Dİyarbakiri Merak Edenler

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Dİyarbakiri Merak Edenler
Resİmlerle Dİyarbakir

diyarbakir evliyalari diyarbakır evliyaları diyarbakırdaki evliyalar
diyarbakir2.jpg

diyarbakir-surlar.jpg

karpuz.jpg

www.resimcity.com_diyarbakir_resimleri_3_2.jpg

diyuarbakr_surlar.jpg

diyarbakr_mzesi.jpg

www.resimcity.com_diyarbakir_resimleri_2.jpg

Şehri baştanbaşa kuşatan surların güney batı-bölümüne Benusen surları denir. Bu bölümdeki surlar içinde bilhassa Yedi kardeş ve Evlibeden (Ukubeden ) burçları ayrı bir değer taşır. Çok sağlam, çok süslü kitabeli burçlarıdır. Bu burçlara ve bulundukları çevreye Benüsen denmesinin günümüze kadar gelmiş efsanesi şudur.

Zamanın hükümdarı bu mıntıkada çok süslü, çok sağlam ve çok güzel iki büyük burç yaptırmak istemiş ve bir müsabaka açmış. O sıralarda şehirde baş usta ,iki kişi varmış, biri bu işlerin ustası, diğeride onun kalfası imiş. Bunlar müsabakaya girmişler Yedikardeş burcunu usta, Evlibeden burcunu da kalfası yapmaya başlamışlar. Burçlar tamlanmış. Hükümdar, erkanıyla, şehrinileri gelenleriyle bura gelmiş. Neticede kalfanın yaptığı Evlibeden burcunun birinciliğine karar verilmiş. Buna çok üzülen usta hırsından kendini Yedikardeş burcundan aşağı atmış, param parça olup ölmüş. O günden bugüne, buraya Benüsen denir.Halk hekimliği, folklorun kollarundan biridir. Diyarbakır’ın halk hekimliğinde karpuzun ayrı bir yeri vardır. Karpuzun idrar söktürücü, böbrek taşlarını döktürücü olduğuna inanılır ve şöyle denir.
Kavun ye bilegen bağ,
Üzüm ye rengen bağ,
Karpuz ye işegen bağ

Ayrıca karpuzun, hazmı çok kolaylaştırıcı niteliğe sahip oldundan inanılır. Bunun birde efsanesi var.

Lokman Hekim, peygamberlik mertebesine erişmiş, bütün dertlerin dermanını bilen bir hekimmiş. Herhangi bir hastalığın dermanını bilir, başını alır kırlara, dağlara çıkar dolaşırmış. O, dolaşırken,her ot, her çiçek, her nebat ona hangi derdin dermanı olduğunu söylermiş. O da buna göre, her hastalığın dermanını bulurmuş.Günün birinde Lokman Hekim ölümsüzlüğün dedermanını bulma sevdasına kapılmış, kırları dolaşa dolaşa, dağları aşa aşa, diyar diyar gezerek yolu Diyarbakır’a varmış. Urum (Urfa) Kapısı’ndan içeri girmiş, zerzavatçılar (sebzeciler) meydanına gelmiş. Orada gözü yığın yığın patlıcanlara deyince “ Hayret “ demiş. Bu patlıcanları yiyen halk, nasıl oluyorda hasta olmuyor? “ Biraz daha yürümüş, dağlar kimi (gibi) üst üste yığılı koca koca karpuzları görünce “ Ha” demiş. “Yemekten sonra bu karpuzdan bol bol yiyiyorlar, sebebi bu” diyerek, karpuzun birçok derde deva olduğuna kanaat getirmiş.
Diyarbakır Kalesi’yle Harput Kalesi aynı zamanda, iki usta kardeşin nezaretinde yapılmıştır. Diyarbakır Kalesi’nin kireci yumurta akıyla, Harput Kalesinin ki sütle karılmıştır. Bu iki kalenin baş ustaları olan iki kardeş hala sağdırlar,onlar ölümsüzlük suyundan içmişlerdir.Yanlız ara sıra uyanıp Diyarbakır Surları yıkıldımı? Harput Kalesi duruyor mu? Diye sorarlar ve cevaplarını alıp tekrar uykuya dalarlar. Çünki bu iki kalenin yıkılması kıyametin kopacağına işarettir.
Diyarbakır kale kapılarının dördünün de Dersim’deki kilise kapıları olduğu ve buradan sökülerek getirildiği rivayeti Diyarbakır’da da Dersimde’de yaygındır.
Her insanın bir şeytanı olduğu gibi, her şehrin de bir şeytanı vardır. Yanlız Diyarbakır şehrinin yoktur. Vaktiyle şeytan, Diyarbakır şehrinin altını üstüne getirmek , halkın rahat ve huzurunu bozmak için, ortalığı karıştırmaya başlamış.Şehir halkı iki eşraf ailesinin etrafına toplanarak birbirlerine girmişler. Hergün döğüş,kavga, talan halk bundan bizar olmuş. Diyarbakır etrafı evliyalar, nebiler, sahabilerle dolu kutsal bir şehirdir. Şehrin bu perişan haline acıyan evliyalardan biri şeytanı yakalamış bir demir parçası haline sokarak İçkale Kapı’sının sol üst tarfına zincirlemiş. Böylece şehir, yeniden huzur ve rahata kavuşmuş, şeytansız tek şehir olmuş.
Şeytanı sembolize eden bu demir parçası bugün de içkale Kapısı’nın sol üst yanında zincirle duvara tespit edilmiş vaziyette duruyor.Bundan 15-20 sene evveline kadar İçkale’ye giren herkes bu şekle tükürür ve “ Şeytana lanet olsun “ diyerek kapıdan içeri girerdi.
Vaktiyle Karacadağ’ın tepesinde dağ kada büyük, kara ejderha varmış. Ağzından saçılan nefesi bir alev gibi her tarafı yakarmış. Günün birinde gökten çok kalın bir zincirin şakırtılar çıkararak dağa sarkıtıldığı ve ejderhanın boynundan zincirlenip güklere çektirildiği görülmüş. Halk ancak bundan sonra rahata kavuşmuş. Dağın, taşlarının hala kara oluşu bundandır. Buralar ejderhanın nefesiyle yanan yerlerdir.
Bu efsaneyi anlatan o bölge köylüleri dedelerinin bu ejderhayı göğe çeken zincirin şakırtılarını ve ejderhanınbir gök gürlemesini andıran sesini duyduklarını ısrarla söyler ve buna inanırlar.
Ah deyesen kan kusasan

2- Allah siye dert vere derman vermeye

3- Al duvah görmiyesen

4- Betrey söne

5- canıya ataş düşe

6- Cigeri agzıya gele

7- Cigeri tahtalarda dorgana

8- Çıra kımın sönesen

9- Epriyesen çüriyesen

10- Gidesen dönmeyesen

11- Hakkım siye haram olsın, kat katran olsın

12- Her tıkey bi dağda kala

13- İki göziy avcuma düşe

14- İşşiğıy söne

15- İki gözy avcuma düşe

16- Ocağiy söne

17- Sen olasan parça tike olasan

18- Son hemamıyız ola

19- Şıtılken devrılasen

20- Kızken kızdırasan

21- Kanıya bölenesen

22- Körocah kalasan

23- Kökiyiz kurıya

24- Kan kusasan irin ahtarasan

25- Kınıyan kınamdan yahsın
__________________
Herşey zehirdir,hiçbirşey zehir değildir.Doz meselesi...
 
Son düzenleme:
oyyy çitosumla birlikte gezdik buraları bidenem ne güzel günlerdi valla doyamadım yavrım ne sana ne Diyarbakır'a:D Bıyıklı ablama benden selamlar hahaha
 
hahaha Sadminim körocah kalasan yani çocuğun olmasın kısır ol anlamında :hhh: burda çok kullanılan cümlelerden biridir

Mawişim söz bidahaki gidişimde o bıyıklı hatuna traş seti götürecem :hhh:
 
Geri
Üst