Geryoneus'un Sığırları

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Geryoneus'un Sığırları
Khrysaor'un oğlu Geryoneus'un Erythia adasında, çobanı Eurytion'un bakımında muazzam sığır sürüleri vardı. Eurytion'un yanında ona yardımcı olarak canavar köpek Orthros (Typhon ile Ekhidna'dan doğma) bulunuyordu. Oradan çok uzak olmayan bir yerde, Hades'in çobanı Menoites, bu tanrının sürülerini otlatıyordu. Eurystheus, Herakles'ten Geryoneus'un sürülerini alıp getirmesini emretti. işin güç kısmı Okeanos'u geçmekti. Herakles, sorunu çözmek için Güneş'in Kupa'sını ödünç aldı. Bu kupa, Güneş'in her akşam Okeanos'a vardıktan sonra dünyanın doğusundaki sarayına dönebilmesi için kullandığı büyük bir içi boş altın kayıktı. Güneş, kupasını önce vermek istemedi. Kahraman, Libye çölünden geçerken sıcaktan o kadar rahatsız oldu ki, Güneş'i oklarıyla tehtid etti. Güneş, Herakles'in bu cüreti karşısında çok şaşırdı. Herakles, Okeanos'u geçecek kadar kupayı ödünç istemesi şartıyla ok atmayacağına söz verince Güneş razı oldu. Herakles, kupaya binip Okeanos'a açıldı. Okeanos, Hera'nın araya girmesiyle dalga yaparak, kupanın içindeki Herakles'i sınamak istedi. Herakles, çıkan dalgalara sinirlenip okuyla üzerinde bulunduğu Okeanos'u tehdit etti. Okeanos, Zeus'un oğlundan korktu ve deniz yatıştı. Sonunda Herakles, Erythia'ya vardı. Orthros onu görür görmez hemen üzerine saldırdı. Herakles canavar köpeği zeytin ağacından yaptığı yeni gürzü ile öldürdü. Köpeğin yardımına koşan çoban Eurytion'u da tepeledi. Sonra sığırlarla birlikte dönüş yoluna çıktı. Olup biteni gören Hades'in çobanı Menoites, koşarak Geryoneus'a olan biteni anlattı. Hemen oraya gelen Geryoneus, Anthemos ırmağı kıyısında Herakles'e yetişip ona saldırdı. Herakles zehirli bir okla Geryoneus'u öldürdü. Herakles, sürü ile birlikte kıyıya doğru ilerlerken Korinthos bölgesinde yaşayan dev Alkyoneus'la karşılaştı. Alkyoneus, iri taşlar atarak Herakles'i kızdırdı. Herakles (Athena'nın da yardımıyla) gürzü ile devi öldürüp yoluna devam etti.

Marsilya ile Rhone vadisi arasındaki Liguria'da çok sayıda yerlinin hücumuna uğradı. Oklarıyla bunların büyük çoğunluğunun hakkından geldi. Cephanesi tükenince de yerde taş aradı. Yerde aksi gibi taş bulunmuyordu. Çareyi Zeus'a yalvarmakta buldu. Zeus, gökyüzünden taş yağdırdı. Herakles bu taşları fırlatmaya başlayarak düşmanı bozguna uğrattı. Yine Liguria'da Poseidon'un oğulları Mebion ve Derkynos isimli iki haydut Herakles'in sürüsünü ele geçirmeye kalkıştı. Herakles onları öldürdü. Roma'nın yükseleceği Latium bölgesinden geçerken sürülerini müstakbel Forum Boarium yerinde otlamaları için serbest bıraktığı bir sırada 3 başlı Cacus ile dövüşmek zorunda kaldı. Cacus 4 inek ve dört öküzü habersiz alıp mağarasına saklamıştı. Hayvanlar yerlerini böğürerek belli ettiler. Herakles, Cacus'u gürzüyle altetti. Calabria'da Region'dan geçerken boğalarından birisi kaçıp İtalya'yla Sicilya'yı ayıran boğazı yüzerek geçti. Kaçan boğa Elymeler ülkesinde Eryks adasına ulaştı. Afrodite ile Poseidon'un oğlu olan Eryks, kaçan boğayı elde etmek için boğasını almaya gelen Herakles'le çarpıştı. Eryks öldü. Herakles, krallığı oranın yerlilerine bıraktı. Yıllar sonra Herakles'in soyundan gelen Lakedaimonlu Dorieus oraya gelip krallığı ele geçirecekti. İonia denizinin Hellen kıyılarına gelindiğinde sürüler, Hera tarafından gönderilen sığırsineklerinini hücumuna uğradı. Hayvanlar azıp Trakya dağlarının yan kolları üzerine dağıldılar. Herakles, çeşitli yönlere gruplar halinde dağılan hayvanları toplamak için arkadaşlarıyla birlikte çok uğraştı ve zaman harcadı. Ancak bir kısmı eksik olarak sürüyü toplamaları haftalarını aldı. Gerisi dağlarda vahşi olarak kaldılar. Skythia ovalarında halen serseri halde dolaşan yabani sığırların, bunların soyundan geldiği söylenir. Herakles, hayvanları kovalarken Strymon ırmağı yolunu kesti. Herakles, işini zorlaştıran ırmağı lanetledi ve içini kayalarla doldurdu. Bu yüzden, o vakte kadar içinde irili ufaklı teknelerin dolaştığı ırmak, seyir için imkansız bir sel yatağı halini aldı. Nihayet, kıyıya gelince hayvanları kupaya bindirdi ve Okeanos'un diğer kıyısına, Tartessos'a geçti. Herakles, yanında sığır sürüsüyle İspanya, Galya, İtalya, Sicilya kıyılarını takip ederek Mykenai'ye vardı. Yolda başından türlü maceralar geçti. Cebelitarık'a onun adına dikilen Herakles Sütunları bu dönüşü anısına dikilmiştir. Yol boyunca konakladığı yerlerde tapınaklar inşa edilmiştir. Herakles, başına bir bela gelip sürüsünü bırakıp savaşmaya giderken, sürünün gözetimini Hephaistos yapmaktaydı. Sonunda sığır ve boğalardan oluşan dev sürüyle birlikte Eurystheus'un sarayının girişine vardı. Eurystheus, sürünün tamamını Hera'ya kurban olarak sundu.

11. Hesperis'lerin Bahçesinden Altın Elmaların Getirilmesi
Zeus ile Hera evlendikleri zaman Gaia (Yer) onlara altından elmalar veren bir ağaç hediye etmişti. Hera bu elmaları o kadar beğendi ki, ağacı Atlas dağlarının bir yamacındaki bahçesine dikti. Dünya'yı omuzlarında taşıyan dev Atlas, bu bahçeye yakın bir yerde bulunuyordu. Atlas'ın kızları ise ara sıra gelip bu bahçeyi yağmalamayı huy edinmiş olduklarından Hera, elmaların gözetimini Typhon ve Ekhidna'dan doğma yüz kollu bir ejderin gözetimine bıraktı. Akşam'ın üç perisi olan Aigle (Parlak), Erythie (Kırmızı) ve Hesperarethousa'yı (Grubunun Arethousa'sı) elmaların başına bekçi olarak koydu.

Eurystheus, Herakles'in ona verdiği tüm görevleri başarmasından sinir olmuştu. Ona kimsenin cüret edemeyeceği bir görev verdi. Eurystheus, Hesperis'lerin bahçesindeki elmaları istedi. Herakles ise Hesperis'lerin elmalarının nerede olduğu konusunda hiçbir fikri yoktu. Bu amaçla Makedonya üzerinden Kuzey'e doğru yola çıktı. Yolda Ares'in oğlu olan Kyknos ile karşılaştı. Ekhedos ırmağı kıyısında yolcuların önünü kesiyor, türlü işkenceler yapıyor, ganimetlerini zorla alıp sonra onları öldürüyordu. Kyknos'un Delphoi'ye giden hacılara sataşması Apollon'u kızdırmıştı. Herakles bölgeye gelince Apollon'un eline fırsat geçti. Herakles, hırsızlara ve katillere derslerini vermeyi kendine bir aaaa bildiğinden, bu kan dökücü, şiddet yanlısı adamın karşısına çıktı. Kyknos, karşısındakinin kim olduğunu bilmiyordu. Herakles'in parlak kalkanı ilgisini çekti ve onu almak üzere saldırdı. Kyknos'un gücü neredeyse Herakles'e yakındı. O yüzden dövüş kısa sürmedi. Uzun uzun dövüştüler. İkisi de yorulmak bilmiyordu. Bir ara fırsatını bulunca Herakles, mızrağıyla Kyknos'u boynundan yaraladı. Kyknos can çekişerek öldü. Savaş tanrısı Ares duruma kızdı ve gelip oğlunun öcünü almak üzere Herakles'in karşısına çıktı. Ares, elindeki büyük mızrağı öfkeyle Herakles'e savurdu. Athena mızrağın yönüne müdahale ederek ıskalamasını sağladı. Bunun üzerine Ares, kılıcını çekmeye yeltendi ama Herakles daha hızlıydı. Herakles ise mızrağı ile Ares'e hücum ederek onu kalçasından yaraladı. Ares ölümsüz olduğundan öldürülmesi imkansızdı ama yaralanmıştı da. Herakles, yaralı savaş tanrısını orada öylece bıraktı. Periler gelip yaralı Ares'i Olympos'a götürüp tedavi ettiler. Ares iyileşince ölen oğlu Kyknos'u bir kuğuya çevirdi.

Herakles yoluna devam ederek İllyria'ya, Eridnos kıyılarına kadar gitti. Burada Themis ile Zeus'un kızları olan ve bir mağarada yaşayan nymphalara (perilere) rastladı. Nympha'lara amacını söyledi ve onları sorguladı. Nympha'lar aradığı yer hakkında bilgiyi ona ancak deniz tanrısı Nereus'un cevap verebileceğini söylediler. Nereus'un uyuduğu bir sırada nymphalar Herakles'i ona götürdüler. Nympha'lar ihtiyar Nereus'un şekilden şekile girme özelliğinden bahsettiklerinden Herakles, Nereus'u sıkıca bağladı ve onu sorguladı. Nereus, sorulara cevap vermemek için şekilden şekile girse de bağlı durumda olduğundan kaçamadı ve sonunda konuşmak zorunda kaldı. Herakles, Nereus'u serbest bırakma karşılığında bahçenin yerini öğrendi.

Eridanos kıyılarından hareketle Libye'ye (Kuzey Afrika) vardı. Burada bir dev olan Antaios'la karşılaştı. Antaios, Poseion ile Gaia'nın oğluydu ve Marok bölgesinde oturuyor, gelip geçen bütün yolcuları da kendisiyle dövüşmeye zorluyordu. Onları kolayca yendikten sonra da cesetleriyle babasının arabasını süslüyordu. Antaios, annesine (yere) ayak bastığı sürece öldürülmesi imkansız bir devdi. Herakles devin hakkından önce gelemedi. Çünkü kendisi dövüştükçe yoruluyor, ama Antaios yere bastıkça enerji doluyor ve tekrar saldırıyordu. Herakles, bunu farkedince Antaios'u kollarıyla havaya kaldırıp havada sıktı. Yere ayak basamadığından Antaios yoruldu ve Herakles'in acı kuvvetine yenildi ve öldü. Herakles, bu devin karısı İphinoe ile birleşti ve ondan Palaimon isminde bir oğlu oldu.

Herakles, Mısır'ı boydan boya geçerken Mısır kralı Bousiris'in haydutlarıyla karşılaştı. Bousiris, Poseidon'un bir oğluydu, acımasız bir kraldı ve Hesperis'lerin bahçesinden de haberdardı. O bahçedeki elmaları getirsinler diye birsürü haydutu bir araya getirip oraya göndermişti. Bu haydutlar ile Herakles karşılaşınca Herakles bunların hepsini öldürdü. Herakles daha saraya gidip Bousiris'i de öldürmek isterken yakalandı ve heryerinden güçlü bağlarla bağlandı. Tutsak Herakles bağlarından kurtulamıyordu. Bousiris ise Herakles'i Zeus'a kurban etmek üzere hazırlıklara başlanması emrini verdi. Kurban töreninin amacı Zeus'u yatıştırmaktı. Çünkü, bir süredir Mısır'da kıtlık başgöstermişti. Bousiris bunun nedenini Kıbrıs'tan gelen bir kahine olan Pharisos'a sormuştu. Pharisos, Zeus'u yatıştırmak için her yıl bir yabancının kurban edilmesi gerektiğini söyleyince Bousiris ilk iş olarak, o anda elinin altındaki tek yabancı olarak zavallı kahin Pharisos'u kurban edivermişti. İkinci senenin kurbanı da Herakles olacaktı. Elleri kolları bağlı Herakles, başında çiçekten taçlar olduğu halde kurban edilmek üzere sunağa götürüldü. Herakles artık daha fazla dayanamadı ve bağlarını kopararak Bousiris'i kaptığı gibi elleriyle öldürdü. Bousiris'in oğlu İphidamas'ı, haberci Khalbes'i ve bütün saray maiyetini öldürdü. Herakles, Mısır'dan ayrılarak yoluna devam etti ve Mısır ile Libye arasında bir yerde yaşayan, küçük boylu insanlardan oluşan Pygmai'lerin bölgesine geldi. Pygmai'ler Herakles'e babaları Antaios'un öcünü almak üzere kahramanın uyuduğu bir anda çok kalabalık olarak saldırdılar. Çünkü Pygmai'ler Gaia'nın çocukları olduğundan Antaios'la kardeştiler. Herakles uyanıp onların boylarına gülmeye başladı. Onların bazılarını toplayıp Nemea Arslan'ının postunun içine hapsetti ve Eurystheus'a götürmek üzere sırtına vurdu.

Herakles yoluna devam ederek Nil'e rastladı. Nil vadisinden yukarıya çıkarken Tithonos'un oğlu Emathion'la karşılaştı. Emathion, Eos (Şafak) ile Tithonos'un oğlu olup Memnon'un kardeşlerinden birisiydi. Emathion, Herakles'e saldırınca kahraman onu öldürdü ve krallığını da Memnon'a verdi. Kuzey Afrika'daki Dış Deniz'e ulaştı. Güneş'in Kupasını kullanarak Kafkas dağının karşı eteklerine ulaştı. Kafkas dağına çıkarak, Zeus tarafından zincire vurulmuş Prometheus'la karşılaştı. Hergün karaciğerini yemeye gelen dev kartalı zehirli bir okla öldürdü, Prometheus'u zincirlerinden kurtardı. Zeus buna kızmadı, çünkü Herakles onun oğluydu. Ama Prometheus, Hephaistos'un ocağından ateşi çalarak insanlara verdiğinden dolayı onu o kadar çok kızdırmıştı ki zincirler onu sonsuza kadar çözülmesin diye Styx üzerine yemin ettiğinden, yemini bozulmasın diye zincirlerin bir kayayı tutmasını emretti. Prometheus serbest kalınca Herakles'e teşekkür etti. Herakles, Eurystheus'un ona verdiği görevden bahsedince Prometheus Herakles'i uyardı. Elmalara sadece Atlas'ın kendisi el sürebilirdi. O yüzden Herakles'in ne yapıp edip elmaları almaya Atlas'ı göndermeyi becermesi gerekiyordu. Herakles, Prometheus'la vedalaşıp yoluna devam ederek Hyperborea ülkesine geldi.

Gidip Atlas'ı buldu. Atlas'a Hesperis'lerin bahçesinden 3 elma toplayıp getirmesini, bu süre boyunca semayı taşıyabileceğini söyledi. Atlas öneriyi kabul etti ve yükünü Herakles'e devrederek bahçeye girdi. Atlas, elmaları getirdi ama yükünü geri almaya yanaşmadı. Atlas, elmaları Eurystheus'a kendisi götürmek istedi. Herakles, düştüğü durumdan kurtulmak için bir hile yaptı. Atlas'a "omuzum acıyor, araya bir yastık koymam gerek, yükü taşımaya devam edeceğim fakat sen şimdi bu yükü geçici olarak al, ben bir yastık bulup geleyim" dedi. Atlas, hiçbirşeyden kuşkulanmadan elmaları yere bıraktı ve yükü tekrar omuzlarına aldı. Herakles ise elmaları alarak koşarak kaçtı. Elmaları korumakla görevli olan 3 hesperis ise elmaların çalınmasına çok üzüldüler. Hera kızarak onları ağaca dönüştürdü. Birisi kavak, birisi karaağaç, birisi de söğüt oldu. İleride Argonaut'lar buraya geldiklerinde bu ağaçların altında dinleneceklerdi. Ejder ise göğe çıkarılıp yılan burcuna dönüştürüldü. Herakles altın elmaları getirip Eurystheus'a verdi. Arslan postu içinde getirdiği ufak Pygmai'leri de ona hediye etti. Eurystheus ise bu altın elmaları ne yapacağını bilemediğinden onları Herakles'e geri verdi. Herakles, altın elmaların ikisini Athena'ya sundu. Diğerini ise nifak tanrıçası Eris istediğinden ona verdi. Bu tek altın elmayı Eris, Peleus ile Thetis'in düğününde üzerine "En Güzele" yazarak tanrıçaların arasına atacak ve sonunda Truva'nın mahvına kadar gidecek olan olayları başlatacaktı. Athena ise kendisine sunulan iki elmayı alıp Hesperis'lerin bahçesine götürüp bıraktı.
 
Geri
Üst