İçimden Geçenleri Söyleyebilsem!

Özledim. Hem de çok…


Gözlerini, sözlerini, gülüşünü, ses tonunu, kokunu, dokunuşunu, seni, sana ait olan her şeyi…
Özlediiiiiiimmm. Hem de çok…
Öyle böyle değil...
Özlemin çekiştiriyor saç diplerimden!
Zaman duruyor özlerken seni.
Akreple yelkovana düşman oluyorum.
Kelimelere dökemiyorum, cümlelere sığdıramıyorum.
Çaresiz bırakıyor, boğazı düğüm düğüm yapıyor.
Gözleri yakıyor, uykulardan uyandırıyor ansızın.
Anlatılmaz bir duygu bu.
Elde olmadan yaşanan karmaşık duyguların sonucunda ortaya çıkan…
Azalmayan, azalacağı yerde daha da artan…
Hasret bana göre değil asla. Özlemin, içimde seni büyütüyor geçen her dakika.
Dağlar delip, yollar aşıp gelmek, sana sarılmak istiyorum. Doyasıya yaşamak için seni.
Ama olmuyor, ol-mu-yor.
Olmuyoooooooooooooor…
Tadı yok da, adı ne bunun şimdi?
Kalbime, ruhuma büyük bir eziyet.
Çok severken, çok özlemek…
Reva mı bu?
Penceremde, ekmek kırıntıları verdiğim kuşlar bile nasıl alışmışlar sana. Seni soruyorlar sanki bana, cama vurup… Onlar da arıyorlar sanki seni…
Ben arıyorum seni, dayanamıyorum da sensizliğe, kuşlar aramış çok mu?
Dayanamıyorum yokluğuna, özlemine.
‘Gel’ diye haykırıyorum, kalbimin çığlıkları eşliğinde.
Bir gün, bir an gelecek… O gün, o an gelecek…
Kavuşacağız.
Kavuştuğumuz zaman aşkımızın, sarılışımızın sıcaklığı karşısında, özlemin buz tutacağı o anı düşünüyorum da…
O an yeniden başlayacak hayat.
Yeniden başlayacak aşk.
Mevsim zemheri olsa bile içimiz, kalbimiz ısınacak her şeyden önce. Vuslatın doruklarında, dans edeceğiz menevişlerde. Hasreti dindireceğiz öpüşlerimizle.
Elimizle tutacağız yıldızları.
Mutluluktan uçacağız, hem de bulutları bile geride bırakarak…
Yeni bir renk daha ekleyeceğiz gökkuşağındaki yedi rengin yanına. Bu rengin adı da ‘AŞK’ olacak.
Dillere düşecek, bizim sevdamız konuşulacak.
Leyla – Mecnun aşkı unutulacak!
Ama bunların hepsi, bir araya geldiğimiz, fonda şarap rengi güllerin olduğu, ellerimizin, tenimizin, ruhumuzun birbirine değdiği anda, kalplerimizin duyguları okuduğu, sözlerin yetersiz kalıp da gözlerimizin konuştuğu, mehtabın bize eşlik ettiği anda gerçekleşecek.
Geldiğinde…
Anılarınla, hayalinle avunuyorum, resimlerini öpüyorum.
Fotoğraflarındaki yıldız gözlerinle, çocuksu gülüşünle oyalanıyorum şimdi.
Kapım çalsa…
Hemen şimdi…
Açsam…
Karşımda sen…
Elinde güllerle…
Sarılsak…
Kapım çalıyor.
Yoksa…
 
Beni dikenli aşk bahçelerinin
Umutsuz yarınlarına terk ettin sen.
Ve yağmurlar yağdırdın üzerime
Beni hiç sevmedin mi sen?

Korkma benden!
Ne yarınlarına çıkarım
Ne telefonlarına
Benden korkma!
Ben hiç yokmuşçasına beklerim
Sokak köşelerinde.
Gözünün gördüğü hiç bir yerde olmam
Korkma!

Senden kopacağım artık
Sensizliğin rıhtımında
Dalgalarıyla boğuşacağım yalnızlığımın
Sensiz yaşayacağım bu koskoca alemde
Bir daha hayal edilemeyecek aşkının
Umuduyla kavrulacağım.

Senden beni alacağım
Benden seni söküp aldığın gibi
Yerime yaşanmamış mutluluklar bırakacağım.
Hatırlamayacaksın bile gözlerimi
Ne yağmurlarımda ıslanacak
Ne de güneşimle ısınacaksın
Söz veriyorum hayatından çıkacağım
Ağlatmayacağım artık seni

Benden artık korkma!
Ben kaybolacağım
O kahverengi derinliklerinde gözlerinin
Yaşamaksa eğer bu yaşayacağım
Gün 24 saat ve ben hep uzaklarda kalacağım
Sabırsızca toprağa düşmek isteyen ilk cemre misali,
Sensizliğin kuytusunda azaplar içinde ölümü bekleyeceğim.

Hiç bir şey yerini tutamayacak inan bana
Ve ben hep bunun ezikliğiyle yaşayacağım.
Seni sevdiğim için özür dilerim
Yaşattığım acılar ve gözyaşları için
Ama bir kez daha olsaydı yine severdim

Şimdi gitmeliyim artık
Beni bekleyen tatmadığım hüzünler var
Yazılmamış şiirler
Anımsanacak güzel hatıralarımız var

Sana kimler dokunacak
Kimler öpecek düşünmek bile istemiyorum
Beni en çok yaralayan bu zaten

Umarım mutlu olursun
Sana söylemek istediğim son bir şey var
Seni daima sevdim bunu sakın unutma


 
Sıkıldım ve üşüyorum,sanki bir buluttan aşağı düşüyorum...
 
yaşadığın olaylar sana hayatı öğretir........yaşadıklarını gelecek nesillere aktarabilmek için....sende doya doya yaşa......yaşamın tadını çıkart
 
Geri
Üst