Onlarin Namazi BaŞkaydi

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Onlarin Namazi BaŞkaydi
Onlar Nerede, Biz Neredeyiz?

Bizden önceki salihlerin, namaz anlayışı işte böyle idi. Verdiğimiz örneklerle tasavvuf ehlinin ne titiz bir anlayışla; Allah'a kulluk yapmaya çalıştıklarını göstermeye çalıştık... Onlar da Allah'ın kuluydular, bizler de... Peki onlar nerede biz neredeyiz...

Sahi, biz namaz kılarken nerelerdeyiz?...

ONLARIN NAMAZI BİR BAŞKAYDI

Namazda Pirenin Isırmasını Hisseden…
Sumeyt b. Aclan -rahimehullah- şöyle diyordu: «Namazda pire ısırdığında bunun acısını hisseden Allah ile huzurda olduğunu nasıl iddia edebiliyor?»

Namaz vakti girdiğinde Emirü'l Mü'minîn Hz.Ali (ra)’ın benzi atar, renkten renge girer, titrerdi. Kendisine bunun nedeni sorulduğunda Allah Teâlâ'nın:
«Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, bundan endişeye düştüler. İnsan(a gelince o, tuttu) bunu sırtına yüklendi. Çünkü o, çok zulümkâr, çok cahildir.» (Ahzâb,72) mealindeki âyete imada bulunarak: «Bu anın, Allah’ın göklere ve yere teklif edip de onların bunu yüklenmekten kaçındıkları ama benim yüklendiğim emaneti yerine teslim etme anı olduğunu bilmiyor musunuz? Yüklendiğim bu görevin gereğini yerine güzelce getirebilecek miyim yoksa getiremeyecek miyim bilmiyorum, işte bende gördüğünüz değişikliğin nedeni bu endişemdir» der.

Hasan-ı Basrî (ks) şöyle öğütte bulunuyordu: «Dünya sevdalısının arkasında namaz kılmayın. Bizden öncekiler, birisinin namazında öteye beriye bakındığını duyduklarında, evine gitmiş olsa bile hemen onun yanına varırlar, Allah'ın azametine olan vukuflarından ötürü duydukları meselenin aslını sorarlardı.»

Bir keresinde Ömer b. Abdülaziz (ra) arkasında namaz kıldığı imamın lahin (Kur'ân harf ve kelimelerinin aslını bozacak şekilde nağme) yaptığını duyunca: «Cemaat fazileti olmasa idi arkanda namaz kılmazdım! Sen Arapça’yı âlimlerin huzurunda neden okumuyorsun?» diye de çıkışır.

Fazl b. Abbâs (ra) şöyle diyordu: «Doğrusu şu insanlara hayret ediyorum, bir çocuğum öldüğünde binlercesi gelip baş sağlığı diliyor, ama cemaati kaçırdığımda kimse gelip bana taziyede bulunmuyor. Yeminle söylüyorum, bir vakit cemaatte bulunmamam benim için yetişmiş, âlim ve sâlih bir çocuğumun ölümünden çok daha büyük bir musibettir.»

Muhammed b. Vâsi' (rh.a) arkadaşlarına şöyle diyordu: «Dünyadan iki şey istiyorum:
1-Eğrildiğimde beni düzeltecek Allah rızası için beni seven sâlih bir kardeş,
2-Yaşadığım sürece vakit namazlarını cemaatle kılmak.»
Şekîk el-Belhî (ks) arkadaşlarına söyle diyordu:

«Melûn şeytanı Ademoğlunun sadece iki davranışı öfkelendirir:
1-Vesvesesine aldırmaması,
2-Allah Teâlâ'nın zatı hakkında düşünmemesi.»

Kardeşim, nefsini denetle, durumunu gözden geçir, bak bakalım bu büyüklerin namazlarında hissettikleri hazzı ömründe bir kerecik olsun namazında hissetmiş misin?
(Onların hallerini öğrenmek insana ibadet aşkı veriyor değil mi? Onların namazı gerçekten bir başkaymış değil mi? İnsan: ‘Cennet onlara helal olsun!’ Demekten kendini alamıyor. Öyle değil mi?...)

Namazını Kıldın mı Diye Sorma!
Bir keresinde bir adamın, Efendim Ali el-Havvas’a (ks): «İkindiyi kıldınız mı?» diye sorduğunu duymuştum. Efendim susmuş, bu soruya bir anda cevap vermemişti. Sonra adama:
-Bir daha bana böyle bir soru yöneltme, çünkü beni yalanın içine düşürürsün, zira namaz hareketine 'namaz' denilebilmesi için kulun namazının içinde, başından sonuna kadar Rabbi ile birlikte bulunmalı ve o sırada hatırında Allah sevgisi dışında bir şey olmamalıdır, sadece Allah'ın huzurunda olduğunu, kıraatını, rükû ve secdesini düşünmelidir, dedi. Adam:
  • Peki size bu türden bir soruyu nasıl yönelteyim?
  • Bana ‘İnsanlarla birlikte vaktinde oturup kalktın mı?’ diye sor.

Namaza Giderken Sadaka Vermek
Sahabeler (radıyallahu anhum) sabah namazına giderken karşılaştıkları ilk fakire bir lokma ekmek veya bir soğan veya bir tek kuru üzüm vermedikçe mescide girmezlerdi.

Yahya b. Muâz (ks) şöyle diyordu: «Dünyadaki dağların ağırlığına eş bildiğim tek dane sadaka olarak verilen danedir!»

Bir başka hadiste şöyle buyuruluyor: «Günah bir yerden (gayri meşru bir yoldan) bir mal elde edinen bununla yakınlarına iyilik yapsa veya bu malı sadaka olarak dağıtsa veya Allah yolunda harcasa, bütün bunlar toplanır kendisiyle birlikte cehennem ateşine atılır.»

Hz.Âişe (r.anha) şöyle diyordu: «Sizler verayı görmezlikten geliyorsunuz ama o en üstün ibadettir.»
Abdullah b. Ömer (ra) şöyle diyordu: «Namaz kıla kıla yay gibi, oruç tuta tuta kiriş gibi olsanız, Allah Teâlâ sizlerin bu ibadetlerini ancak şüpheli nesneler yaklaştırmayan; veranız varsa kabul eder.»
(Kaynak: İmam-ı Şa'rani; Gerçek Şeyhler ve Sahteleri (Tenbihü'l Muğterrin)

Adablara Dikkat Ederlerdi
Ümm Rûmân şöyle anlatır:
"Namazda sağa sola bakınırken beni Ebu Bekir gördü ve bundan öyle şiddetle men etti ki, ben nerdeyse namazdan çıkacaktım. Sonra şöyle dedi:
"Ben Resulullah (sav)'in şöyle buyurduğunu işittim; Sizden biriniz namaza durduğu zaman, sağıyla soluyla oynamayı bıraksın ve yahudiler gibi, sağ sola meyledip durmasın (sallanmasın). Çünkü namazda organların huzura ermesi, namazın kemalindendir.” (El-Câmiü's Sağir)

Sehl b. Abdullah (ks) der ki: “Kul, farzları tam yerine getirebilmek için sünnetlere ihtiyaç duyar. Sünnetleri ifâ etmek için de, nafile ibadetlere muhtaçtır. Nafilelerin tekamülü de adaba riayete bağlıdır. Dünyayı terk etmek de adab cümlesindendir.

Hz. Ömer Efendimizin (ra) minberden söylediği şu sözü Sehl'in (ks) söylediği ile aynı manadadır:
  • Adam müslüman olarak ihtiyarlamıştır, fakat Allah için kıldığı tam bir namazı yoktur. Sordular:
  • Bu nasıl olur? Hz. Ömer (ra) efendimiz şöyle cevap verdi:
  • Namazda ki huşu ve tevazusu tam olmayan ve her şeyi ile Allah'a yönelmeyenin hali, budur.
Ebu Said el-Harraz'a sordular:
  • Namaza nasıl girilir? Şöyle cevap verdi.
  • O'na Teveccühün kıyamet günündeki yönelişin gibi olsun. O'nun (cc) huzurunda duruşun öyle olsun ki, aranızda bir tercüman bir aracı olmadan, o seni karşılıyor, sen de kimin huzurunda bulunduğunu bilerek O'na minacaat ediyorsun. Çünkü O, en büyük MELİK'tir.

Ariflerden birine sordular:
  • İlk tekbiri nasıl alıyorsun? Şöyle cevap verdi:
  • Allah-u Ekber dediğin zaman, ismi celalinin ‘elif’ harfi ile birlikte tâ’zim, ‘lam’ harfi ile heybet, ‘ha’ harfi ile murakabe ve kurb duyguları taşıman gerekir.
Amir b. Abdullah'a (ks) sordular:
  • Namazda dünya işlerine dair aklınıza bir şey geliyor mu? Şöyle cevap verdi:
  • Bana göre mızrakların altında kalmak, sizin namazda hatırladıklarınızı hatırlamaktan daha hoştur.
Bir başka Sufi'ye de:
Namazda nefsin sana dünya işlerini hatırlatıyor mu? Sorulmuş, o da:
Ne namazda ne de namazın dışında böyle bir şey olmaz, dedi.
Rivayet olunduğuna göre Abdullah b. Abbas (ra) şöyle der:
"Namazda hûşuun ölçüsü, sağında ve solunda bulunanla ilgilenmemek, hatta onların kim olduğunu bile fark etmemektir."
(Kaynak: Avarifü’l Me’arif, Şehabüddin Sühreverdi)

Onlar Nerede, Biz Neredeyiz?
Bizden önceki salihlerin, namaz anlayışı işte böyle idi. Verdiğimiz örneklerle tasavvuf ehlinin ne titiz bir anlayışla; Allah'a kulluk yapmaya çalıştıklarını göstermeye çalıştık... Onlar da Allah'ın kuluydular, bizler de... Peki onlar nerede biz neredeyiz...
Sahi, biz namaz kılarken nerelerdeyiz?...
 
Geri
Üst