Kirpi Balıklarının Caydırıcı Yöntemleri

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Kirpi Balıklarının Caydırıcı Yöntemleri
kirpi balığı
diodonhystrix2ua4.jpg


Kirpi balıkları, yuvarlak görünümlüdür ve çok yavaş hareket ederler. Derileri genellikle dikenlerle kaplıdır. İlginç bir savunma yöntemleri olan kirpi balıkları, bir düşmanla karşılaştıklarında karınlarını çok hızlı bir şekilde suyla doldurur ve bu sayede balon gibi şişerler. Kirpi balıkları bu şekilde normal büyüklüklerinin iki katına ulaşır. Bu da düşmanlarının onları yutmasını engeller.

Bazı kirpi balığı türleri ise son derece zehirlidir. Tetrodoksin olarak adlandırılan bu zehir, kirpi balığının bağırsaklarında yaşayan bakteriler tarafından üretilir. Kirpi balığının bu özelliği, Yüce Rabbimiz'in yaratma ilminin sonsuzluğunun bir kanıtıdır.

Ayaklarınızın 1 km Altında Bir Ateş Topu Vardır!

Dış yüzeyinden merkezine doğru 7 katmandan oluşan Dünya'da hayat "kabuk kısmı" denilen ve 6 ila 70 km'yi kapsayan bir bölgede hüküm sürer. Kabuk kısmı, 6370 km'lik derinliğin ancak %1'lik bir bölümünü oluşturur. Dünya'yı bir elmaya benzeten bilimadamları; elmanın kabuğunu Dünya'nın üzerindeki yaşanılan bölge, içini ise binlerce derecelik magmanın kaynadığı yer olarak tanımlarlar. Yerin sadece 1 km altındaki sıcaklığın 60°C'ye yakın olduğu düşünülürse, ayaklarımızın altındaki tehlikenin farkına varır ve dünyanın aslında ne denli güvenliksiz bir yer olduğunu daha iyi kavrarız. Mevki, mal-mülk, güzellik… Kısacası dünyada sahip olunan herşey, içi kaynayan ateş dolu bu topun incecik zarı üzerindedir. Bu durum üzerinde alışkanlıklarını bir kenara bırakarak bir an düşünen her insan böylesine hassas dengelerin tesadüfen oluşamayacağını, bu sistemi Allah'ın yarattığı gerçeğini kavrayacaktır.

Zamanın Göreceliği

Zamanın göreceliği konusu bugün ispatlanmış bilimsel bir gerçektir. Bu gerçek, yüzyılın başlarında Einstein zamanın, kütleye ve hıza bağımlı bir kavram olduğunu ortaya koydu. Farklı hızlarda zamanın yavaş ya da daha hızlı işlediği bugün bilim çevrelerince kabul edilmiş bir gerçektir. İnsanlık tarihi boyunca hiç kimse bu konuyu açıkça dile getirmemişti. Ancak Allah Kuran'da, zamanın izafi olduğunu gösteren bilgileri 1400 sene önce vermiştir. Bu konuyla ilgili bazı ayetleri şöyle sıralayabiliriz: "Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar; Allah, va'dine kesin olarak muhalefet etmez. Gerçekten, senin Rabbinin Katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir." (Hac Suresi, 47)

"Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir." (Secde Suresi, 5)

Böceklerin Güçlü Kanatları

Bütün böceklerin kanatlarında damarlar vardır. Bir böcek yetişkinliğe ulaştığında damarlarda kan taşınmaya başlar. Böylelikle damarlar sertleşir ve böceğin kanatlarını bir uçurtmanın çerçevesi gibi sertleştirir. Pek çok böcek kanatlarını inanılmayacak kadar hızlı çırpar. İnsan gözünün böcek kanatlarındaki hareketin hızını takip etmesi imkansızdır. Örneğin yabanarıları, balarıları ve sinekler, kanatlarını "bir saniye"de yaklaşık olarak 200 kere çırparlar. Sivrisineklerse bir saniyede 1000 kere kanat çırparlar. Eğer kanatlardaki bu damarlar olmasaydı böceklerin kanatları parçalara ayrılarak kopabilirdi. Görüldüğü gibi böcek kanatlarında son derece özel ve benzersiz bir tasarım ve akıl vardır. Bu aklın sahibi de hiç kuşkusuz her şeyi en ince detayına kadar planlayan Allah'tır.

Yaratılıştaki Mucizevi Evreler ve Kuran

İnsanın anne karnında, birinden diğerine farklılaşan üç ayrı evrede yaratıldığına Kuran'da işaret edilmektedir. Gerçekten de bugün modern biyoloji, bebeğin anne karnındaki embriyolojik gelişiminin üç farklı devrede gerçekleştiğini ortaya koymuştur. Bugün tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulan bütün embriyoloji kitaplarında bu konu en temel bilgiler arasında yer alır. Örneğin, embriyoloji hakkında temel başvuru kitaplarından bir tanesinde bu gerçek şöyle ifade edilmektedir: "Rahimdeki hayat 3 EVREDEN oluşur; preembriyonik (ilk 2,5 hafta), embriyonik (8. haftanın sonuna kadar) ve fetal (8. haftadan doğuma kadar) (Williams P., Basic Human Embryology, 3. edition, 1984, s. 64) ".

Allah'ın aşama aşama yarattığı bu evreler bebeğin farklı gelişim aşamalarını içerir. Allah bu mucizeyi Kuran'da şöyle belirtmiştir: "Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir." (Mü'minun Suresi, 14)

Kuran'daki bu mucizevi bilgilerin şaşmaz doğruluğu, Kuran'ın insan sözü değil, Allah'ın kelamı olduğunu ortaya koymaktadır.

Klonlamayı Evrim Delili Gibi Sunmak, Neden Büyük Bir Aldatmacadır

Canlıların klonlanması (kopyalanması) gibi bir bilimsel gelişme için "evrimi destekler mi?" şeklinde bir sorunun sorulması ya da akla gelmesi bile aslında çok önemli bir gerçeği gösterir. Bu gerçek, evrimcilerin, savundukları teoriyi halka benimsetmek uğruna ne denli ucuz propagandalara başvurduklarıdır.

Kopyalama ve evrim kavramları tanım olarak tamamen farklıdır. Evrim teorisi cansız maddenin tesadüfler sonucu canlılığı oluşturduğu iddiası üzerine kurulmuştur. (Bu iddianın gerçekleşebileceğine dair de hiçbir delil yoktur). Kopyalama ise canlı hücrenin genetik maddesi kullanılarak, o canlının kopyalanmasıdır. Zaten canlı olan bir hücreden yola çıkılır ve biyolojik bir süreç laboratuvar ortamına taşınarak yapay yöntemlerle tekrarlanır. Yani ortada evrimin temel iddiası olan "tesadüfi" bir süreç ya da "cansız maddenin canlanması" gibi bir durum yoktur.





kaynak:webturkiyeportal.com
 
Geri
Üst