Uzman SühaN
Administrator
Biyokimyasal Gebelik (Sessiz Gebelik)
sessiz gebelik nedir,biyokimyasal gebelik nedir,sessiz gebelik belirtileri,biyokimyasal gebeliğin belirtileri,biyokimyasal gebeliğin teşhis ve tedavisi hakkında bilgiler
Biyokimyasal veya kimyasal gebelik; döllenen yumurtanın sağlıklı bir gebelik gelişimine devam edememesi ve gebeliğin sadece laboratuar tetkikleri ile tespit edilmesidir. Kimyasal gebelik çok sık görülür ama çoğu zaman tespit edilmeden adet kanaması ile sonuçlanır.
Gebelik anneden gelen yumurta hücresi ile babadan gelen sperm hücresinin birleşmesi ile başlar. Bu aşamadan sonra döllenen yumurta bölünerek içerdiği hücrelerin sayısı çoğalmaya başlar. Oluşan yeni canlının içerdiği hücreler sayıca artıp, embriyo adı verilen oluşumun hacmi büyürken tüp içerisinde ilerleyerek rahime doğru yolculuk eder. Blastokist aşamasına gelindiğinde artık embriyo rahim içine ulaşmıştır ve human koriyonik gonadotropin (hCG) adı verilen gebeliğe özgü hormon yani GEBELİK HORMONUNU salgılanmaya başlar.
Gebelik ilerlemeye devam ettikçe bu hormonun kandaki ve dolayısıyla idrardaki miktarları artar. İdrarda saptanabilmesi için kan düzeylerinin yüksek değerlere ulaşması gerekir. Genelde idrarda saptanacak düzeye ulaştığında kadının beklediği adet kanaması da gecikmiştir. Kandaki hCG düzeyi genelde 1000-1500 IU/mL miktarına ulaştığında gebelik kesesi vajinal ultrasonografi ile görülebilir. Bu durumda gebelik artık "klinik gebelik" olarak adlandırılır.
Bazı durumlarda ise henüz bir adet gecikmesi olmadan, rastlantısal olarak veya gebelikten erken şüphelenildiğinde adete 1-2 gün kala kanda yapılan gebelik testi ile hCG düzeyindeki artış saptanabilir. Ancak herhangi bir nedenle gebelik canlılığını yitirdiğinde bazen adet kanamasında herhangi bir gecikme olmadan ya da 1-2 günlük gecikme sonrası kanama ile gebelik sonlanır. Böyle bir durumda biyokimyasal gebelikten söz edilir. Yani gebelik kanda yapılan incelemeler ile saptanmış ancak klinik olarak saptanabilecek aşamaya gelemeden sonlanmıştır.
Döllenen yumurtanın sağlıklı bir embriyo gelişimi ile devam etmemesi ve gebeliğin sadece laboratuar tetkikleri ve gebelik testleri ile tespit edilebilmesi sonucu kadınlar bu düşüğü algılayamamaktadır ve genelde adet gecikmesi sanmaktadırlar.
Fakat aslında düşük yapmaktadırlar. Kimyasal gebelik sessiz düşük olarak da isimlendirilmektedir. Kimyasal gebelik şüphesi tespit edildiği zaman bazen dış gebelik de sanılmaktadır. Fakat takip sonucunda B HCG oranlarında hızlı bir düşüş görülmektedir. Diğer gebelik sorunlarında olduğu gibi kürtaj veya takip gerektirmez.
Biyokimyasal veya kimyasal gebelik; döllenen yumurtanın sağlıklı bir gebelik gelişimine devam edememesi ve gebeliğin sadece laboratuar tetkikleri ile tespit edilmesidir. Kimyasal gebelik çok sık görülür ama çoğu zaman tespit edilmeden adet kanaması ile sonuçlanır.
Gebelik anneden gelen yumurta hücresi ile babadan gelen sperm hücresinin birleşmesi ile başlar. Bu aşamadan sonra döllenen yumurta bölünerek içerdiği hücrelerin sayısı çoğalmaya başlar. Oluşan yeni canlının içerdiği hücreler sayıca artıp, embriyo adı verilen oluşumun hacmi büyürken tüp içerisinde ilerleyerek rahime doğru yolculuk eder. Blastokist aşamasına gelindiğinde artık embriyo rahim içine ulaşmıştır ve human koriyonik gonadotropin (hCG) adı verilen gebeliğe özgü hormon yani GEBELİK HORMONUNU salgılanmaya başlar.
Gebelik ilerlemeye devam ettikçe bu hormonun kandaki ve dolayısıyla idrardaki miktarları artar. İdrarda saptanabilmesi için kan düzeylerinin yüksek değerlere ulaşması gerekir. Genelde idrarda saptanacak düzeye ulaştığında kadının beklediği adet kanaması da gecikmiştir. Kandaki hCG düzeyi genelde 1000-1500 IU/mL miktarına ulaştığında gebelik kesesi vajinal ultrasonografi ile görülebilir. Bu durumda gebelik artık "klinik gebelik" olarak adlandırılır.
Bazı durumlarda ise henüz bir adet gecikmesi olmadan, rastlantısal olarak veya gebelikten erken şüphelenildiğinde adete 1-2 gün kala kanda yapılan gebelik testi ile hCG düzeyindeki artış saptanabilir. Ancak herhangi bir nedenle gebelik canlılığını yitirdiğinde bazen adet kanamasında herhangi bir gecikme olmadan ya da 1-2 günlük gecikme sonrası kanama ile gebelik sonlanır. Böyle bir durumda biyokimyasal gebelikten söz edilir. Yani gebelik kanda yapılan incelemeler ile saptanmış ancak klinik olarak saptanabilecek aşamaya gelemeden sonlanmıştır.
Döllenen yumurtanın sağlıklı bir embriyo gelişimi ile devam etmemesi ve gebeliğin sadece laboratuar tetkikleri ve gebelik testleri ile tespit edilebilmesi sonucu kadınlar bu düşüğü algılayamamaktadır ve genelde adet gecikmesi sanmaktadırlar.
Fakat aslında düşük yapmaktadırlar. Kimyasal gebelik sessiz düşük olarak da isimlendirilmektedir. Kimyasal gebelik şüphesi tespit edildiği zaman bazen dış gebelik de sanılmaktadır. Fakat takip sonucunda B HCG oranlarında hızlı bir düşüş görülmektedir. Diğer gebelik sorunlarında olduğu gibi kürtaj veya takip gerektirmez.
