Çocuklarda Suçluluk Duygusu ve Gelişim Evreleri Hakkında Bilgiler

TİTAN

*Melekler Mekanı*
Çocuklarda Suçluluk Duygusu ve Gelişim Evreleri Hakkında Bilgiler
Bu konu; çocuklarda suçluluk duygusu ve gelişimi hakkında bilgiler vermektedir.



Sayın misafirimiz, çocuklarımızın fizyolojik sağlığına ihtimam gösterdiğimiz gibi ruhsal sağlığına dikkat etmemiz de büyük önem taşır. Geleceğe sağlıklı bireyler yetiştirmek ve çocuğumuzu en iyi şekilde büyütmek istiyorsak ruhsal sağlığı hakkında da bilgi sahibi olmalıyız. Çocuklarımız kendilerini tanıma sürecindeyken anne-baba iletişimi büyük önem taşır. Bu sebeple bizlerden gördükleri herşey onlar için ileri ki hayatlarında belirleyici rol oynar.
Bu sayfamızda sizlere çocukların ruhsal sağlığı ile ilgili bir konu olan suçluluk duygusu hakkında bilgiler vermek istiyoruz...


cocuk-33f.jpg



Çocuğun kendini tanıma sürecinin ( benlik bilinci ve kavramının ) anne, baba, çocuk iletişiminden doğrudan etkilendiğini bilmekteyiz. Bir diğer deyişle anne ve baba çocuğun kendini tanımak için baktığı birer aynadır. Anne ve babanın çocukla ilgili değerlendirmeleri, çocuğu nasıl birisi olarak gördükleri çok önemlidir. Çocuktan beklentileri yüksek olan anne babaların çocuklarında yetersizlik duygularıyla karışık suçluluk duygularının da ortaya çıktığını gözlemekteyiz. Çocuğu suçlayıcı ve yargılayıcı bir dille eleştirmek de onun suçluluk duygularını pekiştirici bir etkendir. Yaşına uygun bir dille yol göstermeyen konuşmalar, çocuğu çaresiz ve suçlu hissettirir. Eleştirinin sürekli kullanılması, çocuğun kendini sürekli hata yapan biri gibi hissetmesine ve bundan dolayı suçluluk duygularına kapılmasına sebep olacaktır. Çocuk hata yaptığında gelecek tepkinin suçlama olacağını bir süre sonra tecrübeyle öngördüğünde gerçekleri saklamaya da başlayabilir. Bu kısır bir döngü yaratarak hem yalancılıktan dolayı suçluluk duymasına hem de daha çok tepki almasına sebep olacaktır. Anne ve babanın çocuğun hatalarına karşı nasıl bir tepki gösterdikleri, çocuğun suçluluk hislerini etkileyen önemli etkenlerdendir.

Ahlaki değerlerin eğitimi sırasında anne ve babanın çok titiz davranması ve “ideal çocuk” yetiştirme çabaları da, çocukta suçluluk duygularını arttırabilir. Bütün arkadaşlarını sevmelisin, onlara iyi davranmalı, incitmemelisin gibi bir değeri verirken, çocuğun bunun dışında davrandığında veya hissettiğinde suçlu hissetmesine de yol açmaktayız. Çocuk bu “ ideal çocuk “ kalıbına uygun olmayan şekilde davrandığında suçluluk duyguları ağır basar. Olumsuz duygularından dolayı kabul edilmeyen çocuklarda, bu duyguları yaşadıkları için suçluluk duyarlar. Annenin, kızgın ve üzgün olan oğluna “ağlama, benimle konuşurken sakın ağlama” demesi çocuğun hem kendini anlaşılmamış hissetmesine, hem de duygularından dolayı utanç ve suçluluk hissetmesine yol açacaktır. Korkularından, kızgınlığından, üzüntüsünden dolayı tepki gören çocuklar, bir süre sonra bu duygularından dolayı suçluluk hissetmeye başlarlar.

Manevi değerleri verirken de özenli olmaya dikkat etmek gerekmektedir. Allah, öte dünya, ölüm gibi konuları anlatırken çocuğun yaşı ve bu konuları kavrama olgunluğu göz önünde bulundurulmalıdır. Allah onu hep gözleyen ve hata yaptığında gören ve ceza veren bir üçüncü göz olarak yansıtılmamalıdır. Çünkü çocuğun bu bilgiyle yaşayabileceği baskı ve suçluluk duygusu kişilik gelişimi açısından da olumsuz etkiler yaratır.

Bedenini keşfetme ve tanıma sürecindeki çocuğun bundan dolayı tepki görmesi de suçluluk duygularını arttırır. Kız ve erkek olmanın farklarını merak eden, bunlarla ilgili bilgi toplamak isteyen, kendi bedenini yoklayan çocuğun bütün bunlardan dolayı suçlu hissettirilmemesi gereklidir. Konuyla ilgili sorduğu sorular yaşına uygun şekilde ve oranda cevaplandırılmalı ve bu soruları sorduğundan dolayı azarlanmamalıdır.

Henüz hazır olmadığı durumlarla ilgili beklentiler de çocuğa suçluluk hissi yaşatabilir. Henüz paylaşmayı bilmeyen ve her şeyin kendisine ait olduğunu zanneden 2,5 yaşındaki bir çocuktan paylaşması beklenmemelidir. Başka çocuklarla karşılaştırma yaparak küçük düşürmemeye özen göstermelidir.

Sosyal ortamlar içerisinde yapamadığı, beceremediği işlerle ilgili çevreye şikayette bulunulmamalıdır.

Çocuğun, sürekli başkalarını mutlu edecek şekilde davranması ve çocuğun başkalarının duygularından sorumlu hissettirecek şekilde eğitilmemesi gereklidir. Örneğin, “ ama bak dede çok üzülür öpmezsen, baban çok üzülür bu şarkıyı söylemezsen “ gibi ifadeler, çocukta hem duygusal bir baskı yaratır, hem de başkalarının isteğine göre davranmadığında suçluluk duyguları yaşamasına sebep olur.

Psikolojik anlamda bireyselleşme yolunda olan çocuğun inatlaşması, hayır demesi, özellikle anneye karşı gelmesi doğaldır. Çocuk, anneden ayrı düşünme, hissetme ve davranma becerilerini geliştirirken, onu iter kendinden uzaklaştırır.
Annenin bunun farkında olması ve bunu “kişisel algılamamaya “ özen göstermesi çocuğun bu uzaklaşmadan dolayı suçluluk yaşamasını önler. Fakat eğer anne çocuğun bireyselleşmesine tepki duyacak şekilde davranırsa çocukta annesinden ayrışma çabasından dolayı suçluluk duyabilir.

*Çocuğun psikolojik gelişiminden haberdar olup, beklentilerimizi buna uygun ayarlamamız gerekir.
*Çocuğu hatalarından dolayı suçlayıcı bir dille eleştirmeyelim.
*Olumsuz duygularını kabul edelim, örneğin ağlamasından dolayı ona kızmayalım.
*Büyük tepkiler alacağından korkan çocuk, yalana başvuracaktır. Bundan dolayı daha da suçluluk hissedecektir.
*Manevi değerler konusunda eğitim çocuğun yaşına uygun bir dille gerçekleştirilmelidir.Manevi eğitim verirken suçluluk duyguları yaratılmamalıdır.
*Çocuğun kendi bedeni ve başkalarının bedeniyle ilgili yaptığı sorgulamaları azarlamadan, yine uygun bir dille cevaplamalıyız.
*İdeal çocuk yetiştirmeye çalışmak, çocuğu suçluluk duygularına yönlendirebilecek bir tutumdur.
 
Geri
Üst