Çocuklarımız ve Biz

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Çocuklarımız ve Biz
ÇOCUKLARIMIZ VE BİZ
Anne babalar çocuk eğitim tutumlarında değisik faktörlerden etkilenirler. Mesela, geçmiş yaşantılarından, kültürlerinden, kendi kişisel değerlerinden, anne-baba algılarından ve gelecekle ilgili hedeflerinden. Çocuklarımıza öğrettiğimiz her şeyde bizden bir parça vardır.

Anne-baba olmayı yaşayarak öğreniriz. Bazen olması gerekenleri, bazen içimizden geleni bazen de yaşananların sonuçlarını uygularız. Anne baba olarak bilmemiz gereken bazen farkında olmadan çocuklarımıza zarar verecek ortamları istemeden de olsa yaratabildiğimizdir. İnsanın kendi çocuğunu eğitmesi kolay değildir, çünkü çoğunlukla onu kendimizden ayrı düşünmekte zorluk çekeriz.
Bu konuda dikkat etmemiz gereken ilk ve en önemli nokta çocuğumuzun bizden farklı olduğu ve bizden farklı gelişeceğidir. Bunu kabul ettiğimiz zaman hem çocuğumuza hem de kendimize "kendi olmak" hakkını tanımış oluruz. Böyle bir eğitim ortamında çocuk her yönüyle kabul gördüğünü hisseder ve kendini değerli algılar. Başkalarını da olduğu gibi kabul etmeyi öğrenir.

Aileler eğitimde "geliştirmek" yerine "değiştirmek" üzerinde odaklandıkları zaman hep yanlışları ve eksikleri görürler ve bunlarla ilgili düzeltme ve tedbir alma yoluna giderler bu da çocukla aralarında gergin bir ilişkinin oluşmasına neden olur. Oysa çocuğun anlaşıldığını hissetmeye ihtiyacı vardır.
Eğitim; destek olmayı, yol göstermeyi, bilgi vermeyi, model olmayı ve uygun ortamları sağlamayı içermelidir.
Çocuğumuzu eğitirken ona karşı açık olmak, dürüstçe kendimizi ortaya koymak belli rollere sıkışmadan insan olarak var olmak da çocuğumuz için bir eğitimdir. Çünkü o bizim sadece söylediklerimize değil söylediklerimizi nasıl uyguladığımıza da bakar. Bunlar arasında uyuşmazlık gördüğünde bize olan güveni ve inancı sarsılır.

Eğitim süreci içinde zorlandığımız, sıkıntı yasadığımız, hata yaptığımızı fark ettiğimiz anlar olabilir. Duygularımızı doğru ya da yanlış diye ayırmadan kendimize bunları yaşama hakkını vermeli ve paylaşabilmeliyiz. Bu, çocuğumuzun kendine ve hayata olan toleransını arttırır. Duygularımızı paylastığımızda yaşadığımız sıkıntının yükünü hafifletir ve uygun alternatifleri daha rahat görebiliriz. Biz kendimizi açtığımızda çocuklar da duyguları tanıyıp onları nasıl ifade edebileceklerini öğrenirler.

Ayrıca hata yapma, zorlanma gibi durumlarla nasıl başa çıkabileceklerini görebilirler. Onlar da kendilerini ifade etmeye başlarlar. Bu durumda da onlari dinlemek , anlamaya çalışmak bunu yaparken de öğüt vermemek, yargılamamak, kıyaslamamak, hafife almamak, konuyu değiştirmemek yapacaığınız en iyi şey olacaktır. Bunları dikkate aldığınızda çocuğunuzun sizinle daha çok sey paylaştığını göreceksiniz.

Çocuklarımızın bizim doğrularımızı bizim istediğimiz yollarla bulmaları için uğraşmak, sabırsızlanmak, hata yapmalarına firsat vermemek, her şeyi hazır sunmak ve sürekli koruyucu olmak onların hayatı gerçek anlamda yaşamalarına elgel olmaktadır. Oysa onlar bu dünyaya bizim istediğimiz gibi biri olmak için gelmediler. Onlara seçim hakkı tanımazsak kendi başlarına bunu yapmaları gerektiğinde daha büyük zorluk yaşarlar.
İsteğimiz; kendine yetebilen, zorluklarla başa çıkabilen kısacası bu dünyada tek başına var olabilen bir birey yetiştirmekse bu, ancak ona fırsat vermekle mümkün olabilir. Hem ona hem kendinize fırsat verin. Anne baba olmak kusursuz olmak demek değildir.
Çocuklarımızı eğitirken birçok konuda kendimizi de eğitmek durumunda kalırız.

Karşılaştığımız zorluklarda kendimizi görür, tanırız. Kendimizi değerlendirir, eleştiririz. Eğer bu sonuçları kendimize yol gösterici olarak kullanabilirsek çocuğumuz ve kendimiz için uygun eğitim ortamlarını daha rahat oluşturabiliriz. Eğer yolumuzu belirlemekte karar veremiyorsak bu konuda bize yol gösterebilecek uzmanlardan yardım almak, ne yapacağını bilememekten daha iyi bir yol olacaktır.
Şebnem KANMAZ
 
Geri
Üst