Rekabet ve Fair Play Ruhu

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Rekabet ve Fair Play Ruhu
Önce yerini tespit edelim. Oyun alanı mı? Yoksa savaş alanı mı? Bulunduğumuz yer neresi? Sonra oyuncuları tespit edelim. Rakiplerimiz mi? Yoksa düşmanlarımız mı? Bunların cevabını verdikten sonra ancak nasıl hareket edebileceğimizi, nasıl oynayacağımızı bilebiliriz. Buradaki ''bakış açımız'' geleceği ve geleceğimizi belirliyor. Günümüz iş hayatının en büyük problemlerinden biri de ''rekabeti bilmemek'', ''bilememek''. Her konuda rekabet olabilir ve olacaktır da. Bu gerçeği hepimizin kabul etmesi gerekir.

Rekabetin olmadığı ıssız adalar bile kalmadı artık coğrafya kitaplarında. Sadece iki yer kaldı rekabetin olmadığı, rüyalarımız ve toprağın bir buçuk metre altı. Sonuç olarak, rakiplerimizin her zaman, her yerde olacağını kabullenmemiz ve rekabet etmeyi bilmemiz gerekiyor. Nedir rekabet? Hayatta kalma mücadelesi mi? Yoksa kendini geliştirip zor ve kaygan zeminlerde iş yapabilme sanatı mı? Bu rekabet ortamı aslında insanın doğumuyla başlıyor. Anne baba sevgisi için rekabet, kardeşleriyle rekabet, yemek için, oyuncak için, ders için, not için, sevgili için rekabet. Sonrasında akıl için, para için, şan şöhret için,daha fazlası için, hayatta kalabilmek için. Dolayısıyla rekabetin de öğrenilmesi gerekir. Rekabet öldürme eylemi değildir, insanların içindeki vahşi hayvanı ve vahşeti uyandırmamalıdır.

Rekabet hayatta kalabilme eylemidir. İnsan olma gelişimini tamamlayamamış, egosu gelişmemiş olanlar rekabeti bilmezler ve bir türlü de öğrenemezler. Bu kişileri en iyi trafikte ayırt edebilirsiniz. Emniyet şeridini işgal edenler, her türlü trafik kuralını ihlal edenler, uyanların da aklından şüphe edenler, her şeye yalnızca kendilerinin haklı olduğunu düşünen bu zavallı kişiler, rekabeti savaş olarak görenlerdir. Bırakın rekabeti bu kişiler iş yapmayı da bilmezler. Başkalarını aldatmalarının derecelerine göre de kendi başarılarını değerlendirirler. Rekabeti bir savaş olarak gören, ve rakibini öldürmeye programlananlar unutmasınlar ki, savaş herkese ölüm getirir. Oysa, rekabet edebilmemiz için hayatta kalmamız gerekir.

"Rekabet ve İşbirliği" bu çok önemli iki kavramın bir arada yaşatılmadığı günümüz iş hayatı, bizi zorlayacak. Gelecekte rakiplerle el ele olmak bile var. Bunu başaramayanlar asıl o zaman ölecekler, rakipleri değil sistem onları dışarıya atacak. Oysa rekabet tek seslilikten çok sesliliğe geçiştir. Çıtaların yükseltilip mükemmelliğe yaklaşılmasıdır. Entrikaların ve yüzsüzlüklerin savaşı değil aklın, yaratıcılığın ve dehanın sergi alanıdır. Rekabette zekanın pırıltılarıdır gözlerimizi kamaştıran, kılıçların ışıltısı değil. Rekabeti bir savaş olarak görenler, rekabet ortamını savaş alanına çevirenler kendilerine de bir mezar kazmayı unutmasınlar. Zira savaşta kazanmak da var kaybetmek de. Ve tarih nice büyük savaşlar kazanmış olanların da kaybettikleri bazı savaşlar olduğundan bahseder. Aydın bir gelecek için doğan çocuklarımız rekabeti öğrenmeli. Gün gelir, güç dengeleri değişebilir, her şey değişebilir, çocuklarımız bunu bilmeli. Siz siz olun rekabette ''fair play''den şaşmayın. Rakibinizi yaşatarak oyunu kazanmaya çalışın.

alıntı
 
Geri
Üst