Illuminati ve Müzik Endüstrisi

Illuminati ve Müzik Endüstrisi
amy winehouse illuminati illuminati ünlüleri ünlüler
bu sabah okudum millet ve gerçekten çok ilginç ve bir o kadar da doğur bir yazı ..sonuna kadar dikkatli bir şekilde okumanızı rica ediyorum ..
Amy Winehouse’un ölümü üzerine insanların kafasında Amerikan müzik endüstrisiyle ilgili bir çok soru işareti oluştu. Niye bu sanatçılar 27 yaşında ölüyor, acaba illuminati mi öldürüyor vs. Deccal, Illuminati ve Yeni Dünya Düzeni adlı yazımda bu konuya biraz değinmiştim ama geniş bir yazı yazmak elzem oldu.
Yazıya başlamadan önce biraz okur elemesi yapmak istiyorum. Google Analystics’den takip ediyorum. Illuminatiyle ilgili yazılarım günde yaklaşık 400 kere ziyaret ediliyor. Geri dönüşlerin %90′ı da olumlu olmakta. Şu %10′u biraz irdelemek istiyorum. İçlerinde haklı olup da beğenmeyenler de var ama genelde embesilliklerinden beğenmiyorlar.
Mesela, bir adam okuyor yazıyı. Sonra kendi hayatına dönüp bakıyor. Parası var, sevgilisi var, herşey güzel… Niye kurulu düzenini böyle can sıkıcı işlerle bozsun ki. Ama direk boşverirse de vicdanen rahat etmez. O yüzden bu adamın bilinçaltı şöyle düşünüyor “direk boşverirsem vicdan rahatsız olur, o yüzden ben bir bahane bulup adamı bu yazının saçma olduğuna ikna ediyim o da işine baksın”
İkinci kesim egosunu yerlere göklere sığdıramayan ateistler. İnternette ya da çevrenizde mutlaka böyle tipler görmüşsünüzdür. İçinde din geçen bir şeyi direk “yeaa bırak, yobaz, mollamısın” kestirip atarlar. Bir de “yeaa bırakın olm bunları zeitgeist izleyin adam anlatıyo dinler yalanmış” diyenler var. Ulan embesil, o zeitgeist kimler tarafından finanse ediliyor haberin var mı? Adam bir çok doğru tespit yapıyor belgeselde, sende diyorsun “hee bak bu adam güvenilir” sonra sana empoze etmek istedikleri mesajları da bu güven vasıtasıyla aklına sokuyorlar. Belgesel bitince “aa hakkaten dinler uydurmaymış ya” diyorsun.
Diğer kesim bilgi ve tecrübelerine dayanarak, bu olayların olamayacağını söyleyenler. Tamam size saygım var. Ben böyle düşünüyorum. O yüzden gölge etmezseniz sevinirim.
Neyse başlayalım.
Daha önceki yazıda demiştim ki; Illuminati’nin kitleleri kontrol edebilmek için çeşitli araçları var. Ekonomik kontrol için dev marka ve zincirler, ikna için medya ve kültürel, ahlaki kontrol için sinema ve müzik.
Bildiğiniz gibi deccal, Amerika’dan önce başka devletleri de yönetmekteydi, Aztek ve Mısır gibi. Özellikle Aztek uygarlığında kabala ayinleri, şeytana kurban verme ritüelleri çok ön plana çıkmakta. Bunu neden yapıyorlar derseniz, şuan bilmiyorum, ama deccale bir güç verdiği kesin. Günümüzde de bu ayinleri müzik klipleri üstünden yapmakta, milyonlara hatta milyarlara izletmektedirler.
Bu şarkı ve kliplerin amaçları çok. Başlıcaları kültürel ve ahlaki yozlaşma sağlamak. Bundan 30 yıl önce insanlar televizyonda öpüşen birini görse ayıp sayardı. Günümüzde lady gaga klipte çıplak bir şekilde adama tecavüz edince diyoruz ki “hmm bunlar çok normal, 500 milyon insanın bu videoyu youtube’dan izlemesi de çok normal, modern olun biraz canıım”
Bu klipler, şarkılar bizim bilinçaltımıza etki ediyor. İnternette, televizyonda, kafelerde heryerde bu şarkılar. Mesela sen bu görüntüyü iğrenç bulursun reddedersin ama, bilinçaltın bu görüntüyü derinlerde bir yere saklar. Zamanı gelince bak şöyle de birşey vardı diye sana telkin eder. Yavaş etki eden bir zehir gibi. Hele ki çocukların üzerindeki etkisini anlatmaya gerek bile duymuyorum. Kliplerdeki öğeler acaba tesadüf olabilir mi demeyin. Bu sektöre milyonlarca dolar akıtılıyor. Hiçbir öğe tesadüfen konmuyor.
Bu olay Hollywood’da da var. Hatta Johnny Depp bir ropörtajında diyor ki “film çekimleri bittikten sonra son halini izlemiyorum, benim işim çekimlerde bitiyor geri kalan benim işim değil.filmi çekiyoruz herşey süper ama o orda(he’s up there diyor ingilizce. he’den kastını anlamışsınızdır)” Reyiz bunu dedikten sonra talk showdakiler kahkahalar atıyor üstadın ne demek istediğini anlamadan. Embesiller. Neyse.
Lady Gaga’yla devam edelim. Illuminati’nin star yaratma şeklini artık hepimiz biliyoruz. İyi kötü yeteneği ve güzelliği olan birine teklif götürüyorlar. Para, mal, mülk, şöhret, uyuşturucu, ******lik vs. karşılığında ruhun. Yani tamamen bize itaat edeceksin. Bu size saçma geliyor olabilir ama ünlülerin büyük bir kısmı bunu ropörtajlarında, şarkılarında zaten itiraf ediyor.




Mesela Katy Perry bu ropörtajında diyor ki “15 yaşımda hayatımda neler olduğunu biliyorsun ve müzik endüstrisine nasıl girdiğimi de.Yemin ederim ki müziğin Amy Grande’i olmak isterdim ama işler umduğum gibi gitmedi. Bu yüzden ruhumu şeytana sattım”

Kanye West konserde derki “Ruhumu şeytana sattım, bunun berbat bir anlaşma olduğunu biliyordum, beni birkaç oyuncağıyla kandırdı”


Bob Dylan ropörtajında der ki “r:neden bunu yapıyorsun, neden hala oradasın. b:alın yazısı gibi birşey bilirsin, onunla bir anlaşma yaptım,uzun zaman önce bu yola girdim. r:anlaşma neydi? b:şu anda olduğum yere gelmek r:kiminle anlaşma yaptığını sorabilirmiyim? b:(gülerek) bu dünyanın baş kumandanıyla r:eek: bu dünyadan mı? b:bu gezegende fakat onu göremeyiz”
İlla ben link isterim diyorsanız: link1 link2 link3
Neyse şimdi tekrar Lady Gaga’ya dönelim. Lady Gaga’dan önce Pop’un Kraliçesi misyonu Madonna’daydı. Ancak Madonna artık yaşlandı vs. yerine yeni birini bulmaları gerekti. Yaptıkları aslında ne biliyor musunuz, ismi Lady Gaga olan şarkıcıyı yükseğe taşımak değil. Onlar Lady Gaga diye hayali bir karakter oluşturdular, şarkılarını, yapacaklarını, tarzını önceden belirlediler. Bu kılıfa girecek bir kız aramaya başladılar. Hani roman’ı diziye uyarlarlar ya. Onun gibi.
Lady Gaga’nın Lady Gaga olmadan önceki adı Stefani Joanne Angelina Germanotta’dır. Bu kızımız Amerika’da çeşitli barlarda vs. şarkı söylemektedir. Araştırdım, aile bağları zayıf, asi, etrafı pek umursamayan bir kızmış. Illuminati’nin tam aradığı karakter yani. Diğerlerine götürdükleri gibi ona da ruhunu satma teklifini görürürler. Ve o da Lady Gaga olur. Aşağıdaki resim bana Voldemort olmadan önceki Tom Riddle’ı anımsattı.



Lady Gaga’nın tek bir göndermesiz klibi, şarkısı yok zaten. Sürekli eş******lik vurgusu, tek göz piramit gibi öğelerle illuminati göndermesi, dinlerle alay vs. Ben burada tek tek açıklayınca geri kalanı araştırmaya gerek duymuyorsunuz. O yüzden size ödev, Alejhandro ve Judas kliplerini izleyin, şarkı sözlerini inceleyin (Judas Hz.İsa’yı para karşılığı ele veren havarisi)


Son resme dikkat Lady Gaga Çarşı’lıymış :) Şaka bir yana arkada Çarşı yazmıyor fakat klasik Çarşı montlarına çok benziyor. Özellikle Ç harfi açıkça okunuyor. Leydi ortaya üçlü çektir kartala. Neyse devam



Burada Lady Gaga ve arkadaşları tövbe edip namaz kılıyorlar. Şaka şaka Lucifer’e secde ediyorlar işte. Klasik pagan ayini. Rihanna da “Illuminati’nin Prensesi (Lady of the Illuminati birinci resim)” olarak görülüyor. Onun da kliplerinde, şarkılarında yüzlerce gönderme mevcut.
3. resimdeki aslanın anlamını önceki yazıları okumayanlar anlamayabilir. Hz.İsa’nın şeytan tasvirinde aslan başından söz edilmekte. Son resimdeki dönmüş gözler de şeytanın bir insanın içine girince oluşmakta.
Bunun yanında Katy Perry’nin kliplerinde de bi öğeler çok fazla ama ona burada yer vermeyeceğim. Bu konuda epey bilgili bir arkadaş blogunda yer vermiş. Meraklılar ordan okuyabilir part1 part2
Biraz da U2 grubundan bahsetmek istiyorum. Illuminati müziğin her alanına kendi adamlarını getirmek istemekte. Pop’un kraliçesini getirdiler, Pop’un Kralı Michael Jackson’ı kendilerinden olmadığı için öldürdüler, John Lennon ve Bob Marley gibi barış yanlısı sanatçıları öldürdüler. Şimdi bu barışçıl müzik grubu dalı boş kaldı. Onu da kendi adamlarıyla doldurdular.
Ben eskiden U2′yu barışçıl insan haklarına değer veren bir grup sanardım. Hani bir geyik vardı U2 Türkiye’ye insan hakları ihlali yapıldığı için gelmiyor diye. Aa bak helal olsun derdik. Daha sonra bu elemanlar Türkiye’ye geldi. Başbakana gayet yağ çekti, devlet yöneticileriyle kanka oldu vs. Ulan yıllarca insan hakları ihlali var diye gelmemişsin, bu ihlali yapanlara bir çift söz söylemez misin? Albüm satışlarından konserlerden yüz milyon dolarlar kazanıyorlar, 1 milyon dolarını afrika’ya bağışlayınca insanlığın kurtarıcısı oldular. Yemezler kardeşim. Alın size U2 ve Bono.




Genel olarak pop müziğe değindim. Peki metal müzikte hiç illuminati ve satanist bağlantılar yok mu? Tabiki var. Hem de alası. Ama ikisi arasında şöyle bir fark var. Satanist metal grupları satanistliğini saklamıyor. Biz buyuz kardeşim dinliyosan dinle, dinlemiyosan güle güle. Zaten hitap ettiği kitle de sınırlı. Lady Gaga kafelerde, kitapçılarda, barlarda her yerde karşınıza çıkar ama Slayer gibi gruplar öyle değil. Arayan bulur, dinler. Ayrıca metal grupları kendi müziklerini kendileri bestelemekte, pop müziklerindeki gibi illuminatinin profesyonel ekipleri tarafından değil. O yüzden pop’a göre daha az etkili.
Şimdi gelelim tekrar Amy Winehouse’un ölümüne. Bu bayan da bir zamanlar şeytana ruhunu satmış. Ancak bence daha sonra pişman olarak bunlardan sıyrılmak istemiş. Bu kanıya nerden mi vardım, şuradan. Genelde illuminati yok etmek istediği şarkıcıları bir anda yok etmez. Önce medya yoluyla o şarkıcının imajını bitirirler. Mesela Michael Jackson’ı düşünün. Yıllarca haberler çıktı, Michael Jackson çocuk tacizcisi bilmemne, şöyleymiş böyleymiş. Biz de bunlara inandık. Daha sonra öldürüldü. Amy Winehouse için de uyuşturucu müptelası vs. tarzı bir imaj oluşturuldu. Aşırı doz uyuşturucudan ölmesini kimse garipsemedi. Kurşunlanarak öldürülse bütün insanlar bir “noluyo lan” çekerdi. Ama böyle bir ölüm olunca “zaten belliydi” demekle yetiniyoruz.
Şimdi biraz dini mevzulara girelim. Bu insanlar Allah dururken neden şeytanı tanrı olarak kabul ediyor. Daha önceki yazımda şeytanın felsefesininden bahsetmiştim. Bu insanlar Allah’ı kabul ediyor. Fakat şeytanın davranışının onurluca, kahramanca olduğunu düşündüklerinden şeytanın yolundan gidiyorlar. Şeytanın bu insanlara tam olarak ne vaaddetiğini tabiki bilmiyoruz. Ancak şu ayet bariz açıklar nitelikte:
“İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.” (İbrahim Suresi, 22)
Bu ayette kıyamet koptuktan sonra satanistlerin “hani bizi kurtaracaktın” tarzı sitemlerine şeytanın verdiği cevap gösteriliyor. Yani demekki şeytanın insanlara vaaddetiği sadece dünyada mal, mülk, şöhret değil aynı zamanda sonsuz bir kurtuluş. Ama yalan söylüyor tabiki.
Önceki yazımda Hz.İsa’nın şeytanla karşılaşmasına yer vermiştim. Gelen maillerde “neden Hz.Muhammed ile şeytanın karşılaşmasına da yer vermedin, o da açıklayıcı olurdu” tarzı eleştiriler aldım. Haklılar. O yüzden bu yazıyı Hz.Muhammed ile şeytanın diyaloğuyla bitirmek istiyorum. Hepsini değil, kısaltılmışını koyuyorum. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. İblis bu diyalogda yöntemlerini, ve çaresizliğini itiraf etmekte. Tamamını okumak isteyen Google’dan bulabilir.
-Bir gün Resululah (s.a.v.) ile beraberdik. Ensardan birinin evinde toplanmıştık. Sohbete dalmıştık. Bu arada, dışarıdan bir ses geldi:
-Ev sahibi, içeridekiler, eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var. Görülecek işim var.
Bunun üzerine, herkes Resülullah (s.a.v.) Efendimizin yüzüne bakmaya başladı. Resülullah (s.a.v.) Efendimiz, duruma vakıf oldu ve:
-”Bu seslenen kimdir, bilir misiniz?” Buyurdu. Biz hep birden şöyle dedik:
-En iyi bilen Allah Resulüdür. Bunun üzerine Resülullah (s.a.v.) Efendimiz:
-”O, lain(lanetlenmiş kişi) İblistir. Allah’ın laneti onun üzerine olsun” Buyurunca; hemen Hz. Ömer:
-Ya Resülullah, bana izin veriniz onu öldüreyim
Resülullah (s.a.v.) Efendimiz bu izni vermedi; şöyle buyurdu:
-”Dur ya Ömer, bilmiyor musun ki; Ona belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir, öldürmeyi bırak.” Sonra şöyle buyurdu:
-”Kapıyı ona açın gelsin. O, buraya gelmek için emir almıştır. Diyeceklerini anlamaya çalışınız. Size anlatacaklarını iyi dinleyiniz.”
-Kapıyı ona açtılar, İçeri girdi ve bize göründü. Bir de baktık ki, şekli şu: Bir ihtiyar.Bir gözü şaşı. Aynı zamanda köse. Çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor. At kılı gibi. Gözleri yukarı doğru açılmış. Kafası, büyük bir fil kafası gibi. Dudakları da, bir manda dudağına benziyordu. Sonra, şöyle bir selam verdi:
-Selam sana ya Muhammed; Selam sizlere ey cemaat-ı müslimin. Onun bu selamına Resülullah (s.a.v.) şu mukabelede bulundu:
- “Selam Allah’ındır ya lain..” İblis şöyle anlatmaya başladı:
-Benim buraya gelişim, kendi arzumla olmadı. Mecburen geldim.
Resülullah (s.a.v.) Efendimiz sordu:
-”Nedir o mecburiyet?” Şeytan anlattı:
- İzzet sahibi Rabbın katından bana bir melek geldi: ve dedi ki: Allah-ü Teala sana emir veriyor: Muhammed’e gideceksin. Ama düşük ve zelil bir halde. Tevazu ile. Ona gideceksin ve insanoğlunu nasıl kandırdığını söyleyeceksin bir bir ona. Sonra O; sana ne sorarsa doğrusunu diyeceksin. Sonra Allah-ü Teàlà buyurdu ki:
-Söylediklerine bir yalan katarsan, doğruyu söylemezsen, seni kül ederim; rüzgar savurur, düşmanların önünde, seni rüsvay ederim.
İşte böyle; ya Muhammed, o emir üzerine sana geldim. Arzu ettiğini bana sor. Şayet bana sorduklarına doğru cevap vermezsem; düşmanlarım benimle eğlenecek. Düşmanlarımın eğlencesi olmaktan daha zor bir şey yoktur.
Resülullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle sordu:
-”Madem ki, sözlerinde doğru olacaksın. O halde bana anlat: Halk arasında en çok sevmediğin kimdir ?”
Şeytan şu cevabı verdi:
-Sensin ya Muhammed… Allah’ın yarattıkları arasında senden daha çok sevmediğim kimse yoktur.
Sonra senin gibi kim olabilir?
Resülullah (s.a.v.) Efendimiz sordu:
-”Benden sonra, en çok kimlere buğuzlusun ve sevmezsin?” Şeytan anlattı:
-Allah yolunda, ahlaklı gence.
(Bu kimleri sevmezsin konusu uzunca burada kesiyorum)
Resülullah (s.a.v.) Efendimizin o cümlesini duyan lain İblis şöyle dedi:
-Heyhat, heyhat… Ümmetin hangi saadetinden bahsediyordum? Ben, o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın? Ben, onların kan mecralarına girerim. Etlerine karışırım. Ama onlar, benim bu halimi göremez ve bilemezler.
Beni yaratan ve kıyamet gününe kadar bana mühlet veren Allah’a yemin ederim ki: Onların tümünü azdırırım.
Cahillerini ve âlimlerini…Ümmilerini ve okumuşlarını.. Facirlerini ve âbidlerini…Hasılı, bunların hiçbiri elimden kurtulamaz.
Fakat, Allah’ın hâlis kulları hariç, Evet kabul, bunları azdıramam.
Bunun üzerine Resülullah (s.a.v.) Efendimiz sordu:
-”Sana göre ihlâs sahibi olan muhlis kullar kimdir?…”
Bu suale İblis şu cevabı verdi:
-Bilmez misin? Yâ Muhammed, bir kimse ki, parayı pulu sever… Bir kul, malı ve övülmeyi sevdiği süre, kalbi ve dünya arzularına bağlı kaldığı müddet, o size vasfını yaptığım kimseler arasında bana en çok itaat edendir.Bilmez misin ki; mal sevgisi, büyük günahların en büyüğüdür. Bilmez misin ki; yâ Muhammed, baş olma, makam sevgisi yine büyük günahların en büyükleri arasındadır.
İblis, bundan sonra aldattığı bir rahibin hikâyesini anlatmaya geçti. Ve şöyle dedi:
-Bilmez misin, yâ Muhammed, Rahip Barsisa; tam yetmiş yıl ihlâs ile Allah’a ibadet etti. Bu ibadetleri sonunda, ona öyle bir hal ihsan edilmişti ki: Her dua ettiği hasta, duası bereketi ile şifa buluyordu.
Onun peşine takıldım; hiç bırakmadım… Zina etti. Katil oldu.
Bilmez misin ya Muhammed, yalan bendedir ve ilk yalan söyleyen de benim. Her kim yalan söylerse… o benim dostumdur. Her kim yalan yere yemin ederse… o benim sevgilimdir.
Bilmez misin yâ Muhammed, ben Adem’e ve Havva’ya yalan yere Allah adına and içtim.
-”Muhakkak, ben size nasihat ediyorum.” (7/16). Dedim…
Bunu yaparım; çünkü yalan yere yemin gönlümün eğlencesidir.
-Yâ Muhammed, namazı vakti gelince… onu da anlatayım. O, her ne zaman ki, namaza kalkmak ister; tutarım. Ona vesvese veririm. Derim ki:
-Henüz vakit var. Sen de meşgulsün. Hele şimdilik işine bak. Sonra kılarsın. Daha önünde uzun bir ömür var.
İblis bundan sonra, konuşmasına şöyle devam etti:
-Sen, ümmetin hangi saadetinden ferah duyarsın ki?..
Ben onlara, ne tuzaklar kurarım… ne tuzaklar.
Miskinlerine, çaresizlerine ve zavallılarına giderim. Namazı bırakmalarını emrederim. Ve onlara derim ki:
-Namaz size göre değil… O, Allah’ın âfiyet ihsan ettiği ve bolluk verdiği kimseler içindir. Allah size ne verdi ki siz ona itaat edeceksiniz.
İblis, bundan sonra; Resülullah (s.a.v.) Efendimize kendi durumunu anlatmaya başladı:
-Yâ Muhammed, bir kimseyi delâlete sürüklemek içim elimde bir imkân yoktur.
Ben, ancak vesvese veririm ve bir şeyi güzel gösteririm… o kadar.
Eğer delâlete sürüklemek elimde olsaydı; yeryüzünde:
- Allah’tan başka ilâh yoktur ve Muhammed Allah’ın Resülüdür. Diyen herkesi, oruç tutanı ve namaz kılanı hiç bırakmazdım. Hepsini delâlete düşürürdüm.
Nasıl ki; senin elinde de, hidayet nevinden bir şey yoktur. Sen ancak Allah’ın tebliğ eden Resulüsün.
Bundan sonra, Resülullah (s.a.v.) Efendi-miz, İblis’e şöyle buyurdu:
-”Ya İblis, acaba senin bir tövbe etmen ve Allah’a dönmen mümkün değil mi? Cennete girmene kefil olurum…
Söz veririm…” Bunun üzerine İblis şöyle dedi:
-Yâ Resülullah, iş verilen hükme göre oldu… Kararı yazan kalem de kurudu… Kıyamete kadar olacak işler olacaktır.


Konu tarafımca düzenlenmiştir. konudaki bazı resimler site kurallarımıza uymadığı için kaldırılmıştır.

Bilgilerinize

ASİMELEK
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Geri
Üst