Hacerul esved taşı neden incelenmiyor?

Uzman SühaN

Administrator
Hacerul esved taşı neden incelenmiyor?
Bir rivayete göre Haceru’l-Esved Cennetten getirilmiştir. (bk. Mecmau’z-Zevaid, h. no: 5488)

- Ancak Taberani ve Bezzar’ın rivayet ettiği bu hadis rivayeti -senedinde zayıf bir raviden ötürü- zayıftır. (Mecmau’z-Zevaid, a.y)

- Taberani’nin diğer bir rivayetinde de zayıf ravi vardır (bk. Zevaid, h. no:5490)

- Bununla beraber, Tirmizi’nin rivayet ettiği hadis sahih kabul edilmiştir. İbn Abbas’ın aktardığına göre peygamberimiz şöyle buyurdu: “Haceru’l-Esved cennetten indiği zaman sütten daha beyaz idi. Fakat insanların günahları onu siyahlaştırdı.” (Tirmizi, Hac, 49)

- Durum bu merkezde olduğuna göre, taşın analizine gerek olmadığını düşünüyoruz.

Analiz yapılsa bile farklı yorumlarla taşın saygınlığına halel gelebilir. Üstelik, bir parçanın alınması bile bu saygınlığı zedeleyebilir, diye düşünüyoruz.



5.jpg







El-Haceru'l-Esved, Kâbe'nin doğu köşesinde, yerden 1,5 metre yükseklikte gümüşten bir mahfaza içinde muhafaza edilen yaklaşık 30 cm çapında siyaha yakın koyu kırmızı renkte bir taştır. Hacer, kelime olarak Arapçada taş demektir. El-Haceru'l-Esved siyah taş anlamına gelir. Cennet'ten indirildiği ve zaman içinde renginin değiştiği Allah Resûlü'nün ibret dolu ifadelerinde şöyle anlatılmaktadır: "Haceru'l-Esved, Cennetten indi. İndiği vakit sütten beyazdı. Onu insanların günahları kararttı."1 Bir başka hadîslerinde de Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) onun renginin beyazlığını ve Cennet'ten indirilişini şu ifadelerle belirtmektedir: "Haceru'l-Esved ve Makam-ı İbrahim, Cennet yakutlarından iki yakuttur. Allah (cc), onların nurunu örtmüştür. Eğer örtülmemiş olsalardı doğu ile batı arasını aydınlatırlardı."2 Bu hususiyetlerinden ötürüdür ki Haceru'l-Esved'e, en saadetli taş mânâsında "Haceru'l-Es'ad" da denilmiştir. Evet o, en saadetli taştır. Zîrâ o bu özelliklerinin yanında, pek çok peygamberin el ve dudaklarının da değdiği bir taştır. Efendimiz'in dudaklarından bûseler, el ve yanaklarından izler taşıyan bir yakuttur. Ona taş diyoruz; ama bu onu başka bir kelimeyle ifâde edemediğimiz içindir. Onun mâhiyetini ifâdeye daha uygun bir kelime bulunmuş olsaydı o kullanılırdı. Bu, şeaire saygı ve bir edep meselesidir.

Haceru'l-Es'ad, Kâbe'nin inşası bittikten sonra tavafın başlangıç noktasını belirlemek maksadıyla bulunduğu köşeye Hz. İbrahim (aleyhisselam) tarafından yerleştirilmiştir. Rivayetlerde hâdisenin şöyle cereyan ettiği belirtilmektedir: "Hz. İbrahim Kâbe'yi tamamladıktan sonra oğlu İsmail'i görevlendirmiş ve bir taş getirmesini istemiştir. Hz. İsmail vadiye taş aramaya gittiği sırada Hz. Cebrail Aleyhisselâm Haceru'l-Esved'i getirmiştir. Hz. İsmail döndüğünde bu taşı görünce 'Bu nereden geldi, kim getirdi?' diye sormuştur. Bu soru üzerine Hz. İbrahim ona şöyle cevap vermiştir: 'Beni, ne sana ne de getireceğin taşa muhtaç bırakmayan Zât gönderdi."3 Bu ifadelerden öyle anlaşılıyor ki Kâbe ve müştemilâtı o kadar önemlidir ki tavafa başlangıç noktasını belirtecek olan bir işaret taşı dahi Allah tarafından Cennet'ten gönderilmiştir.

Haceru'l-Esved'in Kudsiyeti
Haceru'l-Es'ad, Allah ve Resulü tarafından muazzez ve mübarek kılınmış bir taştır. Yoksa bizim bir şeye kudsiyet atfetmemiz asla o şeye bir değer ve kudsiyet kazandırmaz. Bu durumda sadece kendimizi ve insanları aldatmış oluruz. Dolayısıyla her konuda olduğu gibi bu hususta da hüküm verecek olan ancak Allah ve Resulü'dür. Kullara düşen vazife ise -hikmetini anlasın veya anlamasın- mukaddes kılınan eşyaya karşı Allah için saygılı olmak, mübarek olduğu belirtilen mekânlarda dikkatli olup oraya indirilen rahmet ve bereketten azamî istifade etmektir. Pek tabiîdir ki insanın aklına, "Acaba niçin bir taşa, bir mekâna veya bir zaman dilimine farklı bir değer verilmiştir?" şeklinde bir soru gelebilir. İnsan aklı bunu sorgulayabilir. Hattâ şeytan bu mevzuda insana vesvese de verebilir. Dolayısıyla daha baştan bu hususta teslimiyet ve şeaire saygı duymak önemlidir. İnanan bir insan bilmelidir ki "Kim Allah'ın nişânelerine, hürmetli kıldığı alâmetlere saygı gösterirse, şüphesiz o saygı duyma, kalblerin takvasındandır." (Hac, 22/32) Bu saygı gönülleri kötü düşüncelerden himaye edip koruyan sebeplerdendir. Şeaire saygı, iman, teslimiyet ve takvadan neşet eden ve neticede yine takvaya dönüşen bir değerdir. Onun için sahabe-i kiram efendilerimiz, Allah Resulü'nün değer verdiği her şeye değer vermiş, onu aziz tutmuştur. Mesela Hz. Ömer'in bir umresine şahit olan Âbis İbni Rebîa, bir taşa karşı gösterilen saygıyı onun şöyle sorguladığını nakletmektedir: "Ben Hz. Ömer'i (ra) Haceru'l-Esved'i öperken gördüm. Onu hem öptü, hem de: 'Biliyorum ki sen bir taşsın, ne bir faydan ne de zararın vardır. Ben Resûlullah'ı (sas) seni öperken görme¬seydim, asla öpmezdim.' dedi."4

İşte bu rivayette ortaya konulan bakış açısı meselemizin temel noktasıdır. Zîrâ "Resûlullah'ı (sas) seni öperken görmeseydim, asla öpmezdim" beyanı, bir şeye değer verip kudsiyet atfetmede tek ve eşsiz ölçünün Allah ve Resulü olduğunu açıkça belirtmektedir. İmam Nevevî'nin de belirttiği gibi Hz. Ömer'in bunu söylemesine sebep: "Müslümanların putperestlikten yeni kurtulmuş olmalarıdır. Hz. Ömer (ra) Hacer-i Es'ad'i öperse, cahillerin bu işin eski hâl üzere devam ettiği zannına kapılmalarından korkmuş ve istilamdan maksadının yalnız Allah'ı tazim ve Peygamberimiz'in emrine itaat olduğunu, bunun Allah'ın tazimini emrettiği hac şeairinden sayıldığını, bu uygulamanın cahiliyet devrindeki putperestlik olmadığını anlatmak istemiştir. Çünkü cahiliye döneminde Araplar, putların, insanı Allah'a yaklaştırdığına inanırlardı. Hz. Ömer, bu itikada muhalif hareket etmek gerektiğine, ibadetin ancak, faydası ve zararı olmayan şeyleri yaratan Allah'a yapılacağına tembihte bulunmuştur."5 Hz. Ömer bu açıklamasıyla böyle bir sapma ile Allah ve Resulü'nün bir emri olarak Hacer-i Esved'e istilamın birbirine karıştırılmaması gerektiğini özellikle vurgulamıştır. Aslında bu ifadede Hattabi'nin de belirttiği gibi küllî bir prensip vardır: "Aklî sebep ve illetleri bilinmese bile, Peygamber Efendimiz'in Sünnet'ine tâbi olmak vaciptir."
 
Geri
Üst