Hareketsizlik damar sertliği riskini artırıyor

melegim

Yeni Üye
Üye
Hareketsizlik damar sertliği riskini artırıyor
bacaklarda zonklama damar çekmesi
SAMSUN (İHA) - Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Göl, hareketsiz yaşayan ve ideal kilonun üzerinde bulunan kişilerde damar sertliği riskinin arttığını söyledi.

OMÜ Şehir Polikliniği'nde düzenlenen "Koroner Kalp Hastalıkları Tanı ve Tedavisi" konulu seminere konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Kamil Göl, damar sertliğinin sıklıkla bacakların atardamarları, kalbi besleyen koroner arterler ve beyini besleyen karotis arterlerini (şah damarı) etkilediğini vurguladı. Prof. Dr. Göl, damar sertliği nedeniyle bacak damarlarının tıkanması ya da daralması sonucunda yürümekle baldırlarda ortaya çıkan keskin ağrılar (kesikli topallama, klodikasyon), istirahatta ayak ve bacaklarda zonklayıcı tarzda ağrı, ayak parmaklarında ve ayakta iyileşmeyen yaralar ve bacağın kesilmesi ile sonuçlanan kangrenlere sebep olduğunu kaydetti. Beyni besleyen damarlarda oluşan darlıkların geçici körlüğe neden olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kamil Göl, "İnsanlarda zaman zaman gelen şuur kaybı, geçici ya da kalıcı felçler ve inmeler, koma haline sebep olur. Kalbi besleyen koroner arterlerin darlıkları yada tıkanıklıkları hallerinde de, efor ve yorgunluk sonrası veya stres altında ortaya çıkan göğüs ağrısı, nefes darlığı, egzersiz veya stresle ilişkisiz göğüs ağrısı, göğüste baskı ve yanma hissi, kalp krizi, kalpte ritim bozuklukları şeklinde kendini gösterir. Atardamarda daralmaya yol açan aterom plağının üzerinde pıhtı oluşması sonucu, ani olarak tam tıkanıklığı ile hayati veya organların yaşamını tehdit eden klinik tablolara neden olabilir" dedi.

Damar sertliği için risk oluşturan etkenler hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Kamil Göl, "Yaşlanma sürecinin bir parçası olan damar sertliği doğduğumuz günden itibaren damar yatağını etkilemeye başlar. Ancak hastalık olarak ortaya çıkışı 50'li yaşlardan sonra olmaktadır. Yaş ilerledikçe bu hastalığın vücudu etkileme olasılığı artmaktadır. Ancak erken yaşlarda da görülme olasılığı vardır. Özellikle ailesel yatkınlığı olan ve diğer risk faktörlerini taşıyanlarda daha erken yaşlarda ortaya çıkabilmektedir.

Erken yaşlarda erkekleri daha fazla etkilemektedir. Kadınlarda da menopoz sonrasında etkilenme oranı erkeklere eşitlenmektedir. Yaşlanmak ve erkek cinsiyetin yanı sıra ailesel yatkınlık bu hastalığın gelişmesinde önemli bir risktir" diye konuştu.

Sigara bağımlılığının bütün risk faktörlerinden daha fazla bir öneme sahip olduğunu dile getiren Prof. Dr. Göl, "Sigara kullanımı sebep olduğu akciğer kanseri, kronik akciğer hastalıkları, mesane ve cilt kanserleri gibi hastalıkların yanı sıra kalp krizi, felçler ve bacaklardaki kangrenlerin en önemli sebebidir. Yukarıda sayılan risk faktörlerinden başka, şeker hastalığı (diyabet), yüksek tansiyon, yüksek kolesterol düzeyleri (hiperkolesterolemi), kanda pıhtılaşmayı arttırıcı hastalıklar, şişmanlık damar sertliği için önemli hazırlayıcı risk faktörleridir. İdeal kilosunun üzerinde olan, hareketsiz bir yaşam süren, sigara kullanan ve şeker hastalığı olan erkekler en yüksek risk grubunu oluşturmaktadır" şeklinde konuştu.

Damar sertliğine bağlı hastalıkların ortadan kaldırılmasının şu anki tıbbi olanaklarla mümkün olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kamil Göl, şöyle devam etti:
"Damar sertliğinin ilerleyişi önlemlerle yavaşlatılabilmekte, hatta geriletilebilmektedir. Bu önlemlerin başında sigara kullanmamak, ya da sigara bağımlılığından en kısa sürede kurtulmak gelir. Ailesel risk faktörleri olanların düzenli doktor kontrolünde olmaları, hastalığın bulguları ortaya çıkmadan önce fark edip önlem almayı kolaylaştıracaktır. Diyabetik hastalarda kan şekeri düzeyinin kontrol altında olması hastalığın ilerleyişi anlamında çok yüksek öneme sahiptir. Kan yağları ve kolesterol düzeyleri damar sertliğinin gelişebileceğini işaret eden önemli bulgulardır. Toplam kolesterol düzeyinin 200mg/dL altında olması, iyi kolesterol olarak tabir edilen HDL kolesterol düzeyinin 50mg/dL üzerinde bulunması, kötü kolesterol olarak bilinen LDL-kolesterol düzeyinin kanda 130mg/dL altına indirilmesi (ilaçlar, diyet veya egzersizle) damar sertliğine bağlı hastalık riskini azaltacaktır
 
Geri
Üst