Çocuklar isteklerini ağlayarak yaptırmamalı!

Young bride

Banned
Çocuklar isteklerini ağlayarak yaptırmamalı!
Henüz konuşmayı bilmeyen bir bebeğin ağlaması hem annesi hem de kendisi için bir lütuftur; fakat ihtiyaçların karşılanmasına yardım eden bu araç, çocuğun elinde bir silaha dönüşebilir. Çocuk ağladığı zaman derhal yardımına koşmalısınız; ancak her türlü ihtiyacı karşılandığı halde ağlamakta ı...srar eden çocuğu tehditle ya da rüşvetle susturmamalısınız.

Bebeklerin ağlaması hem anneleri hem de kendileri için bir lütuftur aslında. Çocuğun kendini kuşatan âlemle iletişim kurmasını sağlayan ve sosyalleşme yolunda atılan ilk adım olarak görülen 'ağlama' ihtiyaçların karşılanması için yanan bir ikaz lambası gibidir. Çocuk ihtiyaçlarını hisseder, ancak onları karşılayamaz. Başkasının yardımına ihtiyacı olduğunu söylemek için yalvarırcasına ağlar. Açsa veya susuzsa ağlar. Fazla üşümüş veya ısınmışsa ağlar. Harekete ihtiyacı varsa ve kımıldamasına izin verilmiyorsa ağlar. Altını pislettiyse ağlar. İlgiye ve şefkate ihtiyacı varsa ağlar. Uyumak istiyor da oynatılıyorsa ya da oynamak istiyorken uyutuluyorsa ağlar. Annelerin birçoğu zaman içinde 'altını ıslattım' ağlamasıyla 'karnım aç' ağlaması arasındaki farkı bilirler.
İlk ağlamalar 'rica'dır, karşılık bulmazsa 'emir' olur

' bir lütuf olan ağlamanın çocuğun elinde bir silaha dönüşmemesi için ne yapmalı?' sorusunun cevabı Jean Jacques Rousseau'nun 1700'lü yıllarda çocuk terbiyesi üzerine kaleme aldığı 'Emile' isimli kitapta. Henüz pedagoji ilminin bile bilinmediği bir çağda sürgüne gönderilmesine sebep olacak bir kitap yazan Rousseau'nun görüşleri 2000'li yıllarda insanların yöneldiği alternatif eğitim yöntemlerine ışık tutuyor. "Çocuklara itaat etmekle, karşı gelmemek arasında çok fark olduğunu daima zihninizin bir köşesinde bulundurmalısınız. Şöyle ki; çocukların ilk ağlamaları 'rica' anlamına gelir, eğer ona dikkat edilmezse, ağlamalar derhal 'emir' halini alır. Kendilerine yardım edilmesini istemeye başlar ve sonunda kendilerine hizmet ettirmeye karar verirler. Çocukların hükmetme ve zorbalığı öğrenmelerine işte bu dönemde rastlanır." diyen Rousseau bu fikirlerin onlarda bu kadar erken uyanmasının, özellikle annelerin çocuklarına sunduğu abartılı hizmetten kaynaklandığını düşünüyor. "Anne-babaların birçoğu elinden gelse, yürüyüp de yorulmasın diye çocuğunu hep kucağında taşıyacak." diyen yazara hak vermemek elde değil. Kendi ihtiyacını kendisi karşılayabildiği halde anne ve babasından sürekli yardım isteyen çocuğun bu huyundan vazgeçmesi ve kendi başına iş yapması için teşvik edilmesi gerektiğini söyleyen Rousseau, çocukların buyurgan bir kişiliğe sahip olmamaları için de ebeveyne birkaç öneri sunuyor: "Diyelim ki çocuğunuz henüz emekleme döneminde ve karşısında gördüğü ilgi çekici nesneyi ona vermeniz için bağırıyor. İlk aşamada onu yavaş adımlarla istediği nesneye doğru götürün ya da ona doğru emeklemesi için cesaretlendirin. Ama hiçbir zaman onu duymuyormuş gibi davranmayın. Çocuğunuz ne kadar bağırırsa siz de onu o kadar dinleyin ve her seferinde istediği şeyi tek başına da yapabileceğini gösterin ona. Böyle bir terbiyeyi henüz yürümeyi bilmiyorken almamış olan çocuklar için de aynı yöntem geçerlidir. 10 yaşındakı kızınız sizden bir bardak su istediğinde, suyu mutfaktan kendisinin alabileceğini kararlı bir sesle söyleyin ve o andan itibaren onun sadık bir hizmetçisi olmaktan vazgeçin. "

Çocuğu sakinleştirmek için sıkıştırmak ve olmadık yollara başvurmak yerine ağlamaya bırakırsanız (şayet ihtiyaçları karşılandığı halde ağlıyor ve siz nedenini bulamıyorsanız) bir müddet sonra kendi kendine susacağını söyleyen Rousseau, çocukların ihmal edilmesinden yana olduğu gibi bir sonuç çıkarılmasını da istemiyor. Rousseau sözlerini şöyle bağlıyor: "Gözyaşlarının bu kadar işe yaradığını gördükten sonra niçin ağlamasınlar ki!"

380014d7f12f6034d1.jpg
 
Geri
Üst