Cevşen duasının faziletleri nelerdir?

Uzman SühaN

Administrator
Cevşen duasının faziletleri nelerdir?
Cevşen, Farsça kökenli bir kelime olup, "bir tür zırh, savaş elbisesi" manasına gelmektedir. Terim manası Şii kaynaklarında Ehl-i Beyt tarikiyle Hz. Peygambere isnat edilip, Cevşen-i Kebir ve Cevşen-i Sagir olarak bilinen, metinleri birbirinden farklı iki duâyı ifade eder. Ancak Cevşen-i Kebir daha meşhurdur ve "Cevşen" denilince ilk akla gelen Cevşen-i Kebir'dir.“Allah göklerin ve yerin nurudur.” (3) ayeti ile diğer bazı ayetlerin dersinden anlıyoruz ki, her bir ilâhî isim bu kâinattaki bir âlemi aydınlatıyor, küfür ve dalaletten gelen karanlıkları, gafletleri parça parça ediyor. Sapıtmış veya gaflete dalmış insanların saklandıkları perdeleri yırtıyor. Devekuşu misali başını kuma sokanların başlarını kumdan çıkartıyor. Kâinatı bireyleriyle ve türleriyle hallaç edip tarıyor. Tabiat ve tesadüf putlarını veya Allah’tan başka bütün uydurma otoriteleri ve sahte tanrıları kâinattan kovuyor. İnkârcıların tutunacağı hiçbir dal bırakmıyor. Her şeyin bir olan Allah’a ait olduğunu göstererek gerçek tevhide ulaştırıyor ve insana Allah’ın huzurunda olduğunu hissettiriyor.(4)



c.jpg






Zira şu kâinatta gördüğümüz, işittiğimiz, tattığımız ve tanıdığımız her türlü hâl, fiil, şe’n ve şey Esmâ-i Hüsnâ’nın çeşitli renk ve tonlarda yansımasından başka bir şey değildir. Mealen de olsa, Cevşen’i tefekkürle okuyan kimse bu gerçeği daha yakından hissedebilir. Ayette geçen “O isimlerle O’na dua edin!” emrinin hikmetini anlayabilir, o isimlerin hakikatinden ayrılan kimselerin de nasıl doğru yoldan ayrıldığını ve azabı hak ettiğini kavrayabilir.

Cevşen’deki İlâhî isimleri tefekkür etmek sadece gafleti dağıtmaz, Allah’ı tanıma konusundaki dereceyi de yükseltir. Üstad Bediüzzaman, Allah’ı tanıyıp tarif etme konusunda Cevşen’in bir benzeri olmadığını belirtiyor. (5) Meselâ Mecmuatü’l-Ahzab’da Cevşen’le beraber birçok ârif ve velî zatların duaları da yer alıyor. Bunlar arasında İmam-ı Gazâlî, Abdulkadir Geylânî, İmam-ı Nakşibendî gibi büyük zatların münacatları var. Başka insanların birikiminden ve birbirlerinin tecrübelerinden yararlandıkları halde ne Cevşen’deki marifetullaha yetişebilmişler, ne de Cenâb-ı Hakk’ı Cevşen’deki gibi tarif ve tavsif edebilmişlerdir. O dualarla Cevşen’i kıyaslarsak, hiç kimseyi taklit etmeden Rabb’imizi en doğru ve en geniş niteliklerle tarif edip tanıtan zâtın, ümmî Peygamber olan Efendimiz (s.a.v.) olduğu hemen anlaşılır.

Çünkü âlemlerin Rabb’i olan Allah, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hakikatini ulûhiyetinin tecellilerine kapsamlı bir ayna yapmış ve bütün isimlerinin en büyük ve en yüksek mertebelerine onu mazhar etmiş. O hakikate ve o mertebelere lâyık olan Kur’ân gibi büyük bir mucizeyi ve Kur’ân’dan çıkmış Cevşen gibi harika bir münacatı da ona nasip etmiştir. (6) Yani, Cenâb-ı Hak, Peygamber Efendimiz’e öyle büyük bir din nasip etmiş ki, kullukta en mükemmele ulaşmak isteyen büyük veliler ve büyük zatlar, olgunluk derecelerinin fihristini o dinde bulmuş ve kulluğun sağlam ve mükemmel programını o dinde görmüş ve tatbik etmişlerdir. Çünkü bütün insanlığa hitap eden en mükemmel din onun dinidir. Böyle bir din onun manevî şahsiyetinin ne kadar engin olduğunu gösterir.



Cevşen-i Kebir duâsı 100 bölümden oluşur. Her bölümde Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tavsif edildiği 10 parça bulunur. Her bölümün sonunda Allah'ın aczden ve şerikten münezzeh olduğunu ifade eden ve cehennem ateşinden Allah'a sığınılan duâ yer alır (Sen bütün kusurlardan, aczden ve şerikten mukaddessin. Senden başka ilah yok ki, bize meded etsin. Aman diliyoruz. Bizi azap ateşinden ve cehennemden halas et!). duânın geneline bakıldığında Allah'ın isim ve sıfatlarının sıkça tekrarlandığı ve Rabb'e onun isimleriyle yönelindiği görülür. İstiaze, yani ateşten ve azaptan Allah'a sığınma da Cevşen'de önemli yer tutar.




Cevşenü'l-Kebir ismindeki duâ Peygamber Efendimize, Uhud Harbi esnasında Cebrail (a.s) tarafından getirilmiştir. Cebrail Hz. Muhammed'e (s.a.v.): "Üzerindeki zırhı çıkar ve bu duâyı oku. Bu duâyı üzerinde taşır ve okursan zırhtan daha büyük tesiri vardır." demiştir.




Peygamber Efendimiz duânın tesirinin sadece kendine mi mahsus, yoksa ümmete de şamil mi olduğunu sorunca, Cebrail (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ya Resulullah, bu duâ Cenab-ı Allah'ın sana ve ümmetine bir hediyesidir. Bunun sevabını Allah'tan başka kimse takdir edemez."




Hangi Dertler İçin, Cevşen'in Hangi Bölümleri Okunur?



Cevşende çok gizli sırlar mevcutdur.

Cevşen, Hz. Peygamber (SAV) ve ümmetine hediye edilmiş emsalsiz bir sırr-ı pür-esrar bir hazinedir. Hz. Ali (KAV) ve ondan torunu İmam Zeynel abidin (S) tavasutuyla nakledilen çok önemli dualardan biridir. Cevşen-i Kebirin zırh mesabesinde olduğu Hz. Peygamber (SAV) tarafından nakledilmiştir.

Uhud’da Cebrail (AS) tarafından Hz. Peygambere (SAV) zırh olarak indirilmiş ve ümmetine teşmil olunmuştur. Cevşen’in bir çok derde deva, müşküllere çare olduğu ehl-i havas indinde tecrübeyle sabittir. Peki, Cevşen duasının hangi bölümleri hangi dertler ve arzular için okunur? İşte yanıtı...



İzzet ve ikram bulmak için:




Ya hayre’l-gafirin, Ya hayre’l- fatihin, Ya hayre’n-nasırin, Ya hayre’l- hakimin, Ya hayre’r- razıkin, Ya hayre’l- varisin, Ya hayre’l- hamidin, Ya hayre’z- zakirin, Ya hayre’l- münzilin, Ya hayre’l- muhsinin. Subhaneke ya ilahe illa ente el-gavsa el-gavsa hallisna mine’n-nar.



Zafer bulmak için:




Ya men lehü’l-izzeti ve’l-cemal, Ya men lehü’l-kudreti ve’l-kemal, Ya men lehü’l-mülk ve’l-celal, Ya men hüve’l-kebirü’l-müte’al, Ya münşiye’s-sehabu’s-sıkal, Ya men hüve şedidu’l-muhal, Ya men hüve seri’u’l-hisab, Ya men hüve şedidu’l-ikab, Ya men hüve indehu hüsnü’s-sevab, Ya men hüve indehu ümmü’l-kitab. Subhaneke ya ilahe illa ente el-gavsa el-gavsa hallisna mine’n-nar.




Kalblerde kabul bulmak ve bir kimseyi yanına getirtmek için :




Allahümme inni es’elüke bismike ya Hannan, ya Mennan, ya Deyyan, ya Burhan, ya Rıdvan, ya Sultan, ya Gufran, ya Subhan, ya Müste’an, ya Za’l-menni ve’l-beyan. Subhaneke ya ilahe illa ente el-gavsa el-gavsa hallisna mine’n-nar.




Sihrin, afet ve belaların def’i için :




Ya men tevada’a küllü şey’in li-azametihi, Ya men estesleme küllü şey’in li-kudretihi, Ya men zelle küllü şey’in li-izzetihi, Ya men hada’a küllü şey’in li-heybetihi, Ya men enkada küllü şey’in li-heybetihi, Ya men enkada küllü şey’in min haşyetihi, Ya men teşakkakati’l-cibal min mehafetihi, Ya men kameti’s-semavat bi-emrihi, Ya men estakarrati’l-ardun bi-iznihi, Ya men yusebbihu’r-ra’du bi-hamdihi, Ya men la ya’tedi ala ehli memleketihi. Subhaneke ya ilahe illa ente el-gavsa el-gavsa hallisna mine’n-nar.



İşlerin iyi neticelenmesi için:




Ya Gafire’l-hataya, ya Kaşife’l-belaya, ya Müntehiye’l-recaya, ya Müczile’l-ataya, ya Vahibe’l-hedaya, ya Razıka’l-beraya, ya Kadıya’l-menaya, ya Samie’l-şekaya, ya Ba’ise’l-beraya, ya Mutlike’l-usera. Subhaneke ya ilahe illa ente el-gavsa el-gavsa hallisna mine’n-nar.




Yüce mertebelere ulaşmak için:




Ya Za’l-hamdi ve’s-sena, ya Za’l-fahri ve’l-beha, ya Za’l-ahdi ve’l-vefa, ya Za’l-afvi ve’r-rıda, ya Za’l-menni ve’l-ata, ya Za’l-fasl ve’l-kada, ya Za’l-izzi ve’l-beka, ya Za’l-elai ve’n-ne’ama. Subhaneke ya ilahe illa ente el-gavsa el-gavsa hallisna mine’n-nar.
 
Geri
Üst