İçimizdeki Çocuk (Kesinlikle Okuyun)

kaprisli

Yeni Üye
Üye
İçimizdeki Çocuk (Kesinlikle Okuyun)
Biraz önce okudum bu yazıyı gerçekten çok güzel bir yazı. Çok hoşuma gitti bir de size sunmak istedim bakalım beğenecek misiniz? :)

Bulent, avucunu acmis kendisine dogru elini uzatan adama ters ters bakti.
Elli yaslarinda gosteren adam, gormeye alistigi hirpani kiyafetli dilencilere benzemiyordu. Uzerindeki giysiler eski fakat temizdi.
Eli yuzu temiz ve saglikli gorunuyordu. "Sapa saglam adam gidip calisacagina dileniyor, belki benden daha zengindir" diye dusundu.
Zaten cani cok sIkkindi, bir de sinirlenmisti.
Alayci bir ses tonuyla:

- Ekmek parasi mi istiyorsun ? diye sordu.
- Hayir cikolata parasi lazim!
Bulent'in kizginligi saskinliga dondu. Espri yetenegi olan dilencinin hali de baska oluyor diye dusundu.
- Niye siz ekmek bulamayinca cikolata mi yiyorsunuz?
- Hayir. Ekmek bulamadigimiz gunler genellikle bulgur pilavi yeriz, onu da bulamadiysak ac yatariz.
Bulent adamin ciddi mi konustugunu yoksa dalga mi gectigini anlayamamisti.
- Bu gun karniniz doydu ustune tatli mi istedi caniniz?
- Fakirin cani mi olur ki, tatli istesin beyim.
- Bu bir kamera sakasi mi yoksa sen is bulamamis stendapci misin?
- Hicbiri degil. Sadece fakirim. Bugun karimin dogum gunu, ona cikolata goturmek istiyorum.
- Dogum gununde yas pasta alinir bildigim kadariyla.
- O bizim icin degil zenginler icin. Otuz yillik evliligimiz boyunca ona bir kez bile yas pasta alamadim. Ama her dogum gununde mutlaka cikolata goturdum. Cikolatayi cok sever.
Adamin soyledikleri Bulent'in dikkatini cekmisti. O aksam karisiyla kavga etmis, kapiyi carpip kendini sokaga atmisti. Arabasina da binmemis sahile kadar yurumustu. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamisti. Oysa eskiden denizi seyrederken cok rahatlardi. Dalgalar sIkintisini alip gotururdu.
Fakat karisinin evde agliyor oldugunu bildigi icin olsa gerek, hicbir sey onu rahatlatmiyordu.
Dilenciyle konusurken biraz kafasi dagilmisti. "Acaba soyledikleri gercek mi, yoksa uyduruyor mu" diye dusundu.
- Cebinde bir cikolata alacak para yok mu simdi?
Bulent'in sorusu uzerine adam ceplerini bosaltti, bir nufus cuzdanindan baska bir sey cikmadi.
- Ben dilenci degilim. Isim yok. Gunluk calisirim, ne is bulursam yaparim.
Fakat bu gun butun gun is aradim, aksilik bu ya, hicbir is bulamadim.
Bulent oturdugu banki isaret ederek yer gosterdi.
- Oturun biraz dertleselim bari, dedi.
Adam cekingen cekingen oturdu yanina.
Yokmu esin dostun, borc alacak akraban?
- Fakirin akrabalari da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karinlarini doyururlar.
- Dilenecek kadar cok mu seviyorsun karini ?
- Hem de cok seviyorum. Otuz yilimi aydinlatti o benim.
- Himmmm. Ask hemde otuz yil suren ask. Hayret dogrusu! Askin omru en fazla uc yil diyorlar oysa. Sen otuz yildan bahsediyorsun.
- Evet. Gecen yillar sevgimi azaltmadigi gibi artirdi.
- Soyle o zaman nedir evlilikte mutlulugun sirri?
Soylediklerine bakilirsa sen mutlulugun formulunu bulmus gibisin.
- Ben ilkokulu bile bitirmedim. Oyle formul falan bilmem.
- Formul dediysem kimya formulu sormuyorum canim. Ben de alti yillik evliyim. Sevdigim kadinla evlendim, fakat mutlu degilim. Surekli kavga ediyoruz. Daha iki saat once kapiyi carptim ciktim.
Evimiz, arabamiz, isimiz, gucumuz, her seyimiz var, ama mutlu degiliz.
Senin hicbir seyin yok, ama mutlusun. Para mi acaba bizi mutsuz eden?
- Hicbir seyim yok mu? Hayir benim her seyim var. Benim karim her seyim.
Sevgilim, esim, arkadasim, hayat yoldasim. Hayatimi paylastigim insandan daha degerli ve daha onemli ne olabilir ki dunyada?
Sizin ev, araba, is diye her sey dediginiz seylerdir aslinda hicbir sey olan.
- Oyle deme, su kadar varligin icinde bile karim her seyden sIkayet ediyor.
Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?
- Altin tasin, kan kusana faydasi yoktur beyim. Sen kadin ruhunu hic anlamamissin. Hicbir kadin iyi bir evde oturdugu, hergun cesit cesit yiyecekler yedigi icin mutlu olmaz. Bir kadin, kocasinin her seyi oldugunu bildiginde ancak mutlu olur.
- Sizin mutlulugunuzun sirri bu mu ?
- Olabilir. Ben karima degerli seyler alamiyorum ama ona benim icin ne kadar degerli oldugunu hissettiriyorum. O da cok mutlu oluyor.
- Bir kadina degerli oldugunu nasil hissettirilir?
- Kucuk kizi severek.
- Kucuk kiz mi ? Hangi kucuk kiz ?
- Yasi kac olursa olsun her kadinin icinde hic buyumeyen bir kucuk kiz vardir. O kizi ne kadar cok sever, ne kadar cok mutu edersen, o kadini da o kadar mutlu edersin.
- Nasil yani ?
- Kucuk kiz neleri sever, nelerden hoslanir bir dusunun. Kucuk kizlar hep begenilmek, ilgi gormek isterler. Guzel olduklarini duymaya bayilirlar.
Kendilerine prensesmis gibi davranilmasini beklerler. Kucuk kizlar hep prenses olmayi hayal ederler. Surprizlerden hoslanirlar. Biraz simartilmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. Iltifata doymaz kucuk kizlar. Oyle degil mi?
- Haklisin. Benim dort yasimda bir kizim var. Adi Aylin. Her aksam boynuma sarilir "babacigim beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar. Giysisini degistirdigi zaman etrafimda "Baba guzel olmus muyum?" diye sorar durur. Guzelsin demem de yetmez ona. " Harikasin prenses gibi olmussun" demeliyim. Dunyanin en guzel kizi demeliyim.
- Iste kadinlar bir omur boyu bunu duymak isterler. Ben elli yasindaki karima boyle davraniyorum. Omrumuz olur da :):):):)en, doksan yil da yasarsak ben ona boyle davranmaya devam edecegim. Ona "bebegim" diye hitap ediyorum cok hosuna gidiyor. "Bebegim bana bir cay yapar misin?" dedigimde cay yapmak icin nasil kosturdugunu gormelisiniz.
Hic kavga etmez misiniz siz?
- Kavga evliligin tadi tuzu. Arada biz de tartisiriz. Kusup barismanin tadi ayridir. Benim karim bir keci kadar inatcidir. Onunla barismak icin ugrasmak ayri bir keyif verir bana.
- Benim esim cok ciddi kadindir. Hic kucuk kiz havasi yok onda.
- Kucuk kizlar buyudukleri zaman artik sevgi, ilgi istemeye utanirlar. En ciddi yada en yasli kadinin bile o kucuk kiz mutlaka vardir. Yeter ki sen o tatli kizi sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o kucuk kizi asla aldatma. Yoksa bir daha sana guvenmez ve ne yaparsan yap hep kuskuyla bakar. Kucuk kizlar hem cabuk mutlu olurlar hem de cabuk kirilirlar. Cok narindir onlar. Hoyrat elleri sevmezler. Yumusak dokunuslari severler.
Bu tavsiyeni deneyecegim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum.
Bazen islerim cok yogun oluyor o zaman eve cok yorgun gidiyorum.
- Bu sadece bir bahane. O kucuk kizi mutlu etmek dunyanin en kolay isi.
Cogu zaman birkac tatli soz yeterli olur. Sen o kucuk kizi mutlu ettiginde karsiligini fazlasiyla alirsin. Artik o seni rahat ettirmek icin elinden gelen gayreti gosterir. Karisi mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek once hayat arkadasini mutlu etmelidir.
Dusunsene somurtkan, mutsuz, surekli soylenen biriyle yolculuga ciksan ne kadar mutlu olabilirsin ?
- Haklisin da, ben de butun gun ailem icin calisip yoruluyorum.
- Yine para, yine dis sebepler. Evet para onemli ve gerekli ama kadinlar para icin erkekleri sevmezler. Para gecici mutluluklar verir. Kadinlar hediye almayi severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama hediyeyle mutlu olmasini bekleme. Hediyenin yanina sevgini katmazsan hediyenin bir anlami yoktur. Benim hicbir zaman cok param olmadi. Gunluk kazandim gunluk yedik. Bazen ac kaldigimiz gunler oldu.
Hicbir zaman karimin kulaklarina altin kupe takamadim ama her zaman ask sozleri fisildadim. Hicbir zaman boynuna pirlanta gerdanlik alamadim ama hep opucuklerle sevdim boynunu. Hicbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumusacik sardim bedenini ve mutlu ettim onu.
Adam ayaga kalkti.
- Bana musaade, artik gitmeliyim, karim merak eder. Sen de git evine kucuk kizin gonlunu al, belki o kucuk kiz simdi evde aglayip duruyordur.
- Bulent de ayaga kalkti. Kuvvetlice elini sIkti.
- Sizi tanidigima cok memnun oldum.
Elini birakti koluna girdi. Yolun karsisindaki pastaneyi gosterdi.
- Hadi gel esin icin suradan cikolatali pasta alalim, dedi.
Pastayi aldilar. Adam hayatinda ilk defa karisina yas pasta goturmenin mutluluguyla, bin bir tesekkur ederek evinin yolunu tuttu. Bulent de pastanenin yanindaki manavdan karisinin en sevdigi meyvelerden aldi.
Evine geldiginde karisi sismis gozlerle mutfak masasinda oturmus su iciyordu. Bulent hic konusmadan meyveleri buyukce bir tabaga dokup yikadi, sonra esinin onune koydu.
- Bunlar dunyanin en sansli meyveleri, dedi.
Inci hic konusmadi.
- Sorsana "niye" diye.
Inci kizgin kizgin:
- Niye? Diye sordu.
- Cunku dunyanin en guzel ve en tatli kadinin midesine gidecek, dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. Inci sasirmisti. Bir anda yuzunun ifadesi yumusamisti.
- Bunlar senin sevdigin meyveler, senin icin aldim.
- Hayret bir sey! Her zaman kendi sevdigin meyveleri alirdin. Benim hangi meyveleri sevdigimi iyi hatirlamissin. Aslinda bu bekledigim istedigim bir seydi. "bak senin sevdigin meyveleri aldim"
Ama simdi kiymeti yok. Cunku sana cok kirginim, meyve alarak gonlumu alamazsin.
- Ozur dilerim seni kirdigim icin.
Sonra Bulent yere diz coktu.
- Cezam neyse raziyim. Ama bir tek sey istiyorum senden. Seni delice seven bu adami senden mahrum etme.
- Bulent yere comelmis, boynu bukuk bir vaziyette cok komik gorunuyordu.
Inci kikir kikir gulmeye basladi.
- Affetmek o kadar kolay degil. Bakalim hangi cezalara katlanabileceksin, dedi.
Bulent iste o zaman ona muzip muzip bakan esinin icinde sakladigi kucuk kizi gordu.
Bundan sonra her sey daha farkli olacak diye dusundu.

 
çok beyendim gercekten sevgi ve saygı bide yaşımız ne olursa olsun içimizdeki cocuk hep vardır
 
Geri
Üst