buda sitemizin kraliçesi ecelinin köşesi buyrun

Ce: buda sitemizin kraliçesi ecelinin köşesi buyrun

gerçekden guzel olmuş çitos eline yüreğine sağlık:)
allah ayırmasın ecelın admınım . mutluluğunuz daim olsun.
 
Ce: buda sitemizin kraliçesi ecelinin köşesi buyrun

allah ayıramasın her daim mutlu olunnn buda benden
murat10817fr6.gif
 
Ce: buda sitemizin kraliçesi ecelinin köşesi buyrun

En acımasız eleştirmeniyim kendimin haksızlık ettiğimi bile bile… Öyle olsaydı herkes, dünya daha yaşanılası olurdu belki de… Bu acımasızlık bazen kamçı, bazen iyi de, kendime güvenimi yok ediyorum. Yeteneklerimin üstüne gitmek yerine; küçümsüyorum. Komplekslerimden soyunamıyorum ne yapsam, kabuklarını yoluyorum arada bir…
Bir de önyargılarımdan soyunabilsem… Ki hoşgörümün pencereleri bu kadar açıkken… İletişim denklemini çözüp, küreyi şeffaflaştırabilsem…
Türküm… Doğruyum… Kaderciyim… Bu kefeni bir yırtabilsem… Kader, çoğu kez yeni sürprizleriyle kutsarken alınlarımızdan öperek, bazen de pranga oluveriyor akıntısına kapılıverince… Neden?
“Hayır! ” diyebilmeyi ne çok isterdim…Ya da tepki verebilmeyi umarsızca… Ah niye bu vicdan? Bu iyiniyet? Bu dikkat? Çok daha mutlu mu olurdum insanları -belki kırarak-reddedince bir hayırla?
Bir yaftayla dolaşıyoruz, kim takıyor bunları alınlarımıza? Ne kadar büyüse de insan, ne kadar çabalasa kaçamıyor kafalardaki intibalardan… Boşa bunca makyaj…
Ah! Ne olur atsak maskelerimizi? Ama o zaman da ne kadar severiz acep birbirimizi? Fitnelik, hırs, ihtiras ve kinimizi, göstersek bakabilir miyiz yüzlerimize? Kazısak ne çıkar altın kaplamalı yalancı suretlerimizi?
Düşlediğim kadar insanım… İnsan olduğum kadar hatalı… Hatalı olduğum kadar gerçeğin peşinde ve gerçekleri saklayacak kadar hain… Olduğum gibi mi görünüyorum: HAYIR! Ama göründüğüm kadar da değilim. Duygusal olduğum kadar çıkarcı, çıkarcı olduğum kadar çıkmazdayım.
İnsanım; ne kadar saklasam da kötü yönlerimi… Çirkinliklerimi görmeyi haketmediniz… Belki mazeret değil bu ama, siz istediniz… Karşımda alternatif “izmleriniz”, ben de Polyannacılık oynadım farketmediniz.
Ne çok istedim çomak sokabilmeyi… Şöyle ortasına kokuşmuş, yapışkan çarkın. Ama ağzımı da mı bantladınız? İtiraf ediyorum: BİR KORKAĞIM BEN!
 
Ce: buda sitemizin kraliçesi ecelinin köşesi buyrun

firstkissbyangelofsinsbuw6.jpg


Çoçukken yarın neler oynayabiliriz diye düşünürdük,şimdi ise yarın bize hayat hangi oyunu oynayacak diye düşünüyoruz...
çoçukken körebe'lerimiz vardı bizim,gözümüz her bağlandığında karşımızda duranları yakalama heyacanımız,
sonra belli belirsiz yerden gelen dokunuşlar ve sesler ''ali beni yakalayamaz''
Oysa hayatta yakalayamadığımız ne çok şey var.
Çoçukken yakalayamadıklarımıza güler gecerdik.Şimdi ise yakalanamayan herşeyin ardından bazen sessizce
bazen hıçkırıklarla ağlıyoruz.
Büyüdükçe hayatın ne kadar zorlu olduğunu,büyüdükçe hataların ne kadar telafisiz olduğunu,
her gecen günün biraz daha acı olduğunu,ögreniyoruz...
Saklambaçlarımız vardı bizim,dün gibi aklımda,sanki bugün yine ''yeşim aysel anıl yasin bekir esma ali''
akşam olacak gelecekler ve tekrar oynayacağız.Aysel sayacak önce ''haksızlık bu hep bana saydırıyorsunuz''diyerek
kızacak.Anıl ''senin hayatın saymakla gecer''diyecek ve hep bir ağızdan güleceğiz sanki...
Şimdilerde ise hayatımız gecen acı günleri saymakla geciyor.Oysa çoçukluğumda duymuştum bu sözüde gülmüştüm.
Hayat işte güldüğün söze bazen ağlatabiliyor.
Çoçukluğumuzda idi mutluluğumuz,heyacanlarımız,korkularımız.
Küçükken karanlıktan çok korkardık her çoçuk gibi,ozamandan bu zamana değişmeyen tek şey
karanlıkta ağlamalarımız.Küçükken korkudan büyükken kimse görmesin diye
 
Ce: buda sitemizin kraliçesi ecelinin köşesi buyrun

firstkissbyangelofsinsbuw6.jpg


Çoçukken yarın neler oynayabiliriz diye düşünürdük,şimdi ise yarın bize hayat hangi oyunu oynayacak diye düşünüyoruz...
çoçukken körebe'lerimiz vardı bizim,gözümüz her bağlandığında karşımızda duranları yakalama heyacanımız,
sonra belli belirsiz yerden gelen dokunuşlar ve sesler ''ali beni yakalayamaz''
Oysa hayatta yakalayamadığımız ne çok şey var.
Çoçukken yakalayamadıklarımıza güler gecerdik.Şimdi ise yakalanamayan herşeyin ardından bazen sessizce
bazen hıçkırıklarla ağlıyoruz.
Büyüdükçe hayatın ne kadar zorlu olduğunu,büyüdükçe hataların ne kadar telafisiz olduğunu,
her gecen günün biraz daha acı olduğunu,ögreniyoruz...
Saklambaçlarımız vardı bizim,dün gibi aklımda,sanki bugün yine ''yeşim aysel anıl yasin bekir esma ali''
akşam olacak gelecekler ve tekrar oynayacağız.Aysel sayacak önce ''haksızlık bu hep bana saydırıyorsunuz''diyerek
kızacak.Anıl ''senin hayatın saymakla gecer''diyecek ve hep bir ağızdan güleceğiz sanki...
Şimdilerde ise hayatımız gecen acı günleri saymakla geciyor.Oysa çoçukluğumda duymuştum bu sözüde gülmüştüm.
Hayat işte güldüğün söze bazen ağlatabiliyor.
Çoçukluğumuzda idi mutluluğumuz,heyacanlarımız,korkularımız.
Küçükken karanlıktan çok korkardık her çoçuk gibi,ozamandan bu zamana değişmeyen tek şey

karanlıkta ağlamalarımız.Küçükken korkudan büyükken kimse görmesin diye
Ecelin çok teşekkürler gerçekten çok etkiledi beni bu yazı,sevdim kime ait bilmem ama emeğine sağlık saol canım:)
 
Geri
Üst