Duanın Kabulü için Helal Yemek ve Giymek Şarttır.

ahueda

Aktif Üye
Üye
Duanın Kabulü için Helal Yemek ve Giymek Şarttır.


Duâ esnasında her bakımdan temiz olunmalıdır. Yâni hem duâ edilen mekân temiz olmalı, hem de duâ edenin bedeni ve midesi temiz olmalıdır. Duânın kabûlünde bu iki temizliğin ikisi de şarttır. Necis seccade üzerinde kılınan namaz nasıl sahih olmazsa, haram lokmalarla kirletilmiş mide ile yapılan duâ da öyle makbûl olmaz.
Demek ki bedeni haram giymekten, mideyi de haram yemekten temiz tutmak lâzımdır. Nitekim Hazret-i Ömer Efendimiz:
– Oruç tutmaktan yay, namaz kılmaktan da çivi gibi olsanız, bedeninizde haram, midenizde haram varsa ibâdetinizin lezzetini alamazsınız, demiştir.
O, bu anlayışı elbette Resûlüllah’ın terbiyesinden almıştır.
Bir gün Resûl-i Ekrem Efendimiz:
– Yâ Resûlâllah, duâmın kabûlünü istiyorum. Bunun yolunu bana gösterir misin? diye soran Enes’e şöyle cevap vermiştir:
– Yâ Enes, helâlından kazan, helâlından giyin ve ye. Zira üzerinde haram elbise dolaştıran, midesinde haram lokma bulunduran kimsenin (nafile) ibâdeti kırk gün kabûl olmaz!
Taberânî’nin Saad bin Ebî Vakkas’tan rivâyet ettiği hadîsinde ise Resûl-i Ekrem Efendimiz daha açık ve net olarak ikâz buyuruyor:
– Yâ Resûlâllah, duâ et de Rabbim isteklerimi kabûl buyursun, diyen Hz. Enes’e şu karşılığı veriyor:
– Ey Enes! Yiyeceğini helâldan topla. Şayet helâlından yemekle iktifa edersen duân kabûl olur.
Şüphesiz ki, Resûlüllah’ın aziz ashâbı ancak helâlla iktifa eder, asla harama yaklaşmazdı. Ancak onların şahıslarında bizlere birer ikâz ve irşaddı bu sözler. Duâmızın kabûl olmasını istiyorsak, biz de haramdan, yılandan, akrepten kaçar gibi kaçmamız lâzımdır.
Mâneviyat büyükleri derler ki:
– Duânın iki kanadı vardır. Biri helâl yemek, diğeri de doğru söylemek.
Rızkının helâldan olmasına itina gösterirken yalan söylemekten de dikkatle çekinen insanın duâsının kabûl olacağı bundan anlaşılmaktadır.
• Basra Halkının Duâsı Niçin Kabul Olmuyor?
Büyük Velî İbrahim Edhem Hazretleri’ne gelen Basra halkı, duâlarının kabûl olmayışından dert yanarlar. Muhterem zât Basra halkına şu değerli nasihatta bulunur:
– Ey Basra ahâlisi, sizde tam on tane kötülük görüyorum ki, bunları terketmedikçe duâlarınız kabûl olmaz.
Basra halkı:
– Nedir bu on kötülük ey Allah’ın aziz dostu? derler.
Şöyle sayar Büyük Velî:
1 – Allah’ı sevdiğinizi söylüyorsunuz. Lâkin emirlerini sevmiyor, nehiylerinden kaçmıyorsunuz!
2 – Peygamberi sevdiğinizi iddia ediyorsunuz, ama sünnetini tutmuyor, sevdiğinizin isbatını yapmıyorsunuz.
3 – Kur’ân-ı Kerîm’i okuyorsunuz, ama mânâsıyla amel etmiyorsunuz.
4 – Allah’ın size lûtfettiği bunca nimetleri yiyorsunuz, ama şükürde bulunmuyorsunuz.
5 – Şeytan düşmanımızdır, diyorsunuz lâkin onunla dostluk kurmaktan çekinmiyorsunuz.
6 – Cennet mü’minleri bekliyor, diyorsunuz ama mü’mini cennete götürecek amelleri işlemiyorsunuz.
7 – Cehennem günahkârları bekliyor, diyorsunuz, ama cehennemlik günahları işlemekten geri kalmıyorsunuz.
8 – Ölüm haktır, diyorsunuz. Ölümden hemen sonra varacağınız âhiret için hazırlık yapmıyorsunuz!
9 – Başkalarının kusurlarını çok kolay görüyor, sayıp döküyorsunuz, ama kendi kusurunuzu hiç hatırınıza getirmiyorsunuz.
10 – Sık sık cenaze peşinden gidiyor, ölümün hak olduğunu bizzat görüyorsunuz. Lâkin bir gün sizin de cenazenizin peşinden gidileceğini hatırınıza getirmiyor, öleceğinizi düşünmüyorsunuz.
İbrahim Edhem Hazretleri sözünü şöyle bağlar:
– İşte bu gafletlerinizden dolayı, duâlarınız kabûl olmuyor, ey Basra ahâlisi!
 
Geri
Üst