dünyada iken cenneti yasamak

nisan

Yeni Üye
Üye
dünyada iken cenneti yasamak
dünyada cenneti yaşamak
Dünyada iken cenneti yaşamak...

Sizin düşündüğünüz gibi, bir tanrı ve tanrılık kavramı kesinlikle mevcut değildir; ALLAH vardır ve O’nun oluşturduğu kendi sistemi mevcuttur.

"Zikrin faziletlisi Lâ ilâhe illallâh’tır"

"Lâ ilâhe illallâh diyen cennete girer, hırsızlık yapsa da, zinâ yapsa da"!.


Gibi hadîs-i şerîfler hep Kelime-i Tevhid formülünün manâsının yüceliğine dikkati çeker.
Yani, bir kişi bütün bunları yapsa dahi, Kelime-i Tevhid formülünün taşıdığı anlamı kavradığı zaman; artık bu yaptıklarına tövbe eder; tanrı var tahayyülünden ileri gelen yaptığı yanlış işlerden vaz geçer; Allâh’a yüzünü döner; gereğini yaşar ve bu da ona cenneti getirir, demektir.

Bu konunun daha tafsilâtlı izâhını isteyenler "Hazreti MUHAMMED’İN açıkladığı ALLAH" isimli kitabımızı inceliyebilirler.

Evet, cenneti nasıl yaşamağa başlar insan?..

"Onlar dünyada iken cennet nefhalarını almaya başlarlar
" buyuruluyor. Ne demektir bu?..

İnsan, ÖTEDE BİR TANRI, ya da ÖTENDE BİR TANRI şirkinden arınmağa başladığı zaman; SONSUZ - SINIRSIZ, ALLAH adıyla işaret edilenin ne olduğunu yavaş yavaş farketmeğe idrâk etmeğe ve hissedip, yaşamağa başlar.
İdrâk eder ki, SONSUZ - SINIRSIZ ALLAH, her zerrede, tüm varlığı ile mevcûttur; ve dolayısıyla kendi benliğinde, özünde, her zerresinde kemâliyle, Zât’ına yakışır şekilde "O" vardır!.. Yıllardır ötelerde sandığı; özünden, benliğinden yüz gösterivermiştir kendisine!..

"Ben taşrada arar idim,

Ol cân içre cânan imiş!.."


mısraları dökülüverir ağzından.
Sonra bakar görür ki, her zerre de yüz gösteren "O"!..

-Başını ne yana çevirirsen hep ALLAH'ın VECH'ini (yüzünü) görürsün"


Ayetinin "Sır"rını idrâk eder; her yer ve her şey adı altında hep O'nu sevmeye başlar. Kimseye, kızmaz, küsmez; kimsenin hakkını yemez; kimseye dil uzatmaz; kimseyi istemediği bir işe zorlamaz; geçici değerlerle vakit harcamak yerine, kalıcı hizmetlerle vaktini değerlendirip; hem fiîlleriyle, hem diliyle, hem bilinciyle hep sevdiğini zikreder hâle gelir.

Eskiden, İslâmiyet kendisine çok zor gelirken; şimdi kendisine çok basit ve çok kolay geliverir!..

Zâten nedir ki.

Kelime-i şahadeti dille tekrarlamak bir yana haliyle yaşamağa başlamıştır. Farz olan beş vakit namaz!.. Nedir ki.

Sabah, velev ki kalktığında, elini yüzünü yıkarken, ayağını da yıkayıp almış olur abdesti; ve alt tarafı, iki dakikadır, iki rekât sabah namazı!..

Öğlende, bir fırsatını bulamaz mı dört dakikacık!.. Dört rekât da farz öğle namazı; madde’nin tüm stresi içinde, dört dakikalık sonsuzluk tasavvuruyla yaşanan, dört rekât öğle namazı.

İkindi namazı için. Farz edilen dört rekât namaz için bulunamaz
mı dört dakika. Senin gerçek boyutun olan o sonsuzluğa, açılan pencere!..

Akşam eve gelmişsin; günün bütün dünya dertlerinden kendini soyutlayabilmek için; elini yüzünü yıkayıp, abdest alıp üç dakikalık, üç rek’âtlık özündeki sonsuzluğa yöneliş, o sonsuzlukta huzur!..

Ve nihayet yatmadan önce, günün bütün problemlerinden arınıp, kendi gerçek âlemine dalmayı kolaylaştıracak dört rekâtlık, farz olan yatsı.

İşte üzerine farz olan; İslâmiyete göre, bu kadar az ve basit!.. Topunu toplasan günde 17 dakikacık!.. 1440 dakika içinde, sadece 17 dakika!..

Ama istiyorsan, daha fazlası, diyorsan; beni, sonsuz bir gelecek bekliyor, benim orada daha pek çok şeylere ihtiyacım olacak, idrâkına gelmişsen; dilediğin kadar arttırırsın yararlı çalışmalarını.
 
Ce: dünyada iken cenneti yasamak

emeğine sağlık canım çok güzeldi.
 
Cevap: dünyada iken cenneti yasamak

emeğine sağlık
 
Geri
Üst