Aşk Kapıyı Çaldığında

sevde 7

Daimi Üye
Üye
Aşk Kapıyı Çaldığında
aşk hikayeleri, duygusal aşk hikayeleri, aşk, aşkın insanlar üzerindeki etkisi, aradığınız herşey burda melekler...

uzgun-adam-5529.jpg


aşk söyletir dert dinletir diye boşuna dememişler öyle değilmi.

Aşkla ilgili herşey anlamını senle yitirdi

Çünkü sen gittin.


.....dün


Dün başka bir şehrin kokusunda denizi soludum özlemle. Ay denizin

tepesindeydi. Bıraksalardı, kalsaydım kayalıkların başında.

Dalgaların karşısında, bütün dünya sırtımın arkasında.

Dün, bugün, yarın. Aslında ne zaman? Zaman ne? Zamanımız ömrümüz

kadar ancak. Yaşımızsa yaşamışlığımızdan daha az.

Yoktun! Hüzün şarkıları vardı dilimde, düşlerimde. Gül bahçelerinin

kokusu sinmişti uykularıma bilmezsin. Bir cümle değil ki aşklar, bir

satır değil ki duygular. Düşlerim kadar uzun olamaz ki bütün

yazdıklarım, yazılanlar. Umutlarım kadar büyük olmalı sevgilerim.

Yazık şeyler, boş inançlar, duyarsızlık. Hiç kimse değil herkes. Ama

birşey, tek bir şey için; Yaşamak mümkünken yaşamak için.

Düzgün alıntıları var kararsız yaratmaların hayatımızda. Eğri birşey

var aralarında, isteksizlik gibi, yılmışlık gibi. Bezgin bir görüntü

var yüzümde savaşıyor da yeniliyor gibi.

O, benim! Yüzüm aydınlatıyor gerçekleri. Bir denemeydi yalnızca. Bir

yaz sıcağı denemesi. Olası bütün özgürlüklerle sarılmak güneşe.

Sahip olduğum bütün yalnızlıklarla, yalnız kalmak o uzak deniz

şehrinde. Bir uzaklaşmak çabası kendimce. Bir boşluğu dolu dolu

yaşamak .

Sözcükler maviye boyandı uzaklarda, özlemler martılara yüklendi.

Orası denizdi. Bir satır öncesiydi. Hiçbirşey eskisi olamazdı!..

Olmamalıydı. Varlığını hissettiğin ama yaşayamadığın duyumsamalar

vardır. Aslında gerçektir, aslında yaşanasıdır, aslında senindir.

Ama buna hazır değilsindir bütünüyle. "Bu bir başlangıç olmalı"

diye düşündüğün şey ne kadar somutsa, sen de o kadar soyutsundur.

Seni gerçekten rahatsız edense; bir sebep bulamayışındır

davranışlarına.

Belki sebep oradaydı, yalnızca sen göremiyordun. Bir isimdi belki,

bir geçmişti, geçmişindi, öncendi; düşünmekten korktuğun. Tekrar

yaşamaya cesaret edemediğin bir süreçti.
Bekledin öylece ve beklemeye aldığın diğer herşey vardı bir yanda,

ben gibi. Ve aslında nedir olması gereken, yapman gereken bilmeden.

Dünyanın en tepesinde ve yalnız olmayı düşleyerek bakıyorum güneşe.

Yalnızca bir bakış uzaklığında mavi. Suda mavi, havada mavi.

Gördüğüm ve düşündüğüm herşey biraz mavi.
Sessizliği çözen dalga sesinde uyanıyor gerçekler uykusundan. Bu

umutsuzluk: Gerekçesiz geç kalması yaşamın anlamının...
Kapalı kapıların ardında kaldı yürekler
Yazamadı şiirini, söyleyemedi şarkısını sözcükler.
Siz, geniş zamanlar umuyordunuz,
çirkindi dar vakitte bir sevgiyi söylemek.
Ama hep dardı vakitleriniz
çünkü yüreğiniz dardı sizin.
Bana hiç sevmediğinizi söyleyin...
Ve sen, çocuk düşleriyle yarattığım sevgili, yalnızlığı seçiyorsun

belki zorlayarak kendini. Gidip de bir daha dönmediğindir, ardında

kalan. Sırasız yaşadığın bütün o sevgiler boşluklarını tamamlayacak

hayatının. Oysa koparıp almalıydın kendini bütün o yanılgılardan.
Hiç konuşamadıklarımızı yazıyorum şimdi. Gidiyordun. Gidiyordun

zaten. Gidiyordun sen. Hiç yaşamadıklarımızla gidiyordun. Hep

yapmayı isteyip de yapamadıklarımızla. Daima ertelediğin herşeyle

birlikte gidiyordun.
Seni değil kendimi son kez uğurluyordum. Giden bendim aslında. Sen

kaldın. Sen hep o sende kaldın çünkü. Bütün çelişkilerinde, bütün

korkularında kaldın.
Çok zaman geçmedi. Yalnız kaldı, konuşamadı, içine döndü bir çiçek.

"Boşuna bir bekleyiş." dedi bütün dünya, inanmadı. "Anlayacak"

dedi. "Anlamalı sevginin gücünü."
İzleri bile kalmadı seninleliğin. Hevesleri yok ettin ya, umutsuz

kaldı gözler, ağlayamadı bile.. Yokluğunla bitti sözcükler. Sen

gittin.
Aynı sonların devamında aynı başlangıçları yaşamamak için

öğrenmeliydin bazı şeyleri.
Birgün kendi gökyüzüne bakarken, hatırlayacak mısın söylediklerimi?

"Sevmek yürek ister. Sevgi yüreğini ister, vermelisin. Sevgiye

yüreğini vermelisin!"







Yarın uyanacağın yeni gün, yeni biri olmayacaksın. Ne yazık, dünya

da aynı dünya olacak. Değişebilecek tek şey yaşama bakışın olabilir.

İyimserliğin ve kötümserliğin çok ince bir çizgide ayrılıyor

birbirinden. Bu içindeki sevgi çokluğuna bağlı. Mutlu yada mutsuz

olabilirsin. Yaşamının anlamı kendi içinde saklı, aramaya hazır

mısın? Aramayı ister misin? Sen ne kadar sensin, bu ne kadar senin

yaşamın? Gördüğüm sensin. Ya göremediğim sen? Bulmaya çabaladığım

fakat bulamadığım sen... Ulaşamadığım sen...
Çok şeyi göze almıştım oysa. Yıkıntıların ardından yine yeni bir

savaşı bile. Sen de savaşlardan geliyordun çünkü. Yaraların vardı,

anlıyordum. Olabilirdi, yapabilirdik. Korkmasaydın, vazgeçmeseydin.

Bugün sana bunları yazarken düşündüklerim, düşlediklerimin yarısı

bile değil. İzin verseydin.. Paylaşabilseydim. Anlatabilseydin.

Dinleseydim. Söyleseydin!.. Söyleyebilseydin..
"Umut ettiğim kadar olabilir miydi" diye düşündüğümde, bir neden

bulamıyorum. Ve sen ayrıntıları nasıl gözardı edebildin vazgeçerken?

Yaşadıklarımı, düşündüklerimi, ben kadar yakın hissederek paylaştım

seninle. Belki alışık olmadığın kadar güvenerek. İçimden geldiği

gibi, öylece. Ne yapayım ben böyleyim. Bu hataysa eğer, daha önce de

aynı hatayı yapmıştım. Keşke anlasaydın... Sevgiyi bu kadar kolay

harcayamam ki.
Bir uzun yolun ortasında, kendi doğrularımdan yada yanlışlarımdan

vazgeçmeyi düşünerek gitmiştim sana. Ya sen bana gelmeyi

başarabildin mi? Kendinle hesaplaşmaların vardı: Kabullenemeyişler,

zorlamalar, geriye dönüşler, dönemeyişler... Bir gelecek endişesi

taşıyordu korkuların pişmanlık duymamak için. Peki ya kaybetmek

korkusu yok muydu içinde? Kendi kendinden kaçıyordun. Kendi

sevgilerinden. Sevgi sadakat ister, ona sadık kalmalıydın.
Yarın bunları hiç düşünmeden yaşıyorken, bütün gerçekliğin yığılacak

üstüne, belki hiç anlamayacaksın neden bittiğini. Buna izin

vermeyecek etrafına ördüğün duvar. Dün de o duvar vardı, yarın da

olacak. Sen onu yıkmadığın sürece, o seni gizleyecek ardında.

Dün ardarda yaşadığımız yanlışlar için geçmişi yargıladıysak eğer,

bugün de aynısını dün için yapacaktık. Bu yüzdendi, bugünü doğru

yaşamak çabası. Bu yüzdendi, seslenişim. Bu yüzdendi, sessizce

gitmeyişim...
Yıldızları gördüm denizin hemen üzerinde. Yanyanayken, binlerce

kilometre uzaklardı birbirlerine. Gözlerimde aç bir tebessüm, bir

kez daha yanıldığımı gördüm yalnızlığımda. Boşuna bir çaba gördüm

umutsuzluğunda. Sende ben, geçmişimi gördüm, dünü gördüm.. Dün sen o

geçmişe gömüldün





 
Geri
Üst