erkekler kızacak Almula Merter’in “Aslında Erkek Diye Birşey Yok" kitabı

SadmiN

♥ Evli Mutlu Çocuklu ♥
Yönetici
erkekler kızacak Almula Merter’in “Aslında Erkek Diye Birşey Yok" kitabı
zeynep tunuslu erkek mi zeynep tunuslu dönme mi almula merter bacak bacak kadın mı
Bu Röportaj Erkekleri Çok Kızdıracak!
İpek Tuzcuoğlu, Reyhan Karaca, Elif Dağdeviren, Lale Mansur, Arzu Balkan, Irmak Ünal, Zeynep Tunuslu gibi ünlü kadınların seks-bekaret-kürtaj hakkında yorumları ve deneyimlerinin yer aldığı Almula Merter’in “Aslında Erkek Diye Birşey Yok” adlı yeni kitabı uzun süre konuşulacak.

Almula Merter, 24 senelik devlet tiyatrosu sanatçısı, ilişki danışmanı, seslendirme yönetmeni, yazar.. Parmakla sayılamayacak kadar çok meziyete sahip.. Uzun süre yurt dışında kaldıktan sonra oldukça tartışılan "Vajina Monologları, Ensest, Hamam" gibi kadınlarla ilgili oyunlara, "Erkekler Anlamaz, Kerameti-i Kadında" kitaplarına imza attı.

Sık sık "erkek düşmanı mısınız" sorularıyla karşılaşan ve son kitabından sonra daha çok karşılaşacak olan Almula Merter ile kadın hakları, ilişkiler, tabiki aslında olmayan erkekler üzerine 'erkekleri çok kızdıracak' bir röportaj yaptık.

Neden böyle bir kitap yazmaya karar verdiniz?
Kadınlarla ilgili konulardaki kitapların, söylenenlerin yetersiz olduğunu gördüm. Son iki kitabımı konuşulmayan seks, bekaret, ensest, şiddet, taşıyıcı annelik gibi insanları rahatsız eden sosyal konular hakkında röportajlara ayırdım. Kariyer sahibi, tanınmış kadınlara bir psikolog gibi sorular sorarak yorumlamadan okuyuculara anlatmaya çalıştım.

"Aslında Erkek Diye Bişey Yok"
, kadınlar ve bir de büyümeyen erkek çocukları var. Kitabımda bu iki konu üzerine hazırlandı. Birçok yerde kız çocuğu regl olduğu zaman bir tokat yerler. Bu tokat "ona kadın olma özelliğine sahip oldun, kendini bil, hareketlerine dikkat et" demektir aynı zamanda. Kadın her zaman için birçok şeyini içinde tutup saklamak zorunda. Erkekleri doğuranlar da kadınlar. Biz nasıl istersek onu öyle yetiştiriyoruz. Biz nasıl istersek erkekler öyle oluyor. Biz yetiştirdiğimiz erkeği başka bir kadına teslim ediyoruz. Biz kendi kendimizi erkeklere şikayet ediyoruz. Herşeyi organize eden kadınlar, 3, 17, 37 , 70 yaşında büyümeyen erkek çocuklarını da her zaman idare etmek zorunda kalıyorlar.
Türkiye ataerkil mi anaerkil mi?
Türkiye kesinlikle anaerkil bir toplum. Herşey kadınlar üzerine kurulmuş. Kadınlar çok büyük bir güç ve herşey onların istedikleri gibi şekilleniyor. Bunu farketmeleri gerekiyor. Erkekler evlenirken bile annelerine benzer kadınlarla evleniyorlar ve böyle kadınları 'sözleşmeli kadınlar' olarak değerlendiriyorlar. Sözleşmeli kadınlar onların çocuklarına bakıyor, yemek yapıyor, ütü yapıyor ve eve bakıyorlar. Eşlerini aldattıkları diğer kadınları da 'kırbaçlı kadınlar' olarak değerlendiriyorlar. Aldatma gerekçelerini de, "Karımı anneme benzer bir kadından seçiyorum ama cinsel hayatta da farklı arayışları onunla yapamam. Bu nedenle eşimi ona benzemeyen kadınlarla aldatıyorum" diyor.

Kitapta İpek Tuzcuoğlu, Zeynep Tunuslu, Elif Dağdeviren gibi toplumda güçlü ve farklı olarak adlandırılan kadınların görüşleri yer alıyor. Röportajlarda sizi şaşırtan şeyler neler oldu?
Kitapta yer alan kadınların bazı konularda oldukça muhafazakar olduklarını gördüm. İpek Tuzcuoğlu, Çiğdem Tunç, Zeynep Tunuslu gibi marjinal bildiğimiz kadınlar beni çok şaşırttı. Örneğin Elif Dağdeviren, şiddet gördüğünü ve bu şiddeti uzun süre yaşamasına rağmen o kişiyle birlikte olmaya devam ettiğini, affettiğini, sonrasında bunu yenebilmek için terapi gördüğünü de söyledi. Aynı şekilde Elif çocuğunun Down Sendromlu olduğunu çok istediğini, onu dünyaya getirmeye çalıştığını ve 6 aylıkken çocuğunu kaybettiğini öğrendim. Buna çok üzüldüm.

Hayatlarını bildiğimiz kadınların 30 yaşına kadar bekareti bir tabu olarak gördüğünü farkettim. Örneğin İpek Tuzcuoğlu evlendiği zaman bekaretini vermiş. Reyhan Karaca, bekaretini kaybettiği gün eve koşup çocukluk resimlerine bakıp evden çıkmadan birkaç gün ağlamış. Bana sorarsanız bekaret kelimesi lügatta yer almamalı. Bu kadar önemli olmamalı ve bu sorun 4-5 yaşında erkeklere yapılan sünnet gibi çözümlenmeli. Bu o kadar büyük bir sorun ki, birçok genç kız bekaretten kurtulmak için evleniyor.

Kadınlar kendilerinin değerlerinin farkına nasıl varabilir?

Kadınlar kendi güçlerine inanmalılar ve ne istediklerini çok iyi bilmeliler. Aynaya bakıp kadın olduklarının farkına varmalılar. Örneğin Elif Dağdeviren'in birkaç yıl önce yüzünün bir tarafı bembeyaz olmuş. İlk başta üzülmüş ancak bunu zamanla kabul etmiş. Sorunu kabul ettikten sonra tekliflerin kendisine daha çok gelmeye başladığını görmüş. Önemli olan isanların pozitif olması ve kendisini çok sevmesi. Kadınlar her zaman erkeklerin bir adım önünde olmalı. Belki de bencil olmalı. Evlilikte de kendisini önemli görmeli, hayır demeyi bilmeli. Kendimizi ifade edebilmeyi öğrenmemiz çok önemli.

Aldatma konusunda ne düşünüyorsunuz?
En güzel, en akıllı, en zengin kadınlar da aldatılır. Aldatmaya bu kadar takılmamak gerekir. Herkes aldatılır, herkes aldatır. Her gün aynı yemek yenmez. Aldatma gözle, beyinle ya da fiziki de yapılır. Bekaret gibi, aldatma gibi sözcükler lügatta olmamalı.

Taşıyıcı annelikle çocuk sahibi olmak ister misiniz?
Çocuk doğurmayı düşünmüyorum. Dünyada bakıma muhtaç çok çocuk var. Evlat edinmeyi düşünüyorum. Bana veya eşime benzer bir çocuk düşünseydim belki taşıyıcı annelik yaptırırdım. Çocuk doğurmak gibi bir duygu hissetmedim zaten evlat edinerek de çocuk sahibi olabiliriz. Kadınların erkeği soyadı almasına, 'kendini damgalatmasına' karşıyım. Kendi soyadımı taşırım, evlilikte aynı evde yaşamam. Bence kadınların en büyük hatası birlikte olduğu insanın özel hayatını didiklemeye başlaması. İki kişinin özel yaşamı ayrıdır. Kadınlar buna da saygı göstermiyor. Özellerini birbirinden ayırırsa kişi, aldatmalar da azalır.

Evlendikten sonra ayrı evlerde yaşama fikri toplumumuza pek uygun değil. Çiftler neden ayrı evlerde yaşamalı?
Evli çiftlerin ayrı evlerinin olması eğlenceli olabilir. İlişki bir oyun haline gelirse, daha güzel hale gelir. Erkekte de merak başlar. Kadının eşini arayıp 'kocacığım sana akşam yemeğine geliyorum' demesi oldukça eğlenceli bence. Ona telefon açıp ulaşamadığınızda 'iyi misin' derseniz onu daha çok elinizde tutarsınız. Erkekler kadınları hayatında asistan, kadınlar erkeği merkez olarak görüyor. Kadınlar da erkekleri asistan olarak görürse ilişkiler çok güzel yürür. Çevreye göre yaşamalı. Hiçbir insan sürekli yanak yanağa dolaşamaz, bu doğaya aykırı.

Ötenaziye nasıl bakıyorsunuz?
İnsanların bazı durumlarda kendi kararlarını kendilerinin vermesine olanak verilmeli. Makineyle yaşayanlara ölümlerine karar verebilme hakkı verilmeli. Başıma birşey geldiğinde o günden itibaren fişimin çekilmesini ve beni sevenleri daha fazla üzmemeyi tercih ediyorum.

Türk erkekleri nasıl buluyorsunuz?
Türk erkekleri kadınlar yüzünden egoları ve kompleksileri daha çok önde yetişiyor. Soyadlarını vermeleri bile kendi egolarını yansıtıyor. Bu şımarıklıklar sebebiyle erkek diye birşey olmayacak ve hep onlar bir oğlan çocuğu olarak kalacaklar. Yüzyıllarda sürse hep kadınlar olacak, kadınlar hükümdarlığını sürdürecek. Güçlerini de farkederlerse kadınlar imparatorluğu da kurulabilir.

Erkek düşmanı mısınız?
Erkekleri de çok seviyorum ama onlar adına çok üzülüyorum. Erkekler aslında çok zavallılar bence. İki bacakları olan bir organın peşinde koşuyorlar ve hayatlarını ona endeksiliyorlar. Kadınlar bu konuda kontrollerini kaybetmiyorlar. İktidar onlar için o kadar önemli ki! İşte, yatakta iktidarın peşinde koşmak çok yorucu olsa gerek. Ben kadın olmaktan çok memnunum.

Kitabımı Duygu Asena'ya ithaf ettim. Vajina Monologları döneminde bana çok desteği oldu. Feminizm kadın haklarının savulması, kendilerini anlatabilmek, kendilerinin farkına varmaları anlamına geliyor. Biz sandıkları gibi erkeklere karşı değiliz, onlarsız da bir yaşam olmaz. Beni daha yakından tanımak isteyenler, kitaplarım ve oyunlarım hakkında Web sitemden daha ayrıntılı bilgi edinebilirler.

Çalışan kadınların çoğu feminist mi sizce?
Bu kişiye göre değişiyor. Ancak kadınların çalışarak kendi harçlığını çıkartması çok özel birşey. Böylece kendilerinin gücünü farkedip evlerinin sözleşmeli kadını olmaktan kurtuluyorlar.

Bazı ünlüler imam nikahıyla evlenip birlikte yaşıyor. Ne düşünüyorsunuz?

İmam nikahının bence beraber yaşamaktan hiçbir farkı yok. Bunu asla hiçbir kadın kabul etmemeli. Bütün haklarının elinden alınması anlamına geliyor. İmam nikahı kisvesinin altına asla sığınmam. Anaerkil toplum olduğumuzu farketsek bu durum değişecek.

Son dönemde kapanmak isteyen ünlüler arttı. Ne düşünüyorsunuz?
Şiddet gören, imam nikahlı olan, şimdilerde kapanmak isteyen sanatçı arkadaşlarıma çok kızıyorum. Duruşları belli değil. Her görüşe göre konuşmak, kabuk değiştirmeye gerek yok. İnsan kendisi olmalı. Topluma çok yanlış örnek oluyorlar. Bugün kapanmak isteyen ünlü kadınların sayısı oldukça arttı. Yarın başka bir parti geldiğinde hepsi açılmak isteyecek. Bu kişisizlik. Dini konuları çoğundan iyi bilen ve uygulayan biriyim ancak bu benimle Allah arasında olan birşey. Üçüncü kişilere bildirmeye çalışırsam şov olur.

Aşk herşeyi affeder mi?
Bir kadın asla affetmez. Bazı kadınlar hemen tepkisini koyar ve bitirir. Bazıları da bekler, daha iyisini bulduğunda erkeği kapıya koyar ve intikamını alır. Ancak kadın aşık olsa da asla affetmez.
Erkek çocuklar nasıl yetişitilmeli?
Bir kadın, bir erkeğin kendisine nasıl davranmasını istemiyorsa çocuğunu öyle yetiştirmeli. Kahvaltıda eşinin gazete okumasını istemiyorsa, erkek çocuğunu öyle yetiştirmeli ve onun başka bir kadına kendisine davranıldığı gibi davranmasını önlemeli. Erkek çocuklarda erkekliğe geçersen sünnet düğünü yapılıyor ancak kadınlara asla regl olduğu zaman kadınlığa geçtiği için düğün yapılmıyor. Bunu değiştirecek, kadının değerinin farkedilmesini sağlayacak olanlar bu noktada anneler, kadınlar.

İşte merhum gazeteci-yazar Duygu Asena’ya ithaf edilen kitapta yer alan çarpıcı anektodlar ve ilginç itiraflar....

İPEK TUZCUOĞLU: “Bekaret erken yaşta bozulmamalı”
Türkiye’de bekaret tabu. Ama ben şundan yanayım. Ne kadar açık görüşlü olsam da bunun erken yaşta olmasından yana değilim. Evet cinsellik öğretilmeli. Ama doğru insanla doğru zamanda yapılırsa güzel ve mutluluk verici bir paylaşım olarak anlatılmalı. Tabu ve korku olarak gösterilmemeli. Aldatıldım mı, bilmiyorum. Belki de aldatılmışımdır. Ama ben çok şanslı bir kadınım ki, bunu hiç hissetmedim.

ZEYNEP TUNUSLU: “Erkekler yemek- ellemek ve tüketmek istiyorlar”…
Hayatımda erkek olmayı çok düşündüm,ama sonra vazgeçtim.Erkek olmak ve sadece iki bacağın arasındaki bir organın yani penisin peşinde koşturmak çok zor ve zavallı bir durum. Biz saçlarımız okşansın diye bekliyoruz devamlı, adamlar şeker dükkanına girip hepsini verin şekerlerin diyor, yemek ellemek tüketmek istiyorlar.

REYHAN KARACA: “Bekaretimi kaybedince benim için bir dönem bitmişti”…

Bekaretimi kaybettiğim gün saatlerce çocukluk resimlerime bakmıştım. Bir dönem kapandı yeni bir dönem açılıyor dedim kendi kendime. Kendimi çok kötü hissettim. Doktorlarla görüştüm. Bir doktor geriye dönülebilir şeyler olduğunu söyledi. Hâtta düşündüm de, ama yaptırmadım. Bekaretle birlikte beynimde pek çok şey değişti. Ben bir erkek köpeğim olana kadar, erkekleri anlayamamıştım. Köpek sahibi olunca onları anlamaya başladım. Onlarda hayvani taraflar çok ağır basıyor.

ELİF DAĞDEVİREN: “İkinci kadınlara üzülüyorum”
Aşık olduğun adamı birisiyle paylaşıyorsun ve her gece yalnız yatıyorsun. Yani ikinci kadınlara acıyorum, evet kadının zayıflığı bundan kurtulabilir, bile bile girmiş oluyor, ama sanırım bu kadınlarda hep bir umut oluyor, bir gün esas ben olur muyum diye? Ben bunu düşünenlere de üzülüyorum, çünkü bir gün esas olabilir ama o zaman bir ikinci yine olacak.

LALE MANSUR: “Bekaretimi merak uğruna verdim”…
Bekaret bence hiç önemli değildi. Genç kızlığımda daha önemini yitirmemişti açıkcası, ama ben ilk sevişeceğim adamla evlenmeyeceğimi biliyordum ve çatlıyordum merakımdan. Ve onu o merak uğruna denedim yani flört ettiğim birisiydi ama evlenmeyecektim, yani birlikte bir hayat tasarlamıyordum. Bir yerde kurtulmak rahatlamak gibi bir şey oldu. Aldatmayı da yaşadım, aldatılmayı da. Hepsini yaşadım bu yaşıma kadar, ama aldatmak olarak algılamıyorum çünkü ben zaten birlikte olduğum insanı özgür bir insan olarak görüyorum, yani benimle evli diye bütün dünyaya pencerelerini kapatması gerektiğini düşünmüyorum.

ARZU BALKAN: “Aldatmak; önce kendini aldatmaktır”…

Hepimiz özgürüz ben başkasına aşık olabilirim sen olabilirsin kimse kimseyi prangayla tutamaz ki. Yani birisi gelip de bana şu kişiye aşık oldum derse, evet çok üzülürüm ama illa da benimle kalacaksın diye tutturmam. O zaman onunla gidip yaşaması gerektiğini düşünürüm. İnsan önce kendisine dürüst olmalıdır. Aldatmaların önce kendini aldatmak olduğunu düşünüyorum. Beni kandırmak kimseye yarar sağlamaz ki.

IRMAK ÜNAL: “Erkek düz yemek tabağıdır, kadınsa derin kasedir”…
Bekaret tabu mu??? Kimin için. Benim için değil. Benim için üzerinde konuşması çok komik olan bir konu Down sendromu olan bir çocuk dünyaya bilerek ve isteyerek asla getiremem. Yüzdesi bile yüksekse o çocuğu dünyaya getirmem. Erkek dümdüz bir yemek tabağı. Kadınsa derin bir çorba kâsesidir.

Röportaj: FADİME YÜCEYALTIRIK
ivillage.mynet.com
 
Geri
Üst