilemem!
Köle sözlerini bitirir bitirmez,
içeri kralın adamlarından biri girmiş
Bir yaban domuzunun bahçeye girdiğini ve
asmaları kırıp döktüğünü söylemiş
Kral elindeki bardaktan bir damla dahi içmeden
hemen dışarı fırlamış
Bahçede domuzun bulunduğu yere koşmuş
Kral ve domuz arasında öldüresiye bir mücadele başlamış
Sonunda yaban domuzu mızrak gibi azı dişleriyle,
Sisam kralının karnını yarıp ölümüne sebep olmuş
Kral bostanda, bardak masada kalmış..
Şu söz bu olayı güzel bir şekilde ifade ediyor:
"Nasip ise gelir Hint'ten Yemen'den,
Nasip değil ise ne gelir elden?"
Kalbinize yakın bulduklarınızı çantada keklik sanmayın.
Sıkıca asılın onlara tıpkı hayata asıldığınız gibi...
Çünkü onlarsız hayat da anlamsızdır..
Hayatı çok hızlı koşmayın,
nereden geldiğinizi ve nereye gittiğinizi unutmayın.
Hayatın bir yarış değil, her saniyesinin tadı çıkarılması
gereken güzel bir yolculuk olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
Dün tarih oldu...
Yarın bir sır...
Bugünün kıymetini bilin.