Şizofrenlerin Hayal Dünyası

Ariza

Yeni Üye
Üye
Şizofrenlerin Hayal Dünyası
hayal dünyasında yaşama hastalığı hayal dünyasında yaşamak
Zihni bir bilgisayar gibi düşünürsek ve aynı anda birden fazla işlem yaptığını/ program çalıştırdığını varsayarsak, şizofreni de böyle bir şeydir. Püf noktası ise yapılan işlemlerin birbirinden habersiz gibi durmalarıdır. Yani birden çok zihinsel eylem vardır ve bunların birbirinden haberleri yoktur. Zaten, eğer haberleri olsaydı pek bir problem olmazdı. Zihnin, yaşadıklarını gerçek zannetmesi ve sonrasında birden fazla gerçeklik örgüsü/ örüntüsü kurması şizofreni tablosunu belirler. Şizofreniyi en iyi anlatan filmlerden biri "Dövüş Kulübü"dür. Üzerinde konuşulması ve tartışılması gereken bir filmdir.

Şizofrenlerin algı mekanizmalarının çok yüksek olduğuna katılıyorum. Yaratıcılıkları da çok yüksektir. Hayal dünyaları çok geniş ve çok zengindir. Mesele, dünya gerçekliğini tümüyle kaybetme tehlikesidir. Eğer bu temel konuda kritik sınırlar aşılmazsa, hastalık tehlikeli boyutlara varmayabilir. Dünya gerçekliğinin yitirilmesi, fiziksel kanunların yaptırımlarına maruz kalmak açısında sakıncalıdır. Evinizde sarhoş olsanız bir zarar görmeyebilirsiniz ama sarhoş olarak otomobil kullanırken riziko oranı çok çok artar.

Don Juan öğretilerinde "kontrollü delilikten" bahsedilir. Yaşadığımız ortamları değerlendirirken algı değerlerimizi değiştirirsek, alışılagelenden epey farklı duygusal/ düşünsel/ sezgisel/ inançsal yaşantıları yakalayabiliriz. Bu, hem rizikolu, hem de tecrübelerimizi zenginleştirecek keyifli bir girişimdir. Yaşamsal kimliklerimizi "sil baştan" sorgulatan bir eylemdir.

Psikolojik yapımız, sürekli bir denge durumunu gerektirir/ arar. Şiir yazmak, bir sanat eserini ortaya çıkarmak, sıra dışı bir buluşa imza atmak, beste yapmak, ya da hayal gücümüzü zorlayarak yeni senaryolar yazmak mutat duygu ve düşünce sistemlerinin dışına çıkmayı gerektirir. "Normal"in oldukça uzağına gitmek beraberinde tehlikeleri de getirir. "Korkak bezirgan ne kar eder ne zarar" hesabı, bu durum bir seçim işidir. Organik bir bilgisayar vardır ve kendi programlarını çalıştıragelmektedir. Çoğu zaman programların doğru/ yanlış çalıştığını anlayamaz. Otokontrol sistemleri zayıftır.

Hayatımızda radikal değişimler yapacak her olayda zihnimiz aşırı bir çalışma moduna girer. Böyle dönemlerde bir inkar ve teselli arayışına giren psiko yapımız zaman içinde şizofreni mekanizmalarını devreye sokar. Gönül isterdi ki, yaratıcılık gücümüzü arttırabilecek bu etki, beraberinde rizikolar getirmesin.

Kaynak:

Gürsel Selçuk

Şizofren bir hastanın bir ay içinde çizmiş olduğu dört ayrı kedi resmini eklemek istiyorum. Resimler arasındaki fark gercekten de bu insanların hayal dünyalarındaki yaratıcılıkları konusunda derin teffekküre ve hayranlıga zorluyor insanı.





Louis Wain (1860 - 1939), kedileri insana özgü davranışlarda bulunurken tasvir eden oldukça tanınmış bir ressam. Örneğin, tablolarında çay partisi veren kedilere rastlayabilirsiniz. Wain'in ölümünden on beş yıl kadar önce şizofreniye yakalandığı biliniyor. Hastalığının başlangıcından ölümüne dek kedi tasvirlerindeki değişim, duygusal çarpıklığının ve karmaşasının açık bir göstergesi gibi...
 
Geri
Üst