ilk türk ajanı

PeLiNiM

Yeni Üye
Üye
ilk türk ajanı
Sarışın ve mavi gözlüydü. G.Saray Lisesi'nde ve İngiltere'de okudu. Boks şampiyonuydu. Ortalama İngiliz'den daha iyi İngilizce konuşuyordu. Ona 'İngiliz Kemal' adını takmışlardı çünkü gizli ajandı!


Ahmet Esat Tomruk 1892'de İstanbul'da İstanbul Cerrahpaşa'da doğmuş, beş yaşındayken babası ölünce annesiyle birlikte dayısının yanına sığınırlar. Bir süre sonra da sonra dayısı tarafından 679 numara ile Galatasaray Lisesi'ne kaydettirilir.Parlak bir öğrenciydi. Fransızcasını geliştirmiş; yurt dışından edindiği arkadaşları ile mektuplaşmaya başlamıştı.

Yurt dışından sık sık mektupların gelmesi iktidarın dikkatini çekmiş ve Abdülhamid'in hafiyeleri tarafından takibe alınmıştır. Hatta bir ara hafiyelerce tutuklanıp Yıldız Sarayı'na götürülmüş; Jöntürkler'le ilgisi var diye eza cefa ederler sonra serbest bırakılır. Bunun üzerine Dayısı Esat'ı kaçırtmak için bir Yahudi'yle para karşılığı bir gemiye bindirir. Ama İngiliz gemisinin kaptanı Esat'ı derya ortasında yakalar. Ortada para pul yoktur. Esat kaçaktır. Ama insancıl kaptan, Esat'ı sever, korur, sonra da evlat edinir. Esat, İngiltere'de büyür, İngiltere'de Navy College'e kayıt yaptırır. Galatasaray'da boksa ilgi duyan genç Türk, Navy College'de artık profesyonel olarak boks yapmaya başlamıştı. Çok da başarılı olmuştu. Ahmet Esat, 1914'te Navy College'dan mezun olmuştu.

Mezuniyetten sonra İngiltere'de bir müddet kalmış; bu arada Fransa başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerini de gezmişti. İngilizce bilgisini çok geliştirmiş; bir İngiliz'den daha fazla bu dilin ayrıntılarını, gramer kurallarını öğrenmişti.

O kadar ki, İngiliz dilinin her türlü şivesini rahatlıkla konuşabilmecek düzeye gelmişti. Yalnız dilinden değil hal ve tavrından da onu bir Avrupalı'dan ayırmak mümkün değildi.

1914'te İstanbul'a dönmüş ve Teşkilat-ı Mahsusa'ya üye olmuş ve ünlü ittihatçılardan Kara Kemal ile Dramalı Rıza Bey'lerden çetecilik- yankesicilik dersleri almıştı. Bu bilgiler ilerde casusluk dönemlerinde hayatını kurtarmasına sebebp olacaktı .Bir ara Kutulammare'de esir edilen İngiliz Generali Tawshend'in yanına hapsedilerek ondan gerekli bilgileri almakla görevlendirilmişti.

1918'de İstanbul işgal edilmiş, İngilizler'in şehirdeki baskıları giderek artmıştı. Bu sırada İngiliz baksörlerle de ringlerde mücadele edip başarılar kazanan Ahmet Esat Tomruk; sporcu İngiliz askerlerinin de ilgisini çekmişti.

İşgal Güçleri İstanbul'dai bol bol eğlence ve spor etkinlikleri yaparlardı. Esat, boks karşılaşmalarına musallat olur. Zaten, ikinci anadili İngilizce'dir. İngiltere Ordu Şampiyonu Babi Spiler'le dövüşmek ister.Salon Babi'nin İki karışlık bir Türk'ü tepelemesini keyifle izlemek için gelen İngiliz zabitan ve hanımları ve de İstanbul'lu Rumlar'la doludur. Ama aralarında gözleri umutla dolu birkaç fesli delikanlı da vardır.

O geceyi İngiliz kemal'in ağzından aktarıyorum ;

‘‘Babi denen herif benim bir buçuk mislimdi. Fena bir sağı vardı ama yavaştı. Seyircinin gazına geldiği için bir an önce nakavt yapmak için haldır huldur tek yumruk sallıyordu. Ben de o yumrukları eskiv edip böğrüne gömülüp duruyordum. Bir ara ringde ağzını bozdu. Ben de ona en kenar mahalle küfüründen ve en sunturlusundan İngilizce giydirdim. Dangalak şaşırdı. Yedinci rauntta patlak lastik gibi soluyordu. Midesine iki dirsek, çenesine bir sağ kroşe çakınca suratıma nefretle baktı ve yere düştü. Ringden ayakta bile inemedi. Şampiyonu salla sırt götürdüler.''


Ahmet Esat tutuklu İttihatçılar'ı kurtarmak için çabalamış, ancak bu yüzden İngiliz istihbaratı tarafından tutuklanarak Beyoğlu'ndaki İngiliz hapisanesine atılmıştı. Pek çok işkenceye maruz kalan Ahmet Esat Bey; bir ara firar teşebbüsünde bulunmuş; yabancı bir gemiyle yurtdışına kaçarken Çanakkale Boğazı'nda yakalanmış ve tekrar İstanbul'da hapse atılmıştı.

Bir süre sonra Çanakkale'deki sahra hapisanesine gönderilmişti. Orada Hintli Müslüman askerlerle yakın ilişkiye girmiş; onların sempatisini kazanmış; bir müddet sonra da buradan kaçmayı başarmıştı.

Ahmet Esat Bey, İngiliz Sahra Hapishanesi'nden kaçtıktan sonra Biga'da Kuva-yı Milliyeciler'e sığınmıştı. Bu arada ona "İngiliz Kemal" adı takılmıştı.

Yunan ileri harekatı başlayınca Ankara'ya giden İngiliz Kemal, Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Albay İsmet (İnönü) Bey ve Fevzi Paşa tarafından da kabul edilmiş ve İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Rumca bildiği için Genelkurmay İstihbarat Şubesi'nde görevlendirilmişti.

Albay İsmet Bey'in huzuruna çıkarılan Ahmet Esat burada tabanca, bayrak ve Kuran-ı Kerim üzerine elini koyarak, sadakat yemini etmişti.

Yunanlılar onu hapsettiğinde tek kelime Türkçe konuşmadı

Görevi Yunan ordusu karargahına girip gerekli bilgileri toplamaktı. Antalya'dan Rodos'a geçti. Burada kendini Amerikalı gazeteci olarak tanıttı. Kumardan hileyle kazandığı 45 bin frank ile kendi deyimiyle İzmir'deki vatan görevine başlar.

Ahmet Esat Bey'in İzmir'deki hayatı bonkör bir Amerikalı gibi geçmiş; kısa sürede gece hayatının aranan siması olan Ahmet Esat Bey, üst düzey Yunan subaylarıyla da samimiyetini arttırmış; hatta onların en gizli toplantılarına dahi katılmış, aldığı bilgileri İzmir'deki kendisi gibi görevli bulunan Uşaklı Alaattin (Tiritoğlu) vasıtasıyla Antalya mutasarrıfı Aşir Bey'e aktarmıştı.

Ancak bir süre sonra ihbar sonucu yakalanmıştı. Fakat o bu tutukluluk dönemi sırasında hiçbir şekilde Türkçe konuşmayarak kimliğinin meçhul kalmasını sağlamıştı. Hatta Yunanlı hakimler bile onun Amerikalı olduğuna kanaat getirmişlerdi.

Bilahare Yunanistan'a nakledilmişti. Ama o Atina'daki hapishaneden de kaçmayı başarmış ve el becerileri konusunda mahir biri olduğundan caddede avare avare dolaşan birisinden çarptığı parayla bir Fransız şilebine kaçak olarak binip İzmir'e gelmişti.

Ahmet Esat Bey, 1924 yılında Genelkurmaydaki istihbarat görevinden ayrılmış, Milli Mücadele dönemini içeren anılarını yazıp yayınlamıştı. "Tomruk" soyadını alacak olan Ahmet Esat Bey, İstanbul'a yerleşmiş ve tercuman-rehber olarak çalışmış; bu arada 1932'ye kadar da hafif sıklet boks şampiyonluğunu kimseye bırakmamıştı.

Sabah 29.12.2000

Milli Mücadele kahramanlarından, 'İngiliz Kemal' adıyla tanınan binbir surat Ahmet Esat Tomruk'un 1924 yılında 'İşgal ve Mücahede Senelerinde Bir İstanbul Gencinin Yaptıkları' adıyla yayımlanan anıları, Zekeriya Türkmen' ce hazırlanarak Kültür Bakanlığı Yayınları arasında kitapseverlerle buluştu.

Ahmet Esat Tomruk'un kitapta yer alan anılarından bazıları özetle şöyle:

ABD temsilcisi

Damat Ferit ve İngilizlerden gördüğü destekle Anzavur Ahmet, Bandırma'yı işgal eder. ABD'li temsilci olarak Bandırma'ya giden İngiliz Kemal, Rum kilisesinde baş papazı bulur, Rumların durumunu araştırmak için geldiğini anlatır, kendisini Mister Herri olarak tanıtır ve Rumların güvenini kazanır.

İki Rum tercümanla gittiği ve büyük saygı gördüğü Anzavur Ahmet'in elindeki kuvvetle ilgili bilgileri toplar, Albay Kazım Bey'e ulaştırır.

Chicago Tribün muhabiri

Yunan ordusuna ilişkin bilgi toplamak için ABD'li sinema kumanyası ajanı ve Chicago Tribün muhabiri olan İngiliz Kemal, Antalya'ya gider; biri Rum, biri İtalyan iki de tercümanı vardır.

Gazeteci olduğuna kanaat getirilince, telsiz-telgraf subayının Rodos'tan her gün aldığı haberleri edinmeyi başarır.

Daha sonra Rodos'a geçer, İzmir'deki istihbarat çalışması için gerekli 42 bin frankı kumarda kazanır. Cömert harcamayla dostluk kurduğu Yunan subaylarından bilgi alır, büyük Yunan aileleri arasına da girmeyi başarır.

Sahte âşık

İngiliz Kemal, bir seferinde, Kurmay Başkanı Sarıyani'nin akrabası zengin Yunan kızı Angelika'ya ilanı aşk ederek, gönlünü kazanır. Angelika'nın evi Yunan subaylarının kulübü gibidir. Burada çok önemli bilgileri rahatça elde eder.

ABD sinema kumpanyası menajeri

Yunan Kralı Konstantin'in İzmir'e geleceği, Yunan cephelerini gezeceği haberi üzerine harekete geçen İngiliz Kemal, başkomutan sıfatıyla İzmir'e yeni gelen Papulas'ın ikametgahına gider, kendisini ABD sinema kumpanyası ajanı ve Chicago Tribun gazetesi muhabiri Herri Villiy olarak tanıtır.

Amerikan kamuoyunun, gazetesine verdiği
önemi anlatır, yazacağı haberlerle Yunanlılara hizmet yapacağını söyler ve Yunan ordusunun muhterem bir konuğu sıfatıyla cepheleri dolaşır, topladığı bilgileri İsmet Paşa'nın karargâhına aktarır.


Ve son...


Düşman içinde görev yapan, Yunanlılar arasında kuvvetli bir istihbarat şebekesi kuran İngiliz Kemal, Kordon'da yemek yerken Çerkes Ethem, Manyaslı Şevket, fotoğrafçı Necati'yle karşılaşınca yakayı ele verir.

Beş yıl hapis cezasına çarptırılır. İzmir, Atina ve Paleovastratos hapisanelerinde uzun bir mahpus hayatı sonrası büyük zorluklarla Türkiye'ye dönmeyi başarır.

1932' ye kadar hafif sıklet boks şampiyonu olan Kemal, sert yumruklarından ötürü 'Tomruk' soyadını aldı. 1964'te Vatana Hizmet Tertibi'nden aylık 500 lira maaş bağlanan 'İngiliz Kemal'in fırtınalı yaşamı, 14 Şubat 1966'da son buldu.

Radikal 26 Kasım 2000



Kazım Özalp, İngiliz Kemal'den şöyle söz eder:

‘İngiliz Kemal, İstanbullu vatansever bir gençti. Kıyafet ve hüviyet değiştirip kendisini İzmir'e gönderdik. Yanındaki beyannameleri ve bombaları beraberinde götürdü. Şehrin uygun yerlerine bıraktı. Beyannamelerde İzmir ilhakı ilan edilirse Kuvayı Milliye'nin çok şiddetle davranacağı bildiriliyor ve düşman tehdit ediliyordu. Bunun üzerine İzmir'in ilhakı geciktirildi.'

İngiliz Kemal, defalarca düşman arasına girip istihbarat toplar. Ama en büyük başarısı Aznavur'la görüşmesidir. Amerikan Mister Düri olarak Aznavur çetesine katılır. Amerikan hükümetinin silah ve cephane göndereceğini bildirir ve Aznavur'a ihtiyaçlarını sorar. Sonra da Aznavur'un olanaklarını Ankara'ya bildirir. Kuvayı Milliye de o bilgiyle Aznavur çetesini tepeler.

Yine İngiliz ya da Amerikalı kimliğinde düşman arasına girip çıkar. Ama Antalya'da Çerkez Ethem'in fotoğrafçısı Necati tarafından tanınır ve yakalanır. Önce İzmir'e oradan da Atina hapishanelerine kapatılır. Yankesiciliği sayesinde 14 ay sonra kaçıp İzmir'e döner. Artık Kurtuluş Savaşı bitmiştir. Kemal, beş parasız kalır. Kumarhanelerde kazandığı paraları da mücadele için harcamıştır. Devletten para ve mevki talep etmez. Bazen dansör, bazen boksör, bazen şoför, bazen de krupiye olarak dünyanın dört bucağını dolaşır. Çok yaşlanınca 1964 yılında vatan hizmeti olarak maaş bağlanır. İki yıl sonra da İstanbul'da vefat eder.

Hakkında yazılmış 20'yi aşkın roman ve gişe başarısı yapan 2 film çevrilmiştir.''



ÖLEN ÖLÜR KALAN SAĞLAR...

Uzun yıllar önce karlı bir gecede Beyoğlu'ndan Taksim'e doğru yürüyordum. İngiliz Kemal bir lokantanın camekánındaki yemeklere bakıyordu. Boynunda eski ama şık bir atkısı vardı. Paltosu yoktu. Sarmaştım, lokantaya sürükledim. Karşılıklı incik kebabı yedik. Beni tanımadı ve bir gözüne de perde inmişti.

Belçikalılar, Tenten adındaki bir çizgi kahramanın heykelini diktiler. Amerikalılar da Rocky'nin filmini .....

Bizde, ölen ölür kalan sağlar bizimdir diye bir söz vardır. Aslında kalan sağlar bile bizim değildir.

Oğuz ARAL / Hürriyet - 14 Aralık 2003 / Unutulan bır efsane: İngiliz Kemal

 
Geri
Üst