Kötülük yapandan intikam almak doğrumu?

Uzman SühaN

Administrator
Kötülük yapandan intikam almak doğrumu?
İntikam’, insanın kendisine yapılan bir kötülüğe karşılık vererek ilgilisinden öç alması ve acısını çıkarmasıdır. [1]

Güzel ahlâk sahibi olup, yararlı davranışlarda bulunanlar, edep ve saygıları nedeniyle çeşitli nimetlere layık oldukları gibi, asi ve hain olanlar da kötü davranışlarının cezalarını çeşitli şekillerde çekmektedirler. Dünya kurulduğundan bugüne kadar hep böyle gelmiştir ve böyle de gitmektedir.

Düşmana karşı savaşta zafer kazanmayı hayal edip intikam almayı düşünürken, düşmanın da senden intikam almayı gözetmekte olduğunu, fırsatını kolladığını unutmamak gerekir. Düşmandan intikam almak tatlı bir duygu ise de Allah (c.c.)’n çizdiği ilkelerin dışında başkasına zarar vermeyi düşünmek doğru değildir.
Kötülük edene ceza vermek gerektiği halde kötülüğe iyilikle karşılık vermek daha yüce bir fazilet ve daha güzel bir duygudur. [2]

Kimi insanlar bozuk karakterlerinden kaynaklanmak üzere, son derece normal bir davranışı kırıcı, küçük düşürücü veya aşağılayıcı bir tavır algılayabilmekte ve buna göre bir çeşit intikam duygularına kapılabilmektedirler. Bu durumdaki insanların içlerinde taşıdıkları hınç ve öfke karşısında iyi niyetli insanın yapması gereken ayette açık bir şekilde ortaya konmuştur: “Sen sırf, Rabbimizin ayetleri bize geldiğinde iman ettiğimiz için bize hınç duyuyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve Müslüman olarak bizim canımızı al.” [3]

Görülüyor ki; bu durumda inançlı insana düşen, sabrını artırması ve hak yoldan ayırmaması için Allah (c.c.)’a dua etmektir.

Hz. Muhammed (s.a.v.) hiçbir zaman kendi hırs ve arzusu için intikam almamış ve ashabına da böyle bir tavsiyede bulunmamıştır. Hadis-i şerifte sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in bu tavrı şöyle anlatılır: ‘Allah Resûlü iki şey arasında muhayyer bırakılırsa, günah olmamak şartıyla, en kolay olanını alırdı. Eğer günahı gerektiren bir şey olursa, insanların ondan en uzak bulunanı olurdu. Allah Resulü, Aziz ve Celil Allah'ın haramlarının çiğnenmesi dışında, kendisi için intikam almamıştır.’ [4]





i.jpg




Allah (c.c.)’ın intikamını ifade eden ayetler şöyledir: “O, sana Kitab'ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, daha önce Tevrat'ı ve İncil'i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti. Furkan'ı da indirdi. Şüphesiz, Allah'ın âyetlerini inkar edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.” [5]

Ayetten anlaşılan, Allah (c.c.)’ın intikamının, ayetleri inkar edenleri şiddetli biçimde cezalandırması olduğudur.

Kimileri sırf Allah (c.c.) lütfu ile inananları zenginleştirdi diye onlardan intikam almaya kalkarlar. “Bir şey söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü söylediler ve (sözde) Müslüman olduktan sonra inkar ettiler. Ayrıca başaramadıkları şeye (peygamberi öldürmeye) de yeltendiler. Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar. Eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse Allah onları dünyada ve ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır. Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” [6]

İnananlardan intikam almaya çalışanların yapmaları gereken tek şey, tevbe edip Allah (c.c.)’tan bağışlanma dilemektir. Eğer bunu yapmazlarsa acı azaba çarptırılacaklar, dünyada yapayalnız kalacaklardır.

İntikamın bir boyutu da öç alma niteliğini taşımasıdır. Haksızlığa uğratılan kişinin öcünü alması konusunda ayet şöyledir: “Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah'ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.” [7]

Haksızlığa uğrama durumu istisna olmak üzere, kişinin öç almak için hesaplar yapması hoş karşılanan bir durum değildir. Bunu aksine affedicilik yolu tercih edilmelidir.

“(Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hale getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.” [8]

Kimi zaman Allah (c.c.)’ın azabını ertelemesi bir imtihan vesilesi niteliği kazanabilmektedir.

İnkarcı zalimlerin suda boğulmaları da Allah (c.c.)’ın intikamı mahiyetindedir: “Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince biz de onlardan öç aldık, hepsini suda boğduk.” [9]

Ancak burada önemle üzerinde durulması gereken mesele, Allah (c.c.)’ın öç alması veya Allah (c.c.)’ın intikamı ifadelerinin nasıl anlaşılması gerektiğidir. İntikam ve öç almanın şahsi hırs ve inat boyutu bulunmakla beraber; bunu yüce yaratıcımız için düşünmek hâşâ mümkün değildir. Allah (c.c.)’ın intikamının ve öcünün özünde caydırıcılık vardır. Kişi veya gruplar bir hatanın içerisine düşmüşler Allah (c.c.) da onları bu hataları ve hatalarından dönmemeleri sebebiyle cezalandırmıştır. Bu cezanın amacı da başta o hatayı yapanı caydırmak sonra da toplumun diğer ferlerinin aynı hataya düşmelerini engellemektir. Allah (c.c.)’ın intikamını ancak bu çerçevede anlamak gerekmektedir.

İntikam peşine düşmek, kişinin zamanını boş işlerle heba etmesi sonucunu getirmektedir. Bu yola düşen kişi sürekli intikam alacağı kişiyi gözetlemek ve onun bir açığını kollamak zorundadır. Durum böyle olunca bu insan kendi işlerine zaman ayıramayacak, kendi adına hesap yapamayacak, zaman sınavından başarılı olarak çıkma imkânını kaybedecektir. Çünkü Peygamber Efendimiz, insanın kıymetini bilmediği iki şeyden birinin ‘zaman’ olduğunu haber vermekte ve bu uyarıya göre vaktimizi en verimli biçimde değerlendirmemizi tavsiye etmiş olmaktadır.

Ülkemizde yakın zamana kadar görülmekte olan kan davalarının da intikam duygusuna dayandığı açıktır. Öldürülen yakınının kanını yerde bırakmamak adına, kör bir intikam ateşinin peşine düşülerek nice kanlar akıtılmış ancak sonuçta hiçbir şey elde edilememiş, daha genç yaşta büyüklerinin intikamını alması için eline sıkıştırılan silahla bilgisizce kendisine gösterilen kişiyi öldüren nice delikanlılar, hayatlarının en güzel dönemlerini hapishane köşelerinde çürütmek zorunda kalmışlardır.

Bitmek tükenmek bilmeyen bu tür problemlerin çözümlenememesinin özünde o bölge insanının önder veya büyük kabul ettiği insanların meseleyi en uygun yoldan, barışçı biçimde ele alamamaları ve zaten kendilerinin de intikam hırsıyla dolu olmaları bulunmaktadır. İntikam hırsı toplumsallaşınca, sosyal huzurdan bahsetmek mümkün olmaz, anarşi ve terör baş gösterir.

İntikam Hastalığından Kurtuluş Yolu

Bu hastalıktan kurtulmanın yolu mağdur edildiğini ve intikam alması gerektiğini düşünen insanın Ahirette zerre miktarınca da olsa her şeyin hesabının verileceği gerçeğini tekrar tekrar hatırlamasıdır. Allah (c.c.)’ın küçük veya büyük her şeyin hesabını soracağını, hiç kimsenin yaptığının yanına kâr kalmayacağını düşünen insan intikam hırsının ne kadar boş ve anlamsız bir duygu olduğunu çok rahat biçimde anlayabilecektir.

Her mağdur olan intikam hırsına kapılmıyor, bu günün yarını da var, hesap sorucu olarak Allah (c.c.) yeter diyor. Kıyamette adalet tecelli edecek, her hak sahibine hakkı tam olarak verileceğine göre kin gütmenin, intikam alma hırsıyla ömür harcamanın hiçbir faydası yoktur. En güzel ve tek çıkar yol Allah (c.c.)’a bağlanmak, O’nun adaletine güvenmektir.

İntikam almaya gücü yetenler, bu başarının bir şükrü olarak intikamı terk etmelidirler.
 
Geri
Üst