Düzce'de Beldeler ve Tanıtımları

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Düzce'de Beldeler ve Tanıtımları
düzce beldeleri
Beyköy Beldesi

Coğrafi Yapısı

Beyköy Düzce'nin güneyinde, 40 derece 15 dakika ve 41 derece 5 dakika kuzey enlemleriyle; 30 derece 29 dakika 32 derece 37 dakika dogu boylami arasinda, denizden 112 metre yükseklikteki düz bir arazide kurulmustur.Ortalama egimi % 0-10 arasinda olan Beyköy Beldesinin güneyinden Keremali Daglarindan dogup Efteni gölüne dökülen Ugur Suyu deresi geçmektedir.


Beldenin batisinda Duraklar, kuzeyinde Karaçali, dogusunda Büyükaçma, güneyinde Kutlu, Kaledibi, Çinardüzü köyleri, güneydogusunda Degirmenbasi, güneybatisinda Develi köyü yer almaktadir. Beyköy, arazi yönünden oldukça düz bir alanda kurulmus olmasinin yaninda yeralti kaynaklari bakimindan da zengin bir yapiya sahiptir.

Turizm

Düzce'ye 7 kilometre uzaklikta bulunan Beyköy Beldesi, gerek yerlesim alani, gerek cografi konumu gerekse dogal güzellikler ve imkanlari bakimindan gelecegi oldukça parlak görülen sirin bir beldedir. Beyköy, dogal güzellikleri ve yerlesim alani yönüyle gelecekte bagli bulundugu Düzce ve yöresinin kaderini degistirecek özelliklere sahip.

Beyköy'ü farkli kilan en önemli özelligi gelecegin TURIZM ve SANAYI gibi farkli görülen iki olusuma bagli olmasi. Beyköy'e bu ayricaligi saglayan özelliklerin basinda, beldeyi çevreleyen daglar ve ormanlik alanlarda gizlenen essiz güzellikleri, tabiat harikalari ve tabii ki bu güzelliklerin beraberinde getirecegi turizm potansiyeli geliyor. Beyköy ve turizm denince akla ilk gelen yer ise; Düzce'nin de sembolü haline gelen Tabiat Harikasi Samandere Selalesi oluyor.

Samandere ile birlikte, bir ucu Abant'a kadar ulasan bir zincirin halkalari gibi birbiri ardina siralanan Odayeri Yaylasi, Kocayayla, Sirikli Yayla, Torkul Göleti, Derdin Kaplicasi ve asirlik ormanlarin süsledigi tabiat köseleri ile Beyköy; yayla turizmi ve doga sporlarinin merkezi olmaya aday bir belde.
 
Cevap: Düzce'de Beldeler ve Tanıtımları

Boğaziçi Beldesi

Boğaziçi Beldesi, 1993 yılında kurulmuş olup, Ballar, Çayırtarla, Dokuzpınar, Şekerpınar, Yazlık, ve Yeşilköy olmak üzere 6 adet mahallesi vardır. 2000 yılı Nüfus sayım sonuçlarına göre nüfusu 2769’dur.

Düzce’nin 14 km Kuzey doğusunda Konuralp Beldesi ile Akçakoca İlçesinin Turizm güzergahının tam ortasında olan şirin bir beldedir. Topoğrafik yapısı engebeli ve çok eğimli olması nedeniyle arazilerin tamamı yeşil alanla kaplıdır. Kuzeyinde Kaplandede (doruk) dağları, doğusunda Kabalak Köyü, batısında Sancak dere ve Suncuk köyleri, Güneyinde Osmanca, Düzköy, ve Güldere Köyleri ile çevrili 18 km2 alana sahiptir.

Beldede Turizm faaliyetleri açısından kuzeyinde Edep Gölü, Doğusunda Şifalı su deresi ve tesisleri hizmet vermektedir.

Konuralp Beldesi

KONURALP MÜZESİ

18 Kasım 1994 tarihinde açılan, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerin sergilendiği Konuralp Müzesi'nde, 3 teşhir salonu, 1 laboratuar, 2 depo, 1 konferans salonu, idari kısım ve hizmet odası mevcuttur. Müzede 1.831 arkeolojik, 456 etnoğrafik ve 3.837 adet çeşitli devirlere ait sikke olmak üzere toplam 6.124 eser yer alıyor. Arkeoloji ve etnoğrafya salonlarında birbirine bağlı duvar vitrinleri yer alan müzenin arkeoloji salonunda 4 adet sikke vitrini bulunuyor.

ANTİK ŞEHİR: PRUSIAS AD HYPIUM (KONURALP)
Düzce'ye bağlı Konuralp beldesinde yer alan antik şehrin tarihi, milattan önce 3. yüzyıla kadar dayanıyor. Konuralp ilk olarak tarih sahnesine Hypios adı ile çıkıyor. Doğudan batıya uzanan, Küçük Melen ve Tabak Çayları yakınında, ovada son bulan bir tepenin üzerine kurulan kasabanın adı Hypios'dan sonra Kieros olarak anılmaya başlamış.

Kieros'un tarihi de tam olarak aydınlatılamamıştır. Mariandynlere ve Herekleia Devleti'ne karşı harekete geçen Bithynler, kralları 1. Prusias (M.Ö.283 - M.Ö.183)'ın eliyle Sangarios'un doğusundaki Kieros'u zaptettiler.

Buraya Bithyn kolonisi yerleştirerek kısa zamanda eskisine göre daha bayındır hale getiren 1. Prusias, şehri bir çok abidelerle süsledi ve tahkim ettirdikten sonra adını da değiştirdi. Böylece Kieros M.Ö. 2. yüzyıl sonlarında tarih sahnesinden çekildi. Burası Kralın adına izafeten “Prusias” ismini aldı. Bursa ve Gemlik'deki diğer Prusias şehirlerinden ayırt edilmek için bu yeni kente Prusias Pros Hypios, yani “Melen Kenarındaki Prusias” adı verildi.
Prusias Pros Hypios, M.Ö. 74 yılına kadar Bithyn hakimiyetinde yaşadı. Kral, 4. Nikomedes, Philopater zamanında, siyasi çalkantılara maruz kaldı. Büyük Pontus Kralı Mithridates'in diğer Bithynia şehirleri gibi Prusias Pros Hypios'u istila ederek Pontus hakimiyetine soktu. Bithynia Kralı Nikomedes ise ölmeden önce krallığını Romalılar'a vasiyet yolu ile bıraktı. M.Ö. 74'den sonra, Roma hakimiyeti başladı. Bu devrede Prusias Pros Hypios, Latin kültürünün tesiri altında kaldı. Merkezi Nikomedia olan Bithynia Pontus eyaletinin şehri olarak ve “Prusias ad Hypium” adıyla yaşayışına devam etti.

Keşfedilen ve Fransız arkeologlardan Georges Perrot'nun ilim alemine kazandırdığı bir kitabeden, Prusias ad Hypium'da on iki kabile ve her birinin iki başının olduğu anlaşılmaktadır.

Ekonomik hayatın Roma Çağı boyunca canlı olduğu, hemen hemen bütün devlet reislerine ait paralardan ve mimari eserlerden anlaşılmaktadır. Şehrin sembolü olan Tanrıça Tyche heykeli ve bu gün Tabak Çayı yatağında toprakla kapanmaya yüz tutan Roma Köprüsü, 3 kemerli ve 10 metre boyundadır. Prusias ad Hypium'un ilk çağlarına ait surlardan ise belirli bir iz kalmamıştır.

Roma Devri, 395'de sona ermiştir. Özellikle, imparatorluğun her yerinde olduğu gibi Prusias'da da dini akımların mücadelesi görüldü. Zira Hıristiyanlık önce gizli, sonra açıkça, eski ve Roma dini inançlarına meydan okuduğu gibi mağlup etmeyi de başarabilmişti. Roma Devri'nin sonlarına doğru, bilinmeyen sebeplerden dolayı İmparator 1. Teheodosius (378-395) 384 ve ya 385'de Paphlogonia ve Bithynia Eyaletleri'nden bazı şehirleri alarak, bunlarla oğlu Honorius'un adını verdiği Honorius Eyaletini kurmuştu. Yeni düzenlemede Prusias ad Hypium da bu eyaletin sınırları içinde önemli bir şehir mevkiini koruyabilmişti. 535 yılına doğru Prusias (Konuralp), Claudiopolis'ten sonra bölgede ikinci önemli şehir oldu. Konuralp'de bulunan Hac işaretli mezar mermerleri de bu devre ait arkeolojik kalıntılardandır.

395'de Büyük Theodosius öldü ve Roma İmparatorluğu resmen Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölündü. Bu dönemde Prusias ad Hypium da Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarında

kaldı. Düzce, Osman Gazi'nin beyliği sırasında Türk hakimiyetine katıldı. Orhan Gazi'nin mahiyetinde Geyve, Alp Suyu, Karacebüş hisarlarını fetheden Konur Alp, Akçakoca ve Abdurrahman Gazi, Bizans devrinde Regio Tarsia adı verilen Akova'ya akınlara başladı. Konuralp, Bolu topraklarına karşı bir sefer düzenlemiş, Düzbazar'ı ele geçirdikten sonra da, şimdi yeri hala belirlenemeyen Uzunca-Bel'de Bizanslılar'la iki gün vuruşmayarak beklemiş ve arkasından son darbeyi vurmuştur.

Osman Gazi, Düzce Pazarı (yani ovayı) ve Bizans Prusias'ını, Konur Alp'in yönetimine verdi. 14. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren bu bölge Konur Alp ili ve kısaca “Konrapa” diye anılmıştır.

KONURALP'TEKİ TARİHİ ESERLER


ANTİK TİYATRO(40 BASAMAKLAR):

Konuralp'in etnik zenginliğini gösteren en önemli kalıntılarından biri de tiyatrosudur. Halk arasında 40 Basamaklar olarak da bilinen antik tiyatro, M.S. birinci yüzyıla kadar yöreye hakim olan Prusias Krallığı döneminin sanatsal zenginliğini gösteren en canlı eserler arasındadır. Adı her ne kadar 40 Basamaklar olarak anılsa da, tiyatro ilk zamanlarından bu güne, sahnesi yıkılmış, oturma kademeleri ise yarı yarıya yok olmuş bir eser olarak kalmıştır.

Tepenin üst kısmına yaslanmış olarak duran tiyatro, yarı daire şeklinde olup, iki ucu kesilmiş , oturma kademeleri yarı daireden daha kısa bir şekil almıştır. Güneye bakan tiyatronun uzunluğu 100 metre, genişliği ise 74 metredir. Beyaz, sağlam ve mahalli güzel kalkerli taşlardan yapılmıştır.

Üst kısmındaki oturma kademelerinin yarısı iyi korunabilmiş durumdadır. Aslan pençeleri ile süslenmiş olan oturma kademelerini bölümlere ayıran yedi merdiven bulunuyor. Sahne binası büyük dikdörtgen şeklinde olan tiyatronun, sağda ve solda bir koridora açılan kemerli geçitleri ile orkestranın bulunduğu kesime geçiliyor. Kemerlerden yalnızca en sağdaki, yarı daire şeklinde ve örtülü olanı bugüne kadar ayakta kalmıştır.

Sahnenin önündeki üç büyük kemerli kapıdan ise bu gün yalnızca biri sağlam olarak duruyor. Cephede korniş altında büyük harflerle yazılı Yunanca kitabeden ise küçük bir parçası bugüne kadar muhafaza edilebilmiştir.

Yaklaşık 2000 yıllık tiyatronun alanı içinde kalan yapıların istimlak edilmesi, Konuralp Belediyesi tarafından çevre düzenlemesi ve aydınlatmasının yapılmasından sonra düzenlenen çeşitli etkinliklerle yeniden canlandırıldı. Antik Tiyatro son yıllarda düzenlenen festival ve konserlere de ev sahipliği yapıyor.


MERMER KÖPRÜ:

Konuralp'in batısından geçip, Efteni Gölüne dökülen Tabak Deresi üzerinde; Akçakoca yolu ile Çilimli yol ayrımındaki mermer köprünün bu gün yalnızca 10 metrelik üç kemeri görülebiliyor. Beyaz mermer bloklardan ve hiç harç kullanılmadan yapılmış olması köprünün en büyük özelliği olarak tanımlanıyor.
 
Geri
Üst