Gelişen toplum, gerileyen doğurganlık

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Gelişen toplum, gerileyen doğurganlık
Hiç kuşkusuz her çiftin özlemidir çocuk sahibi olmak. Yuvanın neşesi, ailelerin sevimli üyeleridir çocuklar. Anne baba olmak aynı zamanda toplumsal hayat içinde önemli bir geçiş sürecidir. Bu geçiş, toplumumuzda çok önemsenir.

Gelişen toplum yeni alışkanlıklar, yeni yaşam biçimi kazandırsa da beraberinde birçok risk faktörünü de yaşamımıza sokuyor. Düzensiz beslenme, aşırı miktarda sigara ve alkol tüketimi çiftlerin bebek sahibi olma şansını olumsuz yönde etkilediği artık herkesçe bilinen bir gerçek.

Hızla gelişen toplum, doğal olarak yaşam tarzlarımızda da değişimlere neden oluyor. Gelişen toplumun değişimlerinden nasibini alan doğurganlığın azalmasının nedenlerini mercek altına aldık.

Doğurganlık özelliğimiz azalıyor

Uzmanlık alanı yalnızca çocuk isteği gerçekleşmeyen çiftlerin tanı ve tedavisi olan EUROFERTIL Tüp Bebek Merkezi’nin Medikal Direktörü Dr. M. Hakan Özörnek bizlere konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.

“Ülke ve toplum olarak büyüyoruz, gelişiyoruz. Tüm bu etkenlere bağlı olarak da hayat tarzımızda, alışkanlıklarımızda özellikle de beslenme alışkanlığımızdaki olumsuzluklar doğurganlığın azalmasına neden oluyor. Toplumlardaki yanlış beslenme alışkanlığı, yiyeceklerdeki katkı maddeleri, iş hayatının yoğunluğu, kirli hava, büyük şehirlerdeki keşmekeşlik insanları strese sokuyor. Doğal olarak da kafein, sigara ve alkol tüketimi de artıyor. Sonuç olarak, kadınlarda yumurtlama seyrekleşirken, erkeklerde sperm kalitesi gün geçtikçe düşüyor.”

Beslenme şeklimiz, üreme sağlığımızı tehdit ediyor

Dr. Özörnek’e göre beslenmemizin bebek sahibi olmamıza etkisi bununla sınırlı değil. Dr. Özörnek açıklamalarına şöyle devam ediyor:

“Şişmanlık ve yağlanma hem yumurtlamayı hem de sperm kalite ve sayısını olumsuz yönde etkiler. Özellikle Türkiye gibi genç nüfusun fazla olduğu ve gittikçe arttığı ülkemizde, bu nüfusun giderek farklı alışkanlıklara yönelmesi, sağlıksız besin türlerini tüketmesi ve yaşam biçimine dikkat etmemesi önemli bir tehdit unsuru. Düzensiz beslenme sonucu aşırı kilo kaybının yanı sıra normalin üzerinde bir kiloya sahip olma da bebek sahibi olma konusunda hem kadın hem de erkek için aynı oranda risk unsuru olabilir.

Aşırı kilo tehdidi

Sağlıklı beslenme, genel vücut sağlığını etkilediği gibi üreme sağlığını da etkiler. Bu nedenlerden dolayı, bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin her şeyden önce yaşam biçimlerine ve beslenme alışkanlıklarına dikkat etmeleri gerekiyor. Gebelik planlayan bir bayanın meyve, sebze ve karbonhidrat ve etin dengede olduğu bir diyet uygulaması, yağlı besinlerin alımını minimumda tutması gereklidir.

Bunun yanı sıra günlük kalori alımı normal vücut kilosunu koruyacak şekilde ayarlanmalıdır. İdeal kiloda olmak ruhsal ve fiziksel sağlığın yanı sıra, bebek sahibi olabilmek için de çok önemli bir unsurdur.”

Dr. Özörnek bu hususlara dikkat edildiği takdirde bebek sahibi olma şansının oldukça artığının önemini vurguluyor.

Doğurganlık hakkında bilgi sahibi olabilmek için adetin belli dönemlerinde hormon testlerinin yaptırılması gerektiğinin önemine değinen Dr. Özörnek, gebelik şansını artırmanın mümkün olduğunu anlattı:

“Adetin başında FSH ve estradiol hormonlarının kan düzeylerine bakılarak yumurtalık rezervi değerlendirilebilir. Bazı kan düzeylerinin yüksek saptanması halinde gebelik şansının azaldığı gözlenir. Ve zamanında tedaviye başlanması için gereken yollara başvurmak gerekir. Kısırlık tedavisi kısırlığın nedenine bağlıdır. Tedaviye başlamadan önce çiftlerin tam bir değerlendirmeden geçmesi gerekir. Yapılan değerlendirmelere göre: Yumurtalık rezervi azaldığında yumurta gelişimi için gerekli ilaçlar önerilir. Gebelik oranını artırmak için rahim içine direkt olarak spermlerin enjekte edilmesi önerilebilir. Halk dilinde tüp bebek ve mikroenjeksiyon olarak bilinen yardımcı üreme teknikleri ile yumurta, sperm ile laboratuvar ortamında döllenerek direkt rahim içine yerleştirilmesi de önerilebilir.”
 
Geri
Üst