Hamit Görele Bilgi ve Resimleri

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Hamit Görele Bilgi ve Resimleri
hamit görele
ADALARDAN RENGARENK ŞEMSİYELER YÜKSELİR

Hamit Görele ismi en çok rengarenk şemsiyeli kadın figürleri ile ada resimlerini çağrıştırır bende. Bir taraftan rüzgarda şişmiş pupa yelkenler denizde yarışırken sanki raksedercesine ellerinde allı morlu şemsiyeleriyle salınarak yürüyen endamı güzel kadınlar yelkenlilere nisbet yapmaktadır.

Sanatçı, Kübizm ve Konstrüktivizm'den etkilenerek doğayı geometrik denklemlerle analiz edercesine bir resim dili oluşturmuş, kütleler ve ritimleri arasındaki ilişkiyi resimlerinde sorgulamış, coşkulu fırça darbeleriyle rengin de hakkını vererek lirik romantik resimler yaratmıştır. "Karadeniz'de Fırtına" isimli resminde bulutlar, ağaçlar ve diğer topografik öğeler kaya kütlesinde olduğu gibi detaylara girilmeden şematik bir dille resmedilmiş, öte yandan doğanın gücü ve fırtınanın şiddeti coşkulu fırça hareketleri, açık koyu renk dengeleri ile enikonu hissedilmekte olup adeta insanı irkiltmektedir. Görele, başta peyzajları olmak üzere resimlerinde nesneleri birer plastik öğe olarak ele almak suretiyle doğayı yansıtır. En çok da Kurtuluş'dan Heybeliada'dan peyzajlar yapmıştır. Görele'nin "topuz saçlı kadın portresi" ile "odalık" resimleri bir dönem Matisse etkisinde kaldığının göstergesi olup, "ornamental" (süslü) çizgilere özellikle nü resimlerinde yer vermiştir. Resimleri arasında "ekspresyonistler" de olduğu gibi ifade yüklü portreler de geniş bir yer tutmakta olup İdil Biret'in, Beethoven'un portrelerini yapmış, hatta kendi portresini ("otoportre") resim paletinin üzerine resmetmiştir. Adnan Saygun ile olan arkadaşlığı, "şan konseri"ni resimlemesi müziğe olan duyarlılığının birer göstergesi olsa gerek.

1967 yılında açtığı ''Sanat Anlayışım'' başlıklı retrospektif sergisinde ''Mavi, gök ve deniz olduğu için değil, deniz ve gök mavi olduğu için güzeldir. Yeşil, ağaç olduğu için değil, ağaç yeşil olduğu için güzel.'' diyen Hamit Görele sanat anlayışını ''müziğin matematiğe, resmin de geometriye dayandığına inanırım'' sözleriyle özetlemiştir.

"Bütün dava, sanata getirebileceğimiz bir yeni tadda"

"...Her doğa parçasının güzel olmadığını doğa aşıkları da bilir. Doğa güzelliği bile, renklerin oyunu ve düzeni oranında güzeldir. Doğayı yıkıp yeni ölçüler, yeni orantılar, yeni renklerle yepyeni bir dünya kurmak isteyen Chagalle'ler, Dufy'ler, Matisse'ler de doğanın baskısından kurtaramadılar kendilerini. Arabasından tabancasını havaya sıka sıka 'Picasso geliyor' diye naralar atarak Parise giren ihtilalci İspanyol delikanlısı oldu klasik sanat anlayışına karşı ilk isyan bayrağını açan ve sanatçıları ayaklandıran. ... Picasso'nun sanata getirdiği ve az zamanda bütün sanat dünyasını saran bu yeni anlayıştı ona dünya ölçüsünde ün sağlayan. ... Kandinsky yaptı ve başardı asıl ihtilali. Elimizdeki renkleri doğa yapısına uyarak koyma yerine, istediğimiz gibi ve istediğimiz düzende kullanmayı getirdi sanata. Bu anlayışta Picasso ve Braque da az zamanda klasiklere karıştılar." diyerek çağdaş sanat hakkındaki düşüncelerini belirtmiş ve resimlerinde klasik ustaların tersine geometrik biçimleri saklamaya gerek duymadığını vurgulamıştır. "Doğada eşi olmayan ve insan zekasının bulduğu bu biçimler en sağlam biçimlerdir. Ama arada sırada kaçamak yaptıklarım da olacaktır doğayı geometrikleştirerek" demiş ve Yunan Mitolojisi'ndeki Jüri'nin müzik tanrısı ihtişamlı Apollon'un yerine flütünü daha özgün üfleyen Marsyas'ı yeğlemesini örnek göstermiş, "Bütün dava, sanata getirebileceğimiz bir yeni tadda" diyerek sanatta özgünlüğü ve yeniliği savunmuştur. Öyle ki, bir zamanlar sergilerine gelen aydın dostlarının resimlerini modern diye yadırgadıklarından, hatta daha ileri giderek doğayı çirkinleştirdiği eleştirisinde bulunduklarından yakınmış, ancak, yeni sanat anlayışları ve Picasso gerçeği ağır basmaya başladığında bu kez, bu aydınların kendilerinden kuşkulandıklarını, modern resim namına işlenen cinayetlere sesiz kaldıklarından yakınıyordu Hamit Görele. Sanatçının bir gazetedeki makalesinde değindiği "Bugünlere nasıl eriştiğimizin acı hikayesini anlatacak değilim...Nasıl bir sanat fedaisi olduğumuzu ancak gelecek nesiller ve sanat tarihi, çağımızın ressamını anarken farkedecektir." sözleri oldukça düşündürücüdür.

"Güzel Resim" yapmacılığı ve kişilik ezberciliğini ilk yıkan sanatçı

1900 Görele doğumlu sanatçı mühendislik tahsilini yarıda bırakarak 1928 'de Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun olmuş, Akademi'de Hikmet Onat ve Çallı İbrahim ile çalışmış ve sonrasında Anadolu'nun çeşitli yörelerinde uzun yıllar resim öğretmenliği yaparak hayatını kazanmıştır. "Fecirle beraber uyanıyorum. Güneş doğuncaya kadar okuyor, güneş doğduktan ders saatine kadar da resim yapıyorum, fakat ders saatlerim bitip de yorulan dimağımı bir parça dinlendirmek ne güçtü." demiş; Türkiyede bir sanatçının, sanatıyla değil, umumiyetle başka bir yan işle karnını doyurmaya çalışması onu derinden yaralamış, lisede derste kaç defa, "neden şu anda sehpamın başında değilim" diye hayıflandığı anlar olmuştur.

Hamit Görele 1928 yılında Fransa'ya tahsile gönderilmiş, 1930 'da Montparnasse Bulvarı "Grand Galerie Moderne" de açılan karma sergide "Firavunun Eşi" ve "Odalık" adlı resimleri ile Cezanne, Matisse, Picasso, Bonnard gibi çağımızın dev ressamlarıyla yan yana yer almıştır. 1933'de yurda döndükten sonra "Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği" 'nin sergilerine katılmış, bir ara başkanlığını da yapmış Sanatçı çağdaş Türk resminin ilk örneklerini vermiştir. 1967 yılında "Yılın Sanatçısı" ödülüne değer görülürken 1978 yılında "Devlet Onur Belgesi" verilen iki ressamdan biri olmuştur. Türk resim sanatının önemli yapı taşlarından biri olan Hamit Görele resim sanatımıza modern kişiliğini kazandırmak için uzun, yorucu, dirençli ve çoğu zaman da tek başına özverili bir mücadele verdikten sonra 6 Haziran 1980 tarihinde aramızdan ayrılmıştır.

"Görele 'nin çoşkulu ve hatta fırtınalı üslubu beni hep ilgilendirmiştir. Onun doğaya, insana ve nesneye bakışı, gerçek bir sanatçı duyarlılığını yansıtır. Görele'nin yaptığı resimlerde aynı yıllarda, başkaları ile paylaştığı başka hiçbir ortak yön yoktur. Çok kişisel, çok özgür, lirik ve dışavurumcu nitelikleri vardır, ama bunları bir akımın özellikleri olarak kullanmaz." diyerek Görele'nin sanat tarihimizdeki ayrıcalıklı yerini vurgulamıştır Turan Erol.

Görele'nin bir sergisi nedeniyle yayınlanan Mimar Sinan üniversitesi yazısında "Türk resminde 1930'lu yıllarda gelişen yenilikçi hareketin içinde görev alan başlıca sanatçılardan biri de Hamit Görele'dir. "Güzel Resim" yapmacılığı ve kişilik ezberciliğini ilk yıkan, kendine rağmen beğenilmeme tehlikesinden korkmadan, tembel tabulardan cayan ilk sanatçı odur." denilerek Görele'nin özverili mücadelesi övülmüştür.

Baharın müjdecisi Nisan ayı ile birlikte yüreğim kıpır kıpır!. Kimbilir hangi güzel sergiler gözlerimize, hangi güzel konserler kulaklarımıza seslenecek, gönlümüzü aydınlatacak. Her sanatseverin başkentimizin kültür ve sanat ortamına aktif katılımı dileğiyle rengarenk günler sizlerin olsun...

Kaynakça: -A History of Turkish Painting, Palasar S.A.
-Yapı Kredi Kültür Merkezi tarafından düzenlenen Hamit Görele sergi kataloğu.
- Hamit Görele resmi web sitesi (Ressam Hamit Görele Resmi Web Sitesi)

kahverengi89yq8.jpg

kahverengi90it9.jpg
 
Geri
Üst