Hala dudaklarında o şarkı vardı

zuzu65

Yeni Üye
Üye
Hala dudaklarında o şarkı vardı
.
''Ya kırmızı gülden ayrı yaşamalı
ya da dikenin acılarını hoş görmeli''


Hem kendi ,kendine okuduğu bu sözü düşünüyor, hem de ''güz gülleri'' şarkısını mırıldanıyordu. Bu şarkı ona uyuyordu. Beyazlaşmış saçlarını toplayıp, topuz yaptı. Tam o sırada kapı çalındı, torununa seslendi:_ Kapıyı aç Gül, dedi. Gül kapıyı açtı, karşısında bir postacı duruyordu. Postacı sordu:_Gülbahar Hanım burada mı oturuyor?

_ Evet dedi torunu. Postacı ona bir mektup getirdim ama imzası gerekiyor, dedi.
Gül anneannesine seslendi:_Gülbahar Hatun bak mektubun var.

Yaşı yetmişe yakındı, ama dinçti. Pembe elbisesi, beyaz hırkası ve beyaz saçları ona çok yakışıyordu. Kibarca: _ Buyurun memurbey, dedi.Zarfı aldı, imzasını attı.Postacı gitti.

Bir zarfa baktı, bir de Gül'e: _ Ne olabilir ki, dedi. Zarfı açtı, sonra zarfın üstünü kontrol etti. Zarfın üstünde; Avukat Dilşat yazıyordu soyadı yabancı değildi. Hemen zarfın içindeki kağıdı okumaya başladı.
Kendisine; oldukça fazla bir para ve bir de o sahil kasabasında bir ev miras olarak bırakılmıştı.
Hemen anıları gözünde canlandı ve o sözdeki yazıları hatırladı:''ya kırmızı gülden ayrı yaşamalı, ya da dikenin acılarını hoş görmeli''

O en iyisini yapmıştı. Bazen yüreği acısa bile iyi yapmıştı.
Daha torunu Gül gibiydi.Kasabaya bir doktor atanmış, onunda kendi yaşında bir oğlu vardı. Tesadüf sonucu tanışmışlar, arkadaşlıkları ilerlemiş ,aşka dönüşmüştü.

Araya aileler girmiş; aradaki dikenler yani; öğrenim durumu, sınıf farklılığı, maddi durumlar derken Gülbahar ani bir kararlılıkla çok uzaklara halasının yanına gitti.
Orada evlendi,bir kızı oldu , mutluda oldu.Eşini bir trafik kazasında kaybetti. Kızı okuyup, doktor oldu, bir de torunu Gül oldu.

GülbaharHanım, hemen kendini toparladı ve bunu geriye göndermeliyim ,dedi. Hemen hazırlanıp, avukatın adresine gitti. Biraz bekledi, avukat onu kabul etti ve içeriye girdi. Birden gözüne duvardaki resime ilişti. Onun resmiydi.

Avukat Hanım:_ Buyurun Gülbahar Hanım nedir isteğiniz, diye sordu.
Gülbahar Hanım elindeki zarfı gösterip:_ Bu mirası retetmek istiyorum, dedi.
Avukat Hanım:_ Bu babamdan size kalan bir mirastır, neden istemiyor sunuz? dedi.
Gülbahar Hanım:_ Bir söz vardır. Bilir misin canım dedi''ya kırmızı gülden ayrı yaşamalı
ya da dikenin acılarını hoş görmeli'' Ben ayrı yaşamayı tercih ettim, çünkü dikenleri canımı çok yakacaktı.
Dikenler bir ömür boyu canınızı çok yakar ve sana can veren yüreğinizi acıtır.
Zarfı bırakıp odadan çıkıp gitti.Hala dudaklarında o şarkı vardı:

Güz gülleri gibiyim
Hiç bahar yaşamadım
Ya sevmeyi bilmedim
Ya sevince geç kaldım.


 
Geri
Üst