Hayvani ve İnsani Kalbin Gerçeği ve Teveccüh Konusu

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Hayvani ve İnsani Kalbin Gerçeği ve Teveccüh Konusu
İnsanda hayvani ve insani olmak üzere iki kalp vardır :
A) Hayvani Kalp : Yeri, sol memenin altında, üst tarafı büyük ve toplu, alt tarafı küçük bir et parçasıdır. Benzeri hayvanlarda da olduğundan hayvani kal denmiştir.
B) İnsani Kalp : Emir aleminden gözle görülmeyen bir cevher ( öz) olup ilk yeri Arş?tır ve devamlı tecelli ( bilinmezden gelen ilahi nurun belirmesi), üstünlük kurma ve yetenek yeridir.
Oldukça geniş ve büyüktür. Hayvani kalbe yerleştirilmiştir.s Gerçekte bu kalp Arş?tan çok büyüktür. Kudsi Hadis diye bilinen sözde şöyle buyurulmuştur. ?Yer ve gök beni kuşatamaz; ancak mü?min kulumun kalbi Ben?i kuşatır.? Bu hadisi değil tasavvuf ehli Şeyh Abdullah Tüsteri?nin ilham yoluyla söylediği sözdür.
Uyanması istenen kalb bu insani kalbidir. Çünkü emir aleminde Allah-u Teala?nın (c.c) tecellilerinin yeridir. Kuşatır ( yesani) kelimesi Cenabı Hakk?ın (c.c) Zat?ının değil tecellisinin kuşatır anlamındadır. Kesinlikle O?nun Ulu Zatı bir yerde bulunmak ve kuşatılmaktan uzak ve yücedir.
İnsani kalbin uyanması ve gelişmesi için içtenlikle çok ibadet etmek; tam ve zorlu çalışma gerekir. Bundan dolayı mürid insani kalbin yeri olan hayvani kalbe devamlı yönelerek bakmakla emrolunmuştur. Bunu elde etmek için talip şöyle düşünür:
? Benim kalbim gerçekte saydam, parlak, sağlam ve nur gibi idi. Çok günah işlemem ve nefsimin arzuları, şeytandan gelen kuruntularımla insani kalbim karardı ve yaralandı. Bunları ancak mürşidim tedavi edebilir. Onun nefesi ve eli, ölüleri dirilten ve gözleri açan İsa Aleyhisselam?ın nefesi ve eli gibi bakışları ve tedavisi Lokman Hekim?in tabibliği gibidir.?
Bu şekilde inanan mürid teveccühe oturarak üstadının gelerek kendisine yönelmesini ve kalbini tedaviye başlamasını sabırsızlıkla bekler. Sanki bir gözüyle kalbine, diğer gözüyle yardım dileyerek arzuyla üstadına bakar.
Teveccüh?te oturan kardeşlerini aracı ederek, yalvararak yardım ister. Ondan yardım dilenmekten başka çaresi olmadığını itiraf eder. Üstadının senini duyunca Mecnun?un Leyla?nın sesiyle sevindiğini gibi sevincinden uçar ve haz duyar. Korku ve ümit arasında bir duyguyla yardım dilemeyi artırır. Korkmasının nedeni şimdiye kadar tüm işlerini Allah-u Teala?ya ( c.c) ısmarlamıştı, O?na dayanmıştı. Şimdi ise O?nun bir kulunun emri altındadır; uygunsuz bir iş yaparsa durumu çok kötü olur.
Çünkü Allah?ın (c.c) affetmesi ayrı, kulunun affetmesi ayrıdır.
Talip ümit yönüyle şu şekilde düşünür. Şimdiye kadar benim ruhum nefsimin elinde köle idi, şimdi ise Allah?ın (c.c) bir velisinin yardımı ve etkisi altındadır. Kötü ve çirkin nefs nerede, velinin yardımı nerede? İkisi arasında çok fark vardır.
Müridinin yarar görmesi için Teveccüh süresince Allah-u Teala?nın (c.c) rahmeti, nebilerin ve velilerin ruhları, melekler, Sahabe-i Kiram?ın yardımını hazırdır diye inanması gerekir.?(1) Fakat bunların hepsi feyizden yararlandırma yetkisini üstada vermiştir.
O da bu feyzi ancak kabule uygun edep sahibine verir. Bu edep bedenin edebi, kalbin gayreti, dikkati ve ruhun sevgisidir. Şüphe yok ki nefsi gafletle ve bedeni edep dışında olan yarar göremez. Mürid bu konularda kendini kusurlu görerek şöyle düşünür.
(1) Nebi ve Veli?nin ruhları hazırdır diye inanmak lazımdır. Ama mutlaka buradadır ve gördüm diye kesinlikle iddia etmek alimlerce küfr olarak değerlendirilmiştir.
? Hastalık nedeniyle attar dükkanına ( şifalı bitki ve güzel koku satılan yere) gitmiş, parası olmadığı için derdine derman alamıyor; bari dükkanın yanına bir yere oturayım, belki alışveriş yapanlar bana bir şeyler bağışlar, ben de onunla iyileşirim.? İşte bundan dolayı mürid nefsini teveccühte hazır olan herkesten aşağı bilmeli ve yok etmelidir.
Böylece güzel kokuları duyabilir. Üstadı hazır olunca daha fazla uyanmaya, yalvarmaya başlar. Büyük devletin elinden kaçması için çabalar. Yarar sağlamak için müridin korku, ümit, haz ve sevgi hallerinin artırması gerekir.
Teveccüh sırası kendisine geldiğinde, Üstadı nefes verdikçe feyz almak için o nefesini içine çeker. Üstadı nefesini içine çektiğinde kalbindeki pası ve karanlığı yok ettiğine inanır ve kendi de kalbindeki pası ve karanlığı dışarı atmak için nefesini sağa ve sola doğru boşaltır. Üstadının nefes alıp vermesiyle kalbindeki yaraların kapandığını, iyileştiğini ve kalbinin beyazlaştığını düşünür. Üstadından ricada bulunarak bu durumu daha fazlalaştırmasını ister. Teveccüh bitince, müridin içindeki rahatsızlıklarını derecesi ortaya çıktığından rabıta anlatılır ve zikir eğitimi yapılır.




i ve İnsani Kalbin Gerçeği ve Teveccüh Konusunda Bilgi
İnsanda hayvani ve insani olmak üzere iki kalp vardır :
A) Hayvani Kalp : Yeri, sol memenin altında, üst tarafı büyük ve toplu, alt tarafı küçük bir et parçasıdır. Benzeri hayvanlarda da olduğundan hayvani kal denmiştir.
B) İnsani Kalp : Emir aleminden gözle görülmeyen bir cevher ( öz) olup ilk yeri Arş?tır ve devamlı tecelli ( bilinmezden gelen ilahi nurun belirmesi), üstünlük kurma ve yetenek yeridir.
Oldukça geniş ve büyüktür. Hayvani kalbe yerleştirilmiştir.s Gerçekte bu kalp Arş?tan çok büyüktür. Kudsi Hadis diye bilinen sözde şöyle buyurulmuştur. ?Yer ve gök beni kuşatamaz; ancak mü?min kulumun kalbi Ben?i kuşatır.? Bu hadisi değil tasavvuf ehli Şeyh Abdullah Tüsteri?nin ilham yoluyla söylediği sözdür.
Uyanması istenen kalb bu insani kalbidir. Çünkü emir aleminde Allah-u Teala?nın (c.c) tecellilerinin yeridir. Kuşatır ( yesani) kelimesi Cenabı Hakk?ın (c.c) Zat?ının değil tecellisinin kuşatır anlamındadır. Kesinlikle O?nun Ulu Zatı bir yerde bulunmak ve kuşatılmaktan uzak ve yücedir.
İnsani kalbin uyanması ve gelişmesi için içtenlikle çok ibadet etmek; tam ve zorlu çalışma gerekir. Bundan dolayı mürid insani kalbin yeri olan hayvani kalbe devamlı yönelerek bakmakla emrolunmuştur. Bunu elde etmek için talip şöyle düşünür:
? Benim kalbim gerçekte saydam, parlak, sağlam ve nur gibi idi. Çok günah işlemem ve nefsimin arzuları, şeytandan gelen kuruntularımla insani kalbim karardı ve yaralandı. Bunları ancak mürşidim tedavi edebilir. Onun nefesi ve eli, ölüleri dirilten ve gözleri açan İsa Aleyhisselam?ın nefesi ve eli gibi bakışları ve tedavisi Lokman Hekim?in tabibliği gibidir.?
Bu şekilde inanan mürid teveccühe oturarak üstadının gelerek kendisine yönelmesini ve kalbini tedaviye başlamasını sabırsızlıkla bekler. Sanki bir gözüyle kalbine, diğer gözüyle yardım dileyerek arzuyla üstadına bakar.
Teveccüh?te oturan kardeşlerini aracı ederek, yalvararak yardım ister. Ondan yardım dilenmekten başka çaresi olmadığını itiraf eder. Üstadının senini duyunca Mecnun?un Leyla?nın sesiyle sevindiğini gibi sevincinden uçar ve haz duyar. Korku ve ümit arasında bir duyguyla yardım dilemeyi artırır. Korkmasının nedeni şimdiye kadar tüm işlerini Allah-u Teala?ya ( c.c) ısmarlamıştı, O?na dayanmıştı. Şimdi ise O?nun bir kulunun emri altındadır; uygunsuz bir iş yaparsa durumu çok kötü olur.
Çünkü Allah?ın (c.c) affetmesi ayrı, kulunun affetmesi ayrıdır.
Talip ümit yönüyle şu şekilde düşünür. Şimdiye kadar benim ruhum nefsimin elinde köle idi, şimdi ise Allah?ın (c.c) bir velisinin yardımı ve etkisi altındadır. Kötü ve çirkin nefs nerede, velinin yardımı nerede? İkisi arasında çok fark vardır.
Müridinin yarar görmesi için Teveccüh süresince Allah-u Teala?nın (c.c) rahmeti, nebilerin ve velilerin ruhları, melekler, Sahabe-i Kiram?ın yardımını hazırdır diye inanması gerekir.?(1) Fakat bunların hepsi feyizden yararlandırma yetkisini üstada vermiştir.
O da bu feyzi ancak kabule uygun edep sahibine verir. Bu edep bedenin edebi, kalbin gayreti, dikkati ve ruhun sevgisidir. Şüphe yok ki nefsi gafletle ve bedeni edep dışında olan yarar göremez. Mürid bu konularda kendini kusurlu görerek şöyle düşünür.
(1) Nebi ve Veli?nin ruhları hazırdır diye inanmak lazımdır. Ama mutlaka buradadır ve gördüm diye kesinlikle iddia etmek alimlerce küfr olarak değerlendirilmiştir.
? Hastalık nedeniyle attar dükkanına ( şifalı bitki ve güzel koku satılan yere) gitmiş, parası olmadığı için derdine derman alamıyor; bari dükkanın yanına bir yere oturayım, belki alışveriş yapanlar bana bir şeyler bağışlar, ben de onunla iyileşirim.? İşte bundan dolayı mürid nefsini teveccühte hazır olan herkesten aşağı bilmeli ve yok etmelidir.
Böylece güzel kokuları duyabilir. Üstadı hazır olunca daha fazla uyanmaya, yalvarmaya başlar. Büyük devletin elinden kaçması için çabalar. Yarar sağlamak için müridin korku, ümit, haz ve sevgi hallerinin artırması gerekir.
Teveccüh sırası kendisine geldiğinde, Üstadı nefes verdikçe feyz almak için o nefesini içine çeker. Üstadı nefesini içine çektiğinde kalbindeki pası ve karanlığı yok ettiğine inanır ve kendi de kalbindeki pası ve karanlığı dışarı atmak için nefesini sağa ve sola doğru boşaltır. Üstadının nefes alıp vermesiyle kalbindeki yaraların kapandığını, iyileştiğini ve kalbinin beyazlaştığını düşünür. Üstadından ricada bulunarak bu durumu daha fazlalaştırmasını ister. Teveccüh bitince, müridin içindeki rahatsızlıklarını derecesi ortaya çıktığından rabıta anlatılır ve zikir eğitimi yapılır.
 
Geri
Üst