Kulun Vazifesi

fırtına

Yeni Üye
Üye
Kulun Vazifesi


esselamu aleykum ve rahmetullahi veberekatüh

Biliyorsunuz, insanların vazifesi yaratılmışların, kulların vazifesi âlemlerin Rabbi olan Allah-u Teàlâ Hazretleri'ne itaat etmektir. Kulun vazifesi yaradanına, Rabbine itaat etmesi, emrini dinlemesidir. İtaat etmeyen âsî olur. Allah'ın varlığını, birliğini tanımayan kâfir olur. Buna kesin olarak karşı çıkanlar, ebediyyen cehennemde kalacaklar. İtaat edeceğim deyip de, müslüman olup da Allah'ın varlığını birliğini, peygamberini, indirdiği kitabı kabul edip de; ondan sonra da nefsine uyup, şeytana uyup, dünyaya kapılıp, çeşitli sebeplerden, kusurlardan dolayı Rabb'inin emirlerini tutmayanlar da, âsî mücrim kullar olur. Yaptığı suçun büyüklüğüne göre, ahirette cezasını çeker.

Ama mü'min bir kulun, kâinatın mahiyetini, dünya hayatının mahiyetini, ne olduğunu anlamış, kendisinin faniliğini hissetmiş, kendisinin yaradıcısını, Rabb'ini anlamış, bulmuş; şu kâinata bu güzel bediî, şahâne, sanatlı, mükemmel nizamı veren, çiçekleri açtıran, yazı kışı, geceyi gündüzü peş peşe getiren, kâinatı yöneten, olanları olduran, ölenleri öldüren, her şeyi yapan kàdir-i mutlak Rabb'ini tanınmış olan insanlar, Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin emrini tutmaya çalışacaklar.


Bu nasıl anlaşılacak, Allah-u Teàlâ Hazretleri'ne itaat nasıl olacak?.. Gayet basit.. Allah-u Teàlâ Hazretleri, Hazret-i Adem AS zamanından beri peygamberler göndermiştir. Hazret-i Adem, ondan sonra Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen peygamberler ve en son bizim Peygamberimiz, ahir zaman peygamberi... (Men lâ nebiyye bağdeh) Kendisinden sonra başka bir peygamber gelmeyecek olan, hükmü kıyamete kadar devam edecek olan; evvelki peygamberlerin getirdikleri şeriati neshetmiş olan, yâni hükmünü kaldırmış olan peygamber... Allah'ın yeni kanunu İslâm şeriati; Kur'an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz'in emirleri, yasakları...

İşte onu tanıyan ve onlara itaat eden insanlar, Allah'a kullak vazifesini nasıl yapacaklar?.. Kur'an-ı Kerim'i öğrenerek yapacaklar. Peygamber SAS Efendimiz hayatını nasıl geçirmiş, Kur'an ona nasıl inmiş?.. Kur'an-ı Kerim'i nasıl anlatmış, nasıl açıklamış, kendisi nasıl uygulamış, nasıl uygulanmasını buyurmuş?.. İnsanlar da öyle yapacaklar.


Allah'a kulluk etmenin yolu, şekli Rasûlullah'a tâbi olmaktır. Onun için çok haklı ve çok mâkul olarak, çok mantıklı olarak biz, "Eşhedü en lâ ilâhe illallah" diyoruz. Arkasından, "Ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlühû" diyoruz. Yâni onun gönderdiği ahir zaman peygamberi, onun Kur'an'ını, emirlerini açıklayan elçisi, peygamberi, nebisi, habîbi Muhammed-i Mustafa'sına tâbiyiz." diyoruz. Şehadet kelimesinin içinde onu da zikrediyoruz.

Yanlış anlaşılmasın diye de bastıra bastıra söylüyoruz: "(Abdühû) Abdidir, kuludur; (ve rasûlühû) ve elçisidir. Çünkü, Allah-u Teàlâ Hazretleri vâhid ü ehad ü ferd ü samed'dir, şerîki, nazîri yoktur. Allah inancında en mühim nokta budur. Allah'ın bir oluşu, yegâne oluşu, eşsiz oluşu, şerîki, nazîri, misli, misâli, küfüvü, dengi, benzeri olmayışı meselesidir. İşte bunu ifade ediyoruz. Ona göre yaşayacağız, gayet kolay... Allah'a güzel kulluk edip de hem dünyada hem ahirette saadete ermek isteyen, dünyada huzurlu, güzel bir ömür süren...


Çünkü kâinatı yaratan, âlemlerin Rabb'i Allah, kâinatta güzel yaşamanın reçetesini de göndermiştir insanlara. Bu dünyada mutlu olmanın reçetesi de İslâm'dadır. Yâni bir ilâcı alıyorsunuz veya evin içine güzel bir cihazı, size rahatlık getirecek olan pahalı bir cihazı getiriyorsunuz; onun kullanma talimnamesi var, ona göre kullanıyorsunuz.



İşte kâinatın sahibi, hàlıkı, bizim Rabbimiz, âlemlerin Rabbi, Arş-ı Azîm'in sahibi, her gücün kuvvetin sahibi Allah-u Teàlâ Hazretleri, şu dünya hayatını imtihan olarak yaratan, insanları imtihan için bu âleme gönderen Allah-u Teàlâ Hazretleri, bunun nasıl kullanılacağını, bu hayatın nasıl yaşanacağını da bize bildirmiş. Onun reçetesi İslâm!.. Ona göre yaşayan bu dünyada da mutlu olur. İyi bir aile kurar, sıhhatli yaşar, huzurlu yaşar. Uzun ömür sürer, --Allah'ın lütfuyla, izniyle-- bedenini yıpratmaz. Ailesi mutlu olur, çoluğu çocuğu hayırlı olur. Parmakla gösterilen, imrenilen, beğenilen bir yuva kurar, temiz bir işi olur, huzurlu yaşar... Ak pak bir pîr-i fâni oluncaya kadar, nurlu bir ihtiyar oluncaya kadar yaşar, sonra huzur içinde Mevlâsına kavuşur.


Dünyada da mutlu olur. Ama asıl mühim olan dünya mutluluğu değil... Çünkü bazen insan dünyayı feda etmesi gerekiyor, Allah öyle istiyor. Meselâ şehid olmak gerekiyor. Dünya hayatı esas değil, onu anlıyoruz burdan... Bazen insan burda her şeyi feda eder, hayatını bile feda eder. Allah rızası için canını bile feda eder, şehid olur. Şehid olmaya gider. Malını verir, canını verir... Asıl ebedî hayatın ebedî saadeti de tabii İslâm'la kazanılıyor.

O halde hepimizin ne yapması lâzım muhterem kardeşlerim?!. Kur'an-ı Kerim'i çok iyi bilmemiz lâzım ve Paygamber SAS Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini çok iyi öğrenmemiz lâzım! Niçin?.. Kulluğu çok güzel yapmak için, Allah'a en güzel kulluk yapmak için... Hem bu dünyada hem ahirette mutlu olmak için ve mutluluğa ermek için... Dirliğimizin ve düzenliğimizin olması için, huzurumuzun, saadetimizin, refahımızın, ferahımızın, iflâhımızın, salâhımızın olması için bu lâzım!..

Allaha emanet olun


kaynak:devtürkler
 
Geri
Üst