Sasani İmparatorluğu

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Sasani İmparatorluğu
sasaniler kimdir
Sasani İmparatorluğu (Sasani Devleti veya Sasaniler) (ساسانیان), dördüncü İran Hanedanlığı ve ikinci Fars İmparatorluğu'nun adıdır (226 - 651).

Sasani İmparatorluğu, son Arşaklı kralı IV. Artabanus'u yenmesinin ardından I. Ardaşir tarafından kurulmuş, son Sasani hükümdarı Şehinşah (Krallar krali) III. Yezdigirt'in (632-651), erken Halifelik'le yani ilk İslam Devleti ile girdiği 14 senelik mücadeleyi kaybetmesiye sona ermiştir. İmparatorluğun sınırları bugünkü İran, Irak, Ermenistan, Afganistan, Türkiye'nin doğu bölgesi, Suriye'nin bir kısmı, Pakistan, Kafkaslar, Orta Asya ve Arabistan'ın tamamını kapsıyordu. II.Hüsrev'in hükümdarlığı (590-628) sırasında Mısır, Ürdün, Filistin ve Lübnan da kısa süreli olarak imparatorluğa dahil oldu. Sasaniler imparatorluklarını 'İranşehr' ايرانشهر (Iranshæhr) 'İranlıların (Aryanların) memleketi' diye adlandırırlardı.[1]
Sasani dönemi, Geç İlkçağ'ı kapsayarak İran Tarihi'nin en önemli ve etkili dönemlerinden biri olarak kabul edilir. Bir çok yönüyle Sasani dönemi Fars medeniyetinin en önemli başarılarına tanıklık etmiş ve İran'ın müslümanlar tarafından fethedilmesi ve İslamlaşmasından önceki son büyük İran İmparatorluğu olmuştur. İran, Roma medeniyetini Sasani döneminde farkedilir şekilde etkilemiştir[2]. Kültürel etkisi imparatorluk sınırlarının çok ötesine, Batı Avrupa'ya[3], Afrika'ya[4], Çin'e ve Hindistan'a[5] kadar ulaşmıştır. Ayrıca bu kültürel etki Avrupa ve Asya ortaçağ sanatının oluşmasında göze çarpan bir rol oynamıştır.[6]
Bu etki erken dönem İslam dünyasına kadar taşındı. Hanedanın kendine has ve aristokratik kültürü İran'ın fethini bir Fars Rönesansına dönüştürdü.[7] Daha sonra İslami olarak adlandırılan kültürün, mimarinin, yazımın ve diğer becerilerin çoğu Sasani İranlıları'ndan daha geniş Müslüman dünyasına aktarılmıştır.[8].


Tarihi

Kuruluşu ve Erken Tarihi (205-310)

Sasani Hanedanı, 3. yy. başlarında bugünkü İran'ın Persis eyaletinin hükümdarlığını ele geçiren tanrıça Anahita'yı takibeden rahiplerin soyundan gelen Ardeşir I tarafından Istakhr,Persis (Pars)'ta kurulmuştur.
Babası Papag (Papak ve Babak diye de okunur), ilk başlarda küçük bir şehir olan Kheir'in yöneticisiydi. 205'te Bazrangidler'in son kralı olan Gocihr'i tahttan indirmeyi başararak kendini yeni hükümdar olarak ilan etti. Bazrangidler, Arsacidler'e bağlı olarak Persis'in yerel yöneticiliğini yapıyorlardı. Annesi Rodhagh, Peris eyalet valisinin kızıydı. Sasani ismi Ardaşir I'in baba tarafından dedesi olan Sasan'dan gelir. Sasan, Anahita Tapınağı'ın başrahibiydi.
Pabag'ın yerel gücü ele geçirme çabaları, o sıralar Mezopotamya'da kardeşi Vologases (Valakş) VI ile hanedanlık mücadelesi veren Arsacid İmparatoru Artabanus IV'ün gözünden kaçtı. Pabag ve en büyük oğlu Şapur, Arsacidler arasında çıkan bu problemlerden faydalanarak güçlerini bütün Persis'e yayabildiler. Devam eden olaylar kaynakların yetersizliği yüzünden açık değildir. Fakat, 220 civarında Pabag'ın ölmesiyle, o sırada Darabgird'in valisi olan Ardaşir'in en büyük kardeşi olan Şapur'la bir güç mücadelesine girdiği kesindir. Kaynaklar, Şapur'un 222 yılında kardeşiyle bir toplantıya giderken bir binanın çatısının üstüne düşmesi sonucu öldüğünü söylerler.[9]
Bu noktada, Ardaşir başkentini Persis'in daha güneyine kaydırdı ve Firouzabad/Ardaşir-Khwarrah (daha önce Gur, günümüzde Firouzabad)'da yeni bir başkent kurdu. Yüksek dağlarla iyi desteklenen ve dar geçitler arasında kolayca savunulabilen şehir, Ardaşir'in daha fazla güç kazanma çabalarının merkezi oldu. Şehir, büyük ihtimalle Darabgird'den örnek alınan yüksek ve çember şeklinde bir duvarla çevrelenmişti. Kuzey taradında günümüzde hala kalıntıları duran büyük bir saray bulunmaktaydı.
Persis'te egemenliğini kuran Ardaşir I, Fars'ın yerel prenslerinden feodal sadakat talep ederek ve Kerman, İsfahan, Susiana, Mesene komşu eyaletlerinin de kontrolünü ele geçirerek süratle topraklarını genişletti. Bu genişleme, Ardaşir I'in derebeyi olan Artabanus IV'ün gözünden kaçmadı. Atabanus IV ilk başta Khuzestan valisine 224 yılında Ardaşir üzerine gitmesini emretti fakat bu Ardaşir için kesin bir zaferle sonuçlandı. Artabanus bu sefer yine 224'te kendisi Ardaşir I'e saldırdı. Artbanus IV orduların çarpıştığı Hormizdeghan'dan öldürüldü. Ardaşir I, sona eren Parthia Arsacid İmparatorluğu'nun batı vilayetlerini ele geçirmeye devam etti. 226 yılında, Ctesiphon şehrinde İran'ın yegane hükümdarı olarak taç giydi ve Şahinşah (Kralların Kralı) ünvanını aldı (Yazıtlar Adhur-Anahid'ten Kraliçeler Kraliçesi olarak bahseder, fakat Ardaşir'le ilişkisi başlamamıştı). Böylece, 400 senelik Parthia İmparatorluğu sona ererek, 4 asırlık Sasani hakimiyeti başladı.
Ardaşir I, ilerleyen bir kaç yıl içinde, imparatorluk etrafında yerel isyancıları takibederek Sistan, Gorgan, Khorasan, Margian (modern Turkmenistan'da), Balkh, ve Chorasmia vilayetlerini de ele geçirerek imparatorluğunu doğu ve kuzeybatı yönlerinde genişletti. Bahreyn'i ve Musul'u da Sasani egemenliğine aldı. Sonraki Sasni yazıtları, Kuşan, Turan ve Mekran krallarının da Ardaşir'e tabi olduklarını iddia etseler de, numizmatik kanıtlar bu kralların Ardaşir'in oğlu olan Şapur I'e tabi olduklarını gösterir. Batı'da Hatra, Ermenistan Krallığı ve Adiabene'ye yapılan saldırılar daha az başarılı oldu.
Ardaşir I'in oğlu Şapur I'in annesi bir Parthia kralının, büyük ihtimalle Artabanus IV'ün ya da Suren-Pahlav klanının üyelerinden birinin kızıydı. Şapur I, bu ilerlemeyi devam ettirdiç Baktria ve Kuşan'ı fethetti. Roma'ya karşı birden fazla seferi yönetti. Roma topraklarının içine kadar ilerleyen Şapur I, Antakya'yı ele geçirdi ve talan etti (253 veya 256). En sonunda Roma İmparatorları Gordian III'ü, Arap Philip'i ve Valeryan'ı malup etti. Sonuncusu Edessa savaşından sonra 259 yılında İran tarafından hapsedildi. Bu olay bu zamana kadar Romalılar için çok büyük bir utanç kaynağı oldu. Şapur I, zaferini Nakş-ı Rustem'de etkileyici kaya kabartmaları oyarak kutladı. 260 ve 263 yılları arasında bu yeni kazanılan bölgelerden bir kısmı bir Roma müttefiki olan Odanathus'a kaptırıldı.
I.Şapur'un yoğun gelişme planları vardı. Bir çok şehir kurdu. Bunların bir kısmına Roma topraklarından göçenler yerleşti. Bunlara Sasani yönetimi altında inançlarını özgürce yaşayan Hıristiyanlar da dahildi. Bişapur ve Nişapur şehirleri onun ismiyle adlandırıldı. I.Şapur özellikle Manihaizm'i destekledi. Mani peygamberini (Mani'yi) korudu ve yurtdışına Manihaist misyonerleri gönderdi. I.Şapur ayrıca bir Babilon hahamı olan Neherdea'lı Samuel'le arkadaşlık kurdu. Bu arkadaşlık yahudiler için bir avantajdı ve kendilerine karşı uygulanan baskıcı kanunlardan bir mühlet rahatlamalarını sağladı.
Daha sonra gelen krallar I.Şapur'un dini toleransını tersine çevirdile. I.Şapur'dan sonra gelen I.Bahram (273-276) Magi'nin baskısı sonucu olarak Mani'ye ve onu takibedenlere işkence uyguladı. I.Bahram Mani'yi hapsetti ve öldürülmesini emretti. Efsaneye göre Mani, idamını beklerken öldü.[10]
II.Bahram (276-293) babasının din politikasını devam ettirdi. Zayıf bir yöneticiyid ve birden fazla batı eyaletini Roma Kralı Carus'a (282-283) kaybetti. Hükümdarlığı esnasında, yarım yüzyıldır İran tarafından yönetilen Ermenistan'ın büyük bir bölümü Diocletian'a (284-305) teslim edildi.[11]
293 yılında kısa bir süre tahtta kalan III. Bahram'dan sonra Narseh hükümdar oldu (293-302). Narseh Romalılar'la yeni bir savaşa kalkıştı. Fırat'ya Calinicum yakınlarında İmparator Galerius'a (305-311) karşı kazanılan erken bir zaferden sonra, Ermenistan'da 297 yılında ani bir baskın sonucu tuzağa düşürülen Narseh yenildi. Bunun ardından varılan anlaşmayla, Sasaniler Dicle ırmağının batısındaki bütün toprakları teslim ettiler ve Ermenistan'ın ve Gürcistan'ın iç işlerine karışmamayı kabul ettiler.[12] Bu büyük hezimetin ardından 301 yılında istifa eden Narseh bir sene sonra acı ve üzüntü içinde öldü. Narseh'in oğlu II.Hormizd (302-309) tahta oturdu. Sistan ve Kuşan'daki isyanları bastırsa bile, II. Hormizd de bir başka zayıf lider olarak asilleri kontrol etmeyi başaramadı ve bir av sırasında 309 yılında Bedouinler tarafından öldürüldü.

İlk Altın Çağı (309-379)

II. Hürmüz'ün ölümünün ardından, güneyden gelen Araplar, Sasani krallarının doğum yeri olan Fars vilayeti de dahil olmak üzere güney şehirlerini yağmalayıp harabetmeye başladılar. Bu arada, İran asilleri II. Hürmüz'ün en büyük oğlunu öldürdüler, ikincisini kör ettiler ve daha sonra Roma toprakların kaçan üçüncüsünü de hapsettiler. Taht, II. Hürmüz'ün eşlerinden birinden henüz doğmamış olan çocuğuna kalmıştı. II. Şapur daha annesinin karnındayken tahta geçen ilk kral olarak bilinir. Taç, annesinin karnına konmuştu. Şapur ismindeki bu çocuk böylece hükümdar olarak doğdu. Gençliğinde, imparatorluk annesi ve asiller tarafında idare edildi. Büyüdüğünde ise, gücü hemen eline alan II. Şapur, aktif ve etkili bir hükümdar olduğunu kanıtladı.
II. Şapur öncelikli olarak küçük ama disiplinli ordusuyla güneydeki Araplar'ın üzerine yürüyerek onları malup etti ve böylece imparatorluğun güney bölgelerini güven altına aldı.[13] Daha sonra batıda Romalılar'a karşı ilk seferini başlattı. Başlangıçta başarılı olan bu saldırılar Singara Kuşatması'nın ardından doğu sınır boylarındaki göçebe baskınları yüzünden durmak zorunda kaldı. Bu baskınlar, İpek Yolu'nun kontrolü için stratejik açıdan önemli bir yer olan Transoksanya'yı tehdit etmeye başladı. Buna ilaveten, II.Şapur'un ordusu batıda yeni ele geçirilen yerleri tutmak için yeterli değildi. II.Şapur, bundan dolayı II. Konstantin'le iki tarafın da belli bir süre birbirlerinin topraklarına saldırmamasını öngören bir barış anlaşması imzaladı.
II. Şapur daha sonra doğulu göçebelerle karşılaşmak için Transoksanya tarafına doğuya doğru ilerledi. Orta Asya kabilelerini ezerek bölgeyi yeni bir vilayet olarak istila etti. Bugün Afganistan olarak bilinen bölgenin fethini tamamladı. Bu zaferi kültürel yayılma takibetti. Böylece Sasani sanatı Türkistan içlerine ve Çin'e kadar yayıldı. II.Şapur, göçebe kralı Grumbates ile birlikte, 359 yılında Romalılar'a karşı ikinci seferini düzenledi. Bu sefer, ordusunun bütün gücünü ve göçebelerin desteğini de yanında götürdü. Çok başarılı geçen seferle birlikte, toplam beş Roma vilayeti İranlılar'ın eline geçmiş oldu.
II. Şapur, sert bir dini politika yürüttü. Hükümdarlığı sırasında, Zerdüştilik'in kutsal metinleri olan Avesta'nın toplanması tamamlandı.Ayrıca Hıristiyanlar baskı ve işkence görmüşlerdir. Bu olay, Roma İmparatorluğu'nun Büyük Konstantin (324-337) tarafından Hıristiyanlaştırılmasına bir tepkiydi. I.Şapur gibi II.Şapur da nispeten özgürlük içinde yaşayan ve bu zaman diliminde önemli avantajlar yakalayan yahudilere karşı dostane kaldı (bknz. Raba (Talmud)).
Şapur öldüğünde, İran İmparatorluğu hiç olmadığı kadar güçlenmiş, doğudaki düşmanlarla uzlaşılmış ve Ermenistan İran kontrolü altına girmişti.
Ara Tarihi (379498)





İran, II. Şapur'un ölümünden I. Kavadh'ın (483-531) taç giymesine kadar Bizans İmparatorluğu'yla girişilen bir kaç savaşın dışında nispeten durağandı. Bu zaman dilimi boyunca, Sasaniler'in din politikası kraldan krala önemli ölçüde değişiklik gösterdi. Üstüste gelen zayıf liderlere rağmen, II. Şapur zamanında oluşturlan yönetim sistemi kuvvetli kalarak imparatorluğun etkili şekilde işlemesini sağladı.
II. Şapur 370 yılında öldüğünde, üvey kardeşi II. Ardeşir'e (379-383; Kuşanlı Vahram'ın oğlu) ve onun oğlu olan III.Şapur'a (383-388) güçlü bir imparatorluk bırakmıştı. Fakat ikisi de II. Şapur'un kabiliyetlerini gösteremediler. III. Şapur'un yarı kardeşi olarak yetiştirilen II. Ardeşir kardeşinin yokluğunu dolduramadı. III. Şapur'un ise bir şey başarayamayacak kadar melankolik bir karakteri vardı. IV. Bahram da (388-399) babası kadir pasif olmasa da imparatorluk için önemli bir şey başaramadı. Bu zaman zarfında Ermenistan Roma ve Sasani imparatorlukları arasında anlaşma sonucu paylaşıldı. Sasaniler Büyük Ermenistan üzerindeki hakimiyetlerini yeniden kurarken, Bizans İmparatorluğu batı Ermenistan'ın küçük bir bölümünü elde tuttular.
IV. Bahram'ın oğlu olan I. Yezdigirt (399-421) çoğunlukla imparator I. Konstantin'le karşılaştırılır. Onun gibi, hem fiziksel hem de diplomatik açıdan kuvvetliydi. Romalı müdaili gibi I.Yezdigirt de fırsatçıydı. Büyük Konstantin gibi, I. Yezdigirt de dini tolerans uyguladı ve dini azınlıkların yükselmesi için onlara özgürlük sağladı. Hıristiyanların eziyet görmelerine engel oldu. Üstelik bunu uygulayan asilleri ve rahipleri de cezalandırdı. Onun dönemi nispeten huzurlu geçen bir zaman dilimi oldu. Romalılar'la uzun süren bir barış antlaşması imzaladı. Hatta genç II. Theodosius'u (408-450) koruması altına aldı. Ayrıca bir Yahudi prensesiyle evlenerek Narsi adında bir oğlu oldu.
I. Yezdigirt'in halefi, en çok bilinen Sasani krallarından biri ve birçok efsanenin de kahramanı olan oğlu V. Bahram'dır (421-438). Bu efsaneler Sasani İmparatorluğu'nun Araplar tarafından yıkılmasının ardından bile devam etti. V. Bahram, daha çok bilinen adıyla Bahram-ı Gur, babası I.Yezdigirt'in bir Arap hanedanı olan El-Hirah tarafından yardım gören asilzadelerin muhalefetleri neticesinde aniden ölmesinin (ya da suikaste uğraması) ardından tacı ele geçirdi. V.Bahram'ın annesi Soşandukht, Yahudi Eksilarçı'nın kızıdır. 427 yılında göçebe Heftalitelerin doğuda başlattıkları işgali durdurdu. Böylece, Buhara (günümüz Özbekistan'ında) demir paralarında portesi yüzyıllar boyunca kalacak şekilde etkisini Orta Asya içerlerine kadar genişletti. V.Bahram, Ermenistan'ın İran'a bağlı kralını azlederek, orayı bir eyalete çevirdi.
V. Bahram, cesaretinin,güzelliğinin, Romalılara, Türklere, Hindistanlılara ve Afrikalılara karşı elde ettiği zaferlerinin, avcılık ve aşk maceralarının konu alındığı hikayelerin anlatıldığı Fars geleneğinde sevilen bir isimdir. Bahram-ı Gur olarak adlandırılır. Gur, yaban eşeği anlamına gelir. Avcılığa merakına, özellikle yaban eşeği avlamayı sevmesine atıftır. Altın çağın zirvesinde bir kralı sembolize eder. Tacını erkek kardeşiyle giriştiği mücadele ve yabancı düşmanlarla savaşması sayesinde kazanmıştı; fakat kendisini avcılıkla ve saray maiyetinde meşhur kadınlar grubu ve nedimleriyle düzenlediği partilerle eğlendirirdi. Saray zenginliğini ve refahını kendinde sembolleştirmişti. Hükümdarlığı süresince, Sasani Edebiyatı'nın (Pehlevi Edebiyatı'nın) en önemli eserleri yazıldı ve Sasani Müziği'nin dikkate değer parçaları bestelendi. Polo gibi sporlar kraliyet uğraşları arasına girdi. Bu gelenek günümüzde hala bazı krallıklarda devam ettirilmektedir.[14]
V. Bahram'ın oğlu III. Yezdigirt (438-457) adaletli, ılımlı bir hükümdardı. Fakat I.Yezdigirt'ın aksine azınlık dinlerine özellikle Hıristiyanlar'a karşı sert bir politika uyguladı.[15]
II. Yezdigirt, hükümdarlığının başlarında, Hindli müttefikleri de dahil olmak üzere farklı uluslardan oluşan karma bir ordu kurarak, Fars topraklarında Karrhe yakınlarında istihkam kuran (müteakip seferler için Romalılar tarafından uygulanan bir hile) Doğu Roma İmparatorluğu'na saldırdı. Yezdigirt ağır bir selle karşılaşmasaydı şaşkınlık geçiren Romalılar karşısında Roma içlerine kadar ilerleyebilecekti. Bizans imparatoru II. Theodosius komutanını II. Yezdigirt'in kampına göndererek barış çağrısında bulundu. 441 yılında devam eden görüşmeler neticesinde iki imparatorluk da karşılıklı olarak sınırlarına istihkam oluşturmayacaklarına dair söz verdiler. II.Yezdigirt daha kuvvetli olmasına rağmen Kidarite Krallığı'nın Parthia ve Harezmiya'daki akınları sebebiyle daha fazlasını istemedi. Kuvvetlerini 443'te Nişabur'da topladı ve Kidaritelere karşı uzun süreli bir sefer başlattı. Bir çok muharebenin ardından, 450 yılında Kidariteleri mağlup ederek Amu Derya nehrinin ötesine sürdü.[16]
Doğu seferi esnasında ordusundaki Hıristiyanlar'dan şüphelenen II.Yezdigirt hepsini yönetimden ve ordudan uzaklaştırdı. Ardından Hıristiyanlara ve daha az seviyede Yahudilere eziyet etti.[17] Ermenistan'da Zerdüştçülük yeniden oluşturmak için, Ermeni Hıristiyanlarının Vartanantz Savaşı'nda başkaldırışlarını 451 yılında bastırdı. Fakat Ermeniler büyük oranda Hıristiyan olarak kaldılar. Son yıllarında, Kidariteler ile 457 yılındaki ölümüne kadar tekrar savaştı.
II.Yezdigirt'in daha genç oğlu III.Hürmüz (457-459) tahta geçti. Kısa hükümdarlığı esnasında, soylular sınıfının desteğini arkasına alan büyük kardeşi I.Firuz ile sürekli mücadele etti.[18] Baktria'da Heftaliteler ile savaştı. Firuz tarafından 459 yılında öldürüldü.
5. yüzyıl başlarında, Heftaliteler (Beyaz Hunlar) diğer göçebe gruplarla birlikte İran'a saldırdı. Başlangıçta, V.Bahram ve II.Yezdigirt, bunlara kesin mağlubiyeti zorla kabul ettirdi ve doğu tarafına sürdü. Hunlar 5. yüzyıl sonlarında tekrar gelerek İran'lı I.Firuz'u (457-484) 483 yılında yendiler. Bu zaferin ardından, İran'ın doğu bölgelerini işgal eden Hunlar buraları yağmaladılar. Böylece yıllar sonra öçlerini almış oldular.
Bu saldırılar imparatorluğa düzensizlik ve kaos getirdi. Heftaliteleri yeniden uzaklaştırmayı hedef edinen I.Firuz, Herat'a giderken çölde Hunlar tarafından tuzağa düşürülerek öldürüldü ve ordusu yok edildi. Bu zaferin ardından Herat şehrine doğru ilerleyen Heftaliteler imparatorluğu kaosun içine attılar. En sonunda, eski bir Fars ailesi olan Karen'den gelme Zarmihr (ya da Sokhra) adında bir soylu, bir derece olsun düzen sağlayabildi. I. Hüsrev zamanına kadar devam edecek olan Hun tehditine rağmen I. Firuz'un kardeşlerinden biri olan Balaş'ı tahta hazırladı. Balaş (484-488) yumuşak başlı ve cömert bir kraldı. Hıristiyanlara imtiyazlar sağladı. Yine de, imparatorluğun düşmanlarına özellikle Beyaz Hunlar'a karşı her hangi bir girişimde bulunmadı. Balaş dört yıllık hükümdarlığının ardından kör edildi ve tahttan indirildi (nüfuzlu zenginlere atfedilir). Yeğeni I. Kavadh tahta yükseldi.
I. Kavadh (488-531) faal ve reformist bir hükümdardı. Bamdad'ın oğlu Mazdak tarafından kurulan, zenginlerin eşlerini ve servetlerini fakirlerle paylaşmasını talep eden komuistik bir fırkaya destek verdi. Amacı açıkça, Mazdakilerin doktrinini benimseyerek zengin soyluların ve yükselen aristokrasinin giderek artan etkisini kırmaktı. Bu reformlar, azledilmesine ve Susa'da Oblivyon Kalesi'nde (Lethe) hapsedilmesine neden oldu. Küçük kardeşi İranlı Djamasp (Zamaspes) 496 yılında tahta yükseldi. Ama, 498'de kaçan I. Kavadh'a Beyaz Hun kralı tarafından sığınma verildi.
İranlı Djamasp (496-498) I.Kavadh'ın asil sınıfı tarafından azledilmesinin ardından tahta yerleştirildi. Djamasp iyi kalpli bir kraldı. Köylüleri ve fakirleri rahatlatmak için vergileri azalttı. Ayrıca, yönünü değiştirmesiyle tahtından ve özgürlüğünden olan I. Kavadh'ın aksine Mazdakizm'in iyi bir taraftarıydı. Hükümdarlığı, I. Kavadh'ın Heftalite kralı tarafından kendisine verilen büyük bir orduyla imparatorluğun başkentine gelmesiyle son buldu. Djamasp bağlılık içinde tahttan indi ve tacı kardeşine bıraktı. I.Kavadh'ın tekrar dönüşünün ardından hakkında bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Fakat, kardeşinin sarayında iyi bir şekilde muamele gördüğüne geniş ölçüde inanılır
 
Geri
Üst