Kazım KOYUNCU

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Kazım KOYUNCU
kazım koyuncu mezarı nerede kazım koyuncunun sevgilisi koyuncu sevgilisi
Kâzım Koyuncu
(1971 - 2005), Laz, Karadenizli bir rock şarkıcısıdır.

Artvin'in Hopa ilçesine bağlı P´anç´ol Köyü'nde, 7 Kasım 1971'de doğdu. Resmi doğum tarihi 10 Mayıs 1972'dir. Müziğe ortaokul birinci sınıfta mandolin çalarak başladı. Çocukluğu, "üstadım" dediği, "Kemençeci Yaşar" lakabı ile tanınan Yaşar Turna'nın yanında türkü dinleyerek geçti. İstanbul'a üniversite eğitimi için geldikten sonra müzikle yoğun olarak uğraşmaya başladı. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden siyasi nedenlerle ayrıldı. 20 yaşında iken, 1992'de Ali Elver le "Dinmeyen" adlı özgün müzik grubunu kurdu ve profesyonel müzik yapmaya başladı. Daha sonra Lazca müzik yapmak için bu gruptan ayrılsa da rock'tan kopamadı ve Laz etnik müziğini rock tabanlı yorumlamaya başladı.

1993’te Mehmedali Barış Beşli ile birlikte Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) adlı rock müzik grubunu kurdu. Lazca rock yapma iddiası ile yola çıkan ve 1995'te Va Mişkunan (Bilmiyoruz), 1998'de de İgzas (Gidiyor) adlı albümleri yaparak bu iddialarını da gerçekleştiren grup, sınırlı sayıda (yalnızca 130 adet) basılmış bir konser albümü (Bruxel Live)çıkardıktan sonra 1999 yılında dağıldı.

Kazım Koyuncu, tek başına müziğe devam etti ve Salkım Söğüt adlı projelerin ikincisinde 3 şarkıyla yer aldı. 2001’de Viya adlı ilk solo albümünü çıkardı. Daha sonra Kanal D televizyonunda yayınlanan ve çok sevilen Gülbeyaz adlı dizinin hem müziklerini yaptı, hem de dizinin bazı bölümlerinde oyuncu olarak görev aldı ve bundan sonra yurt çapında tanınmaya başlandı. Daha sonra da Kemal Sahir Gürel ile birlikte Sultan Makamı adlı televizyon dizisinin müziklerini hazırladı.

Karadeniz müziğinin güçlü temsilcilerinden Fuat Saka, Volkan Konak ve Bayar Şahin ile birlikte düzenledikleri, büyük ilgi gören Hey Gidi Karadeniz konserler dizisinin de öncülüğünü yaptı. Nisan 2004'te çıkardığı ikinci solo albümü Hayde ile yoluna devam etti.

2004'ün sonlarında akciğer kanseri (Bir çeşit testis kanseri olan tümör akciğerinde bulunduğundan akciğer kanseri etkisi yaratmıştır) teşhisi konuldu ve tedavi görmeye başladı. 25 Haziran 2005'de, 34 yaşında, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. 26 Haziran 2005'te Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nda düzenlenen tören sonrası onbinler tarafından Hopa'ya uğurlandı. 27 Haziran 2005'te doğduğu köy olan P´anç´ol'da fındık ağaçlarının çevrelediği köy mezarlığında ebedi istirahatgahına konuldu.

Fakat maalesef kendi isteği ile köyünde toprağa verilen sanatçıya dünya görüşü ve hayat duruşuyla kesinlikle bağdaşmayan şekilde anıt nezar yapılmaktadır. Adeta fındıklıklar ve doğadan izole edilmek istenircesine duvarlarla mermerlerle etrafı çevrilmektedir. Sanatçının sevenleri buna tepki göstermişler ve hiç değilse mezarın üzerinin mermerle kapatılmasına yönelik projenin değişmesini sağlamışlardır. Sevenlerinin toprağına dokunabileceği fakat onu ifade etmeyen duvarlarla çevrili bir mezar maalesef ailesi tarafından kendisine layık görülmüştür.

wikipedi
 
Ce: Kazım KOYUNCU

kazim_koyuncu_anisina240607.jpg



Haziran 2005 tarihinde yitirdiğimiz Kazım Koyuncu`nun aramızdan genç yaşta ayrılması, gerek müzik çevresini, gerek sevenlerini son derece üzmüştür. Kazım'ın ölümü üzerine, Karadenizlisinden Egelisine, Doğulusundan Trakyalısına, gencinden yaşlısına, spor adamından, politikacısına, köylüsünden, işçisine ve memuruna kadar büyük bir kesimi son derece etkileyen bu olay nasıl açıklanabilir? Kazım'ın arkasında büyük bir medya grubu mu vardı da? insanlar bu kadar etkilendi. Yoksa müzik dünyasında büyük para babalarına mı sırtını dayamıştı? Hayır bunlar ve bunlara benzer hiçbir güç yoktu Kazım'ın arkasında. Kazım'ın müzik çalışmaları başlangıcı sürecinde, onun değerine ve başarılı çalışmalarına ulusal düzeyde sadece bir iki ulusal basın yer vermişti .Oysa O insanlarımızın kalbine ve benliklerine taht kumuştu. Kazım peki bunu nasıl başarmıştı? Yoksa O'nun elinde sihirli bir değnek mi vardı? İşte Kazım'ı anlamayanlar ve Kazım'ı anlayamacaklar hiçbir zaman.

Çünkü O yıllarca çeyiz sandıklarında kalmış eski çeyizlerin, dantellerin, iğne oyalarının sandıktan çıkarılmasını başarmıştı. Kazım Otantik, yerel halk müziğini, ulusal ve evrensel bir boyutta yorumlayarak insanlarımızın diline sunmuştu. O unutulmaya yüz tutmuş, ninelerimizin, dedelerimizin anne ve babalarımızı büyütürken söyledikleri ninnileri, Balıkçılarımızın balıklarını çekerken söyledikleri heyalesaları, siya siyaları, sevdiklerimizin ölümlerinde yakılan ağıtları, bahçede çalışırken imecelerde söylenen Heyamolaları, düğünlerimizde oynanan vahahayları, kısaca otantik olan ne varsa onları gün yüzüne çıkarıp, yorumlayıp geçmişten gelen bu güzel değerlerimizi bizlerin kültür sofrasına sunmuştur. İşte Kazım bu nedenle büyük bir değerdir. Kazım bu nedenle evrensel bir değerdir. Kazım bu yüzden insanlarımızın gönül bahçesinde taht kurmuştur. Peki biz bu evrensel değeri ne yaptık.O'na yakışan bir tavır ve tutum sergiledik mi? İşte ne yazık ki bu soruya olumlu bir yanıt veremiyoruz.

Biz Kazım'ı kendi basit siyasi çıkarlarımıza alet etmeye çalıştık. O'nun adını dilimize dolayarak yok şuraya adını verelim teraneleri vurarak,yok çeşitli toplantılarda şuraya O'nun adını biz vermek istiyoruz, siz vermek istemiyorsunuz şeklinde kısır döngüler yaratarak, basit çıkar ve rant kavgaları içerisinde O'nun büyüklüğü altında ezildik. O'nun değerini anlamayan çıkarcı, rantçı insanlar Kazım'a sahiplenmek istediler. Oysa Kazım ülkemizde milyonlarca insan tarafından sevildi ve sahiplenildi. Kazım'ın sahte sevgilere ve sahte sahiplenmelere hiçbir zaman ihtiyacı yoktur. O Ülkemizin bir değeridir.

O müzik anlayışıyla, söylemleriyle, duruşuyla, yaptıklarıyla milyonların kalbinde taht kurmuştur. O halkımızın dilinden düşmeyen bülbülüdür.

Hasan AZAKLI
İlköğretim Müfettişi

Bu Makale ayni zamanda Kafkas Sarp Haber Gazetesinde 22 Haziran 2007 tarihinde yayinlanmistir.
 
Ce: Kazım KOYUNCU

66.jpg


1972 - Hopa'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Hopa'da tamamladı.
1989 - İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesine girdi.
1990 - Çağdaş Sanat Atölyesinde çalışmaya başladı.
1991 - Ali Elver ile birlikte Dinmeyen müzik topluluğunu kurdu. Aynı yıl Çağdaş Oyuncuların sahneye koyduğu ''Faşizmin korku ve sefaleti'' adlı oyunun müziklerini yaptı.
1993 - Mehmedali Barış Beşli ile Dünyanın ilk ve tek Laz rock toplulugu ''Zuğaşi Berepe''yi kurdu.
1995 - Zuğaşi Berepe ''Va mişk´unan''
1996 - Dinmeyen ''Sisler Bulvarı''
1998 - Zuğaşi Berepe ''Brüxel Live'' ve ''İgzas''
2000 - ''Salkım Söğüt 2'' adlı ortak çalışma
2001 - İlk solo albüm ''Viya''
2002 - Gülbeyaz dizi müzikleri
2003 - Kemal Sahir Gürel ile birlikte ''Sultan Makamı'' dizi müzikleri
2004 - İkinci solo albüm ''Hayde'' sanatçının popülaritesini daha da arttırdı.
Karadeniz müziğinin güçlü temsilcilerinden Fuat Saka,Volkan Konak ve Bayar Şahin ile birlikte düzenledikleri,büyük ilgi gören Hey Gidi Karadeniz KOnserler dizisininde öncülüğünü yaptı.
2004 ün sonlarında akciğer kanseri teşhisi konuldu ve tedavi görmeye başladı.25 Haziran 2005'de, 33 yaşında, tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi'nde yaşamını yitirdi...
 
Ce: Kazım KOYUNCU

Volkan Konak - Gardaş

Gökten bir yıldız kaydı
Karadeniz’e düştü
Aman aman gardaş yara yaralıyım
Onu sevenlerinin yürekleri tutuşti
Susun kuşlar susun kara karalıyım
Aman aman gardaş yara yaralıyım

Bu amansız hastalık tatlı canını aldı
Aman aman gardaş yara yaralıyım
Kemençesi duvarda,gitarı nerde kaldı
Susun kuşlar susun kara karalıyım
Aman aman gardaş yara yaralıyım

Kalksın dağların karı
Kervanım yürüyecek
Aman aman gardaş yara yaralıyım
O güzelim saçları toprakta çürüyecek
Susun kuşlar susun kara karalıyım
Aman aman gardaş yara yaralıyım

Gene geldi yaz başı
Şenlenir yüksek dağlar
Aman aman gardaş yara yaralıyı
Demedimi azrail bak sevgilisi ağlar
Susun kuşlar susun kara karalıyım
Aman aman gardaş yara yaralıyım
 
Geri
Üst