hüznüm böler geceyi...

MEÇHUL

Daimi Üye
Üye
hüznüm böler geceyi...
Sıcak bir Temmuz gecesinin ilk dakikalarındayım...
Gözüm, duvardaki saate ilişiyor bir an. Akreple yelkovanın dansına şahit oluyor gözlerim.
Hüzünleniyorum...

Soğuktan solmuş sarı yaprakların, tutunduğu dallara hüzünlü vedası geliyor aklıma.
Zalim rüzgar, öperek, koparıyordu o sarı yaprağı dalından. Belki de sarı yaprağın, vadesi dolmuş, tükenmişti ömrü...

Bir gün öncesi...
Saat: 14: 40...

Anadolu'nun yeşillikler içinde kaybolmuş, ücra bir köyündeyim.
Gençliğinde, tüm ömrünü biricik varlıkları olan çocuklarına adamış, ve son iki yılını hastalıkla, yaşlılıkla ve vefasızlıkla geçirmiş bir akrabamın mezarı başındayım şimdi...
Son yıllarını, tek başına, tek gözlü bir evde geçirmiş, vefa yürekli bu adam, şimdi, soğuk ve sessiz toprağın altında.
En yakın bildiği, çocuklarından ve eşinden destek görmemiş, bir sarı yaprak misali, dünyaya veda eden bir beden ve asil bir ruh o şimdi...

Bir saat sonrası...
Saat: 15. 40...

Mezarlıktaki, insani görevimizi yaptıktan sonra ayrılmaya hazırlandığımız zaman şimdi.
Kuytu, sessiz ve ruhumuz gibi üşüyen mezarlıktan...
Ve kulaklarımda bir ses; Ağlama sesi...
Ruhumun bütün derinliklerinde yankılanan acıklı bir ağlama sesi bu ses.
En küçük oğlunun ağlama sesi...
Vefasızlıktan, bakımsızlıktan hasta düşmüş, el ayak altına düşmüş, horlanmış bir adamın arkasından dökülmüş, beyhude gözyaşlarıydı bunlar.
Dalıp gitmiştim uzaklara...
İçimde sayısız gelgitlerle, bu ölümün yargısını vicdanımda tahlil etmeye çalışırken, siyah cüppeli, beyaz sarıklı, beyaz sakallı , güzel yüzlü köy imamının o davudi ses tonu, beni kendine getirmiş, dikkatimi bir başka noktaya çevirmişti nedense...
Sanki içimdeki duygularıma tercüman olmuştu o, davudi sesli imam.
Şöyle diyordu:

" Sevgili oğlum, kalk ve ağlama!
Beyhudedir şimdi her şey...
Dökeceğin her gözyaşı boşa akan bir akarsu damlasıdır bundan sonra...
Sağlığında kıymetini bilmediğin, hor gördüğün, o vefalı, seni büyüten babana döktüğün riyakar gözyaşlarının babana bir faydası olmayacaktır.
Yapacağın en hayırlı şey, ona dua etmendir..."

Şuan...
Saat: 00.50...

Keşkeklerle geçen bir delikanlının çaresiz gözyaşları...
Ve bu manzarayı ibretle seyreden ben...
Yolun yarısına merdiven dayamış olan bana, binlerce ders çıkartan bir hayatın hikayesiydi bu, gözümün önündeki cereyan eden olaylar...

Dersimi almıştım...
Yapmamız gerekirken, yapmadığımız, yapmamamız gerekirken yaptığımız yaşamın yüzümüze vurduğu acı bir tokadıydı bu, aldığım mesaj...

Anlamıştım...

Vefa, vicdan, hüzün...

Hayatın en önemli üçgeni buradaydı demek...


 
Geri
Üst