Süleymaniye'de Sinan dehası

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Süleymaniye'de Sinan dehası
İhtişamlı bir devre haşmetli eserlerle mühür basan Mimar Sinan'ın ustalığıkalfalık dönemi eseri olan Süleymaniye Camii'nde uyguladığı mimari inceliklerle de hayranlığa sebep oluyor.




Süleymaniye Camii’ndeki akustiği içi boş ve ağızları yere bakan şekilde kubbe duvarlarının içine yerleştirilen 65 adet küp sağlıyor. Camide aydınlatma için kullanılan kandillerin isi is odasında toplanıyor. İs odasından caminin içine açılan 2 adet menfezden bakıldığında birinden "Allah" diğerinden de "Muhammed" yazılı levha görülüyor. Sanat tarihi uzmanı Prof. Dr. Doğan Kuban "Tasarım olarak çok güzel bir yapı. Bütün İstanbul silüetini hâlâ etkileylen bir tasarımı var" diyor. Cami imamı Mehmet Sevinç de "Ecdadımız her şeyi gelişigüzel değil ince hesaplara dayalı olarak yapmış. Çoğu zaman biz bunları incelemekten değil seyretmekten bile aciz kalıyoruz" dedi.

İhtişamlı bir devre haşmetli eserlerle mühür basan Mimar Sinan'ın ustalığı kalfalık dönemi eseri olan Süleymaniye Camii'nde uyguladığı mimari inceliklerle de dikkat çekiyor. Süleymaniye Camii'nin az bilinen mimari inceliklerine ilişkin bilgi veren cami imamı Mehmet Sevinç Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1550 yılında Mimar Sinan'a yaptırılan caminin külliyesi ile birlikte 1557 yılında tamamlandığını ve mimarisinde sergilenen ihtişamın Osmanlı İmparatorluğu'nun yükseliş dönemindeki ihtişamla örtüştüğünü belirtti. Mimar Sinan'ın camide verilen vaazın duyulması için akustik sistemi üzerinde çalıştığını sesin bir noktadan çıkarak caminin her köşesine eşit şekilde dağılması için çaba gösterdiğini anlatan Sevinç usta mimarın bu gayeyle Anadolu'da kullanılan turşu küplerinden içi boş 65 tanesini ağızları aşağıya bakar vaziyette ana kubbenin etrafındaki duvarlara yerleştirdiğini ve küplerin aralarını da yumurtanın akıyla sıvadığını söyledi. Sevinç bir rivayete göre Mimar Sinan'ın akustiğin temini için camide nargile içtiğini durum Kanuni Sultan Süleyman'a şikâyet edilince padişahın hışımla gelip baktığını ve Mimar Sinan'a bunun sebebini sorduğunu Sinan'ın da "Sultanım bakınız bunun içerisinde tömbeki yoktur sadece su vardır. Bu çektiğim zaman fokurdayan suyun sesinin kubbeye nasıl ulaştığı ve caminin her noktasına eşit vaziyette nasıl dağıldığını temin için yaptığım bir çalışmadır" diyerek çalışmasıyla ilgili bilgi verdiğini anlattı.


İS ODASININ SIRRI

Süleymaniye Camii'nin diğer bir özelliğinin de Mimar Sinan'ın ilk olarak buraya is odası yapması olduğunu kaydeden Sevinç yapıldığı dönemde elektrik olmadığı için caminin 275 adet kandil ve bunlara ek olarak mihrabın 2 yanına yerleştirilen dev mumlar ile aydınlatıldığını söyledi. Mimar Sinan'ın yanan mumlardan çıkan isin camiye zarar vermemesi için orta kapının üstünde bir oda tasarladığını anlatan Sevinç kandillerden çıkan isin meydana gelen akımla mihrabın aksi yönüne hareket ederek kapının üstünde dışarıya açılan 4 adet küçük pencereden is odasına çekildiğini ifade etti. Sinan'ın hava akımının is odası yönüne doğru olmasını sağlamak için camiyi is odası merkezli yaptığını anlatan Sevinç bu odada biriken isle de mürekkep elde edildiğini kaydederek "Bu mürekkeple de o günün siyasi dini idari bütün fermanları yazılıyor. Sebebi ise bütün bu el yazması eserler gibi önemli belgelerde bu mürekkep kullanıldığı zaman herhangi bir akıcı maddenin dökülmesiyle yazılar kaybolmuyor. Kaybolması için illa ki o kağıdın tahrip olması gerekiyor" dedi. Bunlara ek olarak is odasından caminin içine açılan 2 adet menfez bulunduğunu kaydeden Sevinç bu menfezlerden bakıldığında birinden sadece cami içindeki "Allah" yazılı levhanın diğerinden de "Muhammed" yazılı levhanın görüldüğünü belirtti. Bu durumun da yine ince bir hesapla ayarlandığı ifade eden Sevinç "Ecdadımız her şeyi gelişigüzel değil ince hesaplarla yapmış. Çoğu zaman biz bunları incelemekten değil seyretmekten bile aciz kalıyoruz" dedi.


KUBBEYİ TAŞIYAN FİL AYAKLARI

Süleymaniye Camisi'nin 53 metre yüksekliğinde 265 metre çapındaki merkezi kubbesini taşıyan fil ayaklarından 2'sinin Mısır veya şu anda Lübnan sınırları içinde kalan Baalbek'ten 2'sinin ise Afyonkarahisar'ın İscehisar ilçesinden getirildiğinin rivayet edildiğini söyleyen Sevinç Osmanlı döneminde bu fil ayaklarında kürsülerin olduğunu ilim adamlarının buradan halka tefsir İslâm hukuku hadis ve tasavvuf dersleri verdikleri anlattı.


ÖRÜMCEK AĞINA KARŞI DEVE KUŞU YUMURTALARI

Dev boyutlardaki yapının temizliği için günümüzde de caminin çeşitli yerlerine konulan siyah deve kuşu yumurtaları olduğu belirten Sevinç camide çeşitli yerlere koyulan yaklaşık 60 adet deve kuşu yumurtası olduğunu bu yumurtaların asılı olduğu yerde en üst noktalarda bile örümcek ağı olmadığını günümüzde de kullanılan deve kuşu yumurtalarının belli aralıklarla Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yenileriyle değiştirildiğini kaydetti. Sevinç Süleymaniye Camii'nde görev yapmanın taşıdığı anlam sorulduğunda da "Muhteşem bir devletin muhteşem bir milletin müstesna bir ümmetin ecdadının yaptırmış olduğu böyle bir camide görev yapmak bizim için hazzı huzuru ifadesi mümkün olmayan bir mutluluktur. Tek dileğim ve duam şudur; Allah bulunduğumuz yerlere bizi layık etsin. Önemli olan bu" dedi.


İSTANBUL’UN SİMGESİ

Sanat tarihi uzmanı Prof. Dr. Doğan Kuban Süleymaniye Camii'nin Osmanlı'nın en büyük padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptırdığı 2 büyük camiden biri olduğunu anımsatarak "Süleymaniye Camii İstanbul'un da simgesel olarak en önemli yapısı. Bir kere çok büyük boyutlu. Etrafında koca bir külliye var. İstanbul'un bütün sosyal işleri ile ilgili binaları barındıran bir külliye. Tasarım olarak da çok güzel bir yapı. Bütün İstanbul silüetini hâlâ etkileyen bir tasarımı var" dedi. Mimar Sinan'ın burada bir is odası yaptığını ve orada isi topladığını söyleyen Kuban caminin mimari planında özel açılar bulunduğunun iddia edilmesi ile ilgili olarak "O zaman yapıların statik hesapları diye birşey yoktu. Özel açılar varsa bu da Sinan'ın kendisine seçmiş olduğu oranlar olabilir. Ancak bunu bilmiyoruz" dedi.


CAMİNİN DİĞER ÖZELLİKLERİ

Süleymaniye Camii'nin mimarisindeki bir diğer özellik de avlunun hemen solunda bulunan ve daha küçük boyutta olan "Cevahir Minaresi". Evliya Çelebi'den rivayetle caminin yapımının uzaması karşısında mali açıdan sıkıntı çekildiğini düşünen İran Şahı Tahmasb Han Kanuni Sultan Süleyman'a inşaatın devamı için elmas ve değerli taşlar gönderdi. Kanunu Sultan Süleyman ise kendisini öfkelendiren bu hediyelere cevaben caminin her taşının bu taşlardan çok daha değerli olduğunu söyleyerek taşları mimarbaşına verdi. Mimarbaşı Sinan da bu taşları inşa ettiği cami minaresinin taşlarının içine yerleştirdi. Bu minare bu değerli taşları içinde barındırdığı için "Cevahir Minaresi" diye biliniyor. Mimar Sinan'ın ana kubbesinde "Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça sanki incimsi bir yıldızdır ki doğuya da batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu) Nur üstüne nurdur. Allah kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah her şeyi bilendir" mealindeki Nur Suresi'nin yer aldığı camide bazı ayetlerin anlamları ile bağdaşan yerlere yerleştirildiği söyleniyor. Süleymaniye Camii içindeki ölçülerin de ebcet hesabına göre hesapladığı ifade ediliyor. Cami içindeki mesafeler ölçüldüğünde bütün mesafelerin ebcet hesabı ile "Allah" isminin katları olduğu minare yüksekliği kubbe çapı gibi bazı uzunluk ve açılar birbirine orantılandığında "Pi" sayısı ya da dünya ekseninin eğim açısı olan 23 gibi rakamları verdiği söyleniyor.
Ramazan ayında tezyinat çalışmaları başlayacak.

450 yıldır ayakta kalan ve Mimar Sinan'ın deyimi ile "Kıyamete kadar yıkılmayacak" olan Süleymaniye Camii'nde tezyinat çalışmalarına başlanacak. Camide çok ciddi olmayan hasarların onarılması süslemelerin aslına uygun olarak yenilenmesi amacıyla yapılacak çalışmalar için yarın ihale yapılacak. Ramazan ayı ile beraber başlaması planlanan çalışmaların Ramazan ayında camide ibadeti engellememek için dışarıdan başlayacağı ifade ediliyor. Öncelikle son cemaat mahallinde ve avluda eskiyen yerlerin onarılacağı Ramazan sonrası ise ufak çaptaki tezyinat çalışmalarının daha çok ana kubbenin sıvasındaki çatlakların onarılması ile devam edeceği kaydediliyor. Caminin en önemli özelliği olan akustiği sağlayan ana kubbede meydana gelen sıva çatlakların onarılıp kubbe süslemelerinin aslına uygun olarak yapılacağı belirtiliyor. Ziyaretçilerin isimlerini yazarak tahrip ettiği is odası da elden geçirilecek yerler arasında bulunuyor.

Kaynak: Vakit
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Geri
Üst