dogudaki kız cocukları ıle ılgılı hıkayeler yazılar

ecemsu666

Yeni Üye
Üye
dogudaki kız cocukları ıle ılgılı hıkayeler yazılar
töre ile ilgili hikayeler çocuklarla ilgili hikayeler çocuklarla hikaye töre ile makaleler
[FONT=&quot]HAYATIN KARDELENLER[/FONT]İ
Kan davası yüzünden *****’den İstanbul’a gelirler. Mustafa ilk başlarda her işi yapar en sonunda oturdukları evin yakınında bir bakkal dükkânı açar bir apartmanın kapıcı dairesinde kalırlar. Hatice apartmanın temizlik işlerini yapar kızları Hayat ise lise son öğrencisidir fakat ailesi kızlarının okumasını istemedikleri için Hatice apartmanın nerdeyse bütün işini kızına yaptırır. Bu sayede Nehirsu ile tanışır Hayat. Nehirsu mavi gözlü güneş gibi sarı uzun saçları olan özel bir klinikte psikiyatrdır. Fakat ailesi kızlarının gözlerinin açılmasından korktukları için Nehirsu ile görüşmesine karşıydılar. Nehirsu, Hayat’ın kendi ayakları üzerinde durmasını okumasını istiyordu ancak ailesinin başka hayalleri vardı bu konuda lise bitiminde memleketten zengin bir akrabalarıyla evlendirilecekti. Yine sıradan bir gündü Hayat için okuldan gelecek siparişleri alacak ve annesine yardım edecekti. Dalgın bir şekilde eve gelirken Nehirsuyla karşılaşırlar
“Merhaba canım nasılsın ”der Nehirsu
“Aa iyiyim Nehirsu abla sen nasılsın”der çekingen bir ses tonuyla Hayat.
“Canım neden bu kadar çekingensin bana karşı?”
“Yok, ne çekingenliği abla sadece ailem biraz tutucu yanlış anlaşılır diye böyle konuşuyorum yoksa iyi biri olduğunu biliyorum”
“Hmm peki canım ailen bu kadar tutucuyken seni nasıl oluyor da liseyi okumana izin veriyorlar?”
“Ya normalde babam gitmeme izin vermiyordu ama bizim memlekette Mehmet ağa vardı sağ olsun o okumam için çok destek oldu bizim orda ağalara karşı gelinmez o yüzden babam liseye kadar okumama izin verdi.”
“Anladım canım siz nereliydiniz peki?”
“*****’nin **** köyünden geldik ablacığım ”utangaç bir tavırla.
“Nasıl bir yer canım yaşadığınız yer yani neden bırakıp geldiniz?”
“Kan davası yüzünden yani benim bildiğim belki orda kalsaydım okutmazlardı oyüzden İstanbul’da yaşamayı bir şans olarak görüyorum ne kadar zorlansam da”
“Ya inanmıyorum hala böyle zihniyetler var mı?”Nehirsu kızgın bir o kadarda şaşkın bir ses tonuyla.
“Peki, sen ne düşünüyorsun canım bu konuda”
“Şey Nehirsu abla evde kimseyle bu konuları konuşamazsın birkaç dönüm tarlaya ya da yirmi beş otuz koyuna kızını verenleri tanıyorum geçen gün annemle konuşayım dedim annemin tepkisi çok ağır oldu”
Eve gelmelerine az kalmıştı Hayat tedirgin olmuştu ya ailesinden biri görürse diye “Şey Nehirsu abla sen önden gitsen yanlış anlaşılıp seni zora sokmak istemem”
“Peki, canım ama bir gün yine konuşmak istiyorum bu konuları seninle”
Hayat, Nehirsu’yun apartmana girmesini bekledi. Birilerine düşüncelerini anlatmanın mutluluğuyla koşar adımlarla apartmana girdi merdivenlerde Serhan ile karşılaşırlar. Serhan küçümseyen bakışlarla Hayatı süzdü ancak Hayat Serhan’dan hiç hoşlanmıyordu fakat bunun bir türlü nedenini bilmiyordu. Serhan apartmanın üçüncü katında oturuyordu ablası Sedef ile birlikte hiç kimseyle konuşmuyorlardı apartmanda. Sedef yeşil iri gözlü kızıl uzun saçlı fiziği oldukça güzel olan biriydi çoğunluk dışarıda geçirirdi gününü çoğu geçeler eve alkollü gelirdi bazı komşuların dediğine göre zengin evli bir iş adamıyla aşk yaşıyordu. Serhan ise ablasının tam tersi evden çıkmazdı evde alkol partileri verilirdi. Apartman sakinleri birkaç defa ablasına yüksek müzikten uyuyamadıklarını söyledilerse bile Sedef oralı bile olmamıştı üstelik kardeşini o kadar çok şımartmıştı ki ailesi öldükten sonra kardeşine kötülük yaptığının farkında değildi çünkü Serhan uyuşturucu bağımlısıydı.
Hayat eve geldi üzerini değiştiriyordu kapının açıldığını duydu gelen annesiydi banyoda bir şeyler arıyordu
“Kız hadi çabuk değiştir üstünü gel bana yardım et Sedef hanımlarda temizlik var akşama misafirleri varmış”
Hayat içinden “ne zaman misafirleri olmadı ki ”diye düşündü annesine söyleseydi “Sanane kız elalemin misafirinden hem sen işine bak ” derdi.
Siyah hırkasını giymeye çalışırken Hatice yine kızgın ses tonuyla seslendi kızına “Hadisene düğüne gitmiyoruz ne yapıyorsun iki saat içerde”
“Geldim anne ”dedi Hayat.
Sedef hanımların dairesinin önüne geldiklerinde Hatice kızını uyarır “Bak sakın saçma sapan konuşarak bizi rezil etme akşama babana anlatırım bütün yaptıklarını ona anlatırsın derdini ona göre davran”
Hatice’nin uyarıları bitince zile basarlar. Sedef beyaz ipek askılı gecelikle açar kapıyı uykudan yeni kalktığı dağınık saçlarından ve üzerindeki gecelikten belliydi. Hatice hemen “Şey Sedef hanım biz temizlik için gelmiştik ”demek isterken Sedef cümlesini bitirmesine izin vermeden “Offff Hatice ne çok gürültü ettin geç içeri ne istiyorsan yap yeter ki sus zaten başım çatlıyor”
Hayat bir an paranın insanları bu kadar değiştirebileceğine inanmıyordu. Hayat ile annesi temizliğe başladılar on beş yirmi dakika sonra Sedef salona girdi üzerini değiştirmiş siyah mini bir etek üzerinde siyah sırt ve göğüs dekoltesi olan siyah bir badi vardı kıyafeti bütün hatlarını dışarı çıkarmıştı salık uzun kızıl saçları sırt dekoltesini kapatıyordu “Para yatak odasındaki komodinin üzerinde işiniz bitince alırsınız ben çıkıyorum haaa bu arada Hayatçığım senin okul nasıl gidiyor?”
“İyi son senem sınavlar falan başlayacak yakında”
Sedef aniden bir kahkaha attı “Hahaha kızım okuyup ta ne yapacaksın bul bir zengin koca yaşa hayatını” tam Hayat düşüncelerini söyleyecekti ki sanki annesi düşüncelerini okudu
“Esasında biz liseyi okutmayacaktık da beyin bir tanıdığı çok ısrar etti” Hayat yine düşüncelerini kendine saklamak zorunda kaldı.
“Neyse canım ben kaçar sen bir dediklerimi düşün” diyip evden çıkar. Sedef’in gittiğini duyan Hatice hemen “Bak Sedef hanıma okumamışta kötümü olmuş kadın paraya para demiyor bir giydiğini bir daha giymiyor sende tutturmuşsun öğretmen olacağım diye Mehmet ağa olmasaydı sen görürdün”
Hayat okul yaşamında çok başarılıydı en büyük hayali öğretmen olup geldiği topraklara geri dönüp oradaki kızlara örnek olmaktı. Mehmet ağa olmasaydı zaten ailesi ilkokulu bitirdiği gibi evlendirirdi. Mehmet ağa Hayatların *****de çalıştığı konağın büyük oğluydu. Okumuş üniversite bitirmiş gerçi onunda ailesi okumasına karşıydı fakat ailenin ilk erkek çocuğuydu istediğini yaptırdı. Hayatın okuması için “okutun Hayat bacıyı hem çalışkan hem ülkenin böyle çalışkan gençlere ihtiyacı var ”demişti.
Ailesi ağaya karşı gelemeyeceklerinden kabul etmek zorunda kaldılar. Zamanla Hayat güzelleşiyordu doğuştan turuncu saçları ayrı bir güzel görünüyordu, güneşte parlayan beyaz teni, iri kahverengi gözleri yaşadığı hayata farklı bakıyordu, bununla beraber akrabalar, dünürcüler, aracılar Mustafa’nın kapısını aşındırıyordu. Fakat Mehmet ağaya sözlerinden dolayı kimseyi kabul etmiyorlardı.
İstanbul’a geleli iki yıl olmuştu *****’de kalsalar okul bitimi belki de “töre” diyip evlendireceklerdi. Gerçi ne İstanbul nede ***** yaşaması evlendirilmesine engeldi. Belki de okul bitiminde ya da okuldan alıp “okumak istemedi kendi istedi evlenmeyi” derlerdi Mehmet ağaya da. Hayat bir yönden şanslıydı Mehmet ağa lise bitimine kadar bütün ihtiyaçlarını karşılayacaktı. Hayat büyüdükçe ailesinin düşüncelerinin yanlış olduğunun farkına varıyordu. Ancak düşüncelerinin yanlış olduğunu hep kendi içinde saklamak zorunda kalıyordu. Geçen gün annesine “töre”nin ilkel düşünce olduğunu söylemeye çalıştı annesinin tepkisi;
“Büyüklerin işine karışılmaz hem sen büyüklerden iyimi bileceksin onlar uygun gördüyse olur hem sen kimsin ki kız başına karışıyorsun ataların işine bizim namusumuz onlardan sorulur ”demişti kızgın azarlayan bir tavırla.
Ancak o hiçbir zaman bu düşünceyi anlamamıştı neden böyle düşündüklerini kızlarını birkaç dönüm tarlaya, beş on hayvana, paraya, altına istiyor musun bile demeden evlendirilmelerini.
Hayatta her şey para, mal mülkmüydü peki?
Annesi de sırf bağlar bahçeler yabancıya gitmesin bölünmesin miras diye amcasının oğluna yani babasıyla evlendirilmişti…
Geçekler bunlar olamazdı hayır… İnsanların gözlerini para, mal hırsı bu kadar kör edemezdi! Neden kimse bu davranışa “DUR” demiyordu? Gerçi karşı çıkanlarında sonu belliydi “ölüm” olmuştu. Neden? “töre”ye, atalarına, geleneklerine karşı geldiler diye öldürülmüşlerdi kimisi kendi kıydı canına geç yaşta kimisi kardeşine, babasına kurban oldu. Okuyup doktor, öğretmen olmak isteyen kız çocukları o kadar çaresizdi ki büyükler uygun görmüştü sonuçta atalara karşı gelinmezdi. Köylerinde kaç kız arkadaşı sırf bu yüzden canlarına kıymadı mı? Kurtuluş diye kimisi de boyun eğdi büyüklerine hepsinin çocuk yaşta hayalleri vardı oynamak için kucaklarına oyuncak bebek almak yerine çocuk yaşta anne olmuşlardı küçücük omuzlarına taşıyamayacakları yükler binmişti ama ne ailesinin nede evlendiği kişinin umurunda değildiler.
Temizliği bitirip eve geldikleri zaman Mustafa çoktan gelmiş televizyonda haberleri izliyordu. Hatice kapıda kocasının ayakkabılarını görünce telaşlı bir sesle;
“Baban yine kızacak hep senin yüzünden elini çabuk tutmuyorsun ki hiç düşünmekte yok babam gelir işimiz bir an önce bitsin diye ” bir yandan merdivenlerden iner.
Eve gelirler yemek hazırlanır yenilir kimse konuşmazken Mustafa bütün gün yaptıklarını anlatır yemek bitiminde masayı toplamak Hayat’a kalır Hatice ödevlerini yapmasın sırf okuldan şikâyet gelsin diye apartmanın işleri yetmiyormuş gibi evin işlerini de kızına yaptırır. Hayat bulaşıkları yıkarken Hatice kocasına bugün olanları anlatır hevesli hevesli;
“Sedef hanımlara temizliğe gittik bugün bizim kıza okul nasıl diye sordu”
“Umarım bizim aklı kıt yanlış bir şey söylememiştir bizi rezil etmemiştir Sedef hanıma”
“Yok, konuşmasına izin vermedim bizim kıza okuyup ne olacaksın bul bir zengin koca hayatını yaşa dedi ”der.
Mustafa gülümseyen yüz ifadesiyle bir eliyle kirli sakallarını okşarken bir yandan da gözlerini duvara sabitlemiş şekilde bakıyordu.
Sabah okula giderken yine Nehirsu ile karşılaşırlar ama bu sefer apartmanda olduklarından konuşmadan yanından geçip gider. Nehirsu bütün gün Hayat’ı düşünür bir şeyler yapmalıydı üniversiteyi okuması için ailesini ikna edebilse her şey kolay olacaktı ama ailesi baştan karşıydı zaten okumasına bir çözümü olmalıydı bir çıkış yolu ama ney? Okulların kapanmasına birkaç hafta kalmıştı bu çok az bir zamandı aileyi ikna etmek için Hayatı kaybetmeyi göze alamazdı bir şekilde yardım etmeliydi.
Fakat Sedef, Nehirsu’dan hızlı davranarak ailenin gözlerini zengin olma isteğiyle boyamıştı böylelikle kendi tarafına çekmesi hiçte zor olmamıştı. Her temizliğe gidişlerinde kardeşinden iyi kısmet bulamayacaklarını söylüyordu Hatice’ye. Mustafa ve Hatice Serhan’ı en iyi damat adayı olarak görüyorlardı bu birazda Sedefin aldığı hediyelerden kaynaklanıyordu. Yine hiçbir şeyden kızlarının haberi olmadığı bir gündü ailesi okul bitiminde Serhan’la evlenmesini uygun gördü her zamanki gibi kızlarına sormadan her şey hazırlanmıştı sayılı gün çabuk geçiyordu şunun şurasında iki üç gün kalmıştı okulların kapanmasına.
Serhan’la merdivenlerde yine karşılaşırlar yanından bir an önce gitmeyi ister Hayat ancak Serhan bu sefer izin vermez ve;
“ Sonuçta okul bitimine az kaldı nasılsa birkaç gün içinde benimle evlenip birlikte yaşayacağız o zamanda böyle kaçacak mısın?”dediğinde bile Hayat’ın nefretini kazanmıştı bir yandan da kaskatı kesilmişti. Hiç istemediği biriyle evlendirilecekti ve bütün hayallerine veda edecekti üstelik haberi de yoktu bu evlilikten akşam herkes uyuduktan sonra Nehirsu’ya her şeyi anlatan bir mektup yazıp yardım istedi. Sabah gidip hiç kimsenin uyanmadığı bir vakitte mektubu posta kutusuna attı içine küçük bir not yerleştirmişti; “Bundan kimsenin haberi olmasın ablacığım lütfen ”diye. Nehirsu mektubu sabah işe giderken posta kutusunda bulur önce notu okur mektubun Hayata ait olduğunu anlar ve apartmandan hızlıca çıkar kimseye yakalanmamak için kliniği arayıp bütün randevularını iptal ettirir ve Hayat’ın okuluna gider. Okulun son günü olduğundan ders işlenmez ve öğrenciler dışarıdadır Nehirsu heyecanlı ve şaşkın gözlerle Hayat’ı aramaktaydı okul bahçesinde fakat bahçede kimse ona benzemiyordu okulun merdivenlerini hızlıca çıkarak nöbetçi öğrenciden Hayat’ın sınıfını öğrendi bahçede yoksa sınıftadır büyük ihtimal diye düşünmüştü. Düşüncesi doğru çıkmıştı Hayat başını sıranın üzerine kapatmış sessizce ağlıyordu Nehirsu, Hayat’ın önündeki sıraya oturdu derin bir iç geçirdikten sonra
“Canım mektubunu aldım okur okumaz hemen geldim şu olayı bana bir daha anlatır mısın ama ağlama sana ağlamak yakışmıyor güçsüz insanlar ve hayatta hiçbir şey yapma şansı olmayanlar ağlar sen onlardan değilsin ve olmayacaksın da”
“Ama abla pazartesi günü evleniyorum ve bundan benim haberim yok bütün hayallerim gitti böyle olacağını biliyordum memlekettekilerden bir farkım yok artık” dedi hem titreyen ses tonuyla hem de gözlerinden akan yaşlarla.
“Bir yol bulacağım canım merak etme sen ben hep senin yanındayım ağlama artık hadi sil gözyaşlarını sana hiç yakışmıyor ağlamak”
“Sağ ol ablacım zaten beni bir tek sen anlıyorsun tek seninle konuşabiliyorum her şeyimi” bir yandan da yanaklarından bir bıçak gibi süzülen yaşlarını elinin tersiyle siler.
Sayılı gün çabuk geçer ve Hayat istemediği biriyle evlenmek zorunda kalır. İlk beş ay hiçbir sorun yoktur aralarında her şey iyi gider ve bazen Hayat “Acaba yanlış mı tanıdım?” diye sorar kendi kendine ama ne var ki cicim ayları geçer gider ve Serhan gerçek yüzünü ortaya çıkarır şiddet ve kavgalar vardır artık evliliklerinde. Serhan ailenin gözlerini boyamak için başka bir semtten bir daire alır. Hayat’ın yaşamı gün geçtikçe daha kötüye gider o ışık saçan gözleri artık gülmüyordur bütün gerçeği bir tek Nehirsu biliyordur.
Bir gün kapı çalar Hayat kapıyı açtığında karşısında iki tane polis durmaktaydı.
“Buyurun”
“Serhan beyin eşi misiniz?”
“Evet, sorun nedir?”
“Bizimle emniyete kadar gelir misiniz birkaç sorumuz olacaktı eşinizle ilgili.”
“biraz bekler misiniz üzerimi değiştireyim”
Hayat şaşırmıştı Serhan’ın polisle ne işi olurdu ki ama gitmeden de bunu öğrenemezdi.
Emniyete geldiklerinde sorgu odasına aldılar hayatında ilk defa gelmişti böyle yere şaşkındı ve korkuyordu sorular başlamıştı Hayat’ın tedirginliği şaşkınlığı her soruda daha fazla artıyordu.
“Eşinizin uyuşturucu kullandığını biliyor muydunuz?”
Hayat buz kesilmişti duyduklarına inanamıyordu Serhan uyuşturucu kullanamazdı hayır olamazdı böyle bir şey!
“Hayır, bilmiyordum ama bazı günler eve gelmezdi ya ablasının evinde kalır ya da iş seyahatlerine çıkar birkaç hafta eve uğramazdı”
“Peki, eşinizle aranızda bir sorun varmıydı yani eşiniz size hiçmi söylemedi ya da hiçmi eşinizde gariplik fark etmediniz”
“İlk beş ay her şey normaldi ama daha sonrası şiddete ve kavgaya dönüştü benimle hiçbir şeyini paylaşmazdı oturup konuşmazdık bile peki ben bir şey sora bilir miyim? Serhan’a bir şey mi oldu bu sorular niye memur bey?”
“Eşiniz bugün Beyoğlu civarında çıkmaz bir sokakta ölü bulundu ”der polis.
“Hayır, nasıl olur sabah bir iş seyahatine çıkacağım bekleme beni demişti gelir akşama ”der Hayat titreyen ve ağlamaya hazır bir ses tonuyla.
Fakat gerçek polislerin anlattığı gibidir. Artık Nehirsu’dan başka yakını yoktur Sedef yetmiyormuş gibi ailesi bile eşinin ölümünden kızlarını suçluyorlardı. Serhan’ın ölümü Hayat’ın yaşamını çok farklı değişmesine neden olmuştu ailesi Serhan öldükten sonra bir kere bile uğramadılar kızlarını yanına hayat hayallerini gerçek yapmak için zaten bir tek Nehirsu yanındaydı ve yıllar geçti Hayat bütün hayallerini gerçekleştirdi bütün yaşadıklarına inat öğretmen oldu.
***** ye gider son hayalini gerçekleştirmeye evet hayat’ın artık mutluluğa kavuşması gerekiyordu. Başında onun son anına kadar yalnız bırakmayan öğrencilerine son sözü vardı. Kısık, yorgun bir ses tonuyla “benim hayatım böyle geçti ve son buluyor umarım karın altında ki kardelenleri güneşle buluşturabilmişimdir. Sizler her biriniz benim kardelen çiçeklerimsiniz.”der ve Hayat artık kardelenlerini güneşle birlikte gökyüzünden izlemektedir…
 
tatlım cok gusel olmus okadar uzun olmasına ragmen sasmamıs hıc konu; geregınden farklı yerlere kaymamış tebrık ederım kı gercek yasamdan kesıtler basarılarının devamını dılerım...
 
Geri
Üst