Ben seni unutmak için sevmedim

Beyazca

Yeni Üye
Üye
Ben seni unutmak için sevmedim
ben seni unutmak için sevmedim nota ben seni unutmak için sevmedim notası akor notaları


Bir gün ansızın, yüreğinin en eski köşesi, uzun yılların gerisine saklanmış bir yara, bir hayal, bir fotoğraf bütün dehşetiyle fırlayıp öne, seni saçlarından tutarak büyük girdaplara doğru çeker. Bir vakitler ağlayamadığın bir aşka, belki on yıl sonra, bugün, iki damla yaş düşürürsün. Bir demli çay, bir simit ve bunların yanına iliştirilmiş bir paket sigara, seni bir fotoğraf karesinin içinden çıkarıp, geçmişin sisli, flu ve insanın içini kanatan kaldırımlarına atar. Bütün şiirlerde kaldırımları, bütün kaldırımlarda bir büyük şiiri ararsın. Ve aslında aradığın her şeyin içinde itiraf edilmemiş, sende gizlenmiş, itinayla saklanmış bir aşkın silueti dolaşır. Bir bıçağa benzeyen bu siluet, kalbinde açtığı deliği, sarhoş salınımlarla, her gün biraz daha genişletir. On yıl mesela, her gün biraz daha derinleşir acı ve her gün biraz daha derine gömerek onu, yeni yeni umutların ardına düşersin. Her yeni, o eski resmi biraz daha büyütür sadece. Ellerinden, gözlerinden, gövdenden, hayallerinden, işinden gücünden daha büyük olan bu resmi bir gün hiç taşıyamaz hale gelirsin ve yara bütün şiddetiyle patlar.

Lanetli bir aşk bu. Dokunduğu her şeyi yakan, her şeyi kocaman bir girdabın içine doğru çeken, mor, şekilsiz ve her şekle giren bir aşk. Geride sadece kül, sadece kül ve sadece kül bırakan bir şey benim anlattığım. Aslında anlatmak filan değil bu. Aksine, hiçbir şeyi anlatamamanın kızgınlığıyla ve geçmişte bir yerlerde doğru cümleleri kurmayı becerememiş bir adamın öfkesiyle konuşuyorum şu an. Bir insan, hayatının en büyük tokatlarını kendisine atar. O tokatların izi, birilerinin attığı gibi suratta değil, ruhun derinliklerindedir. Ve ruh ağır ağır, sinsi sinsi ve kimseye belli etmeden kanar. İki ayağının üzerinde sağlam durduğu zannedilen bir adam, mesela bu satırların yazarı, bir pelteye dönmüştür aslında ve bütün kemikleri kırılmış bir çığlığı yürek diye peşinden sürükler. Yürek diye gösterdiği şey, eprimiş, berkitilmiş, incinmiş ve dünyanın en kalabalık otobanının ortasına atıldığı için otomobiller tarafından parça parça edilmiş bir kedi ölüsüdür. Bir kedi ölüsüdür aşk.

Beyninin arka odalarına kilitlediğin masum bir hatırayla hiçbir yere varamazsın.

Ne sen masumsun artık, ne de o hatıra. Birbirinizi eriterek ve tüketerek harflerinizi, okunaksız bir yazıya dönüşürsünüz. Okunaksız yazıları seviyorsun elbet, biliyorum. Herkesten sakladığın bir labirentte tek başına dolaşmak gibi bir şey bu. Işıksız, pusulasız, haritasız kalmak güzeldir bazen. Ve hep ışıksız, hep pusulasız, hep haritasız kalmak da. Belki bu yüzden sevmiyorsun aydınlıktan bahsedenleri, gelecek güzel günleri anlatanları, kılavuzları, kılavuz gemileri, rehberleri. Belki bu yüzden ölüyorsun sen. Sıkışıp iki şeyin arasına, bir hatırayla bir gerçekliğin arasına sıkışıp, kağıt gibi oluyorsun. Kağıt gibi bakıyorsun gidenlere. Yol kenarına kaldırılmış bir ölünün üzerine serilmiş bir kaç parça kağıt gibi. "Ben seni unutmak için sevmedim" diyor şarkı ve bundan başka her şeyi unutuyorsun. Her şey bu.

alıntıdır​
 
Son düzenleme:
Geri
Üst