Allahın varlığını aklımızla anlayabilirmiyiz?

mislinay

Yeni Üye
Üye
Allahın varlığını aklımızla anlayabilirmiyiz?
Akıl, Allah’ın zatının varlığını bilir, ancak mahiyetini bilemez Henüz kendi mahiyetini bilmeyen insan aklının, böyle bir yola girmesi onu ancak şirke düşürür Çünkü Allah’ın zatı hakkında her ne düşünse bunlar onun kendi düşüncesinin mahsulüdür İnsan ancak Allah’ın yarattığı şu varlık alemini anlamaya çalışabilir, Onun mahlukatını tefekkür edebilir; zatını değil Onun zatının kutsî mahiyetini ancak kendisi bilir

Ne göz her varlığı görür, ne kulak her sesi işitir, ne de akıl her şeyi anlar Her şey Allah ın mülkü ve mahlûku Akıl ise o her şeyden sadece bir şey Ve her mahlûk gibi, o da mahdut, sınırlı Henüz bir hücreyi bile tam olarak izah edememiş, genin şifrelerini çözememiş Öte yandan galaksilere sınır biçememiş, semanın büyüklüğünü rakamlara dökememiş Kısacası, insan aklı henüz mahlûkat dairesini bütünüyle anlamış değil Bu hâliyle kalkıyor, hâlıkıyeti anlamaya, Allah ın mukaddes zatı hakkında tahminler yürütmeye zorlanıyor

Kaldı ki, akıl henüz kendini anlamaktan âciz Akıl nedir? Nasıl çalışır? Duyu organlarıyla edindiği bilgileri nasıl yoğurur? Hâfızadan nasıl yardım alır? Elde ettiği neticeleri hâfızaya ne ile gönderir? Bu ve benzeri nice sorulara insanoğlu cevap bulmuş değil Aslında aklın kendi mahiyetini bilmemesi insan için büyük bir irşat kapısı, büyük bir hidayet vesilesidir "Henüz kendini layığınca bilmeyen bir âletin öncülüğüne fazla güvenilmez" diye bir ikaz işaretidir

Hiçbir akıl kendi mahiyetini bilemez ve yine hiçbir akıl kendi varlığından şüphe etmez Bu, ilâhi hikmetin bir şifresidir Bu şifreyi çözebilen insan, ne bu âlemin bir sahibi olduğundan şüphe eder, ne de Onun kutsî zâtını anlamaya zorlanır

Her biri değişik özeliklere sahip ve farklı işler gören organlarımızı; "gözümüzü, kulağımızı, kalbimizi, ciğerimizi" bir an için şuurlu farz edelim ve onlara ruhu soralım, "Ruhu nasıl bilirsiniz?" Diyelim Bu organlardan, şuurunu yerinde kullananlar diyeceklerdir ki, o hepimizi idare eden ve hiçbirimize benzemeyen bir başka varlıktır Onun hakkında ne konuşsak, yalan olur Onu neye benzetsek hata yaparız

İkisi de mahlûk oldukları halde, bedenin organları ruhu anlayamıyor O halde, bir mahlûk olan akıl, kendi hâlikının kutsî mahiyetini nasıl anlayabilir? Onun mukaddes zâtını nasıl kavrayabilir?

Mahluk ve sınırlı olan insan aklı, bütün sıfatları sonsuz kemalde bulunan Allah ın zatını elbette idrak edemez Onun zatının kutsî mahiyetini ancak kendisi bilir

Resulullah Efendimiz (asm), Allah ın zatı hakkında tefekkür etmenin şirk olduğunu bize haber veriyor Yani, böyle bir düşünceye dalan insan Allah a ortak koşma yolundadır Çünkü, akıl neyi anlarsa, hâfıza neyi alır, hayal neye ulaşırsa, bütün bunlar tıpkı, gözün gördüğü, kulağın işittiği, dilin tattığı varlıklar gibi birer mahlûk olurlar Bu âletlerin hepsi yaratılmıştır ve bu terazilerin tartabildikleri de ancak mahlûk olabilir, hâlik olamaz Akıl mahluk olduğu gibi, onun düşündükleri de mahluktur İnsan, Allah ın zatı hakkında her ne düşünse, mahlukattan elde ettiği bilgiler ve görgüler çerçevesinde düşünecek ve mutlaka hataya düşecek, yanlış karar verecektir

Allah ı, kendi aklının sınırlı kalıplarıyla değil, Allah kelamı olan Kur’an ile bilen insan hakikate ermiştir Beşer aklının bu vadide konuşacağı sözler çok sınırlıdır Allah ın zatı gibi, sıfatları, fiilleri, isimleri, kullarından istekleri, emir ve yasakları hakkında da bu zayıf aklın gendi gücüyle bize söyleyeceği fazla bir şey yoktur
 
Geri
Üst