Hayat Karalama Defteri mi...?

Angel_tears

Yeni Üye
Üye
Hayat Karalama Defteri mi...?
Hayat Karalama Defteri mi?

Hayatı karalıyoruz. Bembeyaz, tertemiz bir hayat ikram ediliyor bize. Yalan bulaşmamış, riya dolanmamış. Bir “güvercin bakışı” gibi sade, günahsız, bir su gibi aziz bir hayatı nasıl da karalıyoruz. Ne uğruna? Bir kârımız da yok ha!

Dostlarımıza dost gibi bakamadan, gül demetlerini koklayamadan, bir şiirin sükunetine veya heyecanına kapılamadan, çocuğumuzun kolundan tutup “Hadi, bugün seninle baharı koklayalım, dağa çıkalım, bugün seninle arkadaş arkadaş dolaşalım...” diyemeden, evet, çocuğumuzla göz göze gelemeden nefesler alıp veriyoruz.

Her gün bomboş bir beyaz sayfa konuluyor önümüze. Giriş, gelişme, sonuç bölümlerinde neler olsun istiyoruz o sayfaların?

Bir pazar kuruluyor yani her gün. Şu evimizin önündeki pazar gibi. Çadırlar geriliyor. İpler ağaçlara, demirlere bağlanıyor. İş ciddi. Ki akşam söküverecekler bu bir günlük şehri. Ortalıkta çürük meyveler, kağıtlar, yıkılmış bir şehircikten kalanlar. Gün boyu bağıran satıcılar şimdi yok. Söyle şimdi. Senin pazarında hangi mallar var. Çığlıkların ne için? Gün defterine ne söyledin bugün?

Dün Mısır Çarşısından geçtim. Dükkanlar, ışıklar, kokular, insanlar, tarih... Herkes kendi telaşesinde. Yüzlerce yıllık bir alışveriş. Bir de her ânın bir dükkan gibi açılışı kapanışı. Her âna nasıl müşteri oluyoruz? Neleri tartıp dolduruyoruz?

Bunca yıldır gelip giderim bu çarşıya da hep bana ait bir şeyler bulurum. Bir kere Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı sırlı. Alışveriş bir sır, daha çekici. Gün yirmi dört saat kendimizle alışverişteyiz ya...

İçten içe pazarlığa otururuz kendimizle. Bu kapalı çarşılarda da öyle bir mahremiyet vardır. Bir o kadar ciddiyet. Bir değer veriş işte!

Osmanlı bir ân bile karalansın istememiş. Gürültüye getirmemiş hayatı. Şimdiye hiç benzemez. Bu aceleci, bu buruşuk asra tahammül edemezdi Osmanlı, gitti. Buruşuk, kırışık, yılışık, dolaşık bir yüzle karşı karşıyayız. Tam bir karalama defteri...
 
Geri
Üst