**Gönül Zarfında Saklı Pulsuz Mektuplar**

@şK_MeLeĞ!.

Yeni Üye
Üye
**Gönül Zarfında Saklı Pulsuz Mektuplar**
Gönül Zarfında Saklı Pulsuz Mektuplar

sevdikesevdim3fg9pg0.jpg


Seni sevmenin adını da koyabilirim bugün ! terk etmeninde. Kalemimin ucunda bir kelimeye asabilirim de seni veya çizebilirimde.

Solgun hazan sabahında kirpiğimdeki çiy tanesinden düşürebilir, şakaklarımdaki beyaz yapraklara savurabilirim seni!yanağımdan dudaklarıma devrilen bir nehirde yapabilirim.

Bugün seni ! kendi bedenimde yakabilir, firari uykulara satabilirim gözlerini.

Sokaklarımda vuslat karanlığına fener alayı kedi gözler. Korkunun ve telaşın oynak bebekleri kırmızı. Avuçlarımda bir tutam mavi ve sarı hüzünler ! ıslak.
Seni bugün, yan yana resimlerimden ayırtıp, kör bir makasa kurban edebilirim..

Saçlarının kırık telleri dolanır ayaklarıma, giderken bıraktığın izlerin ! bedevi ruhumu getirir dizlerinin dibine. Tek sarılışımın serap olmuş süresi, alnına değen dudak izlerimden yeniden doğurur güneşi. Seni bugün, yedinci çizgide yapabilirim şavkıma..

Ütopyamın cenderesinde kıvranırken hırsım, şeceremin namusunu kirletebilirim seninle. Kendimi ! kendimle aldatıp eski bir kanepede, uğruna dik tuttuğum başımı eğebilirim lanet bir aynada ! yine kendime.

Bir acı bin acıya haber salar yokluğunda. Geri durmuşluğunun bilinmezliği yıldızı bol geceler yaşatır saçlarıma, ki ben-esmerken toprağında..

Küf yeşili solumalar tüner hıçkırığıma. Bir beyaz ten’e değmez olsaydı parmaklarım. Arı kovanı uğultusuyla beynimde sesinin çınlaması ve bileğimden tırnak uçlarıma sancı / titreme telaşı ! Unutmak isteyişimin kadehime dolan sıvısı dimağımı kuruturken, -ki terin tuzu yakmışken dil ucumu, sarhoş olamıyorsa ‘’seni seviyorum’’ denen iki kelime!

Dert etme ! bırak../ zıvanası bozuk say sevgimi. Düşün ki taştan bir bağıra yaslamışım başımı.
Ve bir mezar hırsızına emanet etmişim düşlerimi.

Vakitsiz ötüşlerin bülbülüyüm, gül’e kırmızı yanışım ondandır. Her eylül sonu gözlerimi alıp gitmem servi saçlı mayıslara vurgunluğumdandır!

Düşün ! seni ağustos yanmışlığımla buğday rengi bir gecede bulmuştum. Ben seni toprağa düşen ilk cemre gibi sevmiştim.

Ne gözlerine, ne de kumralına saçının ! ben seni avucuma düşen tek siyah saç telinde sevmiştim.

Gömleğime gölge yüzün, esmer duruşun, kocaman gözlerinle ! ne kara kaşına ne titrek dudağına yanmıştım. Ben seni bedenine kazınmış o yarada sevmiştim.

Yeni umutlarla gelen baharın ardından, kan ter içinde bir yaz’ı satıp hazana, yine bir Eylül akşamı
kırık dökük yanlarımla ! çakıl taşlarındaki muhabbet izlerine elimi sürüp, ben seni son kez köhne bir iskelede beklemiştim.

Suskunluğuma sapladığım hançer, daha ulaşmadan sen olan yere. Parmaklarımda bıraktığın üşümeyi
bir çingene falındaki umutlarla ısıtıp, kırk iki dakikalık bekleyişin meraklı gözleriyle ! saatimi sana ilk sarıldığım anda durdurmuştum.

Kim alıp götürdü seni benden? Hangi çıngırak dil zehrini akıttı düşlerine ve olmadığım hangi şiirle dağladın yüreğini. Ben hiçbir kelimeye sığdıramazken sevgimi, sen hangi düz çizgide teğet geçtin onurunu. Oysa ben sana bırakmıştım yen’i sen olan kolumu.

Şimdi, eski bir hikaye gibiyim. Bu aşkın iki kahramanını da yenmiştir şiir. Eflatun bir gecede tren yollarına serilmiş iki beden ve yangın artığı gibi gözlerinden düşüşüm ! ağlayışlarımda iliğimi kurutan gözyaşımla / bitmiştim. Oysa ben seni kemiğimde ilik diye sevmiştim.

Diklen kadınım, sen benim sevdamsın derken ! belki derin bir uykunun güvenli kollarındaydın.
Yan yana koltuklarda dirsek teması yaşandı bu sevda. Sen sustun, ben sustum / en mahrem yanımızdı sessizlik. Şimdi aleni bir çığlıkta tek ses, sensizlik / bensizlik.

Kime sattın beni? masum bir çocuğun anne şefkati düşlerine mi? Yoksa bir kadının onurunu temizleyen insan yanıma mı?

Kime sattın beni? Şuh bir bakışın sevdamı ele geçirme isteğine mi? Yoksa bir gelip iki giden geri duruşunun cenderesine mi?

Utanmaz bir kelimedir yaşam. İçinde sakladıklarıyla alnın şavkında etiket. Onca çizgide sıkışmış insan olabilme ehliyeti ve yüreğin kıvrımında sızlayan ar damarı / kopmuş gerçekten!

Geri dönüşüm olmaz asil sevdamı ! ayakları altına almış bedene / bakışı oynak iki göze..ama ben çekip almışım kokladığım gül’ü avuçlarından ve tek yolculu bir limanda elimde dönüşü olmayan tek bilet..

Vapur yanaşmak üzere ! gelsen de boş. Belki geç, belki erken ! son sözüm HOŞÇAKAL’ dır asıl (sana) giderken.

Küf tut şimdi ve eskit kendini düşlerimle. Kelimeleri kirleten bir mektup gibi..!
 
Geri
Üst