Ankilozan Spondilit Nedenleri Ve Tedavisi

Uzman SühaN

Administrator
Ankilozan Spondilit Nedenleri Ve Tedavisi
Ankilozan spondilit, omurgada hareket kısıtlılığına neden olan iltihaplı bir romatizma hastalığıdır. Yaklaşık her yüz kişiden 1’inde görülür. Hastalığa bağlı omurgaya esneklik sağlayan bağların ardışık kemikleşmesiyle, omurga adeta alçıya alınmış gibi sabitlenir. Bu da kişide bel ve boyun hareketlerinde kısıtlanmaya ve öne doğru kamburluğa neden olur. Daha ileri evrelerde, boyun hareketlerindeki ciddi kısıtlanmayla, baş hareket edemez, görüş alanı daralır ve kişi ancak tüm vücudunu çevirerek başına yön verebilir.


Hastalığın Belirtileri Nelerdir?
Ankilozan spondilitin belirti ve bulguları tipik olarak 40 yaşından önce özellikle 20’li yaşlarda başlar. Kadınlarda bazen 30’lu yaşlara kadar gecikebilir. Ancak mutlaka 40 yaşından önce bulgu verir. Çocukluk çağında da başlayabilir. Omurga dışında hastalığa bağlı, göz ve bağırsaklar gibi vücudun diğer bölümlerinde de iltihap gelişebilir. Ankilozan spondilitin kesin tedavisi yoktur, ancak tedaviyle şikayetlerin azalması veya kaybolması ve hastalığa bağlı sakatlığın önüne geçmek mümkündür. Bu nedenle ne kadar erken tanınır ve tedavi başlanırsa, o ölçüde başarılı sonuçlar alınır.


Hastalığın ilk işaret ve bulguları; özellikle sabahları yataktan kalktıktan sonra veya uzun süreli hareketsizlik sonrasında belin aşağısında ve kalçada gelişen ağrı ve tutukluk (katılık) hissidir. Bu belirtiler o kadar yavaş ve sinsi gelişir ki başlangıçta pek fark edilmez veya önemsenmez. Zamanla belirtiler kötüleşebilir, artabilir veya düzensiz aralıklarla seyredebilir. Hastada ayrıca bazen sağ bazen sol kalçada gelişen değişici kalça ağrısı, topuk ağrısı, derin nefes aldığında göğüs kafesinde ağrı ve kaburga üzerinde hassasiyet, gözde ağrı ve kızarıklık, uzun süreli karın ağrısı, kronik ishal, kilo kaybı gibi yakınmalar olabilir. Eğer;


7.jpg






Üç aydan uzun süren istirahatteyken gelişen bel ve kalça ağrınız/tutukluğunuz varsa,
Hareketle ağrılarınız azalıyor veya geçiyorsa,
40 yaşından genç iseniz,
Ağrı kesici aldığınızda azalıyor veya kayboluyorsa
Boyun-bel hareketlerinde ve her nefes alıp verdiğinizde göğüs kafesinizde ağrı ve kısıtlılığınız (katılık hissi) varsa; mutlaka bir romatoloji uzmanına başvurunuz.
Hastalığın Nedenleri ve Risk Faktörleri Nelerdir?
Ankilozan spondilite neyin sebep olduğu bilinmiyor; ancak HLA-B27 genini taşıyanların, hastalığa yakalanma riski fazladır. Türkiye’deki ankilozan spondilitli hastaların %80’i bu geni taşırken, Orta-Kuzey Avrupa’daki hastaların %95-99’u bu geni taşır. Bu nedenle aile öyküsü çok önemlidir. Eğer birinci derece akrabanızda ankilozan spondilit varsa, bu hastalığın sizde de görülme oranı yüzde yirmidir. Hatta ikinci derece akrabanızda bulunması bile, sizin için risk faktörü oluşturur. Ankilozan spondilit, erkekleri kadınlardan 2 kat daha fazla etkiler.




Ankilozan Spondilitin Komplikasyonları Nelerdir?
Ankilozan spondilit her hastada aynı seyretmez. Semptomların şiddeti ve komplikasyonların gelişimi de kişiden kişiye değişir.
Uveit (göz iltihabı); ankilozan spondilitin en sık görülen komplikasyonlarındandır. Hızlı gelişir, genellikle tek taraflı olup gözde kızarıklık, ışığa hassasiyet ve görmede bulanıklaşma olur.
Çökme Kırıkları; Ankilozan spondilitte hareketleri kısıtlanan omurgalarda mineral yoğunluğunun azalmasına bağlı (osteoporoz=kemik erimesi), omurgada çökme kırığı oluşur. Bu da hastanın duruşunu bozar (kamburluk gelişimi gibi), bazen omurilik sinirine ciddi baskı oluşturarak, şiddetli ağrı ve fonksiyon kaybına neden olabilir.



Nefes darlığı; hastalığa bağlı kaburgaların göğüs kafesine önde ve arkada tutunmalarını sağlayan bağların etkilenmesiyle gelişir. Akciğerlere her nefes almada yeterince havanın girmesi ve çıkışı zorlaşır. Nadiren akciğerin her iki üst lobunu tutan inflamasyon gelişebilir.
Kalp problemleri; ankilozan spondilitte nadir gelişmekle birlikte, kalpten çıkış noktasında aortta genişlemeyle, aort kapağında yetmezlik ve buna bağlı kalp yetmezliği gelişebilir.
Kauda ekuina sendromu; nadir olmakla birlikte ciddi bir nörolojik bulgudur. Ciddi sinir basısı nedeniyle cerrahi tedavi gerektirir.



Doktorunuza başvurduğunuzda; bel-boyun ağrısı ve diğer yakınmalarınız, aile hastalık öykünüz sorgulanır. Sistemik muayeneye ilaveten boyun ve bel hareket açıklığınız ve derin nefes alıp-verdiğinizde göğüs çapınızdaki değişim, mezura ile ölçülür. Kalçanızda belli noktalara basarak ve bacağınızı hareket ettirerek ağrı olup olmadığı sorulur.


Görüntüleme Testleri:
Direkt filmler ile ankilozan spondilitin etkilediği eklem ve kemiklerin görüntüleri alınabilir. Ancak hastalığın erken döneminde hastalığa özgü görüntüler olmaz; hatta normal olabilir.
Manyetik rezonans görüntüleme (MRI): Radyo dalgaları kullanılarak alınan bir görüntüleme şekli olup, tomografiye göre daha az radyasyon maruziyeti söz konusudur. Ankilozan spondiliti görüntülemede tomografiden daha hassas olduğundan, bugün artık tomografinin yerini almıştır. Hastalığın erken dönem tanısında çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Ankilozan spondilitte sakroiliak eklemler mutlaka tutulduğundan, MRI ile bu eklemlerdeki iltihabin (inflamasyonun) gösterilmesi; kronik bel ağrısı olan bir hastaya erken tanı koydurur.


Laboratuvar Testler:
Ankilozan spondiliti gösterecek özel bir laboratuvar test bulunmamaktadır. Bazı kan testleri (eritrosit sedimantasyon hızı, CRP gibi), vücutta inflamasyonu gösterebilse de, her ankilozan spondilitli hastada yükselmeyebilir. HLA-B27 geni bakılabilir, fakat bu geni taşıdığı halde kişi, ankilozan spondilit olmayabilir veya aksine bu geni taşımadığı halde ankilozan spondilit gelişebilir.
Tedavi ve İlaçlar:
Tedavinin amacı, ağrı ve tutukluğu gidermek, spinal deformite ve komplikasyonları önlemek veya geciktirmektir. Kalıcı hasar gelişmeden erken dönemde verilen ankilozan spondilit tedavisi, çok başarılıdır.
İlaçlar: Nonsteridal anti-inflamatuar ilaçlar (NSAİİ) - naproksen, indometazin, diklofenak gibi ilaçlar, ankilozan spondilitin tedavisinde en sık kullanılan ilaçlardır. Bunlar inflamasyonu, ağrı ve tutukluğu giderir. Ancak bu ilaçlar, mutlaka mide koruyucu ilaçlarla alınmalı ve uzun süreli kullanımda olası yan etkileri açısından takip edilmelidir.



NSAİİ’ların faydalı olmadığı veya kullanılamadığı durumlarda; tümör nekroze edici faktör blokerleri (anti-TNF), doktorunuz tarafından uygun görülürse başlanır. Bu tedavilerin de damar ve cilt altı yoluyla uygulanan formları bulunmaktadır. Şu anda kullanılan anti-TNF ilaçlar;
İnfliximab (Remicade), Adalimumab (Humira), Etanercept (Enbrel), Golimumab’dır (Simponi-Türkiye’de yeni pazara giriyor).


TNF blokerlerinin, enfeksiyonlara hafif yatkınlık, latent tüberkülozun aktivasyonu ve daha nadiren bazı nörolojik problemlere ve ilaca bağlı lupus gibi bazı yan etkileri olabilir. Bu tedaviler iç hastalıkları uzmanı, romatoloji uzmanı, enfeksiyon hastalıkları ve/veya göğüs hastalıkları uzmanları tarafından 2-3 aylık yakın takip altında kullanılmaktadır.
Egzersiz: Egzersiz bu hastaların olmazsa olmazıdır. Eklem hareket açıklığı ve germe egzersizleri, hastanın duruş ve esnekliğinin korunması için gereklidir. Bunlar boyun, sırt ve bel için germe; göğüs kafesinin esnekliğini (akciğer kapasitesini) korumak için solunum egzersizleri gibi egzersizlerdir. Bir fizyoterapist eşliğinde öğreneceğiniz bu egzersizler, hayatınızın bir parçası olup, her sabah ve gün içinde de tekrarlayabilirsiniz. Yüzme, pilates, yoga gibi sporlar önerilirken, travmaya açık sporlardan (futbol, basketbol, voleybol vs.) kaçınmalısınız.



Hayata Dair Öneriler: Mümkün olduğunca yastığınızı alçak tutun, yatak ve yastığınız omurganızın şeklini alabilen (visko-elastik) özellikte olmasına dikkat edin.
Mutlaka, ama mutlaka sigara içiyorsanız bırakın. Hastalığa bağlı, her nefes alıp vermede göğüs kafesinin yeterince esneyememesi nedeniyle, akciğerlere yeterli hava giriş çıkışı olmayacaktır. Sigaranın da katkısıyla, amfizem başta olmak üzere daha ciddi akciğer problemleri sizi beklemektedir. Sigaranın, zaten tartışmasız tıkayıcı akciğer hastalığına ve kansere neden olduğu, artık herkes tarafından bilinmektedir.



Ankilozan spondilitli hastalar! Yapacağınız çok şey var. Hayattan kopmayın. Hastalığınızla ilgili internet ortamında araştırma yaparken, bilgi kirliliğine veya gereksiz korkulara kapılmayın. Hastalığınızla ilgili oluşturulmuş destek gruplarına ulaşarak, aynı hastalığa sahip kişilerle tanışın ve onların hikayelerini, duygularını ve baş etme yollarını öğrenin ve sizinkileri paylaşın. Hastalığınızla barışık olun ve onunla yaşamayı öğrenin. Sizinle aynı hastalığa sahip milyonlarca insan olduğunu unutmayın. Hastalığın genetik yatkınlığını göz önüne alarak, yakınlarınızdaki bel ağrısını önemseyin. Hatta bilinçli bir hasta olarak, çevrenizdeki benzer bel ağrısından yakınan kişilere, bunun önemsenmesi gereken bir durum olduğunu anlatarak bir romatoloji uzmanına yönlendirebilir ve onların da hayatlarında farklılık yaratabilirsiniz. Çünkü dünyada birçok ankilozan spondilit hastası, tanı alamayıp, ileri evre sakatlıklarla yaşamakta ve hayattan kopmaktadır.
 
Geri
Üst