Taşfırın Erkekler...

ßeLeN

Paylaşımcı Melek
Üye
Taşfırın Erkekler...
ünlü olmayan taş erkekler
taşfırın erkeği, nasıldır, neler yapar, neleri dikkat çeker, özellikleri nelerdir, hayatları nasıldır, hakkında yazımız burada hanımlar




Bir taşfırındır gidiyor bakalım bu taşfırınlık nasıl oluyormuş :D

Bu yakınlarda hiç taş fırın erkeği gördünüz mü? Hiç konuşabildiniz mi kendileriyle? Nasıllar acaba? Memnunlar mı hayatlarından?


tas-203.jpg


Yoo; öyle kolayca randevu alamazsınız ondan. Sorularınızı da açıkça sorma cesareti bulamazsınız. Sorsanız bile size içinden geçenleri söylemez; söyleyemez. Mutlak bir iktidar sahibidir o. İçini dökerse tahtından aşağı düşer. Dokunulmazdır; sizinle temasa geçerse incinir, yaralanır. Anlaşılmazdır; konuşur ve sessizliğini bozarsa deşifre olur ve esrarını kaybeder. Ketumdur; içinde hiç fırtınalar kopmaz, hayal kırıklığı uğramaz kalbine, çocuklar gibi sevinmez, duyguları her daim durgun bir göl gibidir. Amansız fırtınaların göbeğinde kocaman bir kaya gibi kıpırtısız durur, deniz feneri gibi hiç değişmezdir; hep güvenilir bir referanstır. Sözleri kısa ve kesindir; tereddüt uğramaz onun yöresine, şaştığı vâki değildir, her daim kararlı ve nettir. İstediklerini anlatma konusunda da zahmet çekmez; onu herkes anlamak zorundadır, onu memnun etmek herkes için yeterli bir memnuniyettir. Çevresinde ona denk biri de bulunmaz; eşi ona aşağıdan bir yerden bakar, çocukları ondan çekinir. O kimseyi anlamak zorunda değildir; herkes onu anlamalı ve ona anlayış göstermelidir. Herkesin uzağındadır; kimseyle paylaştığı sırrı yoktur, kimseye nazlanmaz, kimseye yalvarmaz.

Neredeyse lügatin yarısını boşaltmanız gerekir taş fırın erkeği için. Onca kelime boş yere yazılmış gibidir oraya. O hiçbir eylemin öznesi bile olmayacak denli kutsi bir varlık sahibidir; orada ve kendi başına varlığını sürdürür; o sadece vardır; ona yakışan en güzel fiil de budur. Tuzu kurudur, gemileri batmaz, yelkenleri suya inmez, duvara toslamaz, köşeye sıkışmaz, hapı yutmaz, ayvayı yemez, rüzgâra tutulmaz, yağmurda ıslanmaz, pişman olmaz, saçını başını yolamaz.
Boşuna yorulmayın, öyle kolayca aramıza inmez taş fırın erkeği. Yalnızdır, "Ne çok yalnızım!" diyemeyecek kadar kendine uzak bir yalnızdır. Güçlü görünmek zorundadır; kendisine biçtiği kusursuz ve firesiz rolün hakkını vermek için zorlanır, benliğinin duvarlarında çatlaklar oluşur, dikişleri patlar ama o yürümeye devam eder. Sık sık acze düşer ama aczini kızgınlıkla ve saldırganlıkla kamufle eder; içten içe yanan çaresizlik ateşinin küllerini etrafa savurarak serinlemeye çalışır. Küsmek bile ona göre değildir; çünkü küstüğü kişiyle eşit görünme riskini göze alamaz. Giderek sivriltir benliğini, giderek irtifa alır, bir dağ zirvesi gibi azametli ama dumanlıdır başı; eteklerdeki cıvıltılardan uzaktadır; amansız bir teklik içinde, neşesiz bir tokluk halindedir.
Bakmayın taş fırın erkeği Haluk'un iç dökmelerine, geri dönüp pişman olmalarına. Hakiki taş fırın erkeğinin böylesi zaafları olamaz. Haluk'un taşıdığı taş fırın erkeği epey harap edilmiş bir taş fırın erkeğidir. Acemi ve özensiz bir taşıma firmasına emanet edilmiş gibidir. Taşınırken, fazlalıkları dökülmüş, kabuğu kırılmış, çekmeceleri ortalığa dökülmüştür. Yoksa, diziyi sürükleyen diyaloglar, çatışmalar, krizler, tereddütler, barışmalar, özlemeler, kavuşmalar, kararsızlıklar, zaaflar, pişmanlıklar, sarılmalar, ağlamalar, üzülmeler, küsmeler, kavgalar gerçek bir taş fırın erkeği üzerinde gerçekleşemezdi. "Hakiki köy yumurtası" gibidir "hakiki taş fırın erkeği; üzerine etiket yapıştırdınız mı hakikiliğini kaybeder. Haluk etiketli bir taş fırın erkeğidir; "hakiki köy yumurtası" yazan yumurtanın hakikaten köy yumurtası olmaması gibi bir şeydir onun durumu. Kolay bulunur şey değildir taş fırın erkeği.
Annelerimizin çoğunun, büyük annelerimizin de pek çoğunun muhatap olduğu "taş fırın erkeği"nin oynadığı rol ne kadar da bitmez bir roldür. Taş fırın erkeğini o rolden çekip almalı, kendi plağını çalar hale getirmeliyiz. Hayır hayır; bunu kızım ya da gelinlerim için öneriyor değilim. En çok oğullarıma ve muhtemel damadıma acıyorum aslında. Taş fırın erkeğini kahraman görünümlü bir kurban olarak görüyorum. Etrafındakileri küçülterek, eşini azaltarak, çocuklarını silerek en çok kendini acıttığını, küçülttüğünü, azalttığını, sildiğini düşünüyorum. O Haluk'tan daha çok zahmet çekiyor aslında; çünkü hiç kamera arkasını göremiyor izleyiciler.
 
Geri
Üst