Sıradan Bir Yalnızlık Benimkisi...

'' мάﮒάŁ ''

Yeni Üye
Üye
Sıradan Bir Yalnızlık Benimkisi...
Sevgili melekler ben bu yazıyı çok beğendim ve sizinle paylaşmak istedim umarım sizlerde beğenirsiniz :)


Nasıl da çabucak bitiyor gün…Günler…

Bir şey anlamadan, Hissetmeden…Uyanıyorum;Beyaz bir gün…Yatıyorum;
Alacakaranlık...

Sabah olsun diye uyuyorum…Yatayım diye geceyi bekliyorum…
Dahası yok… Hep aynı…
Ne istediğimi,ne düşlediğimi,neye küstüğümü ben de bilmiyorum…
Ama küstüm…hemde fena küstüm…

Beynimin içinde neler var?..Neden bu kadar yalınım?..
Hiçbir şarkıya eşlik etmiyorum…Niçin?..
Bilemiyorum…
Bir anlık tebessümlerimi de yitirdim…

Arkadaşlarım bir bir ana, baba oluyorlar…
Ben artık bir “oğul” da istemiyorum…
Adı “Deniz” olacaktı oysa…
Sımsıkı tutacaktı avuç içine ancak sığan parmağımı…
Sen kokacaktı…
Ben kokacaktı “Deniz”…
Yok…
İstemiyorum…
Yok…

Hayat detaylarla dolu, ne de güzel bir şölendi…
Hep böyle sürecekti sanki...Bitmeyecekti,kalabalıktı,renkliydi,heyecan vardı…
Pazar uykusu…Deniz kenarı…Gülüşün…Yastıkta iki çukur…
Aşk vardı…
Sen vardın…
Bitti…

Şimdi sadece sabah ve gece oluyor…
Bir aydınlık… Bir karanlık…
Bir karanlık… Bir aydınlık…
O kadar…

Dün de, bugün de, yarın da aynı…Çarşamba ya da Perşembe…Salı veya Cuma…Ne değişir?..

Sıradan bir yalnızlık benimkisi…
Kiminkinden farkı var?..
Kelimelerden cümle kurma yeteneğim, benim yalnızlığımı sadece belgelenmiş
bir “anı” yapar…
Herkesinki gibi bir yalnızlık bu…
Yangın yerinde hareket edememek gibi…Hiçbir teselliye boyun eğmeyen…
Laftan, sözden anlamayan bir yalnızlık bu da…
Asi…
Onurlu…
Ümitsiz…


Hiç kimseninkinden farkı yok…
Sabah ezanından hemen sonra…
Durduk yere arabanın camını açıp…
İstanbul’un tam ortasında, sesim kısılasıya geceye seni bağırmak!
“O’nu seviyorum”u öfkeye dönüştürmek!
Bu koca kente seni haykırmak!
Dudaklarımın önce titremesi…
Sonra gözlerimin dolması…
En fazla ağlamak…
Elimin ayağıma dolaşması…
Salaklaşmak…
Farklı mı yapar benim yalnızlığımı?..

Duysaydın… Belki…Duymadın…
Diğer yalnızlıklar gibi benimkisi de…
Duyulmayan…
Görülmeyen…
Bilinmeyen…
Umursanmayan…
Sıradan bir yalnızlık…

Seni özlediğimi anlamıyorum bazen...Hissetmiyorum…Belki de özlemiyorum…
En çok kendime hasretim…
İçime bu denli kaçmadığım,pusmadığım,mutluymuş gibi yapmadığım anlarımı özlüyorum…

yalnizlik_azad_kalkandereli_2.jpg


Seni uyandırmadan usulca sokulma planlarımı,öylece uyuyuşunu seyretmeyi, sokağında park edecek yer bulamamayı…
“Bir aşağı sokak” ihtimalini özlüyorum…

Sonbaharı özlüyorum…
Sonbahar başlasa bir an evvel…
Yetişebilsem…
Yetiştirebilsem yalnızlığımı…
İyi gelecek üşümek bana…
İyi…
 
Son düzenleme:
Sevgili melekler ben bu yazıyı çok beğendim ve sizinle paylaşmak istedim umarım sizlerde beğenirsiniz :)


Nasıl da çabucak bitiyor gün…Günler…
Bir şey anlamadan, Hissetmeden…Uyanıyorum;Beyaz bir gün…Yatıyorum;
Alacakaranlık...

Sabah olsun diye uyuyorum…Yatayım diye geceyi bekliyorum…
Dahası yok… Hep aynı…
Ne istediğimi,ne düşlediğimi,neye küstüğümü ben de bilmiyorum…
Ama küstüm…hemde fena küstüm…

Beynimin içinde neler var?..Neden bu kadar yalınım?..
Hiçbir şarkıya eşlik etmiyorum…Niçin?..
Bilemiyorum…
Bir anlık tebessümlerimi de yitirdim…

Arkadaşlarım bir bir ana, baba oluyorlar…
Ben artık bir “oğul” da istemiyorum…
Adı “Deniz” olacaktı oysa…
Sımsıkı tutacaktı avuç içine ancak sığan parmağımı…
Sen kokacaktı…
Ben kokacaktı “Deniz”…
Yok…
İstemiyorum…
Yok…

Hayat detaylarla dolu, ne de güzel bir şölendi…
Hep böyle sürecekti sanki...Bitmeyecekti,kalabalıktı,renkliydi,heyecan vardı…
Pazar uykusu…Deniz kenarı…Gülüşün…Yastıkta iki çukur…
Aşk vardı…
Sen vardın…
Bitti…

Şimdi sadece sabah ve gece oluyor…
Bir aydınlık… Bir karanlık…
Bir karanlık… Bir aydınlık…
O kadar…

Dün de, bugün de, yarın da aynı…Çarşamba ya da Perşembe…Salı veya Cuma…Ne değişir?..

Sıradan bir yalnızlık benimkisi…
Kiminkinden farkı var?..
Kelimelerden cümle kurma yeteneğim, benim yalnızlığımı sadece belgelenmiş
bir “anı” yapar…
Herkesinki gibi bir yalnızlık bu…
Yangın yerinde hareket edememek gibi…Hiçbir teselliye boyun eğmeyen…
Laftan, sözden anlamayan bir yalnızlık bu da…
Asi…
Onurlu…
Ümitsiz…


Hiç kimseninkinden farkı yok…
Sabah ezanından hemen sonra…
Durduk yere arabanın camını açıp…
İstanbul’un tam ortasında, sesim kısılasıya geceye seni bağırmak!
“O’nu seviyorum”u öfkeye dönüştürmek!
Bu koca kente seni haykırmak!
Dudaklarımın önce titremesi…
Sonra gözlerimin dolması…
En fazla ağlamak…
Elimin ayağıma dolaşması…
Salaklaşmak…
Farklı mı yapar benim yalnızlığımı?..

Duysaydın… Belki…Duymadın…
Diğer yalnızlıklar gibi benimkisi de…
Duyulmayan…
Görülmeyen…
Bilinmeyen…
Umursanmayan…
Sıradan bir yalnızlık…

Seni özlediğimi anlamıyorum bazen...Hissetmiyorum…Belki de özlemiyorum…
En çok kendime hasretim…
İçime bu denli kaçmadığım,pusmadığım,mutluymuş gibi yapmadığım anlarımı özlüyorum…

yalnizlik_azad_kalkandereli_2.jpg


Seni uyandırmadan usulca sokulma planlarımı,öylece uyuyuşunu seyretmeyi, sokağında park edecek yer bulamamayı…
“Bir aşağı sokak” ihtimalini özlüyorum…

Sonbaharı özlüyorum…
Sonbahar başlasa bir an evvel…
Yetişebilsem…
Yetiştirebilsem yalnızlığımı…
İyi gelecek üşümek bana…
İyi…
iyiki paylaştın canım..ellerine sağlık.harika.
 
Geri
Üst