Ctrl + V oyunu

Cevap: Ctrl + V oyunu

Yusuf, Yağız’ın oğlu olduğu gerçeğini öğrendikten sonra uzun süre kendisine gelemez. Yağız’ın Bozova’ya gelişi, şirkete işe girişi, bir gün kendisine bir şeyler anlatmak için geldiği gün bir film şeridi gibi gözünün önünden geçer. Yıllarca oğlunun varlığından habersiz yaşadığını öğrenmek onu adeta yıkmış ve özellikle annesine karşı düşman olmasına neden olmuştur.
Bu arada Aslı, Elvan’ın geceyi Seyhan’ın evinde geçirdiğini öğrenince çok sinirlenir. Seyhan’ın evine giderek bunun hesabını sorar. Çıkışta karşılaştığı Yağız, ona moral vermeye çalışsa da başarılı olamaz. Aslı’nın arkasından onu aramaya çıkan Seyhan, sevgilisini Yağız’la yan yana görünce kıskançlık krizi geçirir... Yağız’l Seyhan’ın kavgasını ayıran ise Yusuf olmuştur.
Öte yandan Tuna, Ceyda’nın eve döndüğünü öğrenince Yusuf’a resti çeker ve boşanmadığı sürece birlikte olmalarının imkansız olduğunu söyler.
Bu arada Seyhan’ın televizyondaki açıklamalarını ihbar kabul eden Emniyet Müdürlüğü, Ortaçlıları ifadelerine başvurmak üzere karakola getirtir. Sultan Hanım bu sorgudan hiç hoşlanmaz. Özellikle Yusuf’un annesine karşı düşmanca tavırları, Sultan Hanımın Yağız’a olan kinini daha da artırır. Sonunda silahını alarak bu sorunu kökünden çözmeye kalkar. Ancak o konaktan çıkmadan Yağız’la birlikte gelen Yusuf, tüm ev halkını bir araya toplayarak önemli bir gerçeği açıklayacağını bildirir… Ortaçlılar için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.


bendede bu var :D:D
 
Cevap: Ctrl + V oyunu

derdime baktım derdimden iğrendim...başka dertler gördüm derdime imrendim..

bende bu kalmış msn me nick arıyordumda:D
 
Cevap: Ctrl + V oyunu

Erkeklerin kendilerini kadınların yerine koyup onlar gibi düşünemeyecekleri durumlardır. mesela; ayrılıklarda yaşanan o acılı annelik duygusunu... o’na pişirilen yemek sırasında nasıl da mutlu olunduğunu... "acaba beni terk edecek mi?, aldatacak mı?" dürtüsünün sancısını... rimelin sebepli akmasını... sırf bir kerecik sesini duyabilmek için gece yapılan telefon görüşmelerinden sonra babadan işitilen azarı... sırf o beğeniyor diye alınan elbiseleri,çantaları,rujları... bir kız arkadaşa ağlamanın, sarılmanın getirdiklerini,götürdüklerini... bu ülkede kadın olmak ülkedesorunsalını... kına gecesi gözyaşlarını... gelinliğin beline takılan kırmızı kurdelayı... regl olmayı,ağrılarla yorgana sarılmayı... doğumhane sancılarını, "yeni hayat hoşgeldin"lerini... "seni seviyorum" un ne denli önemli olduğunu, sık telafuz edilirse ölünmeyeceğini... mutfakta gözyaşlarını yemeğe katık yapmayı.. güçsüz bedeniyle erkek dayağı yemeyi.. kadın olmayı... m.m den çaldıım :) listemdekilere gönderiyorduum..kalmıış :)
 
V270550.jpg
V270551.jpg


en son bir konuya yorum yapmıştımda :D
 
dua

Manava gelen kadın, kocasının çok hasta olduğunu, çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını ve yiyeceğe ihtiyaçları olduğunu söyler.
Manav ona ters bir şekilde bakarak derhal dükkânını terk etmesini ister.
Kadın ailesinin ihtiyaçlarını düşünerek: - "Lütfen efendim" der. "paramız olur olmaz getirip borcumu ödeyeceğim."
Manav kendisine bir kredi açamayacağını çünkü onun eski müşterisi olmadığını, kendisinde bir hesabının bulunmadığını söyler. O sırada dükkânın dışında bekleyen bir müşteri ikisinin arasında devam eden bu konuşmayı dinlemektedir. içeriye girerek manava yaklaşır ve: "ben o kadının almak istediklerine kefilim" der. "ailesinin ihtiyacı olan şeyleri
ona ver." Bunun üzerine manav çok isteksiz bir şekilde kadına döner ve "bir
alışveriş listen var mıydı?" Diye sorar. Kadın "evet efendim" der.
"tamam" der manav. "şimdi onu terazinin şu kefesine koy, onun ağırlığınca
diğer kefeye istediklerinden koyacağım" Kadın bir an duraklar, sonra başını önüne eğer ve çantasını açarak üzerine bir şeyler karalanmış bir kağıt parçasını çıkartır manavın kendisine gösterdiği kefeye özenle bırakırken başı hala öne eğiktir.
Manavın ve diğer müşterinin gözleri terazinin kefesine dikilirken hayretle büyümüştür. Manav müşteriye dönerek, kısık bir sesle "inanamıyorum" der. inanılacak gibi değildir.
Müşteri manava gülerken manav çoktan diğer kefeye eline geçeni doldurmaya başlamıştır ama nafile, diğer kefeyi yerinden bile kıpırdatamamıştır. Terazinin kefesi artık üzerindekileri alamayacak kadar doldurduğunda çaresiz hepsini bir torbaya doldurarak kadına verir. Şaşkınlıkla üzerinde bir şeyler çiziktirilmiş


eline alır ve okur. Bir de bakar ki orda bir alışveriş listesi yoktur. Sadece bir dua yazılıdır.
"ALLAH'ıM Neye ihtiyacım olduğunu ancak sen bilirsin, Kendimi senin ellerine teslim ediyorum." Manav taş gibi bir sessizliğe bürünmüştür. Kadın kendisine teşekkür ederek
dükkandan ayrılır. Müşteri manavın eline bir miktar para tutuştururken "her
kuruşuna değdi" der. Daha sonra manav terazisinin kefelerinin kırılmış olduğunu görür.
Bizim için hiçbir bedeli, masrafı ve karşılığı olmayan, güzel bir hediyedir
DUA... Dünyaca ünlü Türk cerrahı Dr Mehmet Öz der ki; "Dua etmek insani iyileştirir. Ben
inançlı biriyim. Her ameliyatımda mutlaka dua ederim. Bence duanın meditasyon, şifa gibi, iyileştirici özelliği var. Ameliyat sonrası hastalarıma da mutlaka dua ettiriyorum. Bunun sağlıklarına çabuk kavuşmalarında müthiş bir etkisi var."


bendede bu kalmış. en son bunu kopyalamışım.
 
Geri
Üst