Bilinen bilinmeyen kul hakkı nasıl ödenir?

Uzman SühaN

Administrator
Bilinen bilinmeyen kul hakkı nasıl ödenir?
Sahipleri biliniyorsa, kul haklarını ödemeli veya helâlleşmeli, ona iyilik ve dua etmeli. Hak sahibi, ölmüşse, ona dua ve istigfar edip, çocuklarına vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalı. Çocukları ve vârisleri bilinmiyorsa borç miktarı parayı veya malı, fakirlere sadaka olarak verip sevabını hak sahibine niyet etmeli. Ayrıca, yaptığımız bütün iyiliklerin sevabını hak sahiplerine hediye etmelidir.

Cenab-ı Hak, o kadar merhamet sahibidir ki, biz sevaplarımızı hak sahiplerine verdiğimiz için, o sevaplardan bizi mahrum bırakmıyor. Aynı sevabı bize de veriyor. Bu bakımdan yaptığımız her iyiliğin sevabını üzerimizde hakkı olanlara, ana babamıza, arkadaşlarımıza, bütün Müslümanlara hediye etmeliyiz. Kendi sevabımızdan hiç eksilme olmaz.

Hakkımı helal etmem
Sual: Hanım, (Hakkımı helâl etmem) diye yemin etti. Ne yapmak gerekir?
CEVAP
Önce gönlü alınır, hakkını helal eder; sonra da yemin kefareti verirse, bu iş halledilir.

Kıymalı pide
Sual: Fırına verdiğimiz patatesli pideleri, fırıncı başkasına vermiş. Bize kıymalı pide kalmış. Fırıncı bunları da siz alın, dedi. Ne yapmak gerekir?
CEVAP
Kıymalı pidelerin sahibi biliniyorsa, gidip helâlleşmeli. Sahibi belli değilse, yiyen için bir mahzuru yoktur. Fırıncı, yanlış verdiği için, ihmali varsa, günahı ona ait olur. İhmali yoksa ona da günah olmaz.

Egzozdan çıkan kıvılcım
Sual: Ekin biçerken, biçerdöverimin egzozundan çıkan kıvılcım, tarla sahibinin ürününün bir kısmını yaktı. Bunu benim ödemem gerekir mi?
CEVAP
Bir kasıt ve ihmal olmadıkça, ödemek gerekmez. İhmal varsa ödemek gerekir.

Hamamda çamaşır yıkamak
Sual: Özel banyolara gidince, çamaşırlarımı da yıkıyorum. Mahzuru var mıdır?
CEVAP
Su sarf etmek üzere hamama gidilmiştir. Âdet üzere su sarf edilir. Bu bakımdan çamaşırları yıkamakta mahzur yoktur.

kul hakkı nedir.jpg


Sual: Ahirette ihtiyacımız olur diye hakkımızı Müslüman olana helal etmemek daha uygun olmaz mı?
CEVAP
Hayır. Helal etmek daha iyi olur. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. Eğer biz hakkımızı bir Müslümana helal edersek, hakkımızdan daha çoğunu Allahü teâlâ bize ihsan eder. Sadece Müslümanlara değil, kâfirlere de hakkımızı helal etmemiz iyi olur.; hatta kıyamete kadar devam edecek olan haklarımızı helal etmeliyiz. Orada kul hakkından hesaba çekilmek, hesaplaşmak büyük derttir. Bu dertten de kurtulmak için, Ahiretteki ihtiyaçlarımızı düşünerek herkese hakkımızı helal etmek iyi olur.

Hak borcu affedilmez
Sual: Bir arkadaş, özel şirkette çalışırken, patronun gıybetini yapıp, şirketin para ve bazı mallarını çalıyormuş. Bir gün yakalanmış. Nasıl affettirmişse kendini affettirmiş, mahkemeye gitmekten kurtulmuş. Ayrıca bu işin dinen bir sorumluluğu var mı diye soruyor.
CEVAP
Anlattığınıza göre, gıybet ve hırsızlık etmiş. Bunları hak sahibi helâl etse de, haram işlenmiş oluyor. Yani patronun affetmesiyle, günahtan kurtulmuş olunmuyor. Bir kimse, birinin şarabını çalıp içse, o kişi helâl etse de, hırsızlık ettiği ve şarap içtiği için, Allahü teâlâdan da af dilemesi gerekir. Ceza kanunlarında bile, hırsızı mal sahibi affetse de, hırsızlıktan kamu davası açılıyor, suçu sabit görülürse, mal sahibinin affetmesine bakılmadan hırsız cezalandırılıyor.

Demek ki, hırsızlık edeni patron affetse de, tevbe etmemişse günahları affolmaz. (Patron görmezse yine çalarım) diyorsa günahı devam eder.

Sual: Allahü teâlâ tevbe edince bütün günahları affediyor da, kul hakkını niye affetmiyor?
CEVAP
Kul hakkı olmayan günahlarda, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riayet edilmemiş olur. Şartlarına uygun tevbe edilince, muhakkak affedilir. Kul hakkı olan günahlardaysa, hem Allahü teâlânın emrine isyan vardır, hem de, o kimsenin hakkı geçmiş olur. Tevbe edilirse, Allahü teâlâ yine günahı yani kendi hakkını affeder; fakat kul hakkı için, maddi bir haksa, sahibine geri vermek, diğer haklar içinse, hak sahibiyle helalleşmek gerekir. Kul hakkının önemi büyüktür; ama Allahü teâlâ isterse, kul haklarını da affedebilir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Denizde şehit olanların, bütün günahları, hatta kul hakları da affolur.) [İbni Mace]

Peki, karada ölen şehitlerin veya salihlerin kul haklarını affetmez mi? Elbette affedebilir. Allahü teâlâ, hak sahibine, (Bu şehitte, bu gazide, bu salih kimsede, ne kadar alacağın var?) diye sorar. Alacak sahibinin, o alacak kadar günahını affeder, günahı yoksa o kadar sevab verebilir; ama bu dereceye yükselmek de zordur. Onun için, kul hakkıyla ölmemeye gayret etmelidir!

Kul hakkı
Sual: Zararlı bir kitap, camiye konmuş. Bir arkadaş, zararlı diye kitabı alıp yakmış. Kul hakkı geçer mi diye soruyor?
CEVAP
Zararlı şeyleri yok etmekle, kul hakkı geçmez.

Randevuya gecikmek
Sual: Mazeretsiz randevuya geç kalmak kul hakkına girer mi?
CEVAP
Müslüman, randevusuna yani sözüne sadık olmalı, mazeretsiz randevuya geç kalmamalı. Trafiği ve her türlü şartları düşünerek, mümkünse randevu yerine 10-15 dakika önce gelmeli. Vakit nakittir. Kimsenin vaktini çalmaya hakkımız yoktur.

Hak helâl etmek
Sual: Bir kimsenin, (Kıyamete kadar olan bütün haklarımı helâl ettim) demesi caiz midir?
CEVAP
Caizdir ve çok iyi olur. Haklarını helâl eden âhirette kazançlı çıkacaktır. (Ben falancaya hakkımı helâl etmiyorum) dememelidir. Şahsen ben, Kıyamete kadar olan bütün haklarımı kâfir Müslüman herkese helâl ettim.

Zarar vermek
Sual: Kazaen birinin arabasını çizen ve plakasını da alamayan kimse ne yapar?
CEVAP
Verdiği zarar kadar parayı, Müslüman bir fakire vermelidir.

Dolmuş ücreti
Sual: Dolmuş ücretini vermeyi unutan, dolmuşçuyu da tanımayan kimse ne yapar?
CEVAP
Dolmuş ücreti kadar parayı, Müslüman bir fakire vermelidir.

Evi boş tutmak
Sual: Anadolu’da oturuyorum. Yazın gezmeye gelince kendim otururum diye İstanbul’daki evimi kiraya vermiyorum. İhtiyaç sahibi müslümanlar varken, evimi boş tutmam günah olur mu?
CEVAP
Evet, günah olur. Boş duracağına, uygun fiyata bir müslümana kiraya vermelidir.

Kâfirle helalleşmek
Sual: Hristiyan arkadaşlarımızla nasıl helalleşebiliriz? Ne demeliyim onlara?
CEVAP
Üzerimdeki maddi manevi haklarını bana bağışla denir. Mesela İngilizce şöyle denebilir:
"Forgive all your spiritual and material claims on me."
O da, okeylerse mesele kalmaz.

“Hakkını helal et” demek
Sual: Biz bir istekte bulunmadan, biri gelip bize yardım ediyor. Biz de ona, (Hakkını helal et!) diyoruz. Demesek hakkı bize geçmiş olur mu? Yani bu, kul hakkı olur mu? Markette de, (Paranın üstü kalsın) diyoruz. Kasiyer, (Hakkını helal et!) demese, parayı rızasıyla bırakanın hakkı geçiyor mu?
CEVAP
Yardımı kendiliğinden yaptığı için ve paranın üstünü kendiliğinden almadığı için hak geçmiş olmaz, ancak iyilik edene teşekkür etmek gerekir. Kendiliğinden yardım edince bir hak geçmez, çünkü biz istemeden yapmıştır, fakat devam eden bir yardım ise, bizim rızamız dâhilinde yapıyor demektir. O zaman, (Hakkını helal et!) demek gerekir. Mesela arabayla giderken, bazı çocuklar bir bezle arabanın camını siliyorlar. Biz yapmayın dediğimiz hâlde yaparlarsa hak geçmez. Biz sükût eder, yapmalarına rıza gösterirsek, onlarla helalleşmek veya birkaç lira vermek gerekir.

Çalınan şeyler
Sual: 14-15 yaşlarında büluğa erdiğim sırada, marketten çaldığım çikolata, sakız gibi şeyleri, oraya nasıl öderim? Onlara çaldığımı söyleyemem. Hangi yolla ödenebilir?
CEVAP
Çok yolu var. Önce, çalınan kadar şeyler alıp, götürüp yerlerine habersizce konur. Bu yapılamazsa, mesela gidip üç tane çikolata alırsınız. Daha sonra markete uğrayıp fişinizi gösterirsiniz ben üç tane çikolata istemiştim, üç yerine yanlışlıkla beş tane verilmiş. İkisini iade ediyorum dersiniz. Diğer çaldıklarınızı da buna benzer bir yolla ödersiniz. Bu da mümkün değilse, bedeli fakirlere verilir.

Hak helal etmek
Sual: Bende, mâlî, nefsî, ırzî ve mahremî gibi çeşitli hakları olan bir kişiye, bu hakları teker teker saymadan, (Bana bütün haklarını helal ettin mi?) desem, o da, (Evet, hepsini helal ettim) dese, haktan kurtulur muyum?
CEVAP
Evet. Helalleşirken günahı bildirmeyip, bendeki haklarını affet demek, caizdir. (İslam Ahlakı)

Bir kimse, diğerine, (Benim üzerimdeki bütün haklarını bana helal et) dese, o da (Helal ettim) dese, bütün haklarını helal etmiş olur. Şayet hak sahibi, o şahsın üzerinde bulunan haklarını biliyorsa, hem hükmen, hem de diyaneten, teklif sahibi olan şahıs, bunlardan kurtulur. Şayet bilmiyorsa, bütün âlimlere göre, hükmen kurtulur, fakat diyanet yönüne gelince, İmâm Ebu Yusuf’a göre, bundan da kurtulur. Fetva da böyledir. Hulâsa’da da böyle bildiriliyor. (Fetava-i Hindiyye)

Bir kimseye, (Bütün haklarını helal et) dense, o da (Helal ettim) dese, bu hakların ne olduğunu bilmese de, İmam-ı Ebu Yusuf’a göre helal etmiş olur. Fetva da böyledir, çünkü bilinmeyen haklar için helalleşme bu ümmete mahsustur. (Berika)

Kişinin gizlemeye çalıştığı bir ayıbını söylemek uygun olmaz. Ancak üstü kapalı olarak, bu konularda ondan helallik talebinde bulunur. Eğer gıybeti ona bildirmek fitneye sebep olacaksa, o zaman onun için Allah’tan af talebinde bulunur. Meçhul hakları ibra etmenin, biz Hanefîlere göre caiz olması, buna delildir. (Redd-ül muhtar)

Paranın geçmediği yer
Sual: Bir yazıda, (Âhirette hatır gönül dinlenmez, para pul geçmez) deniyor. Peki, âhirette peygamberler, âlimler, melekler, şehitler şefaat etmeyecek mi?
CEVAP
Şefaat ayrı bir konudur. Burada kul hakkından bahsediliyor. Bir hadis-i şerif meali:
(Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü âhirette altının, malın [paranın pulun] değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevabları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.) [Buhari]

O yazıdaki hususla hadis-i şerifte bildirilen hususlar aynıdır. İmansızlara hiçbir şefaat yoktur. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Artık şefaat edicilerin [peygamberlerin, meleklerin, salihlerin, şehitlerin] şefaati, onlara [kâfirlere] fayda vermez.) [Müddesir 48]

(O gün zâlimlerin, ne dostu, ne de şefaatçisi vardır.) [Mümin 18]

Görüldüğü gibi, imansızlar için, âhirette hatır gönül geçmiyor. İmanı varsa, elbette şefaat hakkı olanların, hatırı gönlü yani şefaati geçerlidir. İmanlı olup da üzerinde kul hakkı varsa, yine para pul veya hatır gönül geçmiyor. Kul hakkı için, ya kendi sevabından veriyor veya hak sahibinin günahlarını yükleniyor. Kul hakkı olmazsa, diğer günahlar için şefaat hakkı elbette vardır.

Çocukla helâlleşmek
Sual: Bir çocuğu döven veya ona bir iş yaptıran yahut çocuğun verdiği hediyeyi alan kimsenin, çocukla helâlleşmesi yeterli midir?
CEVAP
Ana-babasından veya velisinden izinsiz, akıl baliğ olmayan bir çocuğun verdiği hediyeyi almak, kullanmak caiz olmaz. Çünkü akıl baliğ olmayan çocuğun, ana-babası dâhil, hiç kimseye hediye vermesi sahih olmaz. (Redd-ül-muhtar)

Dövdüğümüz çocuğa hakkını helâl et desek, o da helâl etse, bu geçerli olmaz. Çocuğa iş yaptırsak, sonra da hakkını helâl et desek, ettim dese geçerli olmaz. Ya çocuğa ücretini vermeli veya velisiyle helâlleşmelidir.

Bankanın borç silmesi
Sual: Bir kimse ölünce, bazı bankalar onun borçlarını siliyormuş. Banka silince, o kişi dinen borçtan kurtulmuş oluyor mu? Ahirette ona borcu sorulmayacak mı?
CEVAP
Banka borçları silince, ona hediye etmiş oluyor. Ölen kişi sorumluluktan kurtuluyor.

Kul hakkının önemi
Sual: Kul hakkı çok önemli olsa da, ben hiç korkmuyorum. Her zaman, kazandığım sevabları üzerimde kul hakkı olanlara bağışlıyorum. Kul hakkı olanlar, âhirette benden bir şey istemeye hakları olmaz diye düşünüyorum. Düşüncem doğru mudur?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bir kimse, Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez. (2/66, 87)

Kul hakkını, Allahü teâlânın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan, hak sahipleri ile helalleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvan hakkı bulunanı Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehenneme girip, cezalarını çekeceklerdir. (Hadika)

Kıyamet günü, bir dank [yarım gram gümüş] hak için, cemaatle kılınmış ve kabul olmuş 700 namazı alınıp, hak sahibine verilecektir. (Dürr-ül-muhtar)

Cemaatle kılınıp ve kabul olmuş sevabı yoksa ne olacak? Hak sahibinin günahları, kul hakkı olan kimseye yüklenip Cehenneme atılacaktır.

Durum böyle olunca, kul hakkından çok korkmak, hiç kimsenin kalbini kırmamaya çalışmak lazımdır.

Eşit paraya farklı iş
Sual: Çalıştığım iş yerinde, herkesten eşit para alınarak aylık para toplanıp çay, şeker gibi malzemeler alınıyor. Kimisi çayı çok içiyor, kimisi az. Bazılarının misafirleri çok geliyor. Yani aynı oranda içilmiyor. Bunun bir mahzuru var mı?
CEVAP
Bu, baştan bilinen bir şeydir. Az içelim, çok içelim eşit para veriyoruz. Yani anlaşmamız böyledir. Zaten eşit sayıda misafir de gelse, eşit çay içmek mümkün değildir. Anlaşma böyle olduğu için az veya çok çay içmenin mahzuru olmaz.

Bunun gibi, oradakiler beraber yemek yiyelim diye eşit para toplayıp, peynir, zeytin, domates, ekmek alıp sonra yeseler, kimi az kimi çok yiyecektir elbette. Bu başta bilindiği için mahzuru olmaz. Yine bunun gibi, sitelerde apartman katlarında kimi girişte oturur, hemen hemen asansörü hiç kullanmaz. Onuncu kattaki ise en çok kullananlardan biri olur, ama anlaşma gereği eşit ücret alınırsa mahzuru olmaz.

Mesaiyi aksatmak
Sual: Bazı arkadaşlar internette veya basında ilginç gördükleri şeyleri bana ve başkalarına gönderiyorlar. Bunlara bakayım derken mesaimi aksatıyorum. İşlerimi yetiştirmek için acele edince de, baştan savma gibi oluyor. Bundan dolayı vebale giriyor muyum?
CEVAP
Elbette vebale girmiş oluyorsunuz. İnsan, yapması gereken işlerini bitirdikten sonra, bunlara da bakarsa mahzuru olmaz. Ancak devamlı o işlerle uğraşanın, işini aksatmaması imkânsızdır. O tip işler, insanın daha çok hoşuna gittiği için, önce onlara bakıp, zaman kalırsa, esas vazifesi olan işine baktığı için mahzurlu olur, mesaisinden çaldığı için günaha girer.

Kapı önündeki ayakkabı
Sual: Misafirler, dairemizin kapısı önüne ayakkabılarını çıkarıyorlar. Kapı önünden de ayakkabılar çalınıyor. Ev sahibi, bu ayakkabıları ödemek zorunda mıdır?
CEVAP
Ödemek zorunda değildir.

İş yaptırmak için
Sual: İş yaptırabilmek için emrim altındakileri dövebilir miyim?
CEVAP
Baba evladını, hoca talebesini terbiye etmek için eliyle ve hafif vurabilir. Yumrukla vuramaz. Yüzüne de vuramaz. İş yaptırabilmek için dövmek yerine, tesiri olacak başka cezalar vermelidir.

İzinsiz eşya kullanmak
Sual: Bir kişi, çalıştığı özel iş yerinin eşyalarını kullanıp, sonra yerine benzerini veya bedelini, veya bir yerine iki tane, üç tane koysa günah olur mu?
CEVAP
İzinsiz alıp kullanmak haramdır. Yerine fazlasıyla bedeli konsa, işlenen günah affolmaz. Tevbe etmek ve mal sahibiyle helalleşmek gerekir.

Kâfir hakları
Sual: (Bir kâfirin, bir Müslümana hakkı geçince, dünyadayken helâlleşmezse, âhirette o Müslüman, kâfirin küfrünü yükleneceği için doğru Cehenneme gider) deniyor. Cehennem kâfirlerin yeri değil mi?
CEVAP
Cenab-ı Hak, kâfirin hakkını herhangi bir şekilde vermekten âciz değildir. Kâfirin hakkı için Müslümanı Cehenneme atmaz, kâfiri de Cennete sokmaz. Kâfirin azabını hakkı kadar hafifletebilir veya başka şekilde hakkını verir. Hiç kimse mağdur olmaz.

İçkiyi dökmek
Sual: Bir Müslüman, Müslüman arkadaşı çok içiyor diye, arkadaşının iyiliğini düşünerek içkisini dökse, o içkinin fiyatını ona ödemesi gerekir mi?
CEVAP
Bu hususta iki kavil vardır: Çalgıları, içki şişelerini kırmak, yani güç kullanarak emr-i maruf yapmak yalnız devletin vazifesi olduğu için, başkası kırarsa tazmin eder, yani öder. Başka bir kavildeyse ödemez. Fakat kanunen suç olan, tepkiye, fitneye sebep olabilecek işlerden uzak durmalı. Kanunen suç olacak şeyleri işleyip cezaya çaptırılmak ve böylece zarara uğramak dinen de caiz değildir. (İbni Âbidin, Hadika)

Kul hakkı affolmaz mı?
Sual: İslam Ahlakı kitabında, (Allahü teâlâ, kul hakkı hariç, dilerse diğer günahları affeder) deniyor. Allahü teâlâ dilerse kul hakkını niye affetmiyor? Kim karışır ki? Bir şehidin kul hakkı borcu olsa, yine de mi affa uğramaz?
CEVAP
Kul hakkı, başkasına ait bir alacaktır. Cenab-ı Hak, kendine karşı işlenenleri affedebilir, ama başkasına işlenen günahların sahipleri, bundan haklarını isterler. Onun için kul hakkının dinimizde önemi büyüktür. Kişi, şehit olursa, âhirette hak sahipleri şehitten alacaklarını isterler. Onların haklarını vermedikçe Cennete giremez. Denizde şehit olan müminin borçlarını Allahü teâlâ kendi üzerine alır. Hak sahiplerine, borçlu adına O verir. Bir hadis-i şerif:
(Deniz savaşında şehit olanın, bütün günahları, hattâ kul hakları da affolur.) [İbni Mace]

Bunu kara şehidinde de yapar mı? Onun rahmeti boldur, onu da yapabilir. Hattâ şehit olmayanları da âhirette helâlleştirecektir. Hakkını helâl edene Cennette köşkler verecektir. Önemli olan imanlı ölmektir. Burada imandan kasıt doğru imandır. Doğru iman, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadıdır.

İnternetten müzik indirmek
Sual: Ücretle satılan müzik CD’lerini veya dinî yazıları, herhangi bir kitabı bilgisayarımıza internetten izinsiz ve ücretsiz indirmenin günahı var mı?
CEVAP
İndirilen şeyin kendisi günahsa, mesela müstehcen görüntü veya müzik ise, indirilmesi de günahtır. Dinî yazıları ücretle satmak çok günahtır. Bizim sitedeki dinî yazılar için, (Orijinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes alıp istifade edebilir) diye giriş sayfasına yazdık. İzin vermesek de, başkalarının izinsiz alması günah olmaz.

Bir yazının internetten kopyasını almak, bir kitaptan fotokopi çekmek gibidir. Bir kitabın fotokopisini izinsiz çekmek, Hanbelî mezhebinde caiz değilse de, Hanefî mezhebinde caizdir. Kanunî yönden suç olanlar varsa, suç işleyip cezaya çarptırılmak da dine aykırı olur.

Hakkını helâl etmek
Sual: Bir kimse, hakkını helâl ettikten az sonra, sözünden vazgeçip, (Ben hakkımı helâl etmiyorum) dese, önceki helâl ettiği haklar da helâl edilmemiş mi olur? Yoksa sadece önceki helâl ettiği haklardan sonraki haklar mı kalır?
CEVAP
Öncekiler helâl edilmiş olur, sonrakiler kalır.

Önce kul hakkı gelir
Sual: Kul hakkı mı, yoksa Allah hakkı mı önce gelir?
CEVAP
Kul hakkı, Allahü teâlânın hakkından önce ödenir. (İslam Ahlakı)

İnsanların ve diğer mahlûkların hakları da bulunan günahlardan kaçınmak, Allahü teâlânın hakkı olan günahlardan kaçınmaktan daha önemlidir. İki hadis-i şerif:
(Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helâlleşsin! Çünkü âhirette altının, malın [paranın pulun] değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevablarından alınır, sevabları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.) [Buhârî]

(Kıyamette, namaz, oruç ve zekât gibi ibadetlerden kazandığı bütün sevabları, üzerinde kul hakkı olanlara dağıtılan, sevabları yetmezse, hak sahiplerinin günahlarını yüklenip Cehenneme atılan kimse iflas etmiştir.) [Müslim]

Kıyamette, hak sahibi, hakkını affetmezse, bir dank hak için, cemaatle kılınmış, kabul olmuş 700 namazı alınıp, hak sahibine verilir. (İbni Âbidin)

Allahü teâlâ, hiçbir şeye muhtaç değildir, hem de çok merhametlidir. Kendi hakkını affederse, mülkünde, şânında bir artıp eksilme olmaz. Ama kul, öyle değildir, pek çok şeye muhtaçtır. Mala mülke düşkündür, cimri ve aşağıdır. Hakkını almak ister. Onun için kul haklarını önce ödemeli. Kul hakkı ödenince, hem Allahü teâlânın bu konudaki emri yerine getirilmiş olur, hem de kul borcu ödenmiş olur.

Allah hakkı ve kul hakkı
Sual: S. Ebediyye’de, (Üzerinde Allahü teâlânın hakkı veya kul hakkı bulunanın, iki şahit yanında vasiyet etmesi veya yazması vacibdir) deniyor. Allah hakkı ve kul hakkı nedir?
CEVAP
Namaz, oruç, zekât, hac, kurban, adak, yemin kefareti ve benzerleri, Allahü teâlânın hakkıdır. Üzerinde Allah hakkı olan kimsenin, (Şu kadar namaz, şu kadar oruç borcum var. Eğer bunları ödeyemeden ölürsem, devir ve iskâtımı yapın) demesi veya vasiyetine yazması gerekir. Vasiyet yazmak vacib, yani farzdır. Çünkü farzın edası farz olduğu gibi, kazası da farzdır. Adağı yerine getirmek ise vacibdir. Devir ve iskât yapmakla, bu borçlar ödenmiş olmazsa da, Allahü teâlânın affına sebep olacağı umulur.

Kul hakkı veya kul borcu demek, insanların bizdeki maddî ve mânevî alacaklarıdır. Maddî olanları ödemek veya helâlleşmek şarttır. Haklarını kendilerine vermek mümkün olmazsa, o kadar para, mal, Müslüman fakirlere verilir ve hak sahibine dua edilir. Mânevî hakkı olanlarla, mesela kalbini kırdığımız kimselerle de helâlleşmeli, mümkün olmazsa dua etmeli ve yaptığımız ibadetlerin sevabını onlara da göndermelidir.

Kâfirin kul hakkı
Sual: Bir kâfir, Müslüman olunca, bütün günahları affoluyor, hattâ günahları sevaba çevriliyor. Bu kişinin, kul hakkı varsa, hak sahipleri onu affetmezse ne olacak? Mesela, benim paramı çalan bir kâfir, Müslüman oldu. Ben ona hakkımı helâl etmezsem ne olacak?
CEVAP
Bir kâfir, Müslüman olunca, bütün günahları sevaba çevrilir. Allahü teâlânın affı ve mağfireti boldur. İman edip sâlih amel işleyince, günahlarını sevaba çevirmektedir. Mülk Onundur, dilediğine, dilediği kadar ihsan eder. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Bir âyet-i kerime meali:
(Tevbe ve iman ederek sâlih amel işleyenlerin, günahlarını sevaplara çeviririm. Allah çok affedici ve çok esirgeyicidir.) [Furkan 70]

Âyet-i kerimede ve hadis-i şeriflerde, (İman edenin bütün günahları affedilir) buyuruluyor. Bütün günahlarının içinde, kul hakları da vardır. Allahü teâlâ, hak sahiplerinin haklarını verir, hiç kimse zarara uğramaz. Mesela alacaklıya, (Bunda ne kadar alacağın var?) denir. Ona o alacağının karşılığından daha çok sevab verilir. Böylece alacaklı hiç mağdur olmaz.

Göz hakkı nedir?
Sual: (Gören gözün hakkı vardır) diyerek başkasının bağından, bahçesinden meyve yemek günah mıdır? Yahut biz bir şey yiyip içerken, görenlere de vermek gerekir mi? (Biri bize bir hediye getirse, oradakilere de vermek gerektiğini bildiren hadis var) diyorlar. Göz hakkı nedir?
CEVAP
Başkasının bağından izinsiz meyve yemek haramdır. Manavda da, marketlerde de yiyecek içecek görüyoruz, gözümüz gördü, göz hakkı var diye izinsiz yemek haram olur. Marketlerde bir şey yiyen, çıkarken barkodunu veya kabını gösterip parasını verirse mahzuru olmaz.

Bir şey yiyip içerken, yanındakilere de vermek iyi olur. Buna, göz hakkı denir. Vermek şart değildir, ancak yanımızda insanlar varken, (Siz de buyurun) dememek, mürüvvete aykırıdır. Bunun için atalarımız, (Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar) demişlerdir. Ya onların yanında yememeli veya yeniyorsa, onlara da ikram etmek insanlık icabıdır.

Başkalarının yanında size bir hediye gelince, o hediyeyi oradakilere verme mecburiyeti yoktur. (Bir hediye gelince, orada olanlar hediyeye ortaktır) hadis-i şerifi, her hediye için olmadığı gibi, verme mecburiyetini de bildirmemektedir. Göz hakkı gibidir. Mesela bir kalem, bir telefon hediye gelmişse, kırıp oradakilere taksim edilmez.

Gelen hediyeyi de gizli vermek iyi olur.

Kulak hakkı
Bir arkadaş da, (Göz hakkı gibi, kulak hakkı da var mı?) diye sordu.

Göz hakkı, sırf gördüğü için değildir. Biri gelir, birinden bir şeyler alır gider. Belki de alış veriş yapmıştır veya ödünç bir şey almıştır. Göz sadece görür. Sesli konuşmamışlarsa, ne yaptıklarını anlamak zordur. Kör birinin yanında da, hediye gelse, konuşulunca o hediye olduğunu anlar. Demek gözle görmek şart değil. Mesele onun hediye olduğunu anlamaktır. Kör, görmediği hâlde, işittiği için, (Göz hakkı vardır, ben de isterim) diyebilir. Göz hakkı bir deyimdir, illa gözle görmek gerekmez. İmam-ı Gazâlî hazretleri, (Allah'ın eli vardır) diyen (Mücessime) denilen kâfirlere cevap verirken buyuruyor ki:
(Bağdat, valinin elindedir) denilince, hiç kimse o valinin avucunun içinde olduğunu anlamaz. Çünkü bir şehir, elin içine alınmaz. O hâlde burada, istiare vardır. Valinin eli kesik bile olsa, yine aynı ifade kullanılır. (Allah'ın eli) tâbiri de böyledir. El ile alakası yoktur. (İlcam-ül Avam)

Demek ki, tek başına görmek ve işitmek yetmez. Onun hediye olduğunu da anlamak gerekir. Gözleri görmeyen kimsenin yanında, bir hediye gelse, o da onun hediye olduğunu anlasa, bu da göz hakkına girer.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Geri
Üst