Uzman SühaN
Administrator
Doğum sonrası nasıl gebelikten korunurum?
doğum sonrası hamilelikten korunma,doğum sonrası gebelikten korunma,doğum sonrası hamilelikten korunmanın yolları,doğum sonrası aile planlaması hakkında bilgiler
Her ne kadar güncel korunma yöntemleri ülkemizde de artık kolaylıkla bulunsa ve ulaşılsa da halen istenmeyen gebeliklerin gerçekleşme oranı fazla olabilmekte. Doğumdan sonra yeni bir gebelik istenip istenmemesi çiftlerin kararına bağlıysa da iki gebelik arası ideal süre iki yıldır. Bu yüzden doğumun hemen ardından bir korunma yönteminde karar kılmakta fayda vardır.
Herkes tarafından bilinir ki doğumdan sonraki lohusalık döneminde, annenin süt verdiği 3 aylık dönemde hamilelik riski minimum düzeydedir. Bu 3 ayın sonunda sütün koruyuculuğu çekildiğinde gebelik ihtimali yeniden artmaya başlar.
İşte bu süreçte alınacak karar ile hem sağlıklı bir cinsel hayat hem de sonraki muhtemel gebeliğin güveni sağlanacaktır. Her şeyden önce emzirmeye devam eden anneler için doğum kontrol hapı kesinlikle önerilmemektedir. İçinde bulunan maddeler gereği, çocukla besin alışverişi içinde olan anne için bu haplar risk yaratır. Bunlar yerine, doğumdan bir hafta kadar sonra sütü kesmeyen ve bebeğe de herhangi bir zararı olmayan mini haplar üretildiyse de Türkiye’de henüz bu haplar bulunamamaktadır.
Nispeten daha kolay olan geri çekme yöntemi, vajen içi fitil veya koruyucu krem gibi yöntemler de koruyucu özelliği az olmasından ötürü yine uzmanlarca önerilmemektedir.
Peki bu durumda hangi yöntem ya da yöntemler hem daha sağlıklı, hem de gebeliği önlemede garantili olacaktır? Bunlardan ilk akla geleni kuşkusuz prezervatiftir ve prezervatifin dikkatli ve doğru kullanılmasında fayda vardır. Tabi cinsel hazzı azaltması nedeniyle prezervatif de çiftler tarafından nispeten daha az tercih edilmektedir.
Bu durumda bazı küçük tıbbi yöntemler karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri “depo-provera” adı verilen ve 90 günde bir tekrarlanması gereken koruma iğnesi. Sürekli tekrar edilmesi gerektiği için zahmetli sayılabilecek de olsa korunmanın güveni açısından güçlü bir yöntemdir.
Doğum sonrası kullanılan korunma yöntemlerinden en yaygını spiraldir. Sperm ile yumurtanın bağlantısını kesen ve güvenilir bir yöntem olan spiral, doğumdan 6 hafta kadar sonra takılabilir ve genel kanının aksine spiral taktırmak için adet görmek şans değildir.
Diğer yandan, eğer anne 35 yaşın üzerindeyse ve yeni bir doğum yapmayı planlamıyorsa, tıpta “ligasyon” adı verilen tüplerin bağlanması yöntemini kullanabilirler. Fakat bu işlemin sonradan vazgeçilemeyeceğini, dönüşü olmadığını bilmekte her zaman fayda var. Tabi ki cerrahi bir işlem ile bu tüpleri yeniden açtırmak mümkündür fakat kesin gebelik vaat etmemektedir.
Yeni bir gebelik istemeyen çiftler için çok tercih edilmese de erkek sperm kanallarının bağlanması gibi bir yöntem de söz konusu olabilmektedir.
Seçilen yöntem hangisi olursa olsun gebelik ve lohusalık ardından adet gecikmeye başladığında gebelik riski kontrol edilmeli ve önlem alınmalıdır. Sonuç gebelik değilse de adetin düzene girmesi için bir muayene programı geliştirilmelidir.
Tüm bu yöntemlerin faydası tek taraflı değil, hem çiftlerin cinsel sağlığı, hem anne ve bebeğin ortak sağlığı, hem de sonraki muhtemel gebeliğin güvenini sağlamaktadır.
Her ne kadar güncel korunma yöntemleri ülkemizde de artık kolaylıkla bulunsa ve ulaşılsa da halen istenmeyen gebeliklerin gerçekleşme oranı fazla olabilmekte. Doğumdan sonra yeni bir gebelik istenip istenmemesi çiftlerin kararına bağlıysa da iki gebelik arası ideal süre iki yıldır. Bu yüzden doğumun hemen ardından bir korunma yönteminde karar kılmakta fayda vardır.
Herkes tarafından bilinir ki doğumdan sonraki lohusalık döneminde, annenin süt verdiği 3 aylık dönemde hamilelik riski minimum düzeydedir. Bu 3 ayın sonunda sütün koruyuculuğu çekildiğinde gebelik ihtimali yeniden artmaya başlar.
İşte bu süreçte alınacak karar ile hem sağlıklı bir cinsel hayat hem de sonraki muhtemel gebeliğin güveni sağlanacaktır. Her şeyden önce emzirmeye devam eden anneler için doğum kontrol hapı kesinlikle önerilmemektedir. İçinde bulunan maddeler gereği, çocukla besin alışverişi içinde olan anne için bu haplar risk yaratır. Bunlar yerine, doğumdan bir hafta kadar sonra sütü kesmeyen ve bebeğe de herhangi bir zararı olmayan mini haplar üretildiyse de Türkiye’de henüz bu haplar bulunamamaktadır.
Nispeten daha kolay olan geri çekme yöntemi, vajen içi fitil veya koruyucu krem gibi yöntemler de koruyucu özelliği az olmasından ötürü yine uzmanlarca önerilmemektedir.
Peki bu durumda hangi yöntem ya da yöntemler hem daha sağlıklı, hem de gebeliği önlemede garantili olacaktır? Bunlardan ilk akla geleni kuşkusuz prezervatiftir ve prezervatifin dikkatli ve doğru kullanılmasında fayda vardır. Tabi cinsel hazzı azaltması nedeniyle prezervatif de çiftler tarafından nispeten daha az tercih edilmektedir.
Bu durumda bazı küçük tıbbi yöntemler karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri “depo-provera” adı verilen ve 90 günde bir tekrarlanması gereken koruma iğnesi. Sürekli tekrar edilmesi gerektiği için zahmetli sayılabilecek de olsa korunmanın güveni açısından güçlü bir yöntemdir.
Doğum sonrası kullanılan korunma yöntemlerinden en yaygını spiraldir. Sperm ile yumurtanın bağlantısını kesen ve güvenilir bir yöntem olan spiral, doğumdan 6 hafta kadar sonra takılabilir ve genel kanının aksine spiral taktırmak için adet görmek şans değildir.
Diğer yandan, eğer anne 35 yaşın üzerindeyse ve yeni bir doğum yapmayı planlamıyorsa, tıpta “ligasyon” adı verilen tüplerin bağlanması yöntemini kullanabilirler. Fakat bu işlemin sonradan vazgeçilemeyeceğini, dönüşü olmadığını bilmekte her zaman fayda var. Tabi ki cerrahi bir işlem ile bu tüpleri yeniden açtırmak mümkündür fakat kesin gebelik vaat etmemektedir.
Yeni bir gebelik istemeyen çiftler için çok tercih edilmese de erkek sperm kanallarının bağlanması gibi bir yöntem de söz konusu olabilmektedir.
Seçilen yöntem hangisi olursa olsun gebelik ve lohusalık ardından adet gecikmeye başladığında gebelik riski kontrol edilmeli ve önlem alınmalıdır. Sonuç gebelik değilse de adetin düzene girmesi için bir muayene programı geliştirilmelidir.
Tüm bu yöntemlerin faydası tek taraflı değil, hem çiftlerin cinsel sağlığı, hem anne ve bebeğin ortak sağlığı, hem de sonraki muhtemel gebeliğin güvenini sağlamaktadır.
