Güz Sancısı ve 6-7 Eylül
Bir film geliyor sinemalara ...
Reklamlarını bir çok internet sitesinde , televizyon kanalında gördüğüm bir film...
Evlerin yağma edildiği , sokak asfaltının görünmediği bir sokak...
Çıldırmış gibi bağıran ellerinde bayraklarla dolaşan bir topluluk . O filmin adı Güz Sancısı .
Cuma günü gösterime girecek olan bu filmin senaryosunun çıkış noktası tarihte 6-7 Eylül olayları diye bilinen bir olaymış . Aslında bilinmeyen bir olaymış . Çünkü nedir 6-7 Eylül olayları dendiğinde biline gerçekten zor rastlanan bir soru oluyor .
1950 lilerin başında Türkiye - Yunanistan ilişkileri 30 yıl öncekinden çok daha farklıydı . Stratejik ortaklıkların dahi bahsi geçtiği bu dönemi 1952 de Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın Yunan Kralıyla karşılıklı ziyaretleri izledi birbirini .
Ancak bu yakınlaşma Kıbrıs adasındaki Rum isyancıların başladığı ayaklanma ve cinayetlerle yerini sürtüşmeye bıraktı tekrardan . Adada Türklerin evlerine kumpas kuruluyor , duvarlara ENOSİS yazılıyor , adanın yunan olduğu ve yunan kalacağı yönünde yürüyüşler oluyordu . Yapıla eylemler Türkiye'de özellikle Hürriyet gazetesinin önderliğinde tüm yurda duyuruluyor , toplumda tansiyon her geçen gün yükseliyordu . Seçimlerinde yaklaşması üzerine DP lideri Başbakan Adnan Menderes bir mitingte adanın Türk olduğunu ve Türk kalacağını dile getirdi .
Bu söz ardından dernek olup başına da Hürriyet gazetesi yazarı Hikmet Bil getirildi . 53 ten 55 e kadar süren sürtüşeler Türkiye'nin adanın garantörü İngiltere'ye nota vermesine kadar sürdü . İngiltere Yunan ve Türk yetkilileri Londra'ya konferansa çağırdı .
5 Eylül 1955 günü İstanbul'da adalet sarayı açılışından çıkan Adnan Menderes aracına KTD (Kıbrıs Türktür Derneği) başkanı Hikmet Bil'i alıp adadaki durumu sordu . Bil adada çatışmaların sürdüğünü Türklerin silah istediğini bildirdi . Adnan Menderes bu isteğe , elimizdeki tüm silahlar Kırıkkale yollarsak eninde sonunda Rumlarında eline geçer ve bizler haksız duruma düşeriz diye yanıtlar . Bil "o halde dernek kasasında biriken 120 bin lirayı yollayalım adadaki silah tüccarlarından alınsın" der . Adnan Menderes bu öneri kabul eder ve ardından Bil'e dün akşam Londra'dan şifreli bir telgraf geldiğini Fati Rüştü'nün zor durumda olduğunu destek istediğini ne yapılabilineceğini sorar . Hikmet Bil düşünceli bir şekilde ne yapılabilir ki efendim , hiçbir fikrim yok der . Adnan Menderes teşekkür eder bu konuyu halledeceğini bildirir ve ayrılırlar .
Olayın buradan sonraki durumu muamma . Aslında bilinen bir devamı var ancak bu devam Adnan Menderes 61 darbesi sonrası yargılandığı mahkemede kabullenmedi . Şimdi o Adnan Menderes'in kabul etmediği ancak Hikmet Bil'in anlatımıyla canlanan tarihe devam edeyim .
O gece Florya'da köşkte İçişleri Bakanı , İstanbul Valisi ve birkaç üst düzey yönetici daha Adnan Menderes'in sofrasına misafir olup Fati Rüştü ‘ye nasıl yardım yapılabilineceği konusunda düşünmeye başlarlar . Gecenin sonunda topluluk bir senaryo yazar ve uygulamaya başlarlar . Senaryoya göre Selanik Türk Konsolosluğu ile Atatürk'ün doğduğu evin arasındaki bahçeye tesiri düşük bir bomba atılmasını , bunun sorumluluğunun Yunanlılara yüklenmesini , olayın duyulmasından sonra İstanbul'da da ufak çaplı eylemler olmasını planlamıştı . Böylelikle Londra'da ki Fati Rüştü görüyorsunuz işte Yunanlılar iç huzurumuzu da bozdular diyecekti . Planın ilk aşaması gerçekleştirildi ve 6 Eylül 1955 günü Atamızın evinin bahçesine atılan bomba pencerelerin kırılmasına sebep oldu . Olayın İstanbul'da duyulması üzerine üniversiteli gençler yürüyüşe başladılar . Birkaç saat sonra ise olay planlanandan çok daha farklı yerlere ulaşacaktı .
Eylemcilere farklı illerden gelen şiddet yanlısı , gözü dönmüş insanlar eklenmişti . Farklı illerden akın akın gelen bu insanlar İstiklal Caddesindeki azınlıkların evlerini işyerlerini yağma etmiş , canlarına , mallarına saldırmıştı . Fatih Sultan Mehmet'in torunları seneler sonra cana mala ırza dokunulmaya sözünü unutmuş , kendi ulusunun namusu sayılacak azınlıklarına saldırmıştı , bu sözü ayaklar altına almıştı . Bilanço ağırdı...
5000 kişi gözaltına alındı .
80 ibadet yeri , 5000 e yakın dükkan , 2600 ev , 60 okul tahrip edilmişti .
Kilise ve havraların din adamları sünnet edilmeye çalışıldı . Bir Hıristiyan hanıma tecavüz edildi . Olaylar ancak 7 Eylül sabahı bastırıldı .
İşte Güz Sancısı bu utanç sayfasından yola çıkarak hazırlanmış bir film . Hatırla Sevgili dizisi oyuncularının çoğunlukta olduğu film bu Cuma sinemalara geliyor ve tarihimizdeki utanç sayfasıyla yüzleştiriyor bizleri .
Güz Sancısının Anlattığı 6-7 Eylül Olayları Nedir ?
Bir film geliyor sinemalara ...
Reklamlarını bir çok internet sitesinde , televizyon kanalında gördüğüm bir film...
Evlerin yağma edildiği , sokak asfaltının görünmediği bir sokak...
Çıldırmış gibi bağıran ellerinde bayraklarla dolaşan bir topluluk . O filmin adı Güz Sancısı .
Cuma günü gösterime girecek olan bu filmin senaryosunun çıkış noktası tarihte 6-7 Eylül olayları diye bilinen bir olaymış . Aslında bilinmeyen bir olaymış . Çünkü nedir 6-7 Eylül olayları dendiğinde biline gerçekten zor rastlanan bir soru oluyor .
6-7 Eylül Olayları Neydi ?
1950 lilerin başında Türkiye - Yunanistan ilişkileri 30 yıl öncekinden çok daha farklıydı . Stratejik ortaklıkların dahi bahsi geçtiği bu dönemi 1952 de Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın Yunan Kralıyla karşılıklı ziyaretleri izledi birbirini .
Ancak bu yakınlaşma Kıbrıs adasındaki Rum isyancıların başladığı ayaklanma ve cinayetlerle yerini sürtüşmeye bıraktı tekrardan . Adada Türklerin evlerine kumpas kuruluyor , duvarlara ENOSİS yazılıyor , adanın yunan olduğu ve yunan kalacağı yönünde yürüyüşler oluyordu . Yapıla eylemler Türkiye'de özellikle Hürriyet gazetesinin önderliğinde tüm yurda duyuruluyor , toplumda tansiyon her geçen gün yükseliyordu . Seçimlerinde yaklaşması üzerine DP lideri Başbakan Adnan Menderes bir mitingte adanın Türk olduğunu ve Türk kalacağını dile getirdi .
Bu söz ardından dernek olup başına da Hürriyet gazetesi yazarı Hikmet Bil getirildi . 53 ten 55 e kadar süren sürtüşeler Türkiye'nin adanın garantörü İngiltere'ye nota vermesine kadar sürdü . İngiltere Yunan ve Türk yetkilileri Londra'ya konferansa çağırdı .
5 Eylül 1955 günü İstanbul'da adalet sarayı açılışından çıkan Adnan Menderes aracına KTD (Kıbrıs Türktür Derneği) başkanı Hikmet Bil'i alıp adadaki durumu sordu . Bil adada çatışmaların sürdüğünü Türklerin silah istediğini bildirdi . Adnan Menderes bu isteğe , elimizdeki tüm silahlar Kırıkkale yollarsak eninde sonunda Rumlarında eline geçer ve bizler haksız duruma düşeriz diye yanıtlar . Bil "o halde dernek kasasında biriken 120 bin lirayı yollayalım adadaki silah tüccarlarından alınsın" der . Adnan Menderes bu öneri kabul eder ve ardından Bil'e dün akşam Londra'dan şifreli bir telgraf geldiğini Fati Rüştü'nün zor durumda olduğunu destek istediğini ne yapılabilineceğini sorar . Hikmet Bil düşünceli bir şekilde ne yapılabilir ki efendim , hiçbir fikrim yok der . Adnan Menderes teşekkür eder bu konuyu halledeceğini bildirir ve ayrılırlar .
Olayın buradan sonraki durumu muamma . Aslında bilinen bir devamı var ancak bu devam Adnan Menderes 61 darbesi sonrası yargılandığı mahkemede kabullenmedi . Şimdi o Adnan Menderes'in kabul etmediği ancak Hikmet Bil'in anlatımıyla canlanan tarihe devam edeyim .
O gece Florya'da köşkte İçişleri Bakanı , İstanbul Valisi ve birkaç üst düzey yönetici daha Adnan Menderes'in sofrasına misafir olup Fati Rüştü ‘ye nasıl yardım yapılabilineceği konusunda düşünmeye başlarlar . Gecenin sonunda topluluk bir senaryo yazar ve uygulamaya başlarlar . Senaryoya göre Selanik Türk Konsolosluğu ile Atatürk'ün doğduğu evin arasındaki bahçeye tesiri düşük bir bomba atılmasını , bunun sorumluluğunun Yunanlılara yüklenmesini , olayın duyulmasından sonra İstanbul'da da ufak çaplı eylemler olmasını planlamıştı . Böylelikle Londra'da ki Fati Rüştü görüyorsunuz işte Yunanlılar iç huzurumuzu da bozdular diyecekti . Planın ilk aşaması gerçekleştirildi ve 6 Eylül 1955 günü Atamızın evinin bahçesine atılan bomba pencerelerin kırılmasına sebep oldu . Olayın İstanbul'da duyulması üzerine üniversiteli gençler yürüyüşe başladılar . Birkaç saat sonra ise olay planlanandan çok daha farklı yerlere ulaşacaktı .
Eylemcilere farklı illerden gelen şiddet yanlısı , gözü dönmüş insanlar eklenmişti . Farklı illerden akın akın gelen bu insanlar İstiklal Caddesindeki azınlıkların evlerini işyerlerini yağma etmiş , canlarına , mallarına saldırmıştı . Fatih Sultan Mehmet'in torunları seneler sonra cana mala ırza dokunulmaya sözünü unutmuş , kendi ulusunun namusu sayılacak azınlıklarına saldırmıştı , bu sözü ayaklar altına almıştı . Bilanço ağırdı...
5000 kişi gözaltına alındı .
80 ibadet yeri , 5000 e yakın dükkan , 2600 ev , 60 okul tahrip edilmişti .
Kilise ve havraların din adamları sünnet edilmeye çalışıldı . Bir Hıristiyan hanıma tecavüz edildi . Olaylar ancak 7 Eylül sabahı bastırıldı .
İşte Güz Sancısı bu utanç sayfasından yola çıkarak hazırlanmış bir film . Hatırla Sevgili dizisi oyuncularının çoğunlukta olduğu film bu Cuma sinemalara geliyor ve tarihimizdeki utanç sayfasıyla yüzleştiriyor bizleri .