ßir gün babamızın resmide ölür
Çoğumuz babamız henüz hayattayken onun yüzüne bir kere bile dikkatle bakmayız.
Baba 'baba'sözcüğünü kullanmaya başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır.
Yıllarca babamızdan değil*bir alışkanlıktan bahsederiz:
Baba 'baba'sözcüğünü kullanmaya başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır.
Yıllarca babamızdan değil*bir alışkanlıktan bahsederiz:
Annemize*'babam bu gün neden gecikti'diye sorarız;kardeşimize*'babam yine su istiyor'der ve dertleniriz;
bazen de*'babama hangi yalanı uydursam*'diye planlar kurarız kafamızda.
bazen de*'babama hangi yalanı uydursam*'diye planlar kurarız kafamızda.
Baba her seferinde bize biraz uzak*biraz yabancı birisidir.
Hergün elbselerini giydirip sokaklara saldığımız o 'biraz'yabancının*zamanın karşısında
Hergün elbselerini giydirip sokaklara saldığımız o 'biraz'yabancının*zamanın karşısında
An be an nasılda eriyip gittiğini farkedemeyiz bile.
Oysa ilkin ve hep onun elbiseleri yaşlanır*ilkin ve hep onun saçları ağarır*ve hep o öksürür.
Oysa ilkin ve hep onun elbiseleri yaşlanır*ilkin ve hep onun saçları ağarır*ve hep o öksürür.
Bizim*bir alışkanlığın perde gerisinden baktığımız o yüzde zaman*çizgilerden*girintilerden ve çıkıntılardan yeni bir yüz yapar*bunu da farketmeyiz.
İçimizden az buçuk dikkatkesilenler bilirler ki*
baba göz altlarındaki torbalarda yorgunluk biriktiren kederli göçmenidir evimizin.
baba göz altlarındaki torbalarda yorgunluk biriktiren kederli göçmenidir evimizin.
Bir an gelir*göz altlarındaki torbaların ağzını gözlerinin feriyle bağlayamaz olur artık.
Bir an gelir*o iki bağcık da hiç ummadığımız bir vakitte*hiç ummadığımız bir yerde çözülüverir.
Çözülüverir ve babamız*bizden sakladığı bütün yorgunluklarını orta yerde bırakıp*kasketinin altını terkeder.
Biliyormusuz *
babamız bir gün ilk defa gerçekten ölür!..
babamız bir gün ilk defa gerçekten ölür!..
Babamız bir gün ilk defa gerçekten ölür ve biz ilk defa o gün anlarız*evimizde bir babamız olduğunu.
O gün anlarız ki*aramızda dolaşan yalnızca alışkın olduğumuz bir gölge değildi;
o gün anlarız ki artık annemizle anlaşarak kandıracağımız bir saflık*sessiz sedasız çekilip gitmiştir aramızdan;
o gün anlarız ki artık annemizle anlaşarak kandıracağımız bir saflık*sessiz sedasız çekilip gitmiştir aramızdan;
Ve o gün anlarız ki'baba'dan bize kalan*bir kelimeden çok öte*çok daha ağır bakiyedir.
Şeceremizi bir arada tutan en kalın damar ansızın kopmuş*şimdiya kadar nasıl durduğunu düşünmediğimiz aile şemsiyemiz yağmur vurdukça su geçirmeye başlamıştır.
Daha başka şeyler de olmuştur baba gidince:içimizdeki korku kaybolmuştur artık;sofranın baş köşesinde yaşlı*kocaman bir boşluk açılmıştır;akşam haberlerinde esirgenmeden savrulan bir küfür orta yerde sahipsiz kalmıştır;
dahası*babayla beraber ilgi duymadığımız pek çok memleket haberi de sınırlarımızın ötesine göçmüştür.
dahası*babayla beraber ilgi duymadığımız pek çok memleket haberi de sınırlarımızın ötesine göçmüştür.
Baba ölürken bize bir iyilik yapmış*üzerine dertlenilen bir ülkeyi de kendi gövdesiyle beraber ölmüştür...
Artık içimizden hiç kimsenin* babanın yerine baba olamayacağınıvaktin çıkıp çıkmadığını onun sesiyle soramayacağını anladığımızda
Çaresiz bir şeyler yaparız:
kendimizi babamızın hiç ölmediğine*şeceremizin hiç dağılmayacağına inandırmak için*
kendimizi babamızın hiç ölmediğine*şeceremizin hiç dağılmayacağına inandırmak için*
Onun en sevdiğimiz resmini büyülterek*annemizin ya da en büyük kardeşimizin odasındaki duvarın orta yerine konduruveririz.
Konduruveririz ve resme bakarken ilk defa babamızın yüzüyle yüzleşiriz.
Böylelikle ilk kez*babamızın gözlerinde bir göç öncesinin alınganlığını görürüz;
babamızın saçlarının fazlasıyla beyazlaşmış olduğunu görürüz*
Böylelikle ilk kez*babamızın gözlerinde bir göç öncesinin alınganlığını görürüz;
babamızın saçlarının fazlasıyla beyazlaşmış olduğunu görürüz*
ilk kez görürüz ki*babamızın alnı yaşadığımız coğrafyanın kaderiyle aynıdır:
Babamızın alnı*sanki savaştan hiç kurtulmamış bir cephe yerine benzetilmektedir;
babamızın alnı*bizzat hayatın alnıdır!
babamızın alnı*bizzat hayatın alnıdır!
Onu yeniden aramıza çağırmakla*onun yüzünü her gün görebileceğimiz bir yerde ağırlamakla*
Bir süreliğine de olsa*ölü babamızla ilk kez içtenlikle baba evlat haline geliriz.
Konuk ettiğimiz insanlara anlatırız onu*onun kim olduğunu soran çocuklara;
öyle ki*onun kim olduğunu sormayanlara içlendiğimiz bile olur.
Konuk ettiğimiz insanlara anlatırız onu*onun kim olduğunu soran çocuklara;
öyle ki*onun kim olduğunu sormayanlara içlendiğimiz bile olur.
Duvarda*bir yanlarını yeni yeni hatırladığımız*çerçeve içinde bir babamız vardır artık...
Ama mevsimler*gün gelir*babamızın duvardaki resmini de soldurmaya başlar.
Babamızın göz altlarını tutan o incelmiş bağcıklar*bir kere daha unutkanlığımız tarafından kopmaya terk edilir.
Babamızın göz altlarını tutan o incelmiş bağcıklar*bir kere daha unutkanlığımız tarafından kopmaya terk edilir.
Aramızda heyecanla çağırdığımız sevgili ölümüzü yüzü*mahkum olduğu çerçeve içinde
tekrardan bir gölgeye*tekrardan bir alışkanlığa dönüşür.
tekrardan bir gölgeye*tekrardan bir alışkanlığa dönüşür.
Bir evden başka bir eve taşınırken*eşyalarımızın arasında can çekişir durur;
yeni evimize uygun olup olmadığını düşünecek kadar uzaklaşır aramızdan.
Nihayet*yeni evlerimiz*bu yakışıksız yabancının resmini duvarları için uygunsuz bulmaya başlar.
yeni evimize uygun olup olmadığını düşünecek kadar uzaklaşır aramızdan.
Nihayet*yeni evlerimiz*bu yakışıksız yabancının resmini duvarları için uygunsuz bulmaya başlar.
Yeni evlerimizin duvarlarısu kenarlarını*tarlaları
yorgun işçi tulumlarınıbir memurun çantasını*bir askerin kaputunu
bir kasketin alınlığını ve bütün o eski alışkanlıkları kabul etmez olur artık.
Bir gün biz yine fark etmeden*
duvardaki yerinden de devrilir
babamız.
BİR GÜN BABAMIZ İKİNCİ KEZ ÖLÜR!
yorgun işçi tulumlarınıbir memurun çantasını*bir askerin kaputunu
bir kasketin alınlığını ve bütün o eski alışkanlıkları kabul etmez olur artık.
Bir gün biz yine fark etmeden*
duvardaki yerinden de devrilir
babamız.
BİR GÜN BABAMIZ İKİNCİ KEZ ÖLÜR!