Hatasiz Bİr BÖlÜnme…

PaSikA

Yeni Üye
Üye
Hatasiz Bİr BÖlÜnme…
Vücut hücrelerinde iki çeşit bölünme gerçekleşir. Bunlardan "mitoz" olarak adlandırılan bölünme çeşidi bütün vücut hücrelerinde görülen bölünmedir. Bu bölünme sonucunda hücrelerin kromozom sayılarında bir değişiklik olmaz. Oluşan yeni hücrelerde de hiçbir bozulma ve değişiklik olmaz, hepsi birbirlerine benzer.
Burada hemen bir noktayı belirtmekte fayda vardır. Eğer üreme hücreleri de bu şekilde bölünselerdi, insanın insan olması mümkün olmazdı. Çünkü anneden ve babadan ayrı ayrı 46 kromozumun gelmesi, biraz önce de belirttiğimiz gibi bebeğin 92 kromozomlu doğmasına neden olurdu ki bu, insanın yapısını tamamen bozardı. Ancak vücudumuzdaki benzeri olmayan tasarım sayesinde böyle bir durum gerçekleşmez. Çünkü üreme hücrelerinin oluşumu sırasında gerçekleşen ve "mayoz" olarak nitelendirilen bölünme şeklinde durum farklıdır. Mayoz bölünme sonucunda hücrenin kromozom sayısı 46'dan 23'e, yani yarıya indirilmiş olur.
Bu bölünmeler tamamlanmadan üreme hücreleri olgunlaşmış olmazlar. Hem erkek hem de kadın vücutlarında bu hücreleri olgunlaştıracak, olgunlaştıktan sonra çıkacakları zorlu yolculuğa hazırlayacak özel mekanizmalar vardır. Birbirinden tamamen habersiz ve pek çok yönden farklı olan kadın ve erkek üreme sistemleri ürettikleri hücreleri diğeri için en hazır duruma getirmeye çalışır.
Üreme hücreleri daha ilk bölünmeye başladıkları andan itibaren bir denetim altında hareket etmekte, belli bir plan uygulamaktadırlar. Hiçbir başıboşluk yoktur. Hücreler tam gereken bölünmeleri geçirmekte, gereken kromozom sayılarını tutturmakta, işlemlerin sıralamasında hiçbir değişiklik ya da eksiklik olmamaktadır. Her organ, bunları oluşturan hücreler, bu hücreleri oluşturan organeller büyük bir uyum içinde hareket etmektedir. Bundan başka, vücuttaki işlemlerin gerçekleşmesinde fonksiyonu olan hormonları ve enzimleri oluşturan moleküller de, bu molekülleri oluşturan atomlar da son derece sistemli bir haberleşme ile ne zaman faaliyete dahil olacaklarını bilmekte, hangi organda nasıl bir etki oluşturmaları gerektiğini hiç şaşırmamaktadırlar.
Hücreler, enzimler, hormonlar, kısacası vücudun parçaları arasındaki bu uyum elbette ki üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.
Bir molekülün, bu molekülü oluşturan atomların plan yapması, bu plana uygun hareket etmesi, bir kısmının emir verip, diğerlerinin bu emire uyması, verilen emiri anlayabilmesi ve eksiksizce uygulaması, tesadüfen ortaya çıkması mümkün olmayacak kadar olağanüstü olaylardır. Üstelik bugüne kadar yaşamış olan ve halen yaşayan milyarlarca insanın her birinin bedeninde bunların istisnasız gerçekleşmesi, aynı uyumun kusursuz bir şekilde her insanda işlemesi durumu çok daha olağanüstü bir hale getirmektedir. Bedenimizi oluşturan gözle görülmeyecek kadar küçük hücrelere ve bu hücrelerin ürettikleri hormonlara, enzimlere ve diğer yüzbinlerce ayrıntıya üstün bir akıl ve şuur gerektiren tüm bu özellikleri kazandıranın, başıboş tesadüfler olamayacağı açıktır. İnsan bedeninde kusursuz bir şekilde işleyen tüm sistemlerin her aşamasının ve her parçasının insanın kavrama sınırlarının ötesinde ve eşi benzeri olmayan bir aklın gücü ile hareket ettikleri çok açıktır.
Bu üstün akıl, en ince detayına kadar tüm evreni yaratmış olan Allah'a aittir. Allah ayetlerinde kendisinden başka ilah olmadığını bildirmiştir. Bakara Suresi'nde şöyle buyurulmaktadır.
Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbirşeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)
 
Geri
Üst